DÜNYA
Minbic halkı: Biz zaten özgürüz
Minbic halkı, zulümle geçen 4 yıllık işgalin ardından huzurlu günlerine kavuşmuşken yeniden saldırı tehdidi altında. Minbic halkı bu huzurun bozulmasını istemiyor. Wahed Mustafa, "Biz burada zaten özgürüz" diyor.
Efrin'in ardından AKP/Saray rejiminin hedefinde Minbic var. Minbiç halkı, IŞİD işgalinin ardından kurdukları özgür yaşamın bozulmasını istemiyor.
Minbic tarihi boyunca coğrafi konumu nedeniyle bölgede stratejik bir öneme sahip olmuş. Kent, Halep'in 90 km kuzeyinde, Cerablus'un 40 km güneyinde, Kobanê'nin 65 km güney batısında, Bab'ın 45 km doğusunda yer alıyor. Fırat nehrinin sularıyla beslenen Minbic, insanlığın gelişmesinde katkıları olmuş.
Minbic tarihi boyunca Asuri, Arap, Roma, Osmanlı gibi bir çok imparatorluğun egemenliğine girmiş. Bir çok kez istilaya uğrayan kent, 27 kez yıkılıp yeniden yapıldı. 13. yüzyılda Moğol istilasına uğrayan şehir 1516'da Mercidabık savaşıyla birlikte Osmanlı'nın Mısır ve Arap dünyasına açılmasına neden olur. Osmanlı devleti idaresinde Halep'e bağlı küçük bir şehirdir. 1916'da Halep vilayetine bağlı Antep'in bir köyü olan Minbic, 1921 yılında Fransa'nın Suriye'yi işgaliyle Fransa idaresine girer ve 1924'te de Suriye devletinin idaresine geçer.
Kent, on yıllar sonra yeniden işgal saldırısıyla karşı karşıya kaldı. Önce 2012 yılında ÖSO çeteleri kenti ele geçirdi, ardından 2014'de katliamcı IŞİD çeteleri tarafından işgal edildi. IŞİD vahşetini en derinden hisseden bölgelerden birisi oldu. Demokratik DSG'nin 1 Haziran 2016 tarihinde başlattığı operasyon sonucu, 1,5 ay sonra çetelerden temizlendi. Böylece, IŞİD; silah, lojistik destek ve savaşçı geçirmek için kullandığı en önemli geçiş noktalarından birisini kaybetmiş oldu. Kentin kontrolü şu anda DSG'ye bağlı Minbic Askeri Konseyi'nde bulunuyor. Sivil idarenin yürütülmesi ve temel hizmetlerin sağlanması ise Minbic Sivil Halk Meclisi tarafından yapılıyor.
Baas rejiminin Arap Kemeri politikasıyla giderek Arap nüfusunun arttığı Minbic'te halkın çoğunluğunu Sünniler oluşturuyor. Arap ve Kürtlerin yaşadığı kentte önemli oranda Çerkes nüfusu da yaşıyordu. Ancak Çerkesler, 1980'li yıllarla birlikte yoğun bir şekilde Avrupa'ya göç etti. Şu anda Çerkes nüfusun yüzde 5 olduğu tahmin ediliyor. Yine bölgede yaşayan Türkmenlerin sayısı da azımsanmayacak ölçüde.
Minbic'de savaşın izlerini görmek hala mümkün. IŞİD'in yerleştirdiği mayınların patlaması ile bir çok ev yerle bir olmuş. Kent girişinde ABD ve IŞİD karşıtı koalisyon güçlerinin hareketliliği göze çarpıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Minbic açıklamalarının ardından koalisyon güçleri görünürlüğünü arttırmış durumda.
Minbic'de mihmandarım Agir beni ilk olarak kapalı çarşıya götürüyor. Sabahın erken saatleri olmasına rağmen sokaklardaki canlılık dikkatimi çekiyor. Türkmen olan Agir, halkın eski yaşamı unutması için Minbic Sivil Halk Meclisi'nin yoğun bir çalışma yürüttüğünü ifade ediyor.
Kapalı çarşıyı İstanbul'daki kapalı çarşıdan ayıran tek özellik, turistlerin olmaması. Kapalı çarşı esnafı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarının ardından işler biraz azalsa da kazançlarının iyi olduğunu belirtiyor.
IŞİD DE İSLAMİYET GETİRECEKTİ ÇOCUKLARIMIZIN KAFASINI KESTİ
Kentte Arap kemeri politikasından kaynaklı tüm halklar Arapça konuşmak zorunda bırakılmış. Bu nedenle görüştüğümüz Minbiclilerle iletişimi tercüman aracılığıyla sağlayabiliyoruz. Esnaflardan Wahed Mustafa, "Erdoğan'ın açıklamasından sonra işlerimiz çok durdu. Şu sıralar tekrardan halk sokağa çıkıp alışveriş yapabiliyor. Şükürler olsun kimseden artık korkmuyoruz" diyor.
Türkiye'nin olası bir müdahalesini sorduğumuz ise sert tepki gösteriyor: "Biz Erdoğan'ı ve çetelerini buradan kovduk, bir daha onlara inanmayız. Erdoğan sözde özgürlük getirecekmiş. Biz burada zaten özgürüz. IŞİD de İslamiyet getirecekti ama çocuklarımızın, yaşlılarımızın kafalarını kestiler. Biz bir daha bu oyuna gelmeyeceğiz. Benim yaşadığım yerde bir çok Türkmen, Arap, Kürt, Çerkes bir arada yaşıyoruz. Kimsenin karıştığı yok, özgürce yaşıyoruz."
IŞİD'İN İŞKENCELERİNİN ACISI HALA TAZE
IŞİD çetelerinin insanlara uyguladığı işkencelerin izine her yerde rastlamak mümkün. Bu yerlerden bir tanesi Safiri Bulvarı. ÖSO, El Nusra ve IŞİD çeteleri işkencelerini bu meydanda halkın gözü önünde gerçekleştiriyordu.
Suriye rejiminin bulvara koyduğu ahşap sandal figürünün demirleri, çeteler tarafından işkence aleti olarak kullanılmış. Çetelerin "sözünden çıkanlar", demirlere bağlanarak işkenceden geçirilmiş. IŞİD'in kafalarını kestiği insanların başları yine bu meydanda sergilenmiş.
Minbic halkı, zulümle geçen 4 yıllık işgalin ardından huzurlu günlerine kavuşmuşken yeniden saldırı tehdidi altında. Üstelik tıpkı Efrin gibi güvenli bir kent olarak görülüyor. Bab, Azez ve Cerablus'ta son günlerde patlayan bombalardan kaçanlar Minbic'e geliyor. Minbic halkı bu huzurun bozulmasını istemiyor.