1 Mayıs 2024 Çarşamba

KEİG ?Kadınlar ve Kriz Deneyimleri' raporu açıkladı

KEİG'in "Kadınlar ve Kriz Deneyimleri" raporuna göre kadınların ekonomik krizle birlikte işten atılması artarken krizin eve yansıması da farklı biçimlerde oluyor.
Kadın Emeği ve İstihdamı Girişimi Platformu (KEİG) Kriz ve Kadın Çalışma Grubu, "Kadınlar ve kriz deneyimleri" raporu yayınladı.
 
Kadın işçilerin çalışma yaşamında ekonomik krizden nasıl etkilendiğini, krizin ev yaşamına nasıl yansıdığını araştıran rapor; Kocaeli, Mersin, İzmir, Bursa. Manisa, Eskişehir, Samsun illerinde gıda, tekstil, hazır giyim, deri ve metal gibi farklı sektörlerde çalışan 70 sendikalı ve 2 sendikasız kadınla yapılan toplantı sonucu hazırlanmış.
 
"Krizde işyerlerinde ve fabrikalarda yaşanan değişimler" ve "Krizin ev içi ücretsiz emeğe etkileri" başlıklarında hazırlanan raporunda öne çıkan başlıklar şöyle:
"İşyerinde yaşanan değişimlere ilişkin Deri, Hazır Giyim ve Tekstil sektöründe çalışan bir kadın, işten çıkarmalarda şöyle bir yol izlendiğini ifade ederek "Sendikalar bir işten çıkarma sırası şart koşuyor. Önce ücretli izne çıkarma, yarı ücretsiz izin verme, gönüllü çıkmak isteyenleri çıkarma, emekliler, eşlerden ikisi de çalışıyorsa eşlerden birini çıkarma, hiç olmadı son gireni çıkarma şeklinde bir sıralama oluyor."
 
DİSK-AR'ın 2019 yılında yapılan Sendikalaşma Araştırması'na göre Türkiye'de sendikalaşabilen işçilerin oranı yüzde 11 ile sınırlı kalırken, işçilerin sadece yüzde 7'si toplu iş sözleşmelerinden yararlanıyor.
 
Kadınların sendikalaşma oranı ise kayıtdışı işçiler dahil yüzde 6,7'ye düşüyor. Toplam işçilerin yüzde 27,6'sı kadınlardan oluşurken, kadın sendika üyeleri toplam sendika üyelerinin yalnızca yüzde 19'unu oluşturuyor. Toplam işçilerin yüzde 72,4'ü erkek olmasına karşılık toplam sendika üyelerinin yüzde 81'i erkeklerden oluşuyor.
 
GÖNÜLLÜ ÇIKIŞ MI?
 
Daralma yaşayan firmaların üretimi İstanbul dışına kaydırdığının belirtildiği raporda, "Gönüllü çıkış" denilen bu işten atma biçiminin, işverenlerin özellikle kıdemli ve kadrolu işçilerden kurtulmak için krizi de bahane ederek sıklıkla başvurdukları bir yöntem olduğu belirtiliyor.
 
Tekstil sektöründen bir kadın çalıştığı firmada "gönüllü ve bonuslu" işten çıkarma yöntemiyle işçi sayısının zaman içerisinde 400'den 85'e düştüğünü ve yeni işçilerin asgari ücretle işe alındığını belirtti.
 
"Üretim Yavaşlatma ve Yıllık İzinler Kullandırma" adı altında ise işçiler işten atılmasalar bile üretimin yavaşlaması durumunda izne gönderilebiliyorlar. Metal sektöründen kadınlar ‘üretim yavaşlatma' adı altında işverenlerin, özellikle içeride izni birikmiş kişilere ücretli izin kullandırdıklarını ifade ediyor.
 
Gıda sektöründen bir kadın, firmalarındaki bir bölümde üretimin tamamen durdurulduğunu ve bu bölümdeki işçilerin bazıları başka bölümlere dağıtılırken bazılarının da işten atıldığını belirtiyor.
 
Diğer bir maliyet kısıcı önlem ise bazı işyerlerinde vardiyaları azaltmak olarak ortaya çıktığı vurgulanan raporda, işyerlerinde patronların, özellikle sözleşmeli çalışanları doğrudan işten atma, daha kıdemli ve kadrolu olanları gönüllü teşvikle işten çıkarma; işten çıkarmasa bile vardiyaları düşürme ve ücretli izne çıkarma eğilimlerinden bir ya da birkaçını bir arada gerçekleştirdiği ifade edildi.
 
"Çalışma Koşullarının Bozulması ve İşyeri Refahında Düşüş" konusunda ise işverenin işyerinde temel ihtiyaçlara dair harcamaların kısıtladığı belirten kadın işçiler, peçete, yemek kalitesi ve kullanım miktarı konusunda baskı olduğunu vurguladı.
 
MUTFAKTA ALIM GÜCÜ ZAYIFLADI
 
Ekonomik krizin "Tüketim ve Ev-içi Emek" yansımasına değinen raporda, kadınlar kriizn mutfağa etkiisni şu sözlerle özetliyor: "Eskiden pazara gider ve bir sürü poşetle gelirdim, şimdi iki poşetle geliyorum", "Eskiden 100 liraya bir haftalık meyve sebze alıyordum. Şimdi pazara gidemiyorum, günlük yenilecek kadar alıyorum", "Artık pazara gitmiyorum", "Hangi markette hangisi daha uygun ona bakıyorum", "Mesela 3 tane domates alıyorum, 2 tane kabak alıyorum o gün. Ertesi gün yine aynı şekilde. Pazar çok pahalı", "Çocuk kitapları çok pahalı, artık aramızda takas yapıyoruz."
 
Son bir yıl içinde enflasyon nedeniyle alım gücünde ciddi bir düşüşün olduğunu, alınan ücretlerin ancak temel ihtiyaçları karşılamaya yettiğini ifade edilen raporda, kadınların işyerindeki değişimleri kestiremedikleri için ve özellikle seçimden sonra öngördükleri işten atılma endişesi nedeniyle geleceğe dair herhangi bir plan yapmaktan vazgeçtikleri belirtiliyor.
 
"Ücretli çalışma üzerindeki baskı ve belirsizlik, hanedeki iş kayıpları ve enflasyon bir bütün olarak kendilerini etkilemiş ve aile içi ilişkilerinde de değişimler yaratmış durumda" deniliyor.
 
"Ev İçi İlişkilerde Değişimler" bakımından ise kriz, işsizlik, yoksullaşma ve işsizlik korkusunun aile içinde mutsuzluk ve umutsuzluk atmosferi yarattığı vurgulanarak "Temel ihtiyaçları karşılamak için sürekli maliyet hesapları ve kısıtlamalar yapmak, örneğin bir gıda maddesi için bile birkaç market dolaşıp en ucuzunu bulmaya çalışmak; ev içi tüketime sürekli dikkat etmek gibi durumlar kadınların karşılıksız ev içi emeği üzerindeki baskının ve basıncının artması demek" deniliyor.
 
MEMLEKET VE AİLE YARDIMI
 
"Piyasadan alınan tüketim ve hizmetlerin azalması kaçınılmaz bir şekilde bu ihtiyaçların ev içinde her zamankinden daha fazla kadınlar tarafından karşılanmasını gerektiriyor" denilen raporda, kadınların ücretsiz ev içi emeği üzerinde artan baskıya dikkat çekiyor.
 
Çocuk bakımının artık kreşlerden değil, ailedeki diğer kadınlarca karşılanmaya başlandı ifede edilen raporda benzer durumun gıda temininde de yaşandığı ifade ediliyor. "Memleketten istenen" gıdanın ev ekonomisini haiflettiği vurgulanıyor.