2 Mayıs 2024 Perşembe

'Doğal afetlerin sebebi neoliberal politikalardır'

DSİ'nin su politikalarını kabul etmediklerinin altını çizen Bursa Su Kolektifi, yaşanan doğa felaketlerin neoliberal politikaları ve sermaye odaklı iktidarın yönetememe krizi olduğunu belirtti. Bursa Su Kolektifi; halkı suyun, yaşamın ve geleceğin sesi olmaya, mücadeleye çağırdı. 

Bursa Su Kolektifi, "Afet değil cinayet" şiarıyla Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü önünde basın açıklaması yaptı. "Susma yaşamı savun" yazılı pankart ve dövizlerin taşındığı eylemin basın metnini Jale Büyükurgancı ve Sultan Gülsün okudu. 

Yaşanan doğal afetlerin kapitalist sistemin neoliberal politikalar, bir avuç topraktan rant elde etmeye çalışan çeteler ve de yönetemeyen iktidar olduğunu söyleyen Büyükurgancı ve Gülsün, 11 Ağustos'ta 78 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan sel felaketini hatırlattı. 

'SEBEBİ SİSTEMİN KENDİSİ'
Bu katliamın sebebinin iklim krizi değil sistemin kendisi, kriz haline gelen yönetememezlik olduğunun altını çizen Büyükurgancı ve Gülsün, "Dere taşkın yataklarının 400 metrelerden 15 metrelere kadar daraltılıp betonlaştırılarak imara açılması, imar affı ile kaçak yapıların af edilip rant uğruna göz göre göre yasal hale getirilmeleri, hastane, belediye, PTT gibi kamu kurumlarının dere yataklarına inşa edilerek bu talana en başta devletin teşvikçi olması ve daha bir çok yanlış kentleşme modeli bu selin mimarıdır. Karadeniz'deki orman varlığımızın kesilerek tarım alanı haline dönüştürülmesine izin veren politikalar sonucu aşırı miktarda orman kıyımına müsaade edilmesi ve böylece yok olan ormanların yağmur sularını tutma etkilerinin de yok olması felaketin bir başka ayağını oluşturmaktadır" dedi.

'DOĞAL KAYNAKLARIMIZIN YAĞMALANMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ'
Seller ile beraber gerçekleşen heyelanların hidroelektrik santrallerin yoğun olduğu bölgelerde yaşandığına dikkat çeken Büyükurgancı ve Gülsün, "Peki buna karşı hangi önlemler alınmıştır ya da bundan sonra alınacaktır? Yürütmeyi durdurma kararlarına rağmen, birçok bilim insanının karşı görüşüne rağmen hemen hemen Karadeniz'in tüm derelerine yerleştirilen HES projeleri nasıl onaylanmaktadır? Çevresel etki değerlendirme raporlarının içi niçin bu kadar boşaltılmıştır?" sorularını yöneltti. Devlet Su İşleri'nin benimsemiş olduğu su politikalarını kabul etmediklerini söyleyen Büyükurgancı ve Gülsün, "Yenilenebilir enerji adı altında doğal kaynaklarımızın yağmalanmasına izin vermeyeceğiz" diye vurguladı. 

'SUYUN, YAŞAMIN, GELECEĞİN SESİ OLMAYA DAVET EDİYORUZ'
Jale Büyükurgancı ve Sultan Gülsün, şöyle devam etti: "Bizler yaşamı savunmaktan vazgeçmeyeceğiz. İçerisinde bulunduğumuz bu dönem hiçbir zaman tekil bir bakış açısı ile değerlendirilmemelidir. Felaketlerin; kapitalist sistemin yağmaladığı, kirlettiği, meta olarak alıp / sattığı doğal kaynaklarımıza yönelen amansız neoliberal politikaların bir ürünü olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Bizler yaşatmak için, yarınımız için, canlarımız için bugün bir çağrıda bulunuyoruz. Bundan sonra her ayın yirmi ikisinde saat on iki otuzda burada buluşacağız. İlgili kurumlara sorumluluklarını hatırlatacağız. 
Tüm yurttaşları suyun, yaşamın ve geleceğin sesi olmaya davet ediyoruz."

Eylem, sloganlarla sona erdi.