26 Aralık 2024 Perşembe

Gioconda Belli: Soldaki insanlar Daniel Ortega'nın yanında değil

Devrimin bu ülkeye parlak bir ışık miras bırakması bana büyük bir tatmin duygusu veriyor. Çünkü Daniel Ortega, devrimin mirasını karartmıştı ve bu genç insanları özgürleştiren devrimin mirası olan, özgürlük ve demokrasi için özlemi taşıyan boyun eğmez ruh oldu. İnanıyorum ki, 80'lerde devrimci olan bizlere de çok önemli dersler bırakmaya devam edecek.
Yazar ve eski bir gerilla olan Gioconda Belli (Managua, 1948), Nikaragua'da patlak veren krizin ardından artan baskılar ve Nisan'dan beri yaşanan şiddetle ilgili Daniel Ortega hükümetine karşı en eleştirel ve en güçlü seslerden biri olarak öne çıktı. Feminist, aktivist, şair ve uluslararası ödüller elde etmiş bir yazar olan Belli, Ortega'yla saklandıkları dönemde ortak deneyimler paylaşmış, Sandinist Ulusal Kurtuluş Cephesi'nde (SNLF) mesaj taşıma hizmetlerinde bulunmuş, silah taşınmasında kurye görevleri üstlenmiş, '70'lerde bir Sandinist gerilla ve Diktatör Somoza'nın ölümünden sonra ilk Sandinist hükümetinde çeşitli görevler de alan biri olarak "Tenimdeki Ülke: Nikaragua" adlı yapıtında detaylıca anlattığı uzun yolculuğunun verdiği birikimle mevcut durumu değerlendiriyor.
 
27 Haziran'da La Marea'ya verdiği röportajda ülkedeki ayaklanmayla ilgili şunları söylemişti:
"Son 11 yıldır yaşanan bir dizi olay insanları rahatsız etmekteydi. En ciddi olanı da tüm seçim sisteminin tamamen parçalanıp Daniel Ortega hükümetinin seçim hileleriyle amaçlarını gerçekleştirmelerinin önünün açılmasıydı. Bu, insanları demokratik bir seçenekten, gerçekleşmesini istedikleri değişimden yoksun bıraktı. Buna halka yönelik bir dizi kötü muamele da eklendi. Mesela, burada büyük eylemler olamıyor; çünkü insanlar şiddet görüyor ve tutuklanıyor... Çok baskıcı bir sistemle karşı karşıyayız. Bazı eylemlere izin verdiler ancak genel olarak oldukça baskıcılar. Mesela, okyanuslararası yeni kanal projesini protesto eden köylülerin başkente gelmesini engellediler. Öğrencilerin sosyal güvenlik yasasındaki reformu protesto ettikleri eylemler çok sert bir şekilde bastırıldı ve eylemlere katılanların kameralarla kayıt altına alındığı fark edildi. Birkaç gün sonra öğrencilerin ölüm haberleri gelince, protestoları durdurmak için keskin nişancılar görevlendirilince sabırlar taştı ve büyük bir karşı çıkış ve itiraz dalgası yükseldi. Tüm Nikaragua'da insanlar Daniel Ortega ve Rosario Murillo'nun istifası talebini yükselttiler. Hükümet bunu beklemiyordu. Bu çapta bir toplumsal patlamayı kimse beklemiyordu."
 
Ülkedeki ayaklanmalarda ABD'nin müdahalesinin olup olmadığı sorusuna ise şu yanıtı veriyordu:
"Ayaklanma, sağcılara, emperyalizme bağlanıyordu, bu insanların sağın vandalları olduğu söylendi. Başlangıçta, Ortega korktu ve reformu geri çekti. Sonra ulusal diyalog için çağrı yapıldı. Ama ilerleyen günlerde daha fazla insan öldü ve köşeye sıkışan hükümet söylemini değiştirdi; mağdur pozisyonuna geçerek kendilerinin provoke ettiği yağma ve devlet binalarının yakılması gibi durumları kullanmaya başladı. Resmi söylem, saldırılan tarafın hükümet olduğu söylemi üzerinden şekillendi, protesto edenlerin barışı ve güvenliği tehdit ettiklerine dikkat çekildi. Ve insanlar örgütlenerek ülkenin farklı yerlerinde bir yandan kendilerini saldırılardan ve açılan ateşten korumak için bir yandan da hükümet üzerinde baskıyı arttırmak için barikatlar kurmaya başladılar... Diyalog süreci geldiğinde Inter-American İnsan Hakları Komisyonu örgütü geldi ve incelediği vakaların tümünde kategorik bir şekilde hükümetin eylemlerini kınayan bir rapor yayınladı. Hükümet, bu sorumluluğu kendilerine yükleyen bu raporu reddetti ve raporun taraflı, öznel, profesyonellikten uzak vb. olduğunu söyledi. Ancak bu kuruma üye diğer ülkelerin hükümetlerinden çoğu bu rapora hak verdi. Bu dış müdahale söylemi de böylece başladı. İki ayı geçiyor eylemler başlayalı, 215 insan öldü, 2000'den fazla yaralı, 400'den fazla kayıp, kaçırılmış veya hapsedilmiş kişi var... Polis bu ülkede var olmaları için hiçbir sebep olmayan gayri resmi paramiliterle işbirliği yapıyor. Üçüncü bir ordu gücüne izin yok ancak bunlar orduyla birlikte çıkıp insanları terörize ediyorlar."
 
Seçim kararının sokaklardaki şiddeti sonlandırabilmesi ve adil bir seçimin mümkün olup olmadığı konusunda ise Belli şunu ekliyor aynı röportajda:
 
"Ortega'nın seçimi kabul edip etmeyeceğini bilmiyoruz ama kabul ederse sokaktaki baskıyı durdurmak zorunda. Adil seçimler olacaksa bu, seçim kurullarının değişmesine bağlı, uluslararası kuruluşların gözlemci olmasına bağlı. Sandinist cephe seçimleri kaybettiği '90'larda adil bir seçim olmuştu ve o seçimde Sandinist cephe tüm seçim sürecinin hakimiydi. Böyle bir adil seçim Ortega'nın bunu kabul etmesine bağlı bana göre."
 
Kadınların bu ayaklanmadaki rolü feminist bir aktivist olan Belli'ye sorulan diğer bir soruydu:
"Nikaragua'da kadınlar her yerdedir. Biz, barikatlardaydık, Demokrasi ve Adalet için Sivil Birlik içerisinde ulusal diyalog sürecine katıldık...Görüldüğü üzere geceleri siperlerde olanlar erkeklerdi, kadınlar onların olanaklarını geliştirmekle sorumluydu. İki gün önce bir keskin nişancı, ilk kez bir kadını sokakta yürürken öldürdü. Çok fazla acı yaşanıyor, ama biz, her zaman olduğu gibi, memleketimizde görünür durumdayız."
 
Avrupa ve Latin Amerika'da çeşitli partiler, örgütler ve solda konuyla ilgili kişiler Ortega'nın konuşmasını onaylıyordu. Belli, eski bir gerilla ve eleştirel bir ses olarak bu kesimlere ne söylemek istersiniz sorusuna ise şu cevabı veriyor:
 
"Ben, bu kesimlere, sola, buradaki solcu insanların Daniel Ortega'nın yanında yer almadığını söylerim. Onun hükümeti sol değil, popülisttir; ülkenin demokratik kurumsal çerçevesini bozmuş, iktidarını büyük sermayeyle ortaklık yaparak neoliberal politika uygulamalarıyla kötüye kullanmış, Nikaragua'nın en yozlaşmış başkanı (José Arnoldo Alemán) ile uzlaşarak onu hapishaneden kurtarmıştır... Daniel Ortega'yı solda yer alan biri olarak görmüyorum; ama elbette solcu bir söylem tutturuyor. Ancak, şu an her renkten sol mevcut, Nikaragua'yı eleştiren ve bunu sağ bir tezgah olarak görmek isteyenler, pozisyonlarını değiştirmeyenler, zamanla kendilerini yenilemeyenler. Veya demokrasi ve özgürlüğün temel olduğunu fark edip yine de şimdiden 215 kişiyi ölüm hanesine yazan birini desteklemeye devam edenlerdir. Önemli olan ne olduğunu anlamaktır. Soldan veya sağdan, bunların Ortega'yı nasıl hala destekleyebildiklerini açıklayamıyorum."
 
Belli ayaklanmanın biraz daha yatıştığı süreçte 22 Temmuz 2018 ise Infobae internet sitesinde bir röportaj vardı. Bu röportajdan alınan bazı önemli kısımları da bütünlük açısından sunuyoruz:
 
Ülkenizden gelen haberler dehşet verici, bu nedenle size sormak istediğim ilk soru Managua'daki günlük yaşamın nasıl olduğu?
 
Bir tür kuşatma altında yaşıyoruz. Bulunduğumuz yerden ayrılamıyoruz, akşam üstü saat 5'ten sonra sokağa çıkmak güvenli değil çünkü paramiliterler çoktan sokağa çıkmış durumda. Ve diğer yandan polis de halkı korumak şöyle dursun tam aksine baskıyı sürdürüyor. Keza gece sokağa çıkmak da yaşanan suç olayları nedeniyle çok tehlikeli. Ancak her şeyden öte polis ve paramiliterlerden büyük bir korku var, bu Somoza döneminden bu yana yaşamadığımız bir durum.
 
Halkta bir korku var mı?
 
Olan şey korkudan da fazlası, Ortega'nın yaptıkları karşısında büyük bir şaşkınlık ve iğrenme. Ve derin bir karşı çıkış da var: insanlar korkularını gerçekten aştı, üzerimize ateş açıldığı devasa yürüyüşlerden çıktık, bu yürüyüşlerde ölenler oldu ama insanlar yine de sokağa çıkmaya devam ettiler. Geçen gece, ülkenin adı dışında özerk hiçbir yanı olmayan Ulusal Özerk Üniversitesi (Ç.N.: röportajın yapıldığı günlerden bahsediliyor), her türden silaha sahip paramiliterler tarafından korkunç bir kuşatmaya alındı, karşılarında ellerinde sadece ses çıkaran, bir ateş gücü olmayan el yapımı havanlar olan bazı gençler vardı. Ve bu dehşet vericiydi. İnsanlar gençlerin öldürülmemesi için karavanlarla gece 12 gibi bölgeye gittiler, ama ambulansların geçişine izin verilmedi, bu nedenle iki genç hayatını kaybetti. Papazlık elçiliği, Psikoposlar Konferansı, uluslararası örgütler, elçilikler gençlerin alandan dışarı çıkarılması için müdahale etmeliler. Berbat günlerden geçiyoruz. Ortega'yı destekleyenler onu sadece çıkarları için destekliyorlar. Ortega, Venezuela'dan gelen parayla muazzam bir kayırmacılık geliştirdi. Halen onu destekleyenler var, ama dediğim gibi bunlar çok az. Ortega, Sandinist takviminde önemli bir gün olan '79'da Masaya'daki taktiksel geri çekilmenin yıldönüm gününde anmalara katılmak için Masaya'ya gitti ve insanlar kapılarını pencerelerini kapattı, konuşmasını yapmak için polis merkezine gitmek zorunda kaldı.
 
Ortega'ya olan desteğin temelinde ne olduğunu düşünüyorsunuz?
 
Ortega aslında nüfusun küçük bir kısmı tarafından destekleniyor. Her zaman yüzde 30-35 civarında seyreden desteğin yüzde 20 kadar düştüğünü söyleyebilirim çünkü Sandinist gelenekten geliyor olmasından kaynaklı yanılsama içinde onu destekleyenler, onun yaptıklarına karşı çıktılar. Ortega, Sandinizm'in başına gelebilecek en kötü şey. Onu gerçekten kirletti, lekeledi ve sadece Sandinizm'in tarihinin değil, Nikaragua'nın da en kötü sayfalarından birini yazdı. Ve vatandaşlar bundan zarar gördü, tamamen tiksindiler.
 
Bu kez gençliğin konumu ne oldu?
 
Yaşamımın bu aşamasında olağanüstü acıların yaşanmasıyla umut ve çaresizlik arasındaki bıçak kadar keskin bu uçlaşmada, 300'den fazla insanın öldüğü bir dönemde burada şu an bu röportajı yapıyoruz. Ve ben, otoriterliğin tükenmiş olduğu, ülkenin sıradışı genç insanlarıyla gerçekten demokratik bir süreci inşa etmeye başlayabileceğimiz bir duruma ulaştığımız görüşündeyim. Devrimin bu ülkeye parlak bir ışık miras bırakması bana büyük bir tatmin duygusu veriyor. Çünkü Daniel Ortega, devrimin mirasını karartmıştı ve bu genç insanları özgürleştiren devrimin mirası olan, özgürlük ve demokrasi için özlemi taşıyan boyun eğmez ruh oldu. İnanıyorum ki, 80'lerde devrimci olan bizlere de çok önemli dersler bırakmaya devam edecek.
 
Nikaragua sizin için ne anlama geliyor?
 
Nikaragua hala benim hayatımın aşkı. Şu an önümüzde duran zorluk, her şeyin alt üst olduğu ve 18 Nisan'dan beri bana göre Somoza döneminden de daha kötü bir baskıyı yaşadığımız bir durumda burada olmak. Daniel Ortega ve Rosario Murillo gibi kendi insanlarını ezen, büyük bir mutsuzluk olduğunu kabullenmeyen, bunu dillendiren herkesi terörist ilan eden, gerçekte harika özyönetim özellikleriyle sıradışı bir toplumsal patlamanın yaşandığı bir ortamda bizi bir darbe yapmakla suçlayan, dizginsiz ve biraz da psikopat bir çiftin olduğu bir durumda yaşıyoruz. Burada harekete liderlik edenler yok, bu nedenle halkın farklı kesimlerinden insanlar katılıyor... Bu, şu an, benim için çok önemli bir meydan okuma, bakalım neler olacak.
 
Sandinist Devrim'e katılmış olmaktan dolayı herhangi bir açıdan pişmanlık duyuyor musun?
 
Somoza diktatörlüğüne karşı mücadeleye katılmakla ilgili hiçbir pişmanlığım yok. Sandinizm güzel bir idealdi, daha iyi bir ülke yaratmak, diktatörü yıkmak için çabamızda bize altında barındıran bir bayraktı. Ama bayrak en önemli şey değildi, önemli olan amaçtı. Ve bayrak amacı temsil etmez hale geldiğinde ve sahip olduğumuz ideallerden tamamen sapmış, bir diktatörlüğe dönüşme noktasına gelen bir parti haline geldiğinde, benim için bu sembol ne yazık ki kötüye kullanıldı. Sonra, bizim anılarımız var, onun bizim içine ne kadar kıymetli olduğunu hatırlatan anılar. Bana göre bu Nikaragua için çok önemli. Bana göre, Nikaragua'daki ikiyüzlülük, muhafazakarlık ve adaletsizlik durumunu değiştirecek, yani Somoza diktatörlüğüne karşı bir harekete katılmak çok önemliydi. Bu aynı zamanda beni oldukça geliştirdi, benim bir birey olmamı sağladı ve büyük düşler kurulduğunda ne kadar çok şeyin başarılabileceğini görmemi sağladı. Tüm hayaller gerçekleştirilemedi ama bu durumda, 1979 devrimi yapıldığında kendi hayallerimin gerçekleştiğini gördüm. Şu an olan, halkın bu isyanı Sandinizm'in mirasıyla ilişkilidir. Yani, hayır, hiç de pişman değilim.
 
Çeviri: Ivana Benario, Kaynak: Infobae Cultura, 22 Temmuz 2018