17 Mayıs 2024 Cuma

HBDH: Korona tecrittir, direniş özgürlüktür

Koronavirüs önlemlerine ve sürece dair değerlendirmelerde bulunan Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH) "Ne sağlıklı bir yaşam ne de özgür bir toplum, kapitalist sistem ve faşist devlet egemenliği altında mümkün değildir. Faşist devleti yıkacak, toplumsal ilerlemenin önündeki seti, kapitalist kabuğu parçalama mücadelesine aralıksız devam edeceğiz" dedi.

Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH) "Korona tecrittir, direniş özgürlüktür" başlıklı yayınladığı açıklamada, sürece ilişkin değerledirmelerde bulundu.

Koronavirüs pandemisi ve bu süreçte ortaya çıkan olguların kapitalist sistemin insanlığa vereceği bir şey kalmadığının göstergesi olduğu belirtilen açıklamada, "Pandemi ve egemenlerin akabinde geliştirdikleri bütün uygulamalar neredeyse tüm toplumsal eşitsizlikleri, baskıyı ve sömürüyü toplumun bütün emekçi katmanları için bıçağın kemiğe dayanması derecesinde hissedilir hale getirmiştir. Halklarımızın söylemiyle 'millet canı ile uğraşırken' onlar mallarının derdine düşmüşlerdir" denildi.

Faşist iktidarın pandemi ile ortaya çıkan krizin faturasını işçi emekçi ve kadınlara çıkarttığı belirtilen açıklamada, iktidarın işten çıkarma, çalışma koşullarının kötüleşmesi, pandemi koşullarında işçi sınıfının ve emekçilerin tarihsel kazanımlarına saldırı fırsatı olarak değerlendirildiği ifade edildi.

'ATAERKİ KORONADAN DAHA ÖLDÜRÜCÜDÜR'
Emperyalist-kapitalist sistemden bağımsız bir biçimde felaketlerin ortaya çıkabileceğini düşünmenin mümkün olmadığı söylenen açıklamada özetle şu değerlendirmeler yer aldı:

"Pandemi süreci erkek egemen sistemin yüzünü bir kez daha açığa çıkartmıştır. Koranavirüs bahanesiyle çıkartılan yeni infaz düzenlemesinde kadın katillerini, taciz, tecavüz, istismar suçlularını serbest bırakarak, yeni katliamlara fırsat yaratıp taciz ve tecavüzü meşrulaştırmıştır. Erkek egemen sisteme karşı mücadele eden kendi hayatlarını savunan kadınlar ve siyasi tutuklular kapsam dışı bırakılmıştır. Yaşanılan emperyalist kapitalist bunalıma ek olarak pandemi etkisiyle derinleşen ekonomik krizin etkisiyle ilk işten çıkarılanlar yine kadınlar olmuştur. Kadınlar ekonomik anlamda zorunlu olarak aileye mahkum edilmiştir. Keza pandeminin kaçınılmaz karşılığı, ev içi görünmeyen emeğin (bakım emeği) dolayısıyla kadın emeğinin sömürüsünün giderek artacağıdır. Ev her zaman kadın için zulmün ve şiddetin daha yoğunlaştığı ve kadına yönelik şiddetin gizlendiği alanlar olmuştur. Bundan dolayı kadınlar için ataerki koronadan daha tehlikeli ve öldürücüdür.

'KAPİTALİZM FELAKETLERİN FAİLİDİR'
"Emperyalist-kapitalist sistemin bulunduğumuz evresinde ondan bağımsız bir biçimde felaketlerin ortaya çıkabileceğini düşünmek mümkün değildir. 'Felaket' doğal süreçlerde ortaya çıkan olaylarla değil, onların sonuçlarıyla, sonuçlarının büyüklüğüyle ilgili bir tanımlamadır. Sadece buradan yola çıksak dahi, meydana gelen her türlü hastalık veya doğa olayının sonucunda ortaya çıkan felaketler Kapitalist sistemin ürünüdür. Ve sadece bu da değil, kapitalizm kendi sistemi içerisindeki her türlü felaketin failidir. Bunu söyleyebilmek için kapitalistlerin ne virüs üretmesine ne de biyolojik saldırı yapmalarına gerek vardır. Hiçbir başka alt başlığa gerek kalmaksızın kesin olarak söyleyebiliriz ki, kapitalizmin toplumsal örgütlenişi felaketlere yol açar.

'KAPİTALİST SİSTEMİN VE FAŞİST DEVLETİN EMEKÇİLERİN SAĞLIĞI DİYE BİR DÜŞÜNCESİ YOKTUR'
"Pandemi meselesini sadece doğal bir sağlık meselesi olarak değerlendirmek ve akabinde mücadeleyi sadece coranadan korunma tedbirlerine indirgemek bizim açımızdan pasif edilgen bir tavır oluştururken egemenler içinse kesinlikle kabul edilebiler bir hat ortaya çıkarıyor. Burjuvazi onlarca emekçiyi sağlıklarını umursamaksızın üretim alanlarına sürmekten kesinlikle hiçbir taviz vermez ve pandemiyi fırsata çevirip, emekçiler için bir çok hak gaspını içeren yasalar çıkartırken, Kürdistan’da belediyelere kayyum atayarak Kürt halkının seçilmiş iradesini gaspederek yürüttüğü savaşa ara vermeden devam etmektedir. Rojava ve Suriye'deki işgal hareketlerinde durmaksızın tahkimat yapmaktadır. Devrim güçlerini etkisizleştirmek için pandeminin ortaya çıkardığı 'sosyal mesafe' benzeri bütün durumları sonuna kadar kullanırken, birleşik devrim güçleri yukarıda da belirttiğimiz gibi kapitalist sistemin dolaysız bir sonucu olarak ortaya çıkan bu olayı sadece toplumsal bir sağlık sorunu olarak ele alamaz, böyle bir konumlanmayla yetinemez. Salgın sürecinde devletin kitlelere yönelik aldığı ve süreklileştirme çabası içine gireceği aşikar olan sokağa çıkma yasağı, yaş sınırlaması, para cezaları, bölge karantinaları gibi 'önlemlerin' sadece halk sağlığı için uygulandığını ve böyle uygulanacağını düşünmek en hafif ifadeyle saflıktır. Kaldı ki kapitalizmin ulaştığı bu aşamada sadece halk sağlığını korumak amacıyla dahi alınacak en etkili yöntem faşist devletin yıkılması mücadelesine hız vermektir. Emperyalist_kapitalist sistemin ve faşist devletin emekçilerin sağlığı diye bir düşüncesi tasası yoktur. Egemenler için korunması gereken tek şey emekçilerin sağlığının hiçe sayılması ve gerektiğinde ölümleri üzerine kurulan bu sistemdir. 270 binin üzerinde ölüm milyonlarca işsiz, yoksulluk ortadayken normalleşmenin yavaş başladığını iddia eden faşist rejim ezilen halkları baskı altında tutmak ve kendi iktidarını sağlamlaştırmak için çıkardıgı yasalardan geri adım atmayacak tam tersi arttıracaktır. Normalleşme denilen sürecin hiçbir zaman işçi sınıfının, emekçilerin ve kadınların lehine olmayacağı açıktır.

"Birleşik Devrim Güçleri bu bakış açısıyla kendini ne 'evde kal' çağrılarıyla sınırlamış ne de bu çağrıların sonucunda ortaya çıkan sınırlandırılmış eylemlerle sürecin karşılanabileceği doğrultusunda hareket etmiştir. Bundan sonrada bu pandemiyi sadece alınacak en başlıca sağlık önleminin faşizmin yıkılması mücadelesi olduğunu başa koyarak karşılamalıdır, karşılayacaktır. Milyonlarca emekçi üretim alanlarına sürülmeye devam ederken, ezilenler pandemiyle birlikte katmerlenmiş bir sömürünün odağına yerleştirilmişken ve faşist devlet kendi egemenlik savaşına bir saniye bile ara vermezken bizim mücadeleyi sınırlamamız ya da sınırlayacak koşulları kabul etmemiz düşünülemez.

'KAPİTALİZMDE NE SAĞLIKLI YAŞAM NE ÖZGÜR TOPLUM MÜMKÜNDÜR'
"Birleşik devrim güçleri, alınabilecek bütün sağlık önlemlerini alarak sokağa inmekten vazgeçmeyecek emekçilerin sokak eylemlerini sınırlandırmak üzere uygulamaya sokulan hiçbir önlemi kabul etmeyen bir pratik çizgi izlemelidir. Emekçiler arasındaki dayanışma biçimleri ve pandemi süreci ile birlikte ortaya çıkan bu alandaki örgütlenme, organize olma biçimlerinin gelişmesi için çalışmalar yapılmalı ama hareketin ev içine ya da sadece sosyal medya alanına sıkıştırılması kesinlikle kabul edilmemelidir. Sokaklar ve meydanların emekçilerden ve onların taleplerinden yalıtılması çabası, tıpkı 1 Mayıs'ta birleşik devrim güçlerinin ortaya koyduğu birleşik pratik örnekleriyle ve faşizmin hiç bir sınırlamasını tanınmayarak aşılmalıdır.

"HBDH, her geçen gün yeni ve sağlam adımlarla büyüyen devrim mücadelesinin önüne hangi bahaneyle olursa olsun koyulmak istenen her türlü engel ve sınırlamayı tanımayacak, halklarımızın kurtuluş mücadelesini hedefine vardırma kararlılığından taviz vermeyecektir. Biliyoruz ki ne sağlıklı bir yaşam ne de özgür bir toplum, kapitalist sistem ve faşist devlet egemenliği altında mümkün değildir. Faşist devleti yıkacak, toplumsal ilerlemenin önündeki seti, kapitalist kabuğu parçalama mücadelesine aralıksız devam edeceğiz."