Birleşik antifaşist merkez oluşturma görevi
Devrimci parti ve örgütlerin, tutarlı antifaşist, antişovenist grupların şimdi hızla atması gereken adım, bir birleşik merkez kurmak, güç ve enerjilerini, kapasite ve yeteneklerini, deney ve olanaklarını tam bir kararlılıkla birleşik, birbirini bütünleyecek tarzda, tek bir gövde olarak seferber etmektir.
Öfke, memnuniyetsizlik, tepki, isyan ve değiştirme arzusu örgütleyen, pek çok etken tarafından mayalanıp, adalet ve özgürlük talepleri etrafında patlak veren halk ayaklanması, bayram soluklanmasının ardından yeni mevziler kazmaya, ezilenlerin haykırışlarını yeni alanlara ve kesimlere yaymaya hazırlanıyor.
Halkın erkek yarısı içindeki erkek egemenliğiyle bağlı kimi lümpen pratiklere ve genelde şovenist zehirlenmenin yol açtığı bazı kanamalara karşın, ayaklanma, saray cuntasının, faşist şefin devrilmesi; politik islamcı faşist terörün, adaletsizliklerin, zalimliklerin, keyfiliklerin, kibrin ve küstahlığın hesabının sorulması; büyük mücadelelerle kazanılmış söz, basın, toplantı, örgütlenme ve eylem haklarının geri alınması; umutsuzluk ve korku ortamının, ruh halinin ortadan kaldırılması çizgisinde şekillendi. Üniversiteli gençliğin aslında her biri çok yakıcı olan akademik-demokratik sorun ve taleplerini değil, genel olarak ezilenlerin siyasi ve toplumsal sorunlarını, en başta da adalet ve özgürlük bayrağını yükseltmesi; faşist yasakları ve yasaları aşıp geçmesi mart ayaklanmasının niteliğinin, milyonların ruh halinin ifadesi oldu. Tüm bu arzu ve taleplerin daha da keskinleşmiş haliyle, bugün öncüsü tarafından ayaklanmanın dışında tutulan Kürt ulusal kitle hareketinin duygu ve özlemlerini de yansıttığına kuşku yok. Ki, ayaklanma nesnel olarak, "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı" temelindeki görüşmelerde, faşist şeflik rejimi karşısında ulusal demokratik hareketin "pazarlık" gücünü arttırıyor, manevra imkanlarını güçlendiriyor.
Ayaklanma ve üniversiteli gençliğin ayaklanmada kendini ortaya koyuş tarzı ve düzeyi, devrimci ve toplumsal reformcu kesimler içinde kendine epey yer açmış bulunan "bu halktan bir şey çıkmaz", "gençlik apolitize, toplumsal sorunlara ilgisiz", "işçilerin ve ezilenlerin bağrındaki potansiyel hakkındaki iyimser değerlendirmeler karşılıksız", "yönetememe krizi analizleri temelsiz" gibi çeşitlemesi bol tezlerin "bilimsellik" etiketlerine karşın, görmek isteyen herkese, bunların mücadele enerjisindeki ve devrimci inançtaki zayıflamanın, tasfiyecilik ortamının yarattığı ruh halinin ifadesi olduğunu görme imkanı yarattı. Ne var ki, sınıfsal, ulusal, cinsel, inançsal çelişki ve karşıtlıkların biriktirdiği yanıcı, patlayıcı maddelerin dört bir yana yayılmışlığını; tekil ve birleşik gerçekliği içinde, öncünün işleviyle, savaşım kapasitesi ve yetenekleriyle bağlı ihtiyaçları görmeye kapalı zihniyet kendini yeni biçimlerde üretmeye devam ediyor. Bunu, polis barikatlarına yüklenen, ayaklanmanın yarattığı özgürlüğün tanıdığı hakları kullanmak isteyen kitlelere, özelde de gençliğe "sağduyu", "akıllılık", "geçmişten ders çıkarma" vaazlarında da Gezi-Haziran ayaklanmasındaki devrimci etkiyi övmek adına bugünkü devrimci güç ve potansiyel hakkında derin bir umutsuzluk ve güvensizlik yayma profesörlüklerinde de görüyoruz. Hatırlanacaktır, aynı zihniyetin kimi temsilcileri Gezi-Haziran ayaklanması döneminde ise devrimci güçlerin etkisine dair sözlere, değerlendirmelere savaş açmış; bunların çok abartılı olduğunu kanıtlamayı çok mühim bulmuşlardı!
DEVRİMCİ VE TUTARLI ANTİFAŞİST PARTİLERİN, GRUPLARIN KARŞI KARŞIYA OLDUĞU SORUMLULUK
On yıldır kesintisiz, çok yönlü, ağır bir faşist devlet terörü, sömürgeci savaş ve faşist psikolojik harple yüz yüze olan; illegalitenin ve askeri tekniğin yeni koşullarına adaptasyon yetersizliklerinin de kolaylaştırmasıyla örgütsel yapıları ciddi biçimde darbelenen; kitleleri ve kendilerini kitleler içinde yeniden örgütleme çalışmaları bağ kurulan insanların terörize edilmesi başta olmak üzere, gözaltı, kaçırma, işkence, tutuklama biçimlerindeki faşist terör engeliyle karşı karşıya kalan; bünyeleri tasfiyeci cereyanın yol açtığı hastalıklar nedeniyle zayıf düşen devrimci parti ve grupların ayaklanmaya fiziki gövde olarak müdahalede yetersiz kalmasında bir gariplik yok. O nedenle durumu bu açıdan Gezi-Haziran ayaklanmasıyla kıyaslamak havanda su dövmek olur. Fakat, meydan okuma, direnme, dövüşme cüreti bir yana, "gizli tanık", "ters kelepçe", "gözaltı saldırısı", "gözaltında cinsel taciz", "saray yargısı", "keyfi tutuklamalar" gibi konulara bağlı devrimci ve demokratik taleplerin kitle talebi haline gelmesi; "Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz", "Faşizme karşı omuz omuza", "Korkmuyoruz, susmuyoruz, itaat etmiyoruz" gibi şiarların kitle bilincine dönüşmesi yönündeki gelişim yürütülen mücadelenin ürünleri olarak gözler önündedir. Mesele, bu kazanımların ayaklanma üzerindeki etkilerini derinleştirmek; özgürlük isteyenler-özgürlük düşmanları; antifaşistler-faşistler; adalet isteyenler-adalet düşmanları; yoksullar-zenginler; erkek egemenliğine karşı olanlar-kadın özgürlüğü düşmanları, antişovenistler-ırkçılar saflaşmasını, adalet, işçilere, emekçilere, gençlere, sanatçılara, kadınlara ve halklara özgürlük safının güçlenmesi yönünde geliştirmek; geniş yığınların bu safta mevzilenmesi için çalışmaktır.
Devrimci parti ve örgütlerin, tutarlı antifaşist, antişovenist grupların şimdi hızla atması gereken adım, bir birleşik merkez kurmak, güç ve enerjilerini, kapasite ve yeteneklerini, deney ve olanaklarını tam bir kararlılıkla birleşik, birbirini bütünleyecek tarzda, tek bir gövde olarak seferber etmektir. Devrimci iktidar çağrısına dayanan ve bu iktidar hedefine bağlı tarzda ayaklanma taleplerini bayraklaştıran bir metinle yığınların karşısına çıkmak; fiziki güçlerin disiplinli, birleşik düzen içinde mevzilendirilmesi ve seferber edilmesi yoluyla ayaklanan güçler üzerinde etkiyi genişletmek ve derinleştirmek görevi önceliklidir. Devrimci tarih ayaklanma süreciyle ilişkileri bakımından devrimci partileri, örgütleri, tutarlı antifaşist ve antişovenistleri bu görev karşısındaki tutumlarıyla yargılayacaktır.
Güç birliği tarzında çalışmasının önünde hiçbir engel bulunmayan bu özel birleşik merkez, boykot eylemlerini güçlendirme; semtlerdeki gece eylemleriyle işçi gençliğe, liseli gençliğe kanallar açma; grev, boykot, kepenk ve kontak kapatma biçimlerinin kaynaşmasında vücut bulacak ezilenlerin birleşik direnişinin öncü adımlarını geliştirme; ilçelerde yapılacak CHP eylemlerine o sahadaki mahallelerden yürüyüşlerle gelerek katılma, illerdeki eylemlere en yararlı bulunan noktalardan yürüyüş kortejleriyle gitme ve 1 Mayıs'ta Taksim'i zapt etmek için kitlelerde kararlılık ruh hali örgütleme gibi ilk ve durum değiştirmeyi sağlayacak adımlar atmakta güçlük çekmeyecek; önüne ayaklanmanın ve kimileri yenilecek ayaklanma hedeflerinin gerektirdiği değişik tipte görevler çekme inisiyatifi kazanacaktır.
*İşçi Sınıfı ve Ezilenlerin Sesi ATILIM gazetesinin 11 Nisan tarihli 214. sayısında yayımlanan başyazısı.