Hatimoğulları: Yerel yönetimlerin Saray'dan yönetilmesini asla kabul etmiyoruz
DEM Partili belediye eşbaşkanları toplantısının açılışında konuşan Hatimoğulları, "Bizler halkımızla bağ kurmaya çalıştıkça, onlar engellemeye çalışacak. Onlar ne yaparlarsa yapsın, değerli halkımızla bağ kurmaktan vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz" dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi'nden (DEM Parti) seçilen belediye eşbaşkanları Ankara'da toplandı.
Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, "Sizlerin şahsında, Edip Solmazlardan Remziye Yaşarlara uzanan toplumcu belediyecilik anlayışımızı bir kez daha selamlıyorum. Tarih yazan belediyecilik anlayışımızın geleceğini nasıl tayin edeceğimizi, yol ve yöntemleri de bugün hep birlikte konuşacağız" dedi.
AKP iktidarının 22 yıllık iktidarı boyunca izlediği yöntemleri bu yerel seçimlerde de izlediğini ve hileye başvurduğunu söyleyen Hatimoğulları, "Bütün bunlara rağmen, siz değerli eş başkanlarımızın öncülüğünde, değerli halkımızın ferasetiyle bu oyunları ters yüz ettik ve belediye sayımızı artırarak bu seçimlerden çıkmış olduk" dedi. Türkiye'nin batısında da kent uzlaşısıyla önemli kazanımlar elde ettiklerini kaydeden Hatimoğulları, "31 Mart seçimlerindeki başarının altında yatan en önemli gerçeklik, toplumun artık bu iktidara yeter demesidir. Toplumun kayyumcu zihniyete karşı 'Biz varız!' demesidir. Siz kayyum atasanız da biz partimizden asla vazgeçmeyeceğiz diyen değerli halkımızın iradesidir bu başarının altındaki sebep" dedi.
Halkın güveninin DEM Parti'ye ve belediye eşbaşkanlarına büyük bir sorumluluk yüklediğini vurgulayan Hatimoğulları, "Hata yapma, tembellik etme, olanak yok gerekçesi sunma gibi bir lüksümüz kesinlikle yoktur. Bu başarıyı büyütmenin ve kalıcı kılmanın yol ve yöntemlerini hep beraber bulmak zorundayız" ifadelerini kullandı. Bunun yolunun toplumsal talepler eksenli bir hizmeti öncelemekten geçtiğini kaydeden Hatimoğulları, "Gençler, kadınlar, emekçiler, çocuklar, engelliler ne istiyor? Belediye eş başkanları ve belediye yönetimleri olarak dönüp onları dinlemek, onların taleplerini planlamak ve tek tek hayata geçirmek gibi bir görev ve sorumluluğumuz var" dedi.
'BELEDİYELERİMİZ KAYYUMLARLA TAHRİP EDİLDİ'
Bütün olanaksızlıklara ve engellemelere rağmen kısa sürede çok yol aldıklarını kaydeden Hatimoğulları, bunun da yeterli olmadığını dile getirdi. Neredeyse bütün belediyelerinin 8 yıllık kayyum uygulamasıyla tahrip edildiğini vurgulayan Hatimoğulları, şöyle devam etti: "Borçsuz ve hatta kasasında para olan belediyelerimizin paraları kayyum atandıktan sonra çarçur edilmiş, yandaşlara peşkeş çekilmiş. Belediyeleri biz kazanıp yönetmeye başladığımızda borçsuz belediyelerin borç batağı içinde olduğunu gördük. Kayyum gasbını zaten hepimiz çok iyi biliyoruz. Türkiye'nin batısı keşke tanışmasaydı ama Esenyurt'a atanan kayyumla Türkiye'nin batısı da DEM Parti dışındaki belediyeler de kayyum gerçeğiyle yüz yüze geldi. Türkiye halkları da AKP ve MHP'ye oy veren seçmen de kayyum rejimine ve sistemine artık karşı çıkmaktadır. Kayyum rejimiyle yetinmeyen bu anlayış, belediyelerin hizmet üretmediği algısını yaratmak için tasarruf genelgesi yayınladılar."
Bakanlıkların belediyelerin halka hizmet üretmek için yaptığı başvuruları reddettiğine işaret eden Hatimoğulları, "Halkın ihtiyacı olan otobüsten, raylı sistemden, yoldan ve kaldırımdan tasarruf edilir ama Saray'ın itibarından tasarruf edilmez" ifadelerini kullandı. "Belediye aynı ama yöneten hırsız olunca kredilerin kapıları sonuna kadar açılıyor. Ancak halka hizmet söz konusu olunca ve bunu DEM Parti yapacağı zaman kredilerin kapıları yüzlerimize kapanıyor. Yıllar boyunca kayyumlara sınırsız olarak sundukları kredilerin geri ödemelerini kayyum döneminde talep etmediler. Şimdi belediyeler bizdeyken akıllarına kredi borçları geldi. Bizden tahsil etmeye kalkıyorlar" diyen Hatimoğulları, kayyumların hırsızlıklarının faturasının halka ödetildiğini söyledi.
'DİK DURUŞUMUZDAN VAZGEÇMEYECEĞİZ'
Hatimoğulları, şu ifadeleri kullandı: "Bizler yapmak istedikçe, onlar engellemeye çalışacak. Bizler inşa etmek istedikçe, onlar yıkmaya çalışacak. Bizler halkımızla bağ kurmaya çalıştıkça, onlar engellemeye çalışacak. Onlar ne yaparlarsa yapsın, değerli halkımızla bağ kurmaktan vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz. Kayyum atamalarına rağmen belediyelerde partimizi yeniden yeniden seçmek bunun en önemli kanıtıdır. Bizler dik duruşumuzdan vazgeçmeyeceğiz, halkımız dik duruşundan vazgeçmedi. Halkımıza layık olan bütün hizmetleri, kent hizmetlerini, kültürel hizmetleri üretmek hepimizin boynunun borcudur."
Hizmet üretmek için çaba harcamaya devam edeceklerinin altını çizen Hatimoğulları, "Yerel yönetimlerin Saray'dan yönetilmesini asla kabul etmiyoruz. Demokrasinin asgari ölçütü, yerelde ve yerinden yönetimdir; güçlendirilmiş yerel yönetimlerdir. Varsa bir anayasa planları, varsa atılacak bir adım, üzerinde düşünülmesi gereken en önemli konu yerel yönetimleri güçlendirmek olmalıdır. Demokrasinin asgari koşulu da budur" dedi.
'SEFALET ÜCRETİNİ KABUL ETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL'
Asgari ücrete işaret eden Hatimoğulları, şu ifadeleri kullandı: "Yeni yılda vergi, harç ve cezalar yüzde 43.93 arttı ama asgari ücret yüzde 30 artırıldı. TÜİK'in Saray'da belirlediği enflasyon rakamı şu an yüzde 45. ENAG'ın rakamı ise bunun 2 katı. Hayat pahalılığının arttığı bir dönemde asgari ücret yüzde 30 artırılıyor. Bu, insafsızlığın daniskasıdır, adaletsizliğin daniskasıdır. İktidarın yurttaşlarına, açlık ve yoksulluk sınırındaki 50 milyon yurttaşına verdiği cezadır. Asgari ücretliye sen öl yaşama demektir. 2025 Bütçesi de son derece sermaye yanlısı, işçi ve emekçi görmeyen bir bütçeydi. Bütçe görüşmeleri yeni tamamlandı. Hemen peşi sıra asgari ücrete yüzde 30 artış yapılmasını kabul etmiyoruz. Bu, açlığın ve sefaletin ücretidir. Bunu kabul etmemiz asla mümkün değildir."
'İKTİDAR ROJAVA'NIN KAZANIMLARINI YOK ETMEYE ÇALIŞIYOR'
Suriye'de yaşanan gelişmelere işaret eden Hatimoğulları, "Rojava'da, Kuzey ve Doğu Suriye'de, bugüne kadar başta IŞİD olmak üzere selefi, kadın düşmanı, halk düşmanı anlayışlara, farklı inançlara düşman olan anlayışlara karşı en güçlü mücadeleyi Kürt halkı yürüttü. Kobanê bunun en önemli sembolüydü. Kobanê IŞİD'in yenilebileceğini bütün dünyaya gösteren çok ama çok önemli bir semboldü. Şimdi Suriye'deki bu gelişmeler ışığında Türkiye'deki mevcut iktidar ne yapmaya çalışıyor? Rojava'nın kazanımların yok saymaya, Rojava'nın kazanımlarını yok etmeye çalışıyor. Bununla ilgili sahada askeri faaliyetin yanı sıra diplomasi faaliyet de yürütmeye çalışıyorlar" dedi.
'DEMOKRATİK BİR SURİYE'NİN İNŞASI ELZEMDİR'
"Suriye'de yeni dönemde tesis edilmesi gereken rejim demokratik bir Suriye anlayışıyla şekillenmelidir. Oradaki bütün farklıkları; Kürt'ü, Arap'ı, Ermeni'yi, Asuri'yi ve burada sayamadığım halkları ve inançları tanıyan, onların dilini, kültürünü, inancını ve yaşam tarzını tanıyan bir demokratik Suriye'nin inşa edilmesi elzem ve acildir" diyen Hatimoğulları, İmralı'yla görüşme tartışmalarına da değindi. Türkiye'nin barışı inşa etmeye ihtiyacı olduğunu belirten Hatimoğulları, bunun yolunun PKK lideri Abdullah Öcalan'la görüşmekten geçtiğini vurguladı.
'BİRLİKTE EKMEK VE BARIŞ İÇİN MÜCADELE EDERSEK BAŞARABİLİRİZ'
Kuzey ve Doğu Suriye'de haber takibi sırasında Türkiye'nin SİHA saldırısıyla katledilen Nazım Daştan ve Cihan Bilgin'i anan Hatimoğulları, "Biz barış dedikçe, hasta mahpuslar hapishanelerde can veriyor. Biz barış dedikçe, sayın Öcalan'ın üzerindeki tecrit artıyor. Biz barış dedikçe, Rojava'nın üzerindeki askeri operasyonlar artıyor. Biz barış dedikçe, belediyelerimize kayyum atanıyor. Bunu, pekala tersine çevirmek bizim elimizde. Daha çok örgütlenmek, daha çok çalışmak, daha çok bir arada olmak ve dayanışmayı büyütmek gerekiyor. Savaşa ve şiddete karşı barışı, çatışmalara karşı barışı ve kardeşliği inşa etmekten başka bir seçeneğimiz yok. Hep birlikte ekmek ve barış için mücadele edersek başarabiliriz" dedi.