Gulîstan Blonina yazdı | LLL 2025 ve gençliğin militanlığı
LLL yürüyüşündeki polisin nefreti ve öfkesi, sadece 12 Ocak günü ile ilgili değildi. Son bir buçuk yılın intikamını almaya çalışıyorlardı. Bir yandan yılların geleneği olan komünist önderlerin anılması ve bundan hoşnut olmayan bir devlet, diğer yandan güncel siyasi mücadelenin en keskin ve saflaştırıcı gündemi olan Filistin direnişi o sokaklarda buluştu.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da geleneksel Rosa Luxemburg, Karl Liebknecht ve Vladimir İliç Lenin'i (kısaca LLL) anma yürüyüşünde, binler Berlin sokaklarında buluştu. Sol Parti gibi burjuva partiler, revizyonist bloktan katılımcılar, devrimci örgütler ve partilerle 40'ı aşkın kurum katıldı. Katılımcıların çoğunun genç olması, Luxemburg, Liebknecht ve Lenin'i anma geleneğine sahip çıkan yeni bir devrimci kuşağın geliştiğini gösterdi. Ağır polis şiddetine rağmen; direnen ve politik duruşundan geri adım atmayan bir anma gerçekleştirildi.
Kırık burunlar, biber gazından şişmiş gözler, yaralılar ve bilincini kaybetmiş bir genç. Her yıl olduğu gibi bu yıl da Alman polisinin yürüyüşçülere saldırması şaşırtıcı değildi. Her sene başka bir gerekçe ile özellikle de devrimci kortejlere saldırı düzenleyip göz korkutma çabasını sürdürüyorlar. Bir yıl YPG/YPJ bayrakları, bir yıl Özgür Alman Gençliği (FDJ) flamaları, son iki yıl da Filistin'le dayanışmayı gerekçe gösteriyorlar.
LLL YÜRÜYÜŞÜ NASIL BİR SÜREÇTE GERÇEKLEŞTİ?
LLL yürüyüşü, Almanya'da hükümetin dağıldığı, "Ukrayna savaşı için enflasyona dayan" denilirken savaşın bir türlü bitmediği ve üstüne İsrail'e verilen destek nedeniyle giderleri arttığı bir süreçte yapıldı. Bu durum Alman halkında memnuniyetsizlik oluştururken, AfD gibi faşist partilere yönelimlerin arttığını görüyoruz. Son verilere göre; AfD'ye destek yüzde 20'lere dayanmış durumda. Diğer yandan ise antifaşist ve savaş karşıtı bir hareket oluşturmakta. Azınlıkta olsa da ve Almanya'da komünist bir geleneğe yaslanamasa da yeni bir devrimci gençlik kuşağı da şekilleniyor ve bu kuşak LLL yürüyüşüne damgasını vurdu.
7 Ekim Aksa Tufanı hamlesi sonrası emperyalist Alman devleti Filistin halkı ile dayanışmayı kriminalize etme çabasına girdi. Ev baskınları, eylem ve örgüt yasaklamaları gibi birçok baskı aracı ile antiemperyalist, antisiyonist mücadeleyi, dayanışmaları yok etmeyi amaçladı. Buna yanıt olarak başta Berlin gelmek üzere aylarca birçok kentte sokaklarda eylemler yapıldı. Polis saldırısına karşı direnildi, çatışmalar yaşandı. Meşhur Sonnenallee direnişleri, üniversite işgalleri ve ev baskınlarına rağmen tekrardan ve tekrardan ayağa kalkan gençler vardı.
LLL yürüyüşündeki polisin nefreti ve öfkesi, sadece 12 Ocak günü ile ilgili değildi. Aslında son bir buçuk yılın intikamını almaya çalışıyorlardı. Polis sayısı ve özel güçlerin katılımı daha eylem başlamadan gidişata dair bilgi veriyordu. Bir yandan yılların geleneği olan komünist önderlerin anılması ve bundan hoşnut olmayan bir devlet, diğer yandan güncel siyasi mücadelenin en keskin ve saflaştırıcı gündemi olan Filistin direnişi o sokaklarda buluştu. Polis şiddeti bazı yaralılar dışında hiçbir şekilde hedefine ulaşamadı. Filistin ile dayanışma kortejine saldırı başlar başlamaz devrimci gençlik örgütleri öncülüğünde devrimci partiler ve örgütler, hızla ve militanca dayanışmaya koştu. Tabi kendi düzenini bozmayan kurumlar da vardı. Bugün Rosa'yı, Karl'ı veya Lenin'i anmanın güncel siyasi mücadele içerisinde öncü rol oynamadan olmayacağını anlamayanlar, 7 Ekim'i savunmakta tutuk kaldıkları gibi, pratik dayanışmada da sınıfta kalıyorlar.
Gençlik ağırlıklı bir katılım söz konusu iken, aynı zamanda devrimci örgütlerin katılımının da geçtiğimiz yıllardan daha fazla olduğu görüldü. Kömünist öncüleri anmak eskiden burjuva solun da gündemindeyken, bugün daha sınırlı olarak gerçekleştiriliyor. Burjuva partilerin tümünde kendisini gösteren sağcılaşma, kendisini solcu sayan yapıları da böylece devrimci gelenekten daha da fazla koparıyor.
Polisin saldırganlığına rağmen mezar anmasına kadar direnerek yürüyenler, yasaklar ve şiddet çoğaldıkça devrimci militanlığın cevap olarak büyüyeceğini pratikleri ile gösterdi. Gelenekten geleceğe uzanan düşün vücut bulduğu anlardan birisi oldu Luxemburg, Liebknecht ve Lenin yürüyüşü. Gelecek yıllarda da bu geleneği engellemek için saldırılar sürecek. Fakat Luxemburg, Liebknecht ve Lenin'in öğrencileri, savaşa ve emperyalizme karşı mücadeleyi, onlardan devraldıkları bayrağı daha yükseğe taşıyarak büyütmekte ısrarcı olacaklar.