6 Mayıs 2024 Pazartesi

10 Ekim davası ertelendi

10 Ekim katliamına ilişkin davanın 12. duruşmasına mahkeme başkanının tanıkları yönlendirmesi ve susturması damga vurdu. Avukatlar, reddedilen tüm kararların kabul edilmesini istedi. Duruşma kasım ayına ertelendi.  

10 Ekim Ankara katliamına ilişkin 16 firari ve insanlığa karşı suçtan yargılanan Erman Ekinci hakkında açılan davanın 12. duruşması Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülüyor.

Katliamda yaşamını yitirenlerin yakınları ve yaralananların duruşmanın görüldüğü Ankara Adliyesi'ne girişi sırasında polislerin, "Malum dava için bir grup giriş" yapıyor anonsu geçmesi tepkiye neden oldu. Katliamda yaşamını yitiren Korkmaz Tedik'in babası Erdoğan Tedik, "Malum dava değil, bu davanın bir adı var; 10 Ekim Ankara Katliamı Davası" şeklinde tepki gösterdi. Aileler daha sonra sırasıyla adliye binasına giriş yaptı.

10 Ekim Katliamı Davası Avukat Komisyonu'ndan çok sayıda avukatın katıldığı duruşmayı, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Selman Gürkan'ın yanı sıra çok sayıda kişi takip ediyor.

TANIĞIN OĞLUNUN KİMLİK TESPİTİ YAPILMADI
Duruşmada ilk olarak IŞİD'in Türkiye emiri İlhami Balı'yla telefonda görüştüğü tespit edilen Muhammed Kasım Kurt tanık sıfatıyla dinlendi. Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi'yle (SEGBİS) duruşmaya bağlanan Kurt, kulaklarının iyi duymadığını belirterek, yanında bulunan ve oğlu olduğunu söylediği kişinin kendisine sorulan soruları ileteceğini söyledi. Mahkeme başkanı, oğlu olduğunu söylediği kişi hakkında kimlik tespiti yapmadan talebi kabul etti.

'DEVLET BÜYÜKLERİMİZ, İLETİŞİME GEÇMEMİ İSTEDİ'
Firari sanıklardan kimseyi tanımadığını ileri süren Kurt, telefon numarasının eski olduğunu ve yaklaşık 8 aydan beri kapalı olduğunu ifade etti. Kurt, "2008'den beri kullanıyordum" dedi. Kurt, mahkeme başkanının "Bu telefon numarasıyla aynı zamanda İlhami Balı'yla da konuştuğun söyleniyor. Tanıyor musun İlhami Balı'yı" sorusunu, "Hayır, ama Suriye'de çok akrabalarımız var. O dönemde bir Türk askeri Suriye'de şehit olmuştu biri de esirdi. Devlet büyüklerimiz, İçişleri Bakan yardımcısı ve Kilis Valisi o asker için Suriye ile iletişim kurmamı istediler. O yüzden iletişime geçtim. Evet DAİŞ yetkilisiyle konuştum ve bu telefon yüzünden 5 ay cezaevinde yattım" cevabı verdi.

'İHBAR EDEMEZDİM, HAYATIM TEHLİKEDEYDİ'
2015'in sonlarında kendisini "Furkan" olarak tanıtan birinin evime gelerek su istediğini aktaran Kurt, "Kardeşinin DAİŞ'te olduğunu söyledi. O sırada ihbar edemezdim çünkü hayatım tehlikedeydi. Ama onu almaları için bir taksi çağırdım. O ara vakit kazanıp ihbar etmek için. Furkan denen kişi numaramı da taksiciden almış. Kilis il jandarma ve istihbaratı bilgilendirdim. Onlar da bana 'lazım olursa buluruz' dediler. O şahsı bir daha görmedim. Kendisini Furkan olarak tanıttı. Daha sonra Abu Hasan Turki olarak ortaya çıktı. Ama yargılandığım mahkemede isminin Abdulkadir Ercan olduğunu öğrendim" dedi.

'BALI'LA YETKİLİLERLE BİRLİKTE GÖRÜŞTÜM, SONRA BENİ TUTUKLADILAR'
Ardından dava avukatları Kurt'a, yaptığı telefon görüşmelerine dair sorular yöneltti. Kurt, "DAİŞ'in sınır emiri olan İlhami Balı'yla bizzat ben kendim fiilen istihbarat şube müdürü, yüzbaşı ve iki astsubay huzurunda açık konuştuk. Sonra da 'neden görüştün' diye beni alıp, tutukladılar. Benim İlhami Balı ile konuşmama uzman çavuş, astsubay ve yüzbaşı geldi. Sadece uzman çavuşun Antep'e kayıtlı olduğunu ve ismini biliyorum" şeklinde cevaplar verdi.

MAHKEME BAŞKANI KATİLİN İSMİNİ SÖYLEMESİN DİYE TANIĞI SUSTURDU
Dava avukatları, bunun üzerine uzman çavuşun ismini sordu. Mahkeme başkanı, "Buna cevap verme" diyerek, tanık Kurt'un konuşmasına engel oldu. Avukatların ısrarı üzerine Kurt, cevap vereceği sırada mahkeme başkanı bir kez daha "adını söylemek zorunda değilsin" sözleriyle engel oldu. Salonda bulunan aileler, "Katilleri neden koruyorsunuz" diyerek tepki gösterdi. Bir süre devam eden söz konusu durumdan sonra konuşan Kurt, "Uzman çavuşun ismini hatırlayamadığını" iddia etti.

MAHKEME BAŞKANI TALEPLERİ REDDETTİ
Avukatlar, "Tape kayıtlarında zaten bu askerlerin konuşmaları var. Bu nedenle davayı ilgilendiren bir meseleden dolayı ismini öğrenmemiz ve tanık olarak dinlenmesini talep etmemiz önemli. Ama sizin müdahaleniz nedeniyle şimdi tanımadığını söylüyor" dedi. Mahkeme başkanı, uzman çavuşun isminin açıklanmasına dair talepleri, "Askerlerin ismine yönelik sorulara yanıt vermesi yönündeki ısrarlı talepleri reddedildi" şeklinde kayıtlara geçti.

TANIĞIN OĞLU SORULARI YANLIŞ İLETTİ
Kurt'un yanında olan ve oğlu olduğu iddia edilen kişi, avukatların sorularını yanlış bir şekilde iletti. Avukatlar bu duruma da tepki göstererek, kişinin kimlik tespitini istedi. Avukatların ısrarı üzerine kimlik tespiti yapıldı.

TANIK BOZKURT'TAN 'KİMLİĞİM ÇALINDI IŞİD'LİLER KULLANMIŞ' İDDİASI
Duruşma, tanık Yıldız Bozkurt'un beyanlarıyla devam etti. Kimliğinin çalındığını ve kullanıldığını iddia eden Bozkurt, kimliğini davanın firari sanığı olan IŞİD'li Rus Ayşe takma isimli kişinin kullandığını öne sürdü. Telefon görüşme kayıtlarında Rus Ayşe ile görüşüldüğü bilgisi sorulduğunda ise görüşmediğini ve telefonu da başka kimsenin kullanmadığını öne sürdü. 

Birden fazla telefon hattı kullanmasının nedeni sorulduğunda ise "değiştirmek zorunda kaldım" şeklinde yanıtladı. 

Bozkurt'un bildiği yada rehberinde olup olmadığı sorulan dört telefon numarasından biri, tanığın onayı ile, katibin rehberi kontrol etmesi sonucu telefonun bir şekilde hafızasında olduğu, geçmişte aranmış ya da aranılmış olabileceği görüldü.

AV. IŞIK: ORTAYA ÇIKTI Kİ KATLİAMIN SORUMLUSU EBU ZEYNEP
Tanık beyanları sonrası avukatlar söz aldı. Avukat İlke Işık, "6 yıldır kovuşturmanın genişletilmesini talep ediyoruz. 6 yıldır 10 Ekim ailesi fertleri kilometrelerce yol katedip, buraya geliyor. Talep ettiğimiz yüzlerce kovuşturmanın geliştirilmesi her seferinde reddedildi. Bu zamana kadar İlhami Bali katliamın sorumlusu olarak geçiyordu. Ortaya çıktı ki Ebu Zeynep bu katliamın sorumlusu. Ebu Zeynep hakkında hala soruşturma başlatılmadı. Savcılar dava dosyalarını sakladı, aylar sonra bulundu, savcılar hakkında suç duyurusunda bulunduk, hiçbir işlem yapılmadı. Yaptığımız suç duyurularının sizin tarafından takip edilmesini talep ediyoruz. Delil karartmalar hakkında sizin de suç duyurusunda bulunmanızı talep ediyoruz" dedi. 

Tutuklu yargılanan Yakup Şahni'in ifadesinde geçen Nizip'teki gübre satıcısı ile ilgili taleplerin en baştan reddedildiğini hatırlatan Av. Işık,  "Ortaya çıkan dosyalarda çıktı gübre satıcısının ifadesi. Müfettiş raporlarının dosyaya getirilmesini talep ettik, reddettiniz. Kamu görevlilerinin sorumluluğu için müfettiş raporlarına bakmanızı talep ediyoruz. Ankara Emniyeti'nin sorumluluğunun olmaması mümkün mü? Ankara'da görev yapan tek bir emniyet görevlisi soruşturulmadı. Taleplerimizi tekrarlamaya devam edeceğiz. Sadece IŞİD çerçevesinde değil, devletin sorumluluğu, kamu görevlilerinin sorumluluğu yargılanana kadar devam edeceğiz. O günlerin tekrar yaşanmaması için adalete ihtiyacımız var" diye konuştu. 

AV. DOĞANOĞLU: BOZKURT HAKKINDA YARGIYI ENGELLEYEN BEYANLARDAN SUÇ DUYURUSUNDA BULUNUN
Avukat Senem Doğanoğlu ise Yıldız Bozkurt hakkında, Rus Ayşe'yi tanıdığına dair kanıtlar ve  ifadesinin adli yargıyı engelleyen beyanları nedeni ile suç duyurusunda bulunulmasını istedi. Doğanoğlu, "İnsanlığa karşı suçtan bir yargılama yapılıyor. Bu anlamda uluslararası içtihata göre delillerin toplanmasına dair taleplerde bulunuyoruz. Bir önceki mahkemede taleplerimizi reddettiniz. Uluslararası insanlığa karşı suç davalarında sadece yargılamanın adilliğine zarar verilen deliller reddediliyor. Tanık dinlenmeleri konusundaki taleplerimizi tekrar ediyoruz" dedi.

AVUKAT KAYA TALEPLERİ YİNELEDİ
Avukat Gülşah Kaya da "Daha önce talep ettiğimiz Antep'te görev yapan kolluk güçleri ile ilgili taleplerimizi yineliyoruz. Antep Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dijital delillerin getirilmesini talep ediyoruz. Sanık Erman Ekici'nin dijital materyallerinin imajlarını talep ediyoruz" taleplerini yineledi.

Avukat Murat Kemal Gündüz, şu ifadeleri kullandı: "Emniyetin X ve Y olarak tanımladığı şüpheliler var. Bilirkişiler bu şahısların hücre evlerine girip çıkarken olan fotoğraflarının incelenmesi için veri tabanı oluşturulmasına ihtiyacı var. Bu X ve Y şahıslarının fotoğraflarının olduğu albümleri dosyaya girmesini talep ediyoruz. İçişleri Bakanlığı arama listesinde kırmızı listede aranan şahıslar mit raporlarında yer almıyor. İstihbari bilginin ötesinde somut bilgiler olduğu görülüyor. Bunların dosyaya girmesini talep ediyoruz. Ret kararlarını geri alıp, talepleri kabul etmesini istiyoruz."

Verilen aranın ardından kararını açıklayan mahkeme, duruşmayı 24 Kasım'a erteledi. 

'BİZE GELMEYEN ADALET KİMSEYE GELMEYECEK'
Duruşmanın ardından aile ve avukatlar adliye önünde açıklama yaptı. Açıklamada konuşan 10 Ekim Barış Derneği Başkanı Mehtap Sakinci Coşkun, “Katliamın 71'inci ayında buradayız. Hiç of demeden geldiğiniz bir duruşma daha sona erdi. Taleplerimizin reddedildiği halde bize sallanan parmakları görüyoruz duruşma salonunda. Yargılamanın adil yargılama sürecinden geçmediğini görüyoruz. Önümüzdeki ay bu günlerde katliamın 6. yıl dönümü. 6 yıldır bir süreç takip ediyoruz. Bu ülkede katliamlar olağanlaştırıldı. Bir gün gerçek adaletin olacağına inanıyorduk ancak umutlarımız azalıyor. Bu davanın üstünün kapatılmasından bıktık, usandık, yorulduk. Bu yüzden ne kadar sesimizi çıkarsak az. Türkiye'de bize gelmeyecek adaletin kimseye gelmeyeceğini bir kez daha söylemek istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Katliamda yaşamını yitiren Korkmaz Tedik'in annesi Zöhre Tedik, mahkeme başkanının duruşmadaki tavırlarına tepki göstererek, “Hakim katliamda canı yanmış insanları dışarı atmakla tehdit ediyor. Bunları yazın. Herkes bilsin, duysun” şeklinde konuştu.

'KATİLLERİ KORUYORLAR'
Ardından duruşma seyri hakkında konuşan avukat İlke Işık ise, “Geldiğimiz aşama taleplerimizin tamamının reddine, gelen kamu görevlilerinin isminin söylenmesine engel olan ve gerçeğin açığa çıkmasına engel olan ve ailelerin sesini kısan bir mahkeme heyeti ile karşı karşıyaydık. Katilleri koruyorlar ve cezasızlık istiyorlar. Bir grup İŞİD'liyi tutuklayarak, 10 Ekim davasında adalet sağladıklarını söylüyorlar. Bunun adalet olmadığını söyledik, söylemeye devam edeceğiz. Öldürdükleri her insan için hesap verecekler. Siyasal iktidarı değiştirmek için 10 Ekim katliamı gerçekleşti. Bu katliamda parmağı olan tüm sorumluların açığa çıkması gerekiyor" dedi.