'İnsanlar sıkıcı din ağıtlarından yoruldular'
2. İslam ve Sol Çalıştayı'nda, İslam'ın Türkiye'de siyasal olmadığını, siyasal olanın "muhafazakarlık" olduğuna dikkat çekilirken, yazar Abdullah Demir "Öncelikle hem peygamberlerin hem filozofların sesine ihtiyacımız var" vurgusu yaptı. Yazar Kadrican Mendi ise "Kuran solcular için bir praksistir" dedi.
İki gün sürecek 2. İslam ve Sol Çalıştayı, Balat'ta bulunan İnşa Kültür Evi'nde "Kişisel Tecrübeler" başlıklı oturumla devam etti. Oturumdan önce, Silivri Hapishanesi'nde siyasi Tutsak Erol Dündar'ın mektubu okundu.
Ardından, moderatörlüğünü Billur Aslan'ın yaptığı, Dr. Alpkan Birelma, yazar Abdullah Demir, yazar Kadrican Mendi ile yazar ve gazeteci Levent Gültekin'in konuşmacı olarak katıldığı "Kişisel Tecrübeler" başlıklı oturuma geçildi.
'SOLUN TOPLUMLA DİYALOG KURACAK DİLİ YOK'
İlk konuşmayı yapan yazar ve gazeteci Levent Gültekin, "Sol ve İslam" diye bir değerin olmadığını savundu ve "Gerçek İslam nedir diye sorsan, Müslümanlar bunu arayarak ömrünü geçiriyor ama sorsan herkes 'gerçek İslam bu değil' der" ifadelerini kullandı.
"Türkiye'de esas meseleyi ıskalıyoruz" diyen Gültekin, "Solcu, dindar, Kürtçü, Atatürkçü olduk ama insan olmadık. İnsanın olmadığı yerde bu değerlerin hiçbirini konuşamayız. İnsan olmak başka bir şeydir" dedi.
Kuran'ın en büyük çelişkilerinden birinin, "özgür irade seçme hakkı verse de kötüyü seçersen yakarım" mottosu olduğu tespitinde bulunan Gültekin, "Kuran'da düşünce yoktur, iman vardır" dedi, aynı durumun sol için de geçerli olduğunu iddia etti.
Türkiye'nin kültürel kodlarının İslam temelinde belirlendiğine dikkat çeken Gültekin, "En solcumuz bile Allah'ın kabli ile kız ister. Dindarlık, solla buluşmadığı sürece insan haklarının zerre umursanmadığı bir anlayış oluşuyor" dedi.
Bir araştırmada, nüfusun yüzde 75'inin Kanada, Danimarka gibi ülkelerde yaşamak istediğini aktaran Gültekin, "Bu neyi gösteriyor? Toplum sol değerlerin egemen olduğu ülkede yaşamak istiyor. Solun toplumla diyalog kuracak dili yok. Okuduğu Fransız aydınla, Rus edebiyatıyla kendini elit zannediyor" şeklinde konuştu.
'SİYASALLAŞAN İSLAM DEĞİL, TÜRKİYE'DEKİ MUHAFAZAKARLIK'
Yazar Kadrican Mendi, Sol ile İslam'ın aynı tarihsel zemin üzerinde hareket ettiğine işaret etti ve "En başa sardığınız zaman, bu hareketi görürsünüz. Bu dediğim hazır ütopist bir reçete değildir" diye belirtti.
Mendi, Kuran surelerinin solcular için praksis olduğunu ifade etti ve "Kuran hazır bir program değildir. Kuran'daki surelerle bir eylemi tarihsel koşullarıyla şekillendirebilirsiniz. Peygamberler mesela 'rasul' olmaya ilerler. Hz. Yunus'ta yaşanan kıstas budur" dedi. Kuran'ın inmesinin nedeni olarak "insanın doğaya ve çevresine yabancılaşması" olarak değerlendiren Mendi, insan bu yabancılaşmayı ortadan kaldırırsa, cennete dönme hakkını elde edeceğini söyledi.
Marksist öngörüde tarihsel determinizme zor mekanizmayla doğum yaptırılması gerektiğini ifade eden Mendi, "Marksizm'i bir partiye dönüştüren Lenin'dir. Lenin ile son peygamber insanlığın meselesidir" diye kaydetti.
Mendi, konuşmasını şöyle sürdürdü: "İnsanla doğa arasındaki temel çelişki 'iktidar olma'dır. İnsan kendini hesap vermeye nitelikte görür ve diğer yaratılmışlar üzerine hakimiyet kurar ki bu bir temel çelişkidir. Peygamberler kendi tarihlerinde bir karşı iktidar, iktidar bozucu geleneğin sürdürücüsüdürler. AKP mirasını İslamcılık üzerinden tartışıyoruz ya, AKP kadroları kendine İslamcı denilince koltuğundan zıplar. Hakaret olarak algılar. Siyasallaşan İslamcılık değildir, siyasal olan Türkiye muhafazakarlığıdır. Kürdistan'da devlet işbirliğiyle İslam kontralaştı."
'PRATİK OLARAK SOLCULUKLA AYNI ŞEYİ YAPIYORUZ'
Dr. Alpkan Birelma ise İslam'ın sol anlayışa ve sosyal adalet kavramına sahip olduğunu dile getirdi ve "Müslüman bir şekilde işçi örgütlenmesiyle uğraşmanın bir avantajı yok derken burada bir sekülerlik durumundan bahsediyoruz" dedi.
İşçileri engebeli zor bir mücadeleye davet ettiklerini söyleyen Birelma, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: "Pratik olarak solculukla aynı şeyi yapıyoruz. Şunu eklemem gerek, Türkiye solu işçi hareketinden uzak. Çünkü işçi sınıfı mücadelesi çoğu zaman varsaydığımızın aksine sadece çıkarlarla açıklanabilen bir durum değil. Günümüzde işçi örgütlenmesi için ahlaki motivasyon şartken şu şerhi düşeyim; belki de biri Müslüman tabanda işçi örgütlenmesini daha iyi yapacak ve fark ortaya çıkacak. Biz sonuç itibariyle iş yerinde öncüleşmiş işçi yaratmaya çalışıyoruz."
'SOL TANRI'NIN SÖZÜNÜ ANLAMADA BİR YORUMDUR'
Yazar Abdullah Demir, "3 tane Arap bir araya geldiğinde liderlik savaşı başlar, bu gerçekliği göz önünde bulundurmak lazım" diye konuştu.
"Öncelikle hem peygamberlerin hem filozofların sesine ihtiyacımız var" diyen Demir, tarihin dönüm noktasında bulunduklarını belirtti ve devam etti: "Eczanedeki depresyon ilaçlarını herkes alıyor. Şiddet kültürünün yaygınlaşması gibi ağır problemler var. Eşitsizlik mesela, bugün herkes 'eşitsiz' olmak istiyor. Piyasa farklı hayatları topluma pompalıyor ve bunun sonucunda kimse eşit olmak istemiyor. Problemlerimiz bileniyor. Bütün bu gerçekliklerden dolayı, bir Müslüman olarak sol düşünceye ihtiyacımız var. Çünkü sol; Tanrı'nın sözünü anlamada bir yorumdur."
Dinle savaşmanın topluma zarar vereceğini kaydeden Demir, "Ateizm, sol mücadelenin bir nesnesi haline gelmemelidir" dedi ve tarih içerisinde insan zaafları yüzünden din ve sosyalist iktidarların ihanete uğradıklarına dikkat çekti. Demir, "Bugün yeni bir insana ve vizyona ihtiyaç var. İnsanlar sıkıcı din ağıtlarından yoruldular. Çünkü insan tanrılaşmayı seven bir varlıktır" dedi.
ÇALIŞTAY YARIN DA DEVAM EDECEK
Çalıştay, yarın da "Karşılaşmalar-Yüzleşmeler", "İslam, Kadın ve Sol" ile "Kişisel Tecrübeler" oturumlarıyla devam edecek.