HDP Sözcüsü Kubilay, Erdoğan'ı eleştirdiği için ifadeye çağrıldı
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmasına dair yaptığı değerlendirmeye yönelik hakkında soruşturma açılan HDP Sözcüsü Günay Kubilay ifadesinde, "Erdoğan'ın terör tanımına yönelik politik eleştiriler yaptım" dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Günay Kubilay, Ankara Basın Savcılığı tarafından Türk Ceza Kanunu (TCK) 301 "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ve kurumlarını aşağılama" iddiasıyla hakkında açılan soruşturma kapsamında ifade verdi. Kubilay'a 27 Eylül 2019 tarihinde yaptığı bir konuşma gerekçesiyle soruşturma başlatıldığı öğrenildi.
Kubilay'a BM Genel Kurulu'nda AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığı konuşma sonrasındaki açıklamaları soruşturma konusu olarak soruldu.
Kubilay'ın ayrıca aynı konuşmadan kaynaklı Ankara Emniyet Müdürlüğü TEM Şube'de "örgüt propagandası yapmak" iddiasıyla hakkında açılan soruşturma kapsamında ifade verdi.
'ERDOĞAN'IN TERÖR TANIMINA POLİTİK ELEŞTİRİ'
Kubilay, savcılıkta verdiği ifadede, HDP Genel Merkezi'nin resmi Twitter hesabından yayınlanan video kaydının kendisine ait olduğunu belirtti.
Kubilay ifadesinde şunları söyledi: "O ifade de belirttiğim hususları aynen tekrar ederim. Ben bu konuşmayı Cumhurbaşkanının BM Genel Kurulunda yapmış olduğu konuşma üzerine gerçekleştirmiştim. Konuşmamdaki ifadelerin tamamı Kuzey Suriye'de yaşayan Kürtlerle ilgilidir. Aynı zamanda Türkiye açısından da büyük bir tehlike ve tehdit unsuru olan IŞİD barbarlığına karşı mücadele etmiş Kuzey Doğu Suriye Kürtlerine ve kendisi gibi düşünmeyen, olay ve olguları kendisi gibi değerlendirmeyen herkesi terörist olarak niteleyen Erdoğan'ın terör tanımına yönelik politik bir itirazdır. Yapılan politik bir eleştiridir."
İKTİDARIN POLİTİK TUTUMUNA ELEŞTİRİ
"Dünyanın hiç bir ülkesinde gerek İŞİD barbarlığına karşı mücadele etmiş ve onu yenilgiye uğratmış Kuzey Doğu Suriye Kürtleri olsun, gerekse de diğer konularla ilgili Erdoğan'ın yaptığı terör tanımını yapan tek bir ülke bile yoktur. Erdoğan terör tanımını uluslararası hukuk normlarına göre değil kendi siyasi tercihlerine göre yapmaktadır. Dolayısıyla biz parti olarak hukuk normlarından yoksun bu tür tanımlara katılmıyoruz. Burada kullanılan ifadeler bir tüzel kişilik olarak 'devleti aşağılamak, küçük düşürmek veya hakaret etmek' için değildir. İktidarın politik tutumuna yönelik bir eleştiridir" diyen Kubilay, şunları kaydetti:
"Aşağılamanın, küçük düşürmenin ve hakaret etmenin bizim siyaset tarzımızda yeri yoktur. Ayrıca Mecliste grubu bulunan 3. büyük parti olarak AKP ve MHP iktidarının izlediği saldırgan dış politikaya itirazımızı ve bu tür politik eleştirilerimizi de bu bağlam içerisinde yapıyoruz. Bu nedenle suçlamayı kabul etmiyorum. Ayrıca bu konuyla ilgili yürütülen bir soruşturma olduğundan aynı eylemin farklı suçlar açısından değerlendirilmesi de doğru değildir."
'İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ KAPSAMINDA'
Avukat Maviş Aydın da, Kubilay'ın açıklamalarının ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini ve politik bir eleştiri olduğunu vurguladı. Aydın, "Aşağılayıcı herhangi bir ifade yer almamaktadır. Konuşma İçeriği suçun unsurlarını barındırmamaktadır. Soruşturmanın başlatılmış olması sebebiyle TCK 301. maddesinin hukuki anlamını aşar geniş şekilde yorumlanmıştır. Ayrıca müvekkilim aynı eylemle ilgili propaganda yaptığı iddiasıyla soruşturma geçirdiğinden ceza mevzuatımız açısından aynı eylemin birden fazla suçu teşkil etmeyeceğini de belirtmek isterim" dedi.
KUBİLAY'IN KONUŞMASI
Erdoğan'ın BM Genel Kurulu'nda yaptığı açıklamalara yönelik Kubilay, 27 Eylül 2019 tarihinde HDP Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında şunları ifade etmişti:
"BM Genel Kurulu'nda Erdoğan'ın yaptığı konuşma, eğer Türkiye'de kendisine karşı yapılsaydı muhtemelen birçok davanın konusu olacaktı. Özellikle son yıllarda çok uluslu toplantılarda yaptığı konuşmalarda ayrı bir siyasi kişiliğe, ayrı bir siyasi karaktere tanık oluyoruz. Irkçılığın, yabancı düşmanlığının, ayrımcılığın zirve yaptığı ülkelerden biri Türkiye. Bu utanç verici siyasi tablonun iktidarın eseri olmadığını kim söyleyebilir? Bu ülkede Kürtlere ve Suriyelilere yapılan ırkçı saldırıları, linç girişimlerini gerçekleştiren ırkçı faşist güruhu kim himaye ediyor? Irkçı saldırılarda, linç girişiminde bulunanlar gözaltına bile alınmıyor. Kendi ülkesinde nefret suçları için bir mevzuat oluşturmayan Cumhurbaşkanı BM'de uluslararası mevzuat istiyor. Soruyoruz, Türkiye'de neden bir nefret suçları yasası yok? Acaba nefret suçlarını en çok sizler işlediğiniz için olabilir mi?
Erdoğan, İsrail devletinin Siyonist, yayılmacı ve işgalci politikalarını eleştirirken, Netanyahu'nun 'siz de Kürtleri katlediyorsunuz' sözlerine hakikate uygun yanıt veremedi? Neden acaba? Bunun üzerinde iyice düşünmek gerekiyor. BM Genel Kurulunda yine Erdoğan konuşması sırasında elindeki bir haritayı göstererek Kuzey Suriye'ye özellikle Kürt nüfusun bulunduğu Rojava'ya Türkiye'deki milyonlarca mültecinin yerleştirilmesinden söz etmiştir. Bilindiği gibi Kuzey Suriye'de Kürt nüfusun yoğun yaşadığı yerleşim birimlerinden Türkiye'ye göç olmadı. Ne var ki, Suriye'nin diğer bölgelerinden Türkiye'ye göç eden mülteciler zorla Kürt nüfusun yaşadığı bölgeye yerleştirilmek isteniyor. Neden? Çünkü, mülteciler kullanılarak Afrin'dekine benzer bir etnik temizlik yapılarak Kürtler yerinden edilecek, böylece demografik yapı kökten değiştirilmiş olacak. Böyle bir dahiyane planla hem Suriyeli Kürtlerden hem Suriyeli mültecilerden aynı anda kurtulmuş olacaklar."