Halkın iklim kanunu için EGEÇEP'den imza kampanyası

İklim Kanunu tasarısının şirketlerin ihtiyaçları doğrultusunda, ihracat sırasında yaşadıkları engellerin önüne geçmek için hazırlandığını kaydeden EGEÇEP, bir basın açıklaması yaparak imza kampanyası başlattı. Açıklamada, halkın iklim kanunun için talepleri sıraladı.
"İklim Kanunu"na ekolojistlerin tepkisi sürüyor. İzmir'de Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP), Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde basın açıklaması yaparak imza kampanyası başlattı.
EGEÇEP Sözcüleri Avukat Arif Ali Cangı ve Derya Lim, halktan uzak bir şekilde, kapalı kapılar ardında 2021 yılından beri devam eden hazırlık çalışmaları sonrası iktidar tarafından Meclis'e sunulan İklim Kanunu teklifinin alelacele Meclis Genel Kuruluna getirileceğine dikkat çekti.
'ŞİRKETLERİN İHRACAT SIRASINDA KARŞILAŞTIKLARI ENGELLERİ KALDIRMAK İÇİN HAZIRLANDI'
Görüşülecek olan iklim kanun tasarısının şirketlerin ihtiyaçları için ihracat sırasında karşılaştıkları engelleri aşmaya yönelik hazırlandığının altı çizilen açıklamada, "Suyun ambalajlanıp sıradan bir mal haline getirilmesinden sonra; şimdi de sıra bir diğer hayati madde olan havanın alınır-satılır hale getirilmesine gelmiştir. Halkın katılımını içermeyen, bilimden uzak, doğanın ve toplumun yararını gözetmeyen, tamamen şirketlerin çıkarı için hazırlanmış ve iklim adaletini gözetmeyen bir kanun düzenlemesi bizler için meşru olamaz. Yaşamı, doğayı, iklim adaletini ve insan haklarını savunan, katılımcı bir süreçle hazırlanacak gerçek bir İklim Kanunu istiyoruz. TBMM Genel Kurulunda tasarı acilen geri çekilerek, sivil toplum kuruluşlarının ve bilim insanlarının görüş ve önerileri ile bilimi, iklim adaletini ve toplumsal ortak faydayı önceleyen bir perspektife uygun olarak yeniden yazılmalıdır" denildi.
Cangı ve Lim, halkın iklim kanunu için şu talepleri sıraladı:
🔹 "Ticaret kanunu değil; doğa, yaşam ve toplum için iklim kanunu olmalıdır. Öncelik sermayenin değil, doğanın ve toplumun ortak geleceği olmalıdır.
🔹Kömürden ve fosil yakıtlardan çıkış İçin net bir plan ortaya konulmalıdır. İklim krizine yol açan kömür ve diğer fosil yakıtlar, enerji denkleminden aşamalı ve planlı bir şekilde çıkarılmalıdır.
🔹Emekçiler için adil bir geçiş planlamalıdır. Fosil yakıtsız bir ekonomiye dönüşümün bedeli emekçi halkın sırtına yüklenmemeli, toplumun tüm kesimlerinin insan onuruna yaraşır bir geleceğe sahip olması garanti altına alınmalıdır.
🔹İklim adaleti perspektifiyle tasarlanmalıdır. Eşitsizliği besleyen kapitalist ekonomi-politik rejimin neden olduğu iklim krizine bağlı hak kayıpları adalet düzlemi içerisinde giderilmelidir.
🔹Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamalıdır. İklim krizi risklerine eşit maruz kalınmadığı hesaba katılmalı, toplumsal cinsiyet eşitliği yaklaşımı benimsenmelidir.
🔹Halk sağlığını güvence altına almalıdır. Tüm doğa, canlılar ve toplum için sağlıklı yaşam hakkını güvence altına alacak düzenlemeler yapılmalıdır.
🔹Üst ölçekli ekosistem planlaması yapmalıdır. Ekosistemler plansız ve kar odaklı madencilik, enerji, sanayi, endüstriyel tarım ve hayvancılık projeleri ve yapılaşma baskısından kurtarılmalı; ormanlar, sulak alanlar, denizler ve kıyılar rant ve talana karşı korunmalıdır.
🔹İklim değişikliğine uyum politikaları geliştirmelidir. İklim afetlerine dirençli kentler ve kırsal yerleşimler yaratılmalı, afet eylem planları, gıda ve su politikaları iklim krizi gerçekliği dikkate alınarak hazırlanmalıdır.
🔹Halkın katılımı sağlanmalı ve hesap verebilir olmalıdır. İklim Kanununun halkın nezdinde meşruluğunun sağlanabilmesi için tüm politika yapım süreçleri katılımcılığa ve hesap verebilirliğe açık olmalıdır.
🔹İklim suçlarına karşı denetim ve yaptırım içermelidir. Kamu idaresinin yanı sıra, kamu yararına çalışan meslek örgütlerinin de katılımıyla şeffaf ve hesap verebilir bir denetim mekanizması oluşturulmalıdır."