24 Kasım 2024 Pazar

Sarayın Kandil'i işgal planı üzerine

Kandil işgal operasyonunu Birleştirilmiş Harekat Merkezi'nden masa başında yönetme gayretiyle oturan Genelkurmay Başkanı Akar, ?dönüş yok? diyor. Evet, gerillanın can bedeli özgürleştirdiği topraklardan bizce de geri dönüş yok! Ayrıca yandaş medya aracılığıyla, Efrîn işgalinde olduğu gibi Kandil işgalini de dakika dakika propaganda etmenin aracı olarak da kullanacaktır.
Sömürgeciliğin Kürt halkına dönük saldırılarını, sadece Kuzey Kürdistan'la sınırlı tutmadığı ve tek parçada yürütmediği biliniyor. Türk devleti yıllardır, Rojava devrimi başta gelmek üzere Kürt Ulusal Hareketi'nin birçok kazanımını, siyasi ve askeri saldırı ile boğmaya, ortadan kaldırmaya dönük pek çok hamle gerçekleştirdi. 
 
Efrîn işgali bu hamlelerden biriydi. 
 
Efrîn saldırısıyla gerici, milliyetçi tabanı elde tutarak iktidarda kalma politikası yürütmeye çalıştı. Olmadı! Gelinen aşamada Efrîn işgali de bu iktidarı ayakta tutacak toplumsal desteği yaratmadı. Erdoğan ve AKP, Efrîn işgalinin açığa çıkaracağı destekle seçime girme ve seçimleri kazanma hesabını yapmıştı. Savaşla kitlelerin gönlünü fethetmeye çalıştı ancak Türk işçi ve emekçilerinden beklediği desteği alamadı. Köprüden önceki son çıkış da çıkmaz sokaktı, bunu bizatihi gördü. 
 
20 Temmuz 2015'de Suruç katliamıyla başlattığı savaş sürecini, 24 Temmuz 2015'den itibaren ise Medya Savunma Alanları’na dönük hava saldırıları ile yoğunlaştırdığı savaş biçimiyle devam ettirdi. Yoğunlaştırılan savaş, kentlerde ise bodrumlarda tüm dünyanın gözleri önünde insanların yakılarak katledilmesiyle pratikleşti. Medya Savunma Alanları’na dönük saldırılar ise son 3 yıldır, artan alçalan düzeylerde devam ediyor. 
 
Emperyalist kuvvetlerle stratejik ortaklıkları da içinde barındıran hamlelerden yeni olanı ise AKP'nin boyundan büyük işlere kalkışma cüretidir. Bu cüret, cesareti arkalayan bir cüret olmanın aksine iktidarı kaybetmenin korkusuyla, şuursuzca hareket etmenin cüretidir. A, B, C planları ise böylelikle su yüzüne çıkmış bulunuyor. Bu günlerde dillere pelesenk edilen “Kandil operasyonu”nun da bu planlardan biri olduğu açıktır.
 
AKP-MHP faşist ittifakından bugün itibariyle görünen odur ki, MHP tabanı Erdoğan'dan pek de haz etmiyor. Dolayısıyla Erdoğan, aynı zamanda milliyetçi oyları arkasına almanın derdine düştü. O nedenle Kandil’e yönelik işgal saldırısı, ırkçı milliyetçi oyları almanın ve ekonomik sorunlarla boğuşan kitlelerin ırkçı-milliyetçi zeminde tutulmasının yolu olarak da görülüyor. Şunun altını çizmekte yarar var; evet, AKP'nin Kandil işgalinin, seçim endeksli bir yerde duruyor. Ancak tek başına seçim yatırımı olarak ele almak yanlıştır. Zira Kandil'i işgal girişimleri 90'lardan bugüne pek çok defa yapılmaya çalışıldı. 
 
İran ve Güney Kürdistan hükümetinin bu işgal girişimine dönük tutumları ise başından beri nettir.  Güney Kürdistan yönetimi izni olmadan Xakurke alanına karadan işgal operasyonu, Kandil'in havadan bombalanması mümkün değildir. Güney Kürdistan ve KDP'nin yaptığı açıklamalar bunu destekler niteliktedir. Güney Kürdistan hükümeti ve KDP'nin aksine, Güney Kürdistan halkı işgale karşı tutum ve tavrını ortaya koymuştur. İşgale karşı çıkmış, işgale karşı direneceklerinin beyanında bulunmuştur. 
 
Sömürgeci Türk devleti, on beşten fazla askeri üssüyle yıllardır Güney Kürdistan’da konuşlanmış durumda. Kandil başta gelmek üzere özgürleştirilmiş alanlara dönük saldırılar belli aralıklarla devam ediyordu. Kandil pek tabii ki temsil ettiği irade bakımından da temel bir üs konumundadır. Zira kandil PKK için, kurumsal, ideolojik, politik bir merkezdir aynı zamanda. Erdoğan ve şürekasının da Kandil travması, AKP içinde politik ve ideolojik bir meseledir. Dolayısıyla AKP'nin olası bir Kandil hamlesi (bir kara savaşı), savaşın kendisinin bile kolay bir savaş olmayacağını daha şimdiden gösterir. Medya Savunma Alanları’na dönük her işgal girişimi her defasında gerillanın mücadele deneyimine, iradesine çarpmış ve yenilgiyle sonuçlanmıştır. Kandil işgal operasyonunu “Birleştirilmiş Harekat Merkezi”nden masa başında yönetme gayretiyle oturan Genelkurmay Başkanı Akar, “dönüş yok” diyor. Evet, gerillanın can bedeli özgürleştirdiği topraklardan bizce de geri dönüş yok! Ayrıca yandaş medya aracılığıyla, Efrîn işgalinde olduğu gibi Kandil işgalini de dakika dakika propaganda etmenin aracı olarak da kullanacaktır. 
 
Xakurke’ye yönelik işgal saldırısı ile yoğunlaştırılan savaş, Kandil hamlesiyle derinleştirilmeye çalışılıyor. Bütün bere renkleriyle Kandil'i işgal etmek isteyen, seçimden başka kaybedecek çok şeyi olan Erdoğan ve AKP, 2007 Zap işgal girişimi sonuçlarına yeniden dönüp bakmalıdır. “Suvar hatin, peya çûn”* sözleri dönemin en yalın ifadesidir. 
 
Halkların mücadele ve direniş ortaklığı, Kürdistan ve Ortadoğu halkları bakımından da fazlasıyla günceldir. Kürdistan'ın dört parçası sömürgeci zihniyete ve onu her türlü savaş aracına karşı özgürlük mücadelesi yürütmektedir. Her bir parçada gelişen serhildan diğer parçayı koşulsuz etkilemektedir. Güney Kürdistan'da derinleştirilmek istenen savaş İran topraklarındaki Rojhilat parçasından, Rojava'dan ve Kuzey Kürdistan'dan bağımsız düşünülemez. Kürdistan'da yürütülen özgürlük mücadelesi, Ortadoğu halklarının da dahil olacağı özgürlük ortaklığını ve savaşını da birlikte omuzlayacakları topraklar olacaktır. 
 
Türkiye halkları bu savaşın bir parçası olmadıklarını, özgürlük, adalet ve eşitlik istediklerini, Erdoğan ve AKP'ye göstermek zorundadır. 
 
*Atlı geldiler yaya döndüler.