22 Aralık 2024 Pazar

Kara: 8 Mart'ta acımızı, öfkemizi sokağa taşıyıp sorumlulardan hesap soracağız

SKM ve ÖGK üyeleri, deprem bölgesinde oluşturdukları Kadın Yaşam Noktası ile hem kadınların ihtiyaçlarını karşılıyor hem de eşit iş bölümünü sağlıyor. ETHA'ya konuşan SKM Genel Meclis üyesi Tanya Kara, çadır kentlerde ya da toplu yaşam alanlarında şiddete, tacize, tecavüze maruz kalma tehdidi altındaki kadınlar ve istismara açık hale gelen çocuklar için güvenli alanlar oluşturmak için daha fazla Kadın Yaşam Noktalarına ihtiyaç olduğuna işaret etti. 8 Mart'ta onbinlerce insanın ölümünden sorumlu devlete öfkelerini sokağa taşıyacaklarını söyleyen Kara, sorumlulardan hesap sormak için tüm kadınları 8 Mart'ta alanlara çıkmaya çağırdı.

Kadınlar erkek-devlet şiddetine karşı isyanlarını bir kez daha sokaklara taşımaya hazırlanırken yaşanan depremin ardından devlet eliyle büyük bir katliam yaşandı. Kadın, erkek, çocuk fark etmeksizin yaşanan bu katliam, insanlar günlerce enkaz altından çıkarılmayarak vuku buldu. Devlet şiddetinin, katliamının halka nasıl yöneldiğine tanıklık ettiğimiz bu günlerde, kadın örgütleri ve kadınlar, deprem bölgesinde kadınlarla dayanışmayı örgütlemek için özel bir çaba içerisine girdi.

Antakya Harbiye'de Özgür Genç Kadınlar (ÖGK) ile birlikte Kadın Yaşam Noktası kuran Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM), sadece kadınların ihtiyaçlarını karşılamak değil, aynı zamanda günlük yaşamın örgütlenmesi, çocuk, yaşlı, hasta bakımının kadınların omuzlarına yüklenmesini engellemek, iş bölümünü örgütleme çabası içinde.

SKM Genel Meclis üyesi Tanya Kara ile deprem bölgelerinde kurdukları Kadın Yaşam Noktaları ve 8 Mart hazırlıklarını konuştuk.

KAPİTALİST DÜZENİN RANT VE SÖMÜRÜ POLİTİKALARI BİNLERCE İNSANI ÖLDÜRDÜ

6 Şubat günü yaşanan depremin ilk anından itibaren yaşanan sürece dair neler söylemek istersin?
Kapitalist düzenin vahşi rant ve sömürü politikaları sonucu binlerce insanımızı kaybettik. Binlerce insanımız kritik olan 72 saatte arama-kurtarma çalışması yapılmayarak göçük altında bırakıldı, binlerce insanımız yaşamını yitirdi, donarak öldü. Ve hala enkazların altında insanlarımız var.

Bu yıkımın tek sebebi sadece deprem değildi. Rant, sömürü politikalarının sonucu olarak binlerce insanımızı kaybettik. Ve bunun doğrudan sorumlusu AKP iktidarı ve devlet politikasıdır.

Bizler sosyalistler, devrimciler, kadınlar olarak dayanışmayı büyütmek için deprem sonrası 10 kente doğru hareket ettik. Halkımızla dayanışmayı, ihtiyaçlarının karşılanmasını örgütlemek, göçük altındaki insanlarımızı çıkarmak için uğraştık. Ciddi engellemelerle de karşılaştık. Kritik 72 saat boyunca halkımızı enkazın altından çıkarmayanlar devrimcilere, sosyalistlere, gönüllülere engeller koydu. Bu engelleri OHAL ile birleştirdiler. OHAL AKP'nin kendini kurtarma, yıkımın sorumluluğunu üzerinden atma, baskıyla, zorla halkımızın acıların üstünden kendini yeniden var etmeye çabasının ürünüdür. AKP iktidarı OHAL ile deprem bölgesindeki halkla dayanışmak isteyen halklarımızı, devrimci örgütleri, kadınları engelleme çabası içerisinde. Tabii ki biz bu OHAL'i tanımadık, tanımıyoruz. Halkımızla dayanışmayı sürdürmeye, bölgeye gitmeye, yıkımın yaşandığı kentleri yeniden inşa etmeye devam edeceğiz. Ve bunu engelleyemeyecekler.

KADIN YAŞAM NOKTALARIMIZ EŞİT İŞ BÖLÜMÜNÜN DENETÇİSİ OLDU

Depremin ardından sosyalist kadınlar olarak ne yaptınız?
Yıkım yaşandıktan sonra hızlıca Antakya Harbiye'ye doğru yola çıktık. Aynı zamanda Nurhak'a, Malatya'ya, Maraş'a, Adıyaman'a dayanışmayı örgütlemek için gittik. Antakya Harbiye'de Kadın Yaşam Noktası oluşturduk. Kadınların gönderilen yardımlara ulaşamadığını ya da bu yardımlar oluşturulurken kadınların ihtiyaçlarının düşünülmediğini gördük. Bizler de kadınların daha özel ihtiyaçlarının karşılanması için iç çamaşırı, ped, tırnak makası, tarak, cımbız, gelişen enfeksiyon hastalıklarını önleyici kremlerden oluşan dayanışma ürünlerini topladık. Hijyenik koşulların olmadığı bölgede, kadın sağlığını koruma amacıyla oluşturduk bu noktaları.

Deprem sonrasında özellikle çadır yaşamına geçilmesi ya da yaşamın yeniden örgütlendiği alanlarda, çocukların, yaşlıların, erkeklerin bakımının önemli bir kısmı kadınların üzerinden oluyor. Bu kentlerin yeniden kurulmasında, yaşamın yeniden örgütlenmesinde kadınların ciddi bir emeği söz konusu. Deprem bölgesinde oluşturduğumuz kadın yaşam noktası, hayatın yeniden kurulmasında eşit iş bölüşümü yapılmasının denetleyicisi oldu aynı zamanda. İşlerin eşit bir şekilde dağıtımını, iş bölüşümü yapılmasını sağladık, örgütledik.

TİYATROCULAR, PEDAGOGLAR DEPREM BÖLGESİNE GİTMELİ
Kadınlar bakımından tablonun çok daha ağır olduğunu söylememiz gerekiyor. Çünkü çocukların ciddi psikolojik sorunları başladı, pedagog ihtiyacı var. Çocuklar annelerinin yanından ayrılamaz hale gelmiş deprem korkusundan. Tiyatro İmge ile birlikte gittik. Oynanan oyunların çocukların günlük yaşamınını olumlu anlamda değiştirdiğini gördük. Bu bölgelere tiyatrocuların, sanatçıların, pedagogların, psikiyatrların gitmesine ihtiyaç var. Kadınlarla, çocuklarla etkinliklerde buluşulmasını, ihtiyaçlarının karşılanmasını önemli görüyoruz.

KADINLAR ÇADIRLARDA TACİZ VE TECAVÜZ TEHDİDİ ALTINDA

Depremden sonra yaşanabilecek kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet ve cinsel istismar saldırıları karşısında neler yapıyorsunuz? Ne yapılması gerekiyor?
Erkek devlet şiddeti son dönemde ciddi bir şekilde artmaya devam ediyor. Kadın örgütleri, kadınlar olarak bir dizi eylemle erkek şiddetine karşı koyuşu örgütlemeye çalışıyoruz. Deprem sürecinde barınamayan, güvencesiz kalan kadınların boşandığı erkeklerin ya da aile evlerine dönmesi, şiddeti en ağır biçimde yaşamasına neden olabilir. Son olarak bunun örneğini Antakya'da gördük. Bir kadın arkadaşımız boşandığı erkeğin evine dönmek zorunda kaldı ve kaynar suyla vücudunda ciddi yanıklar oluştu. Erkek şiddetine karşı mücadeleyi geliştirmesi gereken kadınlar, kadın örgütleri olarak deprem bölgelerinde varlığımızı ve kadın dayanışmasını sürekli hale getirme göreviyle karşı karşıyayız. Erkek şiddetinin devlet tarafından engellenmediği, aksine meşrulaştırıldığı, şiddet uygulayan erkeklerin devlet tarafından korunduğu bir süreçte bizler kadınlar olarak mücadele edecek, kadın dayanışmasını örgütlemeye devam edeceğiz.

KADIN YAŞAM NOKTALARIYLA KADINLARA GÜVENLİ ORTAMLAR YARATMALIYIZ
Özellikle çadır kentlere yerleşen ya da çadırsız alanlarda toplu olarak yaşayan kadınlar tacize, tecavüze uğrayabilecekleri korkusu içinde. Aynı zamanda çocuklarının istismara uğrayabileceği korkusu da taşıyorlar. Bu kadınlar bir taraftan yıkımın, enkazın sonucunu yaşıyor, bir taraftan da tacizin, tecavüzün, şiddetin, çocuk istismarı korkusunu. Kadın yaşam noktalarının da bu bakımdan kadınlar için bir güvence olabileceğini düşünüyoruz. Kadın yaşam noktalarıyla kadınlar için güvenilir ortamlar yaratma, denetimi sağlama özel görevimiz var. Devletin kadına yönelik şiddetteki cezasızlık politikalarının kat be kat artacağını, deprem bölgesinde yaşanacak çocuk istismarı, taciz, tecavüz saldırılarını cezasızlık politikalarıyla ödüllendirilebileceğini biliyoruz. Kadınların, kadın örgütlerinin varlığı bu noktada oldukça kritik.

OHAL kararnamesi kapsamında davalar ertelendi. Kadınlara ve çocuklara karşı işlenmiş suçların bu kapsamın dışında tutulması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü kadınlara ve çocuklara dönük işlenen suçların cezasızlık politikasına dönüştüğü her an da arttığını çok iyi biliyoruz. Bu süreçte annesiz, babasız kalan çocukların tarikat, cemaatlere verildiğini gördük. Çok yakın zamanda İsmailağa cemaatine bağlı Hiranur Vakfında 6 yaşındaki çocuğun istismarının nasıl meşrulaştırılmaya çalışıldığını gördük. Çocuklara yönelik suçların arttığı bu dönemde elbette bir dizi kaygı yaşıyoruz. Bu çocukların hangi vakıf ve cemaatlerin elinde olduğunu bilmiyoruz. Bu çocukların durumunu takip edeceğiz, tarikatlar ve cemaatler karşısında kadın örgütleri olarak örgütlü bir duruş sergilemeye devam edeceğiz.

8 MART'TA ACIMIZI ÖFKEMİZİ SOKAKLA BULUŞTURUP SORUMLULARDAN HESAP SORACAĞIZ

8 Mart'a kısa bir zaman kaldı. Nasıl örgütlenecek bu yıl 8 Mart?
Kadınlar toplumsal mücadelenin en dinamik bölüğü. Devlet depremle ilgili yapılan tüm eylemlere saldırıyor. Çünkü depremi konu alan her eylemde suçlarının haykırılacağını, açığa çıkaracağını, kitlelerin öfkesinin yansıyacağı eylemler olduğunu görüyor. 8 Mart'ta hiç kuşkusuz böyle geçecek. Halkımızın yaşamış olduğu büyük acının, büyük bir öfkeyle buluşacağı bir nitelik taşıyor 8 Mart. Kadınlar olarak da halkımızın yaşamış olduğu büyük acının öfkeye dönüşmesinde özel bir rol oynayacağız. 8 Mart'ın kitle hareketi bakımından önemli bir eşik olacağını düşünüyoruz. Bu 8 Mart acımızı, öfkemizi, devlete karşı örgütleyeceğimiz bir an olacak. Sokaklara da böyle çıkacağız.

8 Mart'ı deprem bölgesindeki kadınlarla geçirecek, aynı zamanda diğer kentlerde öfkemizi sokağa taşıyacağız. Tüm kadınları yaşamış olduğumuz bu büyük acının öfkesini sokakla buluşturmaya, sorumlularından hesap sormaya çağırıyoruz. Tüm kadınları 8 Mart'ta alanlara davet ediyoruz.