24 Nisan 2024 Çarşamba

Günay: Ortak mücadele iktidarın sonunu getirecek

HDP Sözcüsü Ebru Günay, toplumda birçok kesimden yükselen itirazın iktidarı kaybetmeye doğru götürdüğünü söyledi. ETHA'ya konuşan Günay, gerçekleştirdikleri buluşmalarda halkın birleşik mücadelenin önemine vurgu yaptı, "Kadınların, gençlerin, Alevilerin, işçilerin, Kürtlerin ortak mücadele hattı bu iktidarın sonunu getirecek. O büyük kaybettirmeyi bu iktidara yaşatacaktır" dedi.

Faşizmin artan saldırıları karşısında toplumun birçok kesimi itiraz ediyor. Saray, ezilen halklar nezdinde inandırıcılığını yitirmeye başladı. Farklı birçok kesim ekonomik, siyasi saldırılar karşısında sokağı kullanmaya, itiraz etmeye başladı. Son dönemde parçalı da olsa gelişen mücadele dinamikleri, HDP'nin kampanyası, buradan çıkan sonuçlar ve mücadele dinamiklerinin nasıl yan yana getirileceğini Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay ile konuştuk.

TOPLUMU ÇATIŞTIRARAK İKTİDARLARINI SÜRDÜRECEKLERİNİ SANIYORLAR

Son birkaç yıla baktığımızda, faşist saray rejiminin kadınlar, işçiler, Kürtler, Aleviler, çiftçilere yönelik saldırılarını görüyoruz. Bu saldırılara karşı bir de direniş hattı var. Direniş kısmını konuşmak istiyoruz ama öncelikle faşist rejimin bu saldırı politikaları üzerine neler söylemek istersin?
İktidarın kadınlara, topluma, gençlere, partimize, toplumsal bütün farklı kesimlere yönelik ciddi bir saldırısı söz konusu ve bu giderek artıyor. Her gün daha başka bir yerden daha farklı bir saldırı hali ortaya çıkıyor. Sadece toplumsal dinamikler değil, doğa ve ekolojik dengeyle de oynayan buna da sistematik bir şekilde saldırı halinde olan bir iktidar gerçeği var.

Tekliliği benimseyen, farklılıklara tahammül etmeyen, kendinden olmayanı karşısına alan, her türlü saldırıyı gerçekleştiren iktidar hali var. İktidarını toplumu kutuplaştırarak, çatıştırarak devam ettirebileceğini düşünen ve savaştan beslenen bir anlayışla yol almaya çalışıyor.

BÜTÜN İMKANLAR SARAY VE ETRAFINDAKİ YÜZDE 10'A SUNULUYOR
18 yıllık iktidarın sonunda ülkenin geldiği durum ortada. Ekonomik krizin olduğu, insanların açlıkla, yoksullukla sınandığı, sağlık ve eğitim sisteminin neredeyse çöktüğü, ekolojik yıkımın olduğu, ülkenin bütün imkanlarının saray ve yüzde 10 etrafında kümelenmiş rant grupları ve yandaşlarına peşkeş çekilmeye çalışılan bir iktidar gerçeği var. İnsanların eline aş, iş yazarak intihar ettiği, İstanbul Sözleşmesi'nden geri çekildikleri, kadınların ölümle, erkek şiddetiyle yüz yüze bırakıldığı bir Türkiye gerçeği ortaya çıkıyor. Bu iktidarın Türkiye toplumuna verebileceği hiçbir şey yok artık.

Kürdistan'da maden aramalarından kaynaklı ciddi bir ekolojik yıkım, kuraklık var. Orman yangınları her yaz Kürdistan coğrafyasında yaşanıyordu. Ekolojik yıkım bağıra bağıra geliyordu ama iktidar bunun tedbirlerini almak yerine rant peşine düşmüştü. Meclis kapanmadan çıkarttıkları partimizin çok güçlü muhalefet ettiği Turizm yasasında rant devşirmenin peşindeydiler. Ülkede sarayın 13 uçağı olduğu ama orman yangınlarını söndürmek için uçak olmadığı, ya da Orman Bakanı'nın her yere özel jetiyle gittiği ama yangın söndürmek için Orman Müdürlüğü'nde yangın söndürme uçakları, helikopterleri olmadığı bir ülke gerçeği var.

TOPLUM ÖFKELİ, İKTİDAR ESKİSİ GİBİ RIZA ALAMIYOR
Bizler şimdi sahadayız, "HDP'liyiz, her yerdeyiz" şiarıyla halk buluşmaları gerçekleştiriyoruz. Yine kadın yoksulluğu kampanyasıyla kadınlarla bir araya geldik. Toplumsal bütün kesimlerde bu sorunlara ciddi bir tepki, öfke hali var. Herkes gerçeğin farkında. İktidarın, toplumun rızasını eskisi gibi güçlü alamadığını görüyoruz. Kızıltepe'deydik. Kadın işçiler, "biz Türkiye metropollerine gitmek istemiyoruz, çünkü ırkçı saldırılara maruz kalıyoruz" dediler. Konya'da 7 insan katledildi. Herkes bunun Kürt halkına dönük ırkçı saldırı olduğunun farkında.

İktidar küçük ortağıyla beraber baskıyı, zoru örgütlüyor. Birlikte yol almaya çalıştığı küçük ortağı ve yöneticileri soykırım çağrıları yaptı. Bu soykırım çağrılarının sonucu olarak Kürtlere Konya'da bir hafta arayla katliam saldırısı oldu. Önce Hakim Dal arkasından Dedeoğulları ailesi... Bir aile yok oldu. Bu her yerde kışkırttıkları Kürt düşmanlığının sonucu. Kürt'ün her türlü hakkına, kazanımına saldıran, kayyumlarla iradesini yok sayan bir anlayış bu. Şimdi de kayyumlar üzerinden her türlü talanı, yolsuzluğu gerçekleştiriyorlar.

Kadın cinayetleri ve bu tip ırkçı saldırılardan biliyoruz, failler genellikle yakalanmaz, bir cezasızlık politikasıyla sonuçlanır dosyalar. İnsanlar hukuk işletilmeyerek savunmasız bırakılıyorlar. Toplumsal muhalefete dönük her türlü suçun cezasızlıkla sonuçlandığını, dosyaların rafa kaldırıldığı bir hukuk sistemi var bu ülkede. Bunların topluma yansıması oluyor. Toplumdaki rıza kaybolmuş durumda, insanlar öfkeli ve elbet bu öfkenin bir karşılığı olacak.

Öbür taraftan, dış politikada kışkırttıkları bir savaş politikası var. Nerede bir savaş politikası varsa AKP iktidarı tezkere çıkardı, toplumlar arası savaşı kışkırttı, paramiliter güçleri destekledi. Biz bu politikaları Rojava'da, Doğu Akdeniz'de ve başka yerlerde gördük. Çünkü savaş onların kirlenmiş yüzünü gizlemenin bir yöntemine dönüştü. Milliyetçi söylemlerle kendilerini toplum nezdinde kurtaracaklarını düşünen bir iktidar gerçeği var. Fakat evine ekmek götürmenin derdinde olan herkes için başka bir gerçeklik var. Tabi Kürtler için durum daha da farklılaşıyor.

ORTAK MÜCADELE HATTINA, 3. YOL SİYASETİNE İHTİYAÇ VAR

Bir süredir bir hem parti hem HDP Kadın Meclisi olarak bir kampanya sürdürüyorsunuz. Kürdistan'da ve Türkiye'de pek çok kesimle yan yana geldiniz. Yaptığınız buluşmalarda oluşan veriler neler?
Aslında biz bu kapsamdaki açıklamamızı Eylül sonrası yapacağız. Kampanya çerçevesinde yürüttüğümüz çalışmalarımız ve sokakta olma halimiz devam ediyor, süreç tamamlanmadı. Ama şunu söyleyebilirim. Görüştüğümüz herkes ortak mücadele hattına, üçüncü yol siyasetine ihtiyaç olduğunu söylüyor.

İnsanlar HDP'nin gücünün, halklar lehine yürüttüğü, toplumla ilgili yürüttüğü siyasetin etki gücünün farkında. Dolayısıyla üçüncü yol siyasetiyle, bir alternatifin yaratılması gerektiğine inanıyorlar. HDP'nin bileşenleriyle yürüttüğü siyaset hattının etkili olacağına kanaat var.

Şunu söylüyorlar: "Siz her yerde hakikati söyleyen, mücadele veren, yeri geldiğinde sokakta bizlerle mücadele eden bir partisiniz. Yaratacağınız bir etki gücü var, bunun farkında olan bir toplum gerçeği var."

BİLEŞENLERİMİZLE YÜRÜTTÜĞÜMÜZ ÇALIŞMALAR HALKTA KARŞILIK BULDU
Bu süreçte bileşen partilerimizle, HDP'yi HDP yapan değerlerle, halklar, inançlar, kadınlar, gençlerle yaptığımız ortak etkinliklerin ciddi karşılığını gördük. Toplumun beklediği şeyin de emek, demokrasi güçlerinin bir arada ortak mücadele hattını örmek ve bunu büyütmek olduğunu bir kez daha fark ettik.

Sizler de takip etmişsinizdir gittiğimiz yerdeki etkinlikler çok güçlüydü; Serhat, Hakkari Yüksekova, Ağrı'daki etkinlikler çok güçlüydü. Bunlar ilk aklıma gelenler. HDP'li olsun olmasın HDP'ye yönelik saldırılara karşı, HDP ve yürüttüğü siyaset etrafında bir kenetlenme hali var. Çünkü çözümü burada görüyor.

Ama biz tartışmaya devam ediyoruz, yolun başındayız. Tartışarak yol almak zaman isteyen bir şey. Zamanı geldiğinde sizlerle ve kamuoyuyla paylaşacağız.

İKTİDARA BÜYÜK KAYBETTİRECEĞİZ

Son dönemde artan bir şekilde sokak hareketi var; pek çok kesim sokağa çıkıyor. Çiftçiler, gençler, kadınlar zaten sokakta, grevler var. Bu kesimler içinde iktidara oy verenler de var. Bu kesimlerle buluşmak ve faşizme geri adım attırabilmek için ne yapmak gerekiyor?
Tabi bunu sadece partimizle değil Türkiye'nin bütün demokrasi güçleriyle konuşmamız lazım. Biz aslında pandemi sürecinde de Edirne'den Hakkari'ye darbeye karşı demokrasi yürüyüşümüzle sokaktaydık. Tümden bakıldığında içine kapanan ya da sokağı kullanmayan bir parti değil o dönem bile zorlu koşullarda sokağı kullandık. Bunun yarattığı etkiyi görmüştük. Şimdi yaz sürecinde tekrardan daha aktif şekilde sokaklardayız. Toplumun sorunlarının çözümü konusunda, halkla bir arada olmaya duyulan ihtiyaç belirledi bunu.

Bizler, sokaklarda olmaya, halkımızla bir arada olmaya devam edeceğiz. Halkla mücadele yürüttüğümüz andan itibaren güçlenip başarı elde edebiliriz. İktidarın kaybettiği an burasıdır. Hiçbir iktidar, hiçbir faşist rejim toplumun birlikte güçlü bir şekilde yükselttiği itiraz sesine direnemez. Elbet kaybedecektir. Her yerden her kesimden itiraz var, tepki var. İktidarın yürüttüğü politikalara karşı, toplum ciddi bir itiraz yükseltiyor. Belki bu itirazlar parçalı olabilir ama buradan güç oluşabilir. Herkes bulunduğu yerden itirazını yükselttiği andan itibaren geri sayım başlamıştır, bunlar son çırpınışları. Kadınların, gençlerin, Alevilerin, işçilerin ortak mücadele hattı bu iktidarın sonunu getirecek. O büyük kaybettirmeyi bu iktidara yaşatacaktır.