11 Mayıs 2024 Cumartesi

Dedeoğulları davasında mahkeme ırkçı katliamı görmemekte ısrar etti

Dedoğulları ailesinden 7 kişiyi katleden Keleş ve Çalık ailesinin katliam öncesi 12 Mayıs günü gerçekleştirdiği ırkçı saldırı davasına devam edildi. Avukatların katliam davasıyla birleştirme talebinin yanı sıra birçok talebini reddeden mahkeme heyeti, ırkçı katliamı görmemekte ısrar etti. Duruşma 20 Nisan'a ertelendi.

Kürt Dedeoğulları ailesine yönelik katliam saldırısından önce 12 Mayıs 2021 tarihinde gerçekleştirilen ırkçı saldırı davasına bugün devam edildi.

2'si tutuklu 9 kişi hakkında açılan davanın ikinci duruşması Konya 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmaya Diyarbakır Barosu ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği'nden çok sayıda avukat, Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Nuran İmir ve Habip Eksik ile HDP Konya il ve ilçe yöneticileri katıldı.

Duruşmada, 12 Mayıs 2021'de Dedeoğulları'na yönelik gerçekleştirilen ırkçı saldırının tek tanığı Ahmet Ardıç dinlendi. Sütçülük yapan Ardıç, olay günü süt toplarken olaya tanık olduğunu söyledi. Kavgayı ayırmaya çalıştığını fakat zaten ayrılmışlık olduklarını söyleyen Ardıç, Lütfi ve Ali Keleş'in elinde sopa olduğunu kaydetti. Ardıç, Yaşar ve Barış Dedeoğulları'nın ellerinde de sopa olduğunu öne sürdü. Ardıç, olay yerine 2 buçuk saat sonra gelen polisin, 5 dakika sonra geldiğini de iddia etti. Ardıç olay günü ifade için karakola çağrılmadığını, 1,5 ay sonra savcılıkta ifade verdiğini söyledi.

Söz alan Dedeoğulları ailesinin avukatlarından Abdurrahman Karabulut da, sanıkların kendi aralarındaki WhatsApp yazışmalarını hatırlatarak, "Yazışmalarda Ramazan Çalık, senin için 'sütçü Ahmet'i savcılığa götürdük' diyor. Ne diyorsun, kim vardı yanında" sorusuna, Ardıç, "Kimse yoktu ben tek gittim" yanıtını verdi.

ÇETİN DEDEOĞULLARI YERİNE BAŞKASINI GÖSTERDİ
Ardıç'ın konuşmasında sürekli sanıklar için "Veli abi, Lütfü abi" sözlerine vurgu yapan Dedeoğulları ailesinin avukatlarından Özüm Vurgun, "Her iki aileyi de tanıdığını söylüyorsun. Çetin Dedeoğulları burada tanıyorsan teşhis eder misin" sorusuna, Ardıç, "Evet yurt dışından gelen bir oğulları vardı onunla arada otururduk, tanırım" dedi. Ardıç, salonda bulunan Çetin Dedeoğulları yerine katledilen Yaşar Dedeoğulları'nın kardeşini gösterdi. Bunun üzerine Vurgun, tanık beyanlarının yalan olduğunu kaydederek suç duyurusunda bulunulmasını talep etti.

SANIKLARDAN TEK KALEMDEN ÇIKAN İFADELER
Duruşmada sanıkların ifadeleri alındı. İfadesi alınan tutuksuz sanıklar İbrahim Keleş ve Ramazan Çalık benzer ifadeler kullandı. Dedeoğulları'nın elinde sopa olduğunu iddia eden sanıklar, kimin kime nasıl vurduğunu görmediklerini söyledi.

TANIMADIĞI KİŞİLERİN İSİMLERİNİ SAYDI
Ardından sorgusu yapılan Ali Keleş (Lütfi oğlu) çelişkili ifadelerde bulundu. Dedoğulları'nın elinde sopa olduğunu iddia eden Keleş, "Bana sopayla vurdular. Ben kimseye vurmadım. Yumruk salladım. Silah sesi duydum. Yaşar Dedeoğulları ateş etti, silahı ona Sibel ya da Serpil getirdi. Onları sima olarak tanımıyorum, sadece her ikisinin de isminin S ile başladığını biliyorum" şeklinde konuştu. Mahkeme başkanının, "Sima olarak tanımıyorsan, hepsinin ismini tek tek nasıl sayıyorsun, kolluk ifadende de hepsini tek tek saymışsın" sorusuna sanık Keleş, "İsimlerinin s ile başladığını biliyorum" diyerek geçiştirdi.

SANIKTAN GEÇİŞTİREN YANITLAR
Elinde ateş artığının tespit edildiğini belirten mahkeme başkanı, "Buna dair ne diyeceksin" sorusuna, sanık Keleş, "Evet, olaydan birkaç gün önce bahçede av tüfeğiyle ateş ettim" yanıtını verdi. Mahkeme başkanını, "Elini hiç yıkamadın mı" sorusuna, sanık Keleş, "Doğrudur başkanım" dedi.

Söz alan Dedeoğulları ailesinin avukatlarından Atila Kart, "Beyanlar dosyadaki maddi bulgularla uyuşmuyor. Saldırının evin içinde olduğunu gösteren bulgular var. Müvekkillerimin hastane raporları var. Bunları sorun" dedi.

'AİLEM ÖLDÜRÜLECEKLERİNİ DE SÖYLEMİŞLER'
Ardından Çetin Dedoğulları'nın beyanı alındı. 12 Mayıs'ta yaşanan saldırıdan sonra Konya'ya geldiğini söyleyen Dedeoğulları, "Ailem kendilerini yaralayanları da öldürüleceklerini de söylemişler. Ölen ve saldırıya uğrayan aynı kişiler, saldıran ve öldürenler de aynı kişiler. Ama siz burada olmayan insanların nasıl dayak yediğini tartışıyorsunuz. Saldırı ve katliam dosyasının birleştirilmesi lazım" dedi. Dedeoğulları, sanıkların hepsinden şikayetçi olduğunu belirtti.

'BİZ KÜRDÜZ ARALARINDA İSTEMİYORLAR'
Dedeoğulları ailesinin yakınlarının beyanlarına geçildi. Söz alan Yaşar Dedeoğulları'nın kardeşleri, Ercan İnik, Öner Rıfatoğlu, Filiz İşkin, Cengiz Rıfatoğlu, Erdal Rıfatoğlu ve Beyis İnik tüm sanıklardan şikayetçi olduklarını belirtti. Katliamda katledilen İpek Dedeoğulları'nın kardeşi Hülya Kaplan ise, "Kardeşim İpek'le sürekli telefonda konuşurduk. Bana hep derdi, 'biz Kürdüz aralarında istemiyorlar. Bizim için 'Kürtleri buradan kaldıracağız' diyorlar, derdi. Diğer komşularıyla arası iyiydi sadece bu katillerle kötüydü" şeklinde konuştu. 

Verilen aranın ardından müşteki avukatları söz aldı. Dava avukatlarından Atila Kart, Konya 4'ncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen katliam davası ile mevcut davanın birleştirilmemesine tepki gösterdi. Kart, "Konya 4'ncü Ağır Ceza 'Elimde bir asli fail var ben ona vereceğim cezayı veririm azmettirenlerle uğraşamam' diyor. Aynı şeyi savcı da yaptı. Biz birleştirme konusunun bir ara kararla değerlendirilmesi gerektiğini ifade ediyoruz. 4 aile yargılanıyor. 4 ailenin tüm üyeleri azmettirendir demiyoruz. Fail Mehmet Altun saldırı ile katliam arasındaki 75 günlük sürecin 40 gününü lüks otellerde geçiriyor. Dosyaların birleştirilmemesi bizi kaygılandırıyor, adalete erişim noktasında kaygı duyuyoruz. Dosyalar birleşmediği müddetçe o mahkemede konuştuklarımızı burada, burada konuştuklarımızı ise orada konuşuyoruz" dedi.

'YAŞANAN KAVGAYSA NEDEN DİĞER AİLEDEN YARALANAN YOK'
Saldırının tek tanığı olan sütçü Ahmet Ardıç'ın ifadelerine de yer veren Kart, tanığın Serpil Dedeoğulları'nın çığlıklarını doğruladığını söyledi. Kart, "Bu olayın iki ailenin kavgası gibi sunulmasına, basitleştirilmesine daha ne kadar seyirci kalacağız? Doktor raporları, fotoğraflar ortada. Bu bir kavga olsaydı diğer ailenin de bu şekilde yaralanması gerekmez miydi" diye sorarak iki dosyanın birleştirilmesinin önemine vurgu yaptı.

'SAVCI VE AVUKAT YÖNLENDİRMESİ'
Sanıklardan Ali Çalık'ın WhatsApp yazışmalarında, "Suçu da üstlendiler hala neden içerideler anlamadım" şeklindeki ifadesini okuyan dava avukatı Abdurrahman Karabulut, savcı ve avukatın yönlendirmesiyle 2 kişinin suçu üstlendiğine vurgu yaptı. Karabulut, "Hiçbir yeni delil olmadan dosya savcısı birdenbire tüm şüphelilerin ifadesini yeniden alıyor ve orada Lütfi ile Ali Keleş suçu üstleniyor. Ortaya çıkan suç ikrarı bu. Suç, delil üretme ve delil karartma ile yeniden suç işlemişler. Tutuklanmaları gerekmesinin en önemli nedenlerinden biri bu. O nedenle tutuksuz yargılananların tutuklanmasını talep ediyoruz. Tanığın yalan ifadesini kanıtlayıp mahkemeye sunacağız. Tanığın HTS kayıtlarının incelenmesini talep ediyoruz" şeklinde konuştu.

Avukat Özüm Vurgun da Rudaw Haber Ajansı'nın katledilen Dedeoğulları'yla yaptıkları haberin görüntülerinin dosyaya eklenmesinin yanı sıra olaya ilişkin keşif yapılması talebinde bulundu.

Ara kararını açıklayan mahkeme başkanı, saldırının tek tanığı olan sütçü Ahmet Ardıç'ın kullanmakta olduğu telefonun HTS kayıtlarının istenmesi için BTK'ye müzekkere yazılmasına, müşteki avukatlarının tanık Ahmet Ardıç yönünden yalan tanıklık sanıklar Ali Keleş (Veli oğlu) ve Lütfi Keleş yönünden suç üstlenme suçundan savcılığa suç duyurusunda bulunulması taleplerinin hükümle birlikte değerlendirilmesine karar verdi.

Mahkeme heyeti, keşif yapılması, Rudaw Haber Ajansı'nın görüntü kayıtlarının istenmesi ve katliam dosyasının birleştirilmesi taleplerini de reddetti.

DURUŞMA ERTELENDİ
Duruşma, tutuksuz sanıkların tutuklanması yönündeki taleplerin reddine ve adli kontrol tedbirlerinin devamına, tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına karar vererek 20 Nisan'a ertelendi.

'MAHKEME GÖSTERMELİK YARGILAMA YAPMA KARARI ALDI'
Duruşmanın ardından adliye önünde açıklama yapıldı.

Avukat Atilla Kart, birleştirme kararının reddedilmesinin "göstermelik yargılama yapacağım" anlamına geldiğini söyledi. Avukat Abdurrahman Karabulut da, "12 Mayıs saldırısı bir sebep 30 Temmuz katliamı bir sonuçtur" diye belirtti.

'DENİZ POYRAZ KATLİAMINDAN FARKLI DEĞİL'
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Habip Eksik de, Dedeoğulları ailesine yönelik ırkçı, faşist katliamın Deniz Poyraz'ın katledilmesinden, Cizre'de Taybet İnan'ın cenazesinin bir hafta sokakta bekletilmesinden farklı olmadığını vurguladı. Eksik, "Bu olaylar bu coğrafyada iktidarların Kürt halkına yönelik yürüttüğü faşist politikalarının sonucudur" şeklinde konuştu.

'KÜRT HALKINA YAPILAN KATLİAMDIR'
İktidar yetkilerinin yaptığı açıklamaların Kürt halkına yönelik katliamlara yol açtığını vurgulayan Eksik, "Biz HDP olarak Türkiye'de halkların birlikte yaşama umudunun var edilmesi için, tüm halkların eşit bir şekilde ortak bir yaşam kurması için mücadele veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz. İktidar, bu mücadelemizin başarıya ulaşmaması için baskı uyguluyor, yargının tarafsız ve bağımsız karar vermemesi için adeta bu katliamı gerçekleştirenlere yardımcı oluyor. Dedeoğulları ailesinin uğradığı katliam Kürt halkına yapılan bir katliamdır. Bu katliamın asıl nedeni de iktidarın söylem ve politikalardır. Bugün Türkiye'de halkların birlikte barış içinde adil bir şekilde yaşamasını istiyorsak o zaman tarafsız ve bağımsız karar verecek mahkemeleri de sağlamalıyız. İktidar elini bu mahkemelerin üzerinden çekmeli. Davanın takipçisi olmayan devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.