Kontrgerillada ülkücü hesaplaşma!..
Faşist şef Erdoğan ve ortağı faşist Bahçeli açısından mevcut şeflik rejiminin korunması için her yol ve her şey mubahtır. Bunun için SADAT, mafya ve çete örgütleri daha boyutlu biçimde sahaya sürülmek üzere hazırda tutuluyor. Arada kendi iç hesaplaşmalarının tetikçisi olan bu çetelerin esas hedefi; faşist şeflik rejiminin bekasını tehdit eden devrimci, yurtsever, demokrat ve ilerici güçlerdir. Fiili meşru mücadelenin güçlendiği ve etkinliğini artırdığı koşullarda, mafya ve çete örgütlerinin, kontrgerillanın yönetiminde tetik gücü olarak konumlandırılması planı hazır ve yürürlüktedir.
Sömürgeci faşist burjuva TC'nin tarihi boyunca bir kontrgerilla örgütlenmesi hep olageldi. Bu kontrgerilla örgütlenmesi Özel Harp Dairesi, MHP gibi paramiliter partileri, mafya ve çete örgütlerini bünyesinde taşıdı. Politik İslamcı faşist şeflik döneminde AKP-MHP eliyle kontrgerilla örgütlenmesi de yeniden yapılandırıldı. SADAT ve mafya çetelerinin yeniden organize edilerek kullanılması bu dönem kontrgerillasının öne çıkan özelliği oldu.
Türk gladyosunun her zaman bir mafya kolu olmuştur. Her iktidarın kendi çizgisinde biçimlendirdiği, kirli işlerini yaptırdığı mafya ve çeteler; devrimci, yurtsever harekete, muhalif aydın ve sanatçılara, işçi ve emekçilerin mücadelesine karşı, vurucu güç olarak kullanılmıştır. Ülkücü faşist Devlet Bahçeli'nin isteği üzerine, faşist şef tarafından tecavüzcülerle kol kola hapishaneden çıkarılan Alaaddin Çakıcı namlı mafya liderlerindendir ve geçmişi kontrgerilla faaliyetleriyle dolu bir katildir. Seksenli yıllarda Fransa'da Ermeni kurumlarına saldırılar örgütlemiş bir kontrgerilla elemanıdır. Çakıcı'nın çıkışıyla kontrgerillanın mafya bölüğü MHP eliyle yeniden örgütlendi. Süleyman Soylu tıpkı Mehmet Ağar'ın bir dönem üstlendiği gibi kontrgerillanın şefliği ve koordinatörlüğünü üstlendi. Süleyman Soylu tarafı ile mafya lideri Sedat Peker arasında başlayan savaş, halihazırda devam etmektedir. Mafya ve çeteler bakımından, alan tutma ve devletin doğrudan muhatabı olma isteği, uyuşturucu ve diğer mafya rantlarını paylaşma çatışmanın odak noktasıdır. Bunun için karşılıklı yapılan hesaplaşmalar, gözdağı vuruşları da sıklıkla kullanılan yöntemdir. Yakın zamanda Kuzey Kıbrıs'ta öldürülen Halil Falyalı akıllardadır. Güncel tabloya yansıyan suikastler, çatışmalar ve kontrgerilla elemanı Levent Göktaş'ın tutuklanması kontrgerillada açık saflaşma ve çatışmalar aynı zamanda bir devlet krizine işaret etmektedir. Mafya ve çeteler için devlet adına iş görmek, kendi hesaplarına yapacakları tüm işlerde de dokunulmazlık ve devlet güvencesinde aklanmak demektir.
Devlet hesabına çalışan mafya lideri Sedat Peker'in, faşist şef adına mitingler organize edip, herkese tehditler savurarak oluk oluk kan içme yeminleri hala hafızalarda. Aynı Sedat Peker şimdilerde, ortağı olduğu dönemlerden topladığı, kirli arşivi kısmi ifşalarla piyasaya sürerek, Süleyman Soylu'nun tehditlerine karşı kendini koruma çabasında. Her fırsatta reisi faşist şefe, "Senin için en iyisi benim, onları bırak beni al" mesajını yolladı. Karşılık bulamayınca, kontrollü bir şekilde elindeki arşivin nerelere uzanabileceğinin ipuçlarını gösterdi. Diğer kampa yanaştı.
Faşist şef Erdoğan'ın ortağı ülkücü faşist Bahçeli ve partisinin 2019-2020 yıllarında Ülkü Ocakları genel başkanlığını yapan ülkücü faşist Sinan Ateş, Ankara Çukurambar'da motosikletli iki tetikçi tarafından öldürülünce, mafya-çete ilişkileri yeniden tartışmalara konu oldu. Ateş'in ölmeden önce "Kalemimi kırdılar" dediği iddiası da, ölümü sonrası alınan tavırla kalemini kimlerin kırdığını gösterdi. Ülkücü faşist Ateş'i sahiplenen isimler, faşist Ümit Özdağ, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve Cübbeli Ahmet Hoca oldu. Ateş'in, cenaze törenine katılan kalabalık ülkücü faşist grup "Şehitler ölmez vatan bölünmez", "Bozkurtlar burada çakallar nerede" nidalarını yükseltti.
MHP'nin siyasi iç hesaplaşmalarının sonucu olan ülkücü faşist Ateş'in ölümüyle, tetikçiler ve menşei oldukları çetenin sicili hızla ortaya serildi. Tetikçi çetenin örgütlendiği saha ve nedenleri oldukça önemli. Devrimci hareketin güçlü olduğu ve kuruluş tarihi devrimci mücadeleye dayanan, sonraki yıllarda da bu özelliğini koruyan İstanbul-Maltepe-Gülsuyu'nda yaratılan, büyütülüp, beslenen çete bu iç çatışmada taşeron olarak kullanıldı. Özellikle Gezi ayaklanması sonrası, devrimci mücadele geleneğinin güçlü olduğu, İstanbul'un emekçi semtlerine yönelen faşist şeflik rejimi, buraları çete örgütlenmelerinin birer merkezi ve uyuşturucu ticareti için taşeron örgütlerin üssüne dönüştürme saldırılarına girişti. Bu saldırılara karşı duran, devrimci hareket ile çeteler arasında dönem dönem çatışmalar yaşanmış, devrimcilere ve kurumlarına çete saldırıları gerçekleştirilmiş, devrimciler silahlı saldırılarda yaralanmış ve katledilmişti. Suruç katliamında ölümsüzleşen ve Gülsuyu Mahallesinde yaşayan sosyalistlerden Cebrail Günebakan, Rojava devrimi savunmasında ölümsüzleşen Sinan Sağır ve Rakka'da ölümsüzleşen Ayşe Deniz Karacagil bahsi geçen ülkücü çete üyelerince 2013 yılında silahla yaralanmışlardı. Hasan Ferit Gedik isimli devrimci genç ise, aynı çete üyelerince katledilmişti.
Aynı çeteyi şimdi ülkücü faşist MHP'nin iç hesaplaşmasında taşeron olarak görüyoruz. Faşist şefin ortağı ülkücü faşist Devlet Bahçeli, 3 Ocak günü yaptığı meclis grup toplantısında, "Önümüzü kesmek için pusu kuranlar yine olacaktır, bu beklenmelidir. 2023'ün muazzez hedeflerini lekelemek, yürüyüşümüzü sekteye uğratmak için tetikte bekleyen menfaat çeteleri yine şanslarını deneyecektir. Ağızlarını tetik, dillerini tüfek yaparak habire nefret ve nifak kusan hayasızlara 2023'ün hedeflerini kirlettirmeyeceğiz. Üç hilali de yargılatmayacağız" demektedir. Bahçeli bu sözleriyle alenen Ateş'i öldürttüğünü itiraf etmektedir. Bu yoldan kendini eleştiren ya da rakip olmaya kalkan faşist "ülküdaşlarına" aba altından sopa göstermekte, aynı zamanda suçlarına ortak olanları da koruyacaklarını açıkça ifade etmiştir. Suikastçileri olay yerinden çıkaran Tolgahan Demirbaş'ın MHP milletvekili Olcay Kılavuz'un evinden gözaltına alınıp, daha sonra savcılık talimatıyla serbest bırakılması ve yeniden gözaltına alınması durumu açıklamaktadır. Bahçeli, "MHP'nin siyasi şeref ve onuruna musallat olan kepazeleri asla affetmeyeceğiz" diyerek de Ateş'e son sözünü söylemiştir.
30 çete üyesinin gözaltına alınması sonrası, çete üyelerinin bir dönem Türkmen Dağı'na gidip eğitim aldıkları, burada işgal saldırılarına doğrudan katıldıkları, tetikçi çete üyelerini Ankara'da iki Özel Harekat üyesinin karşıladığı bilgileri de ortalığa saçıldı. Tetikçi çete üyesi Eray Özyağcı'nın yakalanamadığı, motorsikleti kullanan Doğukan Çep'in ise gözaltına alındığı biliniyor.
Çete üyesi Doğukan Çep, Hasan Ferit Gedik'in katillerinden biridir. Dosya kapsamında tutuklanıp, 2015 yılında koruyucularınca tahliyesi sağlandı. 2018 yılında hakkında 35 yıl dört ay hapis cezası verilmesine rağmen, aradan geçen dört yılda mafya, çete ve uyuşturucu baronlarının ortağı ve hamisi Süleyman Soylu tarafından korundu.
Faşist şef Erdoğan ve ortağı faşist Bahçeli açısından mevcut şeflik rejiminin korunması için her yol ve her şey mubahtır. Bunun için SADAT, mafya ve çete örgütleri daha boyutlu biçimde sahaya sürülmek üzere hazırda tutuluyor. Arada kendi iç hesaplaşmalarının tetikçisi olan bu çetelerin esas hedefi; faşist şeflik rejiminin bekasını tehdit eden devrimci, yurtsever, demokrat ve ilerici güçlerdir. Fiili meşru mücadelenin güçlendiği ve etkinliğini artırdığı koşullarda, mafya ve çete örgütlerinin, kontrgerillanın yönetiminde tetik gücü olarak konumlandırılması planı hazır ve yürürlüktedir. Halklarımızın ve emekçi sol hareketimizin düşmanı kontrgerilla bu memleketin bir gerçeğidir. Emekçi sol hareketimiz bu düşman gerçeğini ve özel devlet siyasetini ve pratiğini gören bir mücadeleyi çok yönlü geliştirme göreviyle karşı karşıyadır. Bu görev salt kontrgerilla eylemlerinin teşhiriyle sınırlı tutulamaz. Tüm emekçi sol ve birleşik mücadele güçleri bakımından, bu çete örgütlerinin konuşlandırıldıkları emekçi semtlerinden sökülüp atılması, işçi ve emekçilerin özsavunmalarının güçlendirilmesi yolundan fiili meşru mücadele saflarına kazandırılması anın görevleri arasındadır. Unutmayalım ki, faşist şeflik "normal" değil kanlı bir seçime tüm güçleriyle hazırlanıyor. Faşist şefin yenilgisinin yoluysa, işçi, emekçi, kadın, LGBTİ+ ve ezilen halkların fiili meşru mücadelesinden geçiyor.
*İşçi Sınıfı ve Ezilenlerin Sesi ATILIM gazetesinin 30 Aralık tarihli 96. sayı başyazısı.