İstanbul LGBTİ+ ve Trans Onur Haftası ihlalleri raporu açıklandı

İstanbul'da gerçekleşen 22 ve 29 Haziran'da gerçekleşen yürüyüşlerde LGBTİ+'lara yönelik saldırı ve işkenceye ilişkin hazırlanan raporda, "LGBTİ+'ların ifade ve barışçıl toplanma özgürlüğü haklarına yönelik ihlallere derhal son verilmelidir" denildi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi'nde bugün düzenlenen basın toplantısında, 17 Mayıs Derneği, Hakikat Adalet Hafıza Merkezi, İHD İstanbul Şubesi, Kaos GL, SPoD, TİHV ve Uluslararası Af Örgütü tarafından hazırlanan 2025 İstanbul LGBTİ+ ve Trans Onur Haftaları İzleme Raporu kamuoyuna sunuldu. Yaklaşık 70 sayfalık rapor, yürüyüşlerin yasaklanması, gözaltılar ve kolluk şiddetine dair kapsamlı belgeleme çalışmaları içerdi.
Açıklamayı TİHV'den Mümtaz Murat Kök okudu. Kök, "Bu ihlallerle birlikte, üst düzey kamu görevlilerinin homofobi ve transfobiyi pekiştiren ayrımcı söylemleri de devam etmektedir. LGBTİ+'lara ve LGBTİ+'larla dayanışanlara yönelik ayrımcılık derinleştirilmiş, raporda tespit edilen insan hakları ihlallerine zemin hazırlanmıştır" dedi.
POLİS ŞİDDETİ
Her iki yürüyüş de, İstanbul Valiliği ile Şişli, Kadıköy, Beyoğlu ve Beşiktaş kaymakamlıkları tarafından alınan genel yasaklama kararlarıyla engellendi. Bu yasakların, "somut bir güvenlik tehdidine dayanmadığı gibi, orantılılık ilkesine de aykırı" olduğu vurgulandı. Yürüyüş günlerinde ilçelerde yoğun polis görevlendirmeleri yapıldı. Polisin, "güvenlik" adı altında aldığı önlemler, eylemleri değil gündelik yaşamı da aksattı. Buna rağmen, LGBTİ+ aktivistleri 22 ve 29 Haziran'da yürüyüş yapma kararlılığını sürdürdü. Ancak polis, saldırdı, işkence uyguladı, keyfi gözaltılar gerçekleşti.
'SEN DE RAHAT DURSAYDIN'
Raporun çarpıcı bölümlerinden biri, gözaltına alınan bir avukatın yaşadığı kötü muameleyi aktardığı bölüm oldu. 22 Haziran Kadıköy yürüyüşünde gözaltına alınan avukat, polis aracında ters kelepçe işkencesine uğradı. "Ellerim kesildi, çıkarın şunları" diyerek ters kelepçenin sonlandırılmasını istediğinde, sivil giyimli bir polis amirinin "Sen de rahat dursaydın" yanıtını verdi. Açıklamada bu ifadenin, "güvenlik güçlerinin işkence ve diğer kötü muamele kapsamına girebilecek olan şiddeti meşrulaştırmaya çalıştığını gösterdiği" belirtildi.
SEMBOLLERE, KIYAFETLERE, VAROLUŞA GÖZALTI
Rapora göre, toplamda en az 95 kişi, yalnızca kamusal alanda bulunmaları, LGBTİ+'larla ilişkilendirilen semboller ya da renkli kıyafetler giymeleri nedeniyle gözaltına alındı. Örneğin, üç kişi yürüyüş alanından 17 kilometre uzaklıktaki Galata Köprüsü'nde durdurularak gözaltına alındı. Kolluk görevlilerinin tuttuğu belgelerde gerekçe şöyle belirtildi: "Kılık kıyafetleri ve üzerilerindeki kıyafetlerde LGBTİ grubunu sembolize eden renklerde kıyafetler bulunması."
Ayrıca, iki kişi, Trans Onur Yürüyüşü'nden saatler önce, yaşadıkları mahallelere çok yakın noktalardan gözaltına alındı. Raporda, "Bu ayrımcı ve düşmanca ortam, kimilerini protestolara katılmaktan vazgeçiren caydırıcı bir etki yaratmıştır" denildi.
GÖZALTILARDA İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE
Saha gözlemlerine göre, çok sayıda kişi gözaltı sürecinde ters kelepçe, fiziksel ve sözlü şiddet, cinsel şiddet ve temel ihtiyaçlara erişim kısıtlaması gibi uygulamalara maruz kaldı. Avukatların gözaltı sürecinde darp edildiği, ifade alım süreçlerinde kolluk baskısı ile karşılaşıldığı ve bazı avukatların emniyete alınmadığı raporlandı. Bir kişi, ters kelepçeye karşı çıktığında polis tarafından "Daha fazla direnirsen kolunu kırarım" tehdidine maruz kaldı. Başka bir kişi, yere düşürüldüğünü, başının yere vurulduğunu, sırtına basıldığını ve dizinin zorlandığını aktardı. Nezarethanede bir polisin bir kişiye "Sen de erkek misin? Umarım seni ben ararım" dediği ifade tutanaklarına geçti.
'İĞRENÇSİNİZ BİZE BULAŞACAK'
Beşiktaş'ta 29 Haziran'da gözaltına alınanlar, boğaz sıkma, tekmeleme, havasız araçta uzun süre tutulma, hakaret ve tehditlerle karşılaştı. Polisin sözlü saldırılarından biri şöyle kayda geçti: "Hepiniz iğrençsiniz! Şu hale bak, iğrençliğiniz bize bulaşacak."
Sağlık kontrollerinde de ciddi ihlaller yaşandı. 22 Haziran'da gözlemci hekimlerin bulunmadığı hastanelere götürülen gözaltılar izlenemedi. 29 Haziran'da ise kişilerin kelepçeli şekilde muayeneye getirildiği, kelepçelerin çıkarılmadığı ve vücutlarında morluklar, kızarıklıklar olduğu tespit edildi. İstanbul Protokolü'ne uygun muayene yapılmadığı, polisin muayene odasında bulunduğu bilgisi raporda yer aldı.
TUTUKLANANLARIN İLK DURUŞMASI 8 AĞUSTOS'TA
Raporda, yürüyüşlere katılan veya katıldığı iddia edilen 92 kişi hakkında hazırlanan iddianameler incelendi. Bu iddianamelerin adil yargılanma hakkı, ifade özgürlüğü, barışçıl toplanma hakkı gibi temel insan haklarına açıkça aykırı olduğu ifade edildi. En dikkat çekici vakalardan biri ise üç kişinin, haklarında tutuklamayı gerektirecek somut bir şüphe veya gerekçe olmamasına rağmen keyfi şekilde tutuklanmış olması. Bu kişilere yöneltilen suçlama: "Kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama." Bu kapsamda açılan davanın ilk duruşması 8 Ağustos'ta İstanbul 51. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülecek. Kurumlar bu davayı yakından izleyeceklerini belirtti.
İnsan hakları örgütlerinin ortak açıklamasında şu talepler sıralandı:
🔹"LGBTİ+'ların ifade ve barışçıl toplanma özgürlüğü haklarına yönelik ihlallere derhal son verilmelidir.
🔹Genel yasak kararları kaldırılmalı, herkesin barışçıl toplanma hakkı güvence altına alınmalıdır.
🔹Barışçıl protestolar nedeniyle açılan davalar koşulsuz şekilde düşürülmelidir.
🔹Tutuklu iki kişi derhal serbest bırakılmalıdır.
🔹Kolluk güçlerinin uyguladığı şiddet ve kötü muameleye dair tüm iddialar etkin, tarafsız ve hızlı biçimde soruşturulmalıdır."