20 Mayıs 2024 Pazartesi

Temelli: Kurtuluş enternasyonalist mücadele ile mümkündür

"AKP Kürt meselesinin çözümsüzlüğünden beslenir" diyen Temelli, "Büyük adaletsizlik her yerde ve diyoruz ki kurtuluş yeni bir enternasyonalist bir mücadeledir ve bu da ancak enternasyonalist dayanışma ile mümkün olabilir" şeklinde konuştu.

Halkların Demokratik Partisi'nin 3'üncü Büyük Konferansı Ankara Hilton Otel'de devam ediyor. "Daha güçlü HDP, Daha Güçlü Mücadele" şiarıyla gerçekleştirilen konferansa, Türkiye'nin her yerinde seçilen 600 delege katılıyor. HDP, büyük konferansından çıkacak sonuçları 23 Şubat tarihinde yapacağı 4'üncü Büyük Olağan Kongresine taşıyacak. 

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan'ın açılış konuşmasının ardından kürsüye HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli çıktı.

Temelli konuşmasına HDP'nin önceki Eş Genel Başkanları Fatma Gök, Yavuz Önen, Sebahat Tuncel, Ertuğrul Kürkçü, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ı selamlayarak başladı.

'ORTADOĞU'DAKİ SEÇENEK HALKLARIN BAŞKALDIRIŞIDIR'
"Yeni bir 10 yılın başındayız. Köhnemiş sistem çöküyor, kapitalist modernite tükendi. İkinci paylaşım savaşından sonra yeni düzen yaratmaya çalışan kapitalist sistem bunu ancak 25 yıl sürdürebildi. Sonra 70'lerin krizinde yeni dünya düzenini tüm dünya halklarına dayattılar. Neoliberal politikalarla sömürüyü doğa talanını katlanılamaz bir boyuta taşıdılar. Yeni dünya düzeni de çöküyor" diyen Temelli, "Şimdi yeniden bir dünya düzeni arıyor, Köhnemiş sistem Ortadoğu'da yürüttüğü felaket savaşlarıyla kendini var etmeye çalışıyor. Bu köhne düzen dünyaya yoğun bir emek sömürüsüyle savaşlarla, yıkımlarla, ekolojik yıkımla kendini dayatıyor. Kendini var etmeye çalışıyor ve bu düzen inşasının merkezi olarak Ortadoğu'yu görüyor. Bunu yapmaya çalışanlar aslında bu savaşı kaybedecektir. Ortadoğu'da ortaya konulan seçenek dünya halklarının geleceğine yönelik bir umuttur ve köhne düzeni çökertecek olan bir başkaldırıştır" ifadelerinde bulundu.

Temelli, "Savaşlar, ekolojik yıkım, dünyayı bir felaketin eşiğine getirdi. Dünyayı yapay zekalı makinelere teslim edip, Mars'a göç etmeye çalışan o yüzde birlik azınlık dünyanın yüzde 99'unu cehenneme çevirdi. Büyük adaletsizlik her yerde ve diyoruz ki kurtuluş yeni bir enternasyonalist bir mücadeledir ve bu da ancak enternasyonalist dayanışma ile mümkün olabilir" dedi.

Türkiye'nin 17-18 yıldır AKP ile yönetildiğini vurgulayan Temelli'nin konuşmasının bazı başlıkları şunlar:

'AKP KÜRT MESELESİNİN ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜNDEN BESLENİR'
AKP iktidarı bu yeni dünya düzeninin ya da yeniden oluşturulacak düzenin en büyük gönüllüsü. Çünkü bu zihniyetin aslında Türkiye'de üretilmesinden başka bir şey değildir. Neoliberal sistemin bir aracıdır, payandasıdır. Öyle de olmuştur, halklara sömürüden, şiddetten, yıkımdan, savaştan başka bir şey vermeyen bir iktidardır AKP. Bugün karşı karşıya olduğumuz şey büyük yıkımdan başka bir şey değildir. Çözümsüzlükten beslenir, Kürt meselesinin çözümsüzlüğünden beslenir.

AKP YENİ BİR İTTİHATÇI DÜZEN KURMA PEŞİNDE
Nasıl ki dünya yeni bir düzen kurma peşindeyse AKP'de yeni bir ittihatçı düzen kurma peşindedir. Yeniden bir ittihatçı anlayışıyla Kürt düşmanıyla tıpkı 1910'lı yıllardaki gibi bugün Neo Osmanlıcı politikalarla yıkıma ve savaşa devam etmektedir. Bir Kürt düşmanlığı ve çözümsüzlük üzerinden kendi iktidarının bekasını sürdürmeye çalışmaktadır. Yegane politikaları savaş politikasıdır. Bu savaş politikasını içeride dışarıda her yerde her geçen gün şiddetli bir şekilde yükseltmektedir. Suriye'de Efrin'de başlayarak Gire Spî'de, Irak'ta Kürt Federe Devletine tahammülsüzlüğün son versiyonu pençe Harekatıdır. Bununla yetinmeyip bunu sürdürüyor. Şimdi Libya'da savaş politikalarından beslenmeye devam ediyor.

TÜM TÜRKİYE'DE TECRİT UYGULANIYOR
AKP iktidarı, bir hukuksuzluk iktidarıdır, bir zorba iktidarıdır. Hukuku askıya almıştır. İstisna halini olağanlaştırmaya çalışmaktadır. Adalet sistemi çökmüştür. Adalet sisteminin çökmesinin nedeni bu hukuktur, tecrit hukukudur. Tecrit sadece İmralı kara sularında yoktur, bütün Türkiye'dedir. Bütün Türkiye'yi tecrit altına almıştır. İmralı'da sayın Öcalan'a uygulanan tecrit demokratik çözümün önünü tıkayan bir tecrittir. Demokratik çözümün önünü tıkamak bu iktidar için elzemdir. Çünkü bu tıkanma sayesinde otoriter rejimini var edebilme ve ayakta tutabilmektedir.
 
CEZAEVİ FOTOĞRAFI TÜRKİYE'Yİ ANLATMAKTADIR
Cezaevlerine baktığımız da bu zorba sistemi görmek mümkündür. Bugün cezaevlerinde işkence vardır, insan hakları ihlalleri vardır. Elif Kısa cezaevindedir. Anneler, çocukları cezaevindedir. Masum insanlar cezaevindedir. Hasta tutuklular, masum insanlar cezaevindedir. Cezaevi sorunu Türkiye sorunudur cezaevi fotoğrafı bugün Türkiye'yi en iyi anlatan fotoğraftır.

BU İKTİDAR EMEK SÖMÜRÜCÜDÜR 
Bu iktidar emek sömürücü bir iktidardır. Emeğin üzerinde aşırı sömürü ile yoğun şiddetle tahakküm kurmuştur. Dünyada en yoğun emek sömürüsünün yaşandığı, en fazla işçi cinayetinin yaşandığı ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. Sermaye, emek sömürüsü ve doğa talanı ile ancak ayakta durmaktadır. Bu hem emeğin sömürüsünü yaratmakta hem de doğa talanını yaratmaktadır. Bu iktidar betoncudur, bu iktidar savaşçıdır. Bütün ülkenin kaynaklarını betona gömmekte, şehir hastaneleriyle otoyollarıyla, Kanal İstanbul projeleriyle Türkiye'nin gelecekteki tüm kaynaklarını bugünden tüketmektedir. Çünkü iktidarda kalabilmesi için bu denli akıl dışı iktisadi yatırımlara ihtiyaç vardır akıl dışıdır vicdan dışıdır. Küresel iklim krizine en fazla katkı yapan ülkelerin başında gelen Türkiye geliyor.

Evet, savaş politikalarından besleniyor, silah sanayisini buna göre şekillendirmiştir. Türkiye'deki sanayinin yüzde 75'i silah sanayi üzerinden şekillenmektedir. Bu geleceğimizi karartır.

ÖCALAN'I OKUYARAK, YENİDEN DÜŞÜNMELİYİZ
Bugün ne yapmalı nasıl yapmalı sorularının yanıtlarını aramalı ve bu yanıtlara ulaşmalı, önümüzdeki döneme dair yol haritasını çıkarılmalıdır. Ne yapmalı? Nasıl yapmalı? Bir kez daha Lenin'i yorumlamalıyız, toplumsal örgütlenme alanında bir kez daha Öcalan'ı okumalıyız. Yeniden, yeniden düşünmeliyiz.

TARİHİ YENİDEN YORUMLAMALIYIZ
Tarihte hiçbir şey tesadüfen ortaya çıkmaz. Öyle olması gerektiği için tarihte yaşananlar yaşanır. Bugün eğer küresel siyaset Ortadoğu'da kopuyorsa bilin ki umut da Ortadoğu'dan doğacaktır. Yeni bir enternasyonalin eşiğinde konfederal bir anlayışla, halkların özgürlüğü için yeniden yeniden düşünmeli tarihi yeniden yorumlamalıyız. Ama yorumlamak yetmez, değiştirmeliyiz. Bu anlamıyla fikriyatımızın gücüyle Dünya'yı da Ortadoğu'yu da Türkiye'yi de değiştirmeliyiz. Riskler var, içeride de dışarıda da riskler var. Bütün bu sirklere vereceğimiz yanıt bütünlüklü kolektif siyaset anlayışımızdır. Bir arada ortaya koyduğumuz siyasetimizdir. Güçlü bir örgütlülüğü var etmeliyiz. Fikriyatımızı odak alan bir gelişmeyi mutlaka var etmeliyiz.
 
İKTİDARI DEĞİŞTİRMEK İSTİYORUZ
Müzakereci anlayışımızla katılımcı demokrasi anlayışımızla yan yana gelerek büyüterek faşizme karşı mücadele etmek ve bu iktidarı değiştirmek istiyoruz. Yeni bir iktidar var etmek istiyoruz söz yetki kararın halkta olduğu bir iktidar var etmek istiyoruz. Bunu yaratmanın yolu önce örgütlenmekten geçiyor. tabi ki önce bu mücadeleyi tüm hücrelerimizde hissetmekten geçiyor. Erken seçim çağrısı yaptık. Erken seçim çağrısı yapıp kenara çekilmemeliyiz. Her şeyden önce bütün toplumu beli bir mutabakat zemininde buluşturmalıyız. Yerel demokrasi odaklı bir parlamenter sistemin nasıl hayata geçeceği konusunda tartışmalıyız. Eşit yurttaşlık temelinde bir demokratik anayasayı nasıl var edebiliriz, tartışmalıyız.

KADIN ÖZGÜRLEŞMEDEN TOPLUM ÖZGÜRLEŞMEZ
İnsan hakları sivil sosyal haklardan ödün vermeden bir demokratik devleti nasıl hayata geçirebiliriz bunu tartışmalıyız. Her zaman bizi bugüne getiren fikriyatımızı demokratik toplumu ve demokratik ulusu rehber edinmeliyiz. Bu rehber ışığında radikal demokrasi mücadelesini yani kadın mücadelesini yükseltmeliyiz. Biliyoruz ki kadın özgürleşmeden toplum özgürleşemez. Radikal demokrasi mücadelesi emek mücadelesiyle yükseltmeliyiz. Toplumsal emeğin doğrudan demokrasi mücadelesini yükseltmeliyiz. Biliyoruz ki emek özgürleşmeden insan özgürleşemez.
 
DEMOKRATİK CUMHURİYETİ HEP BİRLİKTE İNŞA ETMELİYİZ
Radikal demokrasinin en önemli ayaklarından biri ekoloji mücadelesini yükseltmeliyiz. Doğa kurtulmadan yaşam kurtulamaz. Tüm bu mücadelelerle demokratik cumhuriyeti hep birlikte inşa etmeliyiz. Bunun yolunu bulmalı aramalıyız. Toplumu örgütlemek bu yüzden önemlidir bunu başarırsak iktidarı değiştirebileceğimize inanıyorum. Bu anlayışımızla 3'üncü yol anlayışımla erken seçim sürecini örmeliyiz. Bu çerçevede konferansımızın önemli bir sürece tanıklık edeceğini ve bu süreçten önemli sonuçlar çıkaracağını, geçmişi bu çerçeve de ele alıp değerlendireceğini ama önümüzdeki dönemin yol haritasını da çok sağlıklı bir şekilde var edeceğine de inanıyorum.