12 Nisan 2025 Cumartesi

Gözaltında kayıplar için adalet istendi

İHD İzmir, Diyarbakır, Batman ve Hakkari'de gözaltında kaybedilenler için adalet istedi. Açıklamada, katillerin cezalandırılmadığı ve davaların neredeyse tamamının cezasızlıkla sonuçlandığı kaydedildi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınları gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak için İzmir, Diyarbakır, Batman ve Hakkari'de bir araya geldi. 

İHD İzmir Şubesi, iki haftada bir gerçekleştirdiği kayıp eylemini Konak eski Sümerbank önünde yaptı. "Kayıplar vicdandır, sahip çık" ve "Failler belli kayıplar nerede" pankartları açılan eylemde bu hafta 30 Mart 1972'de Kızıldere'de katledilen Sabahattin Kurt'un hikayesi anlatıldı. 
 
İHD İzmir Şubesi Eşbaşkanı Ali Aydın, Sabahattin Kurt'un ailesine Niksar Savcılığı tarafından "Cenazenizi şu saate kadar almazsanız burada gömülme işlemi yapılacaktır" denilen bir telgraf yollandığını ve ailenin ise verilen saatte ulaşmasının imkansız olmasından kaynaklı "usullere uygun defnedin" talebinde bulunduğunu ifade etti. 

Aydın, gelen ikinci telgrafta Kurt'un Niksar'ın Şavşak Mezarlığı'nda 157 nolu mezara gömüldüğünün bildirildiğini, Kurt'un kardeşi Semih Kurt'un ve gazeteci yazar Murat Bjeduğ tarafından yapılan aramaya rağmen mezar yerini bulamadığını kaydetti. Aydın, Kurt'un mezar yerinin 53 yıldır açıklanmadığını ifade etti. 

DİYARBAKIR
İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" eyleminin 844'üncü haftasında Bağlar ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde biraraya geldi. Kayıplara ait fotoğrafların bulunduğu pankartın açıldığı eylemde, Silvan ilçesinde 14 Nisan 1995 tarihinde gözaltında kaybedilen Ali İhsan Dağlı'nın akibeti soruldu.

İHD Diyarbakır Şube Başkanı Ercan Yılmaz, uzun yıllardır Cumartesi Anneleri'nin verdiği mücadeleyi hatırlattı. Yılmaz, her hafta bir çok kentte, kayıp yakınları ve İHD öncülüğünde gerçekleşen "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" eyleminde okunan hikayelerin Kürt sorunun çözümsüz bırakılmasının yansıması olduğunu vurguladı. 

Kürt sorunun çözümünde geçmişle yüzleşmenin önemli olduğunu hatırlatan Yılmaz, "Dava ve soruşturmalarda faillerin bulunması ve cezalandırılması, geçmişle yüzleşilmesi yerine failleri aklayan bir sistemle yüründü ve davaların neredeyse tamamının cezasızlıkla sonuçlandı" diye kaydetti. 

İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu üyesi avukat Berfin Elçi, Ali İhsan Dağlı'nın 14 Nisan 1995 yılında evinin yakınlarında gözaltına alındığını, gözaltın alınırken sol elinden yaralandığını belirtti. Dağlı'nın köyden çıkartılırken kurşun yarasından dolayı gömleğinin kanlı oluğuna dair tanıkların olduğunu belirten Elçi, Dağlı'dan bir daha haber alınamadığını kaydetti.

GÖZALTINA ALINDIĞI BELGELENDİ
Baba Mehmet Dağlı 24 Nisan 1995 yılında DGM savcılığına başvuru yaptığını, Dağlı'nın gözaltına alınmadığı cevabı verildiğini ve ailenin İHD'ye başvurmasından dolayı köyün basılarak aile üyelerine işkence yapıldığını belirten Elçi, "11 Ekim 1995 yılında Evrensel gazetesinin ‘İşte Kayıp' başlıklı haberi ile Ali İhsan Dağlı'nın gözaltında çekilmiş fotoğrafı ile gözaltına alındığı belgelenir. Sol fotoğrafta Ali İhsan Dağlı'nın elinin sarılı vaziyette olduğu görülür" dedi

Aydın, iç hukuk yollarında sonuç alınmaması üzerine ailenin davayı AİHM'e taşıdığını ve AİHM'in Türkiye'yi mahkûm ettiğini belirtti. 

BATMAN
İHD Batman Şubesi ve kayıp yakınları "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" talebiyle 680'inci kez Gülistan Caddesi'ndeydi. Kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları bu haftaki eylemlerinde 1 Nisan 1994 yılında Şırnak'ın Cizre ilçesinde gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Ahmet Bulmuş'un akıbetini sordu. 

İHD Şube Yöneticisi Rezan Baytar, Ahmet Bulmuş'un , arkadaşının dükkanında beyaz toros marka bir araçtan inen eli telsizli ve silahlı üç kişi tarafından arabaya bindirildiğini götürüldüğünü ve evinde arama yapıldığını belirtti. Karısına, "Eşini götürdük, misafirimiz oldu, üç dört güne bırakacağız, sen bize evde ne sakladığını göster" dediklerini kaydeden Baytar, gündüz vakti evin avlusuna el bombası atıldığını ve 1996 yılında Silopiya'da bir kuyuda cansız bedenine ulaşıldığını dile getiren Baytar, Bulunmuş'un kimsesizler mezarlığına defnedildiğini söyledi.

HAKKARİ 
İHD Hakkari Şubesi ve kayıp yakınları, eylemlerinin 170'inci haftasında Yüksekova ilçesindeki Sanat Sokağı'nda bir araya geldi. Kayıpların fotoğraflarının taşındığı eyleme, Yüksekova Belediye Eşbaşkanları, DEM ve DBP İlçe Örgütü ve çok sayıda kişi katıldı. 

Bu haftaki eylemde, 24 Mart 2008 yılında polisler tarafından açılan ateş sonucu hayatını kaybeden Fahrettin Şedal'ın failleri soruldu. İHD Şube üyesi Ozan Akbaş, Evinin balkonunda kızı ile oturduğu esnada Fahrettin Şedal'ın vurulduğunu söyledi. Yaralı Şedal'ın hastaneye götürülmek istendiğini, ancak bindirildiği aracın önünün kesildiğini belirten Akbaş, kan kaybeden Fahrettin Şedal'a kimlik sorgusu yapıldığını ve polislerin yaralı haldeki Şedal'a işkence yaptığını kaydetti.

18 gün hastanede kalan Şedal'In 10 Nisan 2008 tarihinde hayatını kaybettiğini kaydeden Akbaş, "Tek bir kişi yargılanmadı. Balistik incelemesi tamamlanmadı. Kurşunun nereden ne açı ile geldiği öğrenilmedi, olay yerinde ki kolluk kuvvetinin silah ve mermileri incelenmedi. Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan tüm başvurular reddedildi. Dosya kovuşturmaya yer olmadığı gerekçesi ile kapatıldı" dedi.

Soruşturmanın takipsizlikle kapatıldığını belirten Akbaş, Şedal için hak mücadelesini her koşulda sürdüreceklerini ifade etti.