Otlu: 2911'i kitleler üzerinde sopa olarak kullanmaktan vazgeçin

2911 sayılı kanunun AKP-MHP iktidarına hizmet ettiğini vurgulayan DEM Parti İstanbul Milletvekili Otlu, üniversite kampüslerinde, Taksim ya da Kızılay meydanında basın açıklaması yapmanın milli güvenlikle, kamu düzeniyle bir ilgisinin olmadığını, gösteri hakkını kullananların solcu, ilerici, sosyalist ya da Kürt olup olmamasının belirleyici olduğunu vurguladı.
DEM Parti İstanbul Milletvekili Çiçek Otlu Meclis Genel Kurulunda 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa dair açıklama yaptı. Otlu, ilgili kanunun sürekli gündeme gelen, tartışılan, her kesimden toplumun canını yakan bir yerde durduğunu ifade etti.
2911 sayılı kanununun, toplantı ve gösterilerin yasaklanma ya da erteleme ile kanuna aykırılık halinde ceza hükümlerini düzenlediğine dikkat çeken Otlu, "demokratik, hukuk devleti" olma iddiasına sahip bir devlette bu içerikte bir kanunun varlığının bu iddianın ne kadar boş olduğunu gösterdiğini belirtti. 2911 sayılı kanununun toplantı ve gösterileri bir hak olarak güvencelemeyi değil, gerçekte kısıtlamayı düzenlediğine değinen Otlu, şöyle devam etti: "Kanunun 3. maddesindeki 'herkesin önceden izin almaksızın, silahsız ve saldırısız olarak kanunların suç saymadığı belirli amaçlarla toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahip olduğu' hükmü, sonraki maddelerle çerçevelenerek hükümsüz kılınmıştır. Ve yine bu kanun, son yıllardaki uygulama biçimiyle de toplantı ve gösterileri mülki amirlikler, polis ve yargı mekanizması işbirliğiyle esasen ortadan kaldırmaktadır."
'2911 SAYILI KANUN AKP-MHP İKTİDARINA HİZMET EDİYOR'
Türkiye'de 2911 sayılı kanunun hem içeriği hem de uygulama biçimiyle herkesin önceden izin almaksızın barışçıl şekilde toplantı ve gösteri yapmasını yasakladığını ifade eden Otlu, Taksim meydanının 1 Mayıs kutlamaları olmak üzere tüm demokratik gösterilere kapatılmasının, Galatasaray Meydanının Cumartesi Anneleri'ne, 8 Mart'ta ve 25 Kasım'da kadınlara yasaklanmasının, üniversiteli gençliğin adil, parasız, eşit ve demokratik eğitim talepli basın açıklamaları özel güvenlik ve polis marifetiyle bastırılmasının 2911 sayılı kanun ile yapıldığını belirtti. 2911 sayılı kanununun AKP-MHP iktidarına hizmet ettiğini insan hak ve hürriyetlerini düzenleyen hemen hemen mevcut tüm yasalarda belirleyici olan unsur, ifade, söz ve eylem özgürlüğünün korunması değil, siyasi iktidarın korunması olduğunu vurgulayan Otlu, emekçilere karşıt olan egemenlerin birçok kanunda olduğu gibi bu kanunda da sığındıkları yerin "kamu düzeni" olduğuna dikkat çekti. Otlu, şöyle devam etti: "Gelmiş geçmiş tüm baskıcı iktidarlar için 'kamu düzeninin korunması' yasakların, faşist baskıların, polis şiddetinin kılıfı olarak kullanılmıştır. Bu kanunda da belirtilen 'milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması, başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması' ibareleri toplantı ve gösteri hakkının kullanımının kısıtlanması ve engellenmesi için tariflenmiş, keyfiyete son derece açık ve hukuken olabildiğince soyut ifadelerdir."
19 Mart protestolarında binlerce kişinin bu kanuna dayanarak gözaltına alındığını ve yüzlercesinin tutuklandığını belirten Otlu, üniversite kampüslerinde, Taksim ya da Kızılay meydanında basın açıklaması yapmanın milli güvenlikle, kamu düzeniyle bir ilgisinin olmadığını, gösteri hakkını kullananların solcu, ilerici, sosyalist ya da Kürt olup olmamasının belirleyici olduğunu vurguladı.
'2911 SAYILI KANUN MEŞRU DEĞİLDİR'
İfade özgürlüğüne dair Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) hükümlerinin, AYM ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) içtihatlarının öncelikle akılda tutulmasını hatırlatan Otlu, 2911 sayılı kanununun, içeriği ve uygulama biçimiyle meşru olmadığını ifade etti. Otlu, "Kanunun işçi ve emekçi kitleler üzerinde sopa olarak kullanılmasından vazgeçilmelidir. Bu kanun kaldırılmalı, demokratik hak ve özgürlükler temelinde, toplantı ve gösteri hakkını değil, onu keyfince, ideolojik-politik saiklerle kısıtlayan güvenlik, yargı ve atanmış idari bürokratların yetkilerini kısıtlamalıdır. Yasaklarla korunması gereken 'kamu düzeni ve milli güvenlik' kılıfı altında siyasi iktidar, egemen devlet yetkileri değil, her kesimden toplumun demokratik hak ve özgürlükleridir" dedi.