12 Mayıs 2024 Pazar

'AKP cankurtaran simitlerini ve sandalları önce sermayeye dağıtıyor'

Marmara Üniversitesi Öğretim Görevlisi Kurtar Tanyılmaz, yeni ekonomik paketin çözüm olmayacağını belirtti ve ekledi: "Burjuvazi kendi yarattığı krizin faturasını ödemye yanaşmıyor, emekçi halka acı reçeteyi içirmeye çalışıyor. 'Aynı gemideyiz' söylemine rağmen cankurtaran simitleri ve sandalları AKP hükümeti tarafından önce sermayeye dağıtılmaya başlamıştır. Bu bakımdan tüm emek örgütleri, işçi hareketi, acilen işçi sınıfının ihtiyaç ve taleplerini merkeze alan bir politik mücadele hattını inşa etme göreviyle karşı karşıyadır."
Uzun süredir tartışılan, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "reform" adı altında yerel seçimlerden sonra hayata geçirileceğini duyurduğu "Yapısal Dönüşüm Adımlar" açıklandı.
"Reform" adı altında Bakan Berat Albayrak tarafından açıklanan "Yapısal Dönüşüm Adımlar" paketininden, işverenlere vergi indirimi ve teşvik müjdesi, işçi, emekçi ve halka ise kıdem tazminatının gaspı, zorunlu BES'in yeniden düzenlenmesi, vergi yükünün arttırılmasını içeren düzenlemeler çaktı.
 
Marmara Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Kurtar Tanyılmaz, emekçilere yeni bir yıkım getiren ekonomik pakite ETHA'ya değerlendirdi.
 
Daha önce açıklanan YEP ile yeni açıklanan ekonomi pakiti arasında bir süreklilik olduğunu belirten Tanyılmaz, "YEP’in ana hedefi dünya ekonomisinin devam eden durgunluk koşullarında, emeğe saldırarak, işgücü üzerindeki baskıları artırarak, 'kemer sıktırarak' geçici çözümlerle ihracatı artırmak, böylece tıkanan Türkiye sermayesine nefes aldırmaktı. Kanımca bu ana hedef, 'yapısal dönüşüm' adı verilen; hiçbir yapısal adım içermeyen, bununla birlikte sermaye-emek ilişkisini birincisinin lehine 'dönüştürmeyi' önüne koyan programla örtüşüyor" dedi.
 
'KULLANILAN TANIMLAR ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜ ORTAYA KOYUYOR'
 
Tanyılmaz, paketlere sürekli olarak "yeni", "dönüşüm" gibi adlar verilmesini ise, "Hem AKP hükümetinin hem de Türkiye burjuvazisinin mevcut sermaye birikimi biçiminin tıkanması karşısında çözümsüzlüğünü ve en azından şimdilik kısa vadeli, geçici çözümlerle yetinmek zorunda kaldığını ortaya koyuyor" şeklinde tanımladı.
 
Tanyılmaz, paketin temel amacının, dünya ekonomisinin mevcut durgunluk koşullarında kısa vadede ihracat artışlarını teşvik etmek, bu doğrultuda kamu ve özel bankaların kamu kaynakları ile desteklenip, ihracat ve döviz borcu olan, hem de özellikle enerji ve inşaat sektörlerindeki firmalara kredi desteği sağlamak üzere mali sermayeye kaynak aktarmak olduğunu söyledi.
 
'AMAÇ: BANKA VE ŞİRKETLERİ KURTARMAK, EMEKÇİLERE KEMER SIKTIRMAK'
 
Böylece dünya ekonomisindeki kriz ve artan rekabet koşullarında "tıknefes olan Türkiye sermayesinin" geçici de olsa güçlendirilmek istendiğine dikkat çeken Tanyılmaz, şöyle devam etti: "Bu amaca hizmet eden ekonomi politikası kısaca 'parayı gevşet, bütçeyi sık' olarak özetlenebilir. Bunun anlamı, batmakta olan şirketleri, bankaları kurtarmak, bütçedeki sosyal kamu harcamalarını kısmak, çoğunluğunu emekçilerin oluşturduğu halka kemer sıktırmaktır."
 
Dışarıda ihracatı, içeride ise iç talebi arttırmak için döviz borcu yüksek olan, kredilerini ödeyemeyen reel sektörü ayakta tutabilmek için kamu kaynaklarının mali sektörünün güçlendirilmesinde kullanılmasına öncelik verildiğini belirten Tanyılmaz, "Bu önceliğin faturasının kamu borcu stokunun yükselmesi ve sosyal harcamaların kısılması, emekçilerin kıdem tazminatı gibi sosyal haklarının elinden alınması ile birlikte asıl emekçilere ödetilmesi hedeflenmektedir" şeklinde konuştu.
 
'SOSYAL GÜVENLİK HAKLARI DAHA DA KISILMAK İSTENİYOR'
 
Tanyılmaz, Albayrak'ın, "Mali disiplini sürdüreceğiz, bazı sektörlere vergi teşviki getireceğiz" yönündeki ifadesinin daha çelişkilerle dolu olduğuna dikkat çekti. Mali disiplini sürdürmekle asıl olarak, emekçilere yönelik sosyal güvenlik harcamalarını daha da kısılmak istendiğini belirtti.
Yıllardır zaten adım adım azaltılan "Kurumlar Vergisi"nin daha da azaltılma hedefi ile dolaysız vergilerin arttırılmasının bir muamma olduğuna işaret eden Tanyılmaz, bunun da dolayılı ya da doğrudan yine vergini çoğunun emekçilere ödetilmesi anlamına geldiğini ifade etti.
 
'TÜRKİYE'Yİ 'AVRUPA'NIN ÇİN'İ' YAPMAK İSTİYORLAR'
 
İktidarın ve patronların uzun bir süredir emekçilerin kıdam tazminatı hakkına gözdiktiğini hatırlatan Prof. Dr. Tanyılmaz, şunları söyledi: "Kriz ortamını da bahane ederek, zorunlu 'Bireysel Emeklilik Sistemi' gibi uygulamalarla birlikte, emek piyasasını esnekleştirmek, iş güvencesini ortadan kaldırmak, sosyal güvenlik harcamalarını çeşitli 'fonlar' üzerinden patronlara kaynak olarak aktarmak istiyorlar. Böylece Türkiye'yi 'Avrupa’nın Çin’i' yaparak, geçici çözümlerle de olsa nihai olarak ihracatı desteklemeyi hedefliyorlar."
 
'EKONOMİK PROGRAM KRİZE ÇÖZÜM DEĞİL, OLSA OLSA PANSUMAN OLUR'
 
Önümüzdeki dönemde hem dünya hem de Türkiye ekonomisinin daha da durgunlaşacağının altını çizen Tanyılmaz, açıklanan programın ismiyle dahi tezatlık taşıdığını vurguladı.
 
Tanyılmaz, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü: "Türkiye kapitalizminin (dünya kapitalizminin ağır bir krizden geçtiği koşullarda rekabet gücü sınırlı Türkiye sermayesinin korunaksız bir biçimde dünya pazarına açılmış olmasının çelişkilerinden kaynaklanan) yapısal sorunlarına dokunmayan; kısa vadeli, uluslararası finans çevrelerine güven vermeye dönük adımlarla, düşük faizli kredi akımına dayalı kolay büyüme döneminin sürdürülebileceğini varsaymaktadır. Bu varsayım günümüz koşullarında gerçekçi olmadığı için bu ekonomi paketinin ekonomideki krize çözüm değil, olsa olsa pansuman olacağını söyleyebiliriz. Ancak daha önemlisi burjuvazi kendi sorumlusu olduğu krizin faturasını ödemeye yanaşmadığı gibi, emekçi halka acı reçeteyi içirmeye çalışmaktadır. 'Aynı gemideyiz' söylemine rağmen cankurtaran simitleri ve sandalları AKP hükümeti tarafından önce sermayeye dağıtılmaya başlamıştır. Bu bakımdan tüm emek örgütleri, işçi hareketi, acilen işçi sınıfının ihtiyaç ve taleplerini merkeze alan bir politik mücadele hattını inşa etme göreviyle karşı karşıyadır."