20 Mayıs 2024 Pazartesi

Gezi davası: 'reddi hakim' talebi reddedildi, duruşma ertelendi

Osman Kavala'nın tutuklu, 15 kişinin yargılandığı Gezi davasında Murat Papuç'un, avukatlardan habersiz tanık olarak dinlenmesinin hukuksuz olduğunu belirten avukatlar, reddi hakim talebinde bulundu. Talep reddedildi, avukatlar salonu terk etti. Duruşma avukatlar olmadan yapıldı. 

İş insanı Osman Kavala'nın tutuklu, 14 kişinin tutuksuz yargılandığı Gezi davasının 5. duruşması İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, Silivri Cezaevi Yerleşkesi'nde görülüyor.

Duruşma, celse arasında dosyada yapılan işlemlerin okunması ile başladı.

'TANIK AVUKATLAR OLMADAN DİNLENİYOR, BU NASIL BİR YARGILAMA?'
Söz alan Kavala'nın avukatı Köksal Bayraktar, "can güvenliği" gerekçesiyle tanık Murat Papuç'un avukatlardan habersiz dinlenmesini elşitirdi. Bayraktar, "Bir tanık dinleniyor. Nerden dinlenildiği de belli değil. İfadeleri sonra bize gönderiliyor. Bu nasıl bir yargılamadır? Bu davaya devam etmemenizi talep ediyoruz" dedi.

'MURAT PAPUÇ'İN VERDİĞİ İFADELER YOK HÜKMÜNDEDİR'
Bayraktar, savunmasını şöyle sürdürdü: "Usul Kanunu Murat Papuç'un dinlenmesi ile tam yedi yönden ihlal edilmiştir. Kararınızın dayandığı nokta kanun maddesinin tıpatıp nakledilmesidir. Böyle gerekçe olmaz. Bu bir gerekçe değildir. CMK 58/3 uyguluyoruz diyorsunuz. Maddeye bakıyoruz, tanık dinlenmesi sırasında ses ve görüntü ile aktarma yapılır. Soru sorma hakkı saklıdır diyor. Siz gerek 25.12.2019 gerek 20.01.2020 tarihli işlemlerde sesli aktarmada bulunmadınız. Soru sorma imkanını bize vermediniz. Görüntülü aktarma yapmadınız. Ayrıca soru sorma hakkı, hazır bulunma hakkı olan kişilere kullandırılmamıştır. Siz diyorsunuz ki sorularınızı yazılı bildirin. Hayır, CMK açıkça söylüyor. Soru sorma hakkı, çapraz sorgunun bir çeşit uzantısıdır. Soru sormanın yazılı olması kanunu dolanma anlamına gelmektedir. Kanuna aykırıdır. Biz hazır bulunma hakkına sahipsek Cumhuriyet Savcısı da sahip. O orada hazır bulunabiliyorsa, biz neden bulunamıyoruz? Bu kararınız, silahların eşitliği ilkesine aykırıdır. Burada hayati tehlike vardır, bu yüzden gizlilik olmalı diyorsunuz, hayati tehlikeyi neden açıklamıyorsunuz? Neden biz bu kişi için tehlike arz edelim? Bunu açıklamanız gerekir. Bu nedenle bu tanık dinlemeleri kanuna aykırıdır. Bunu asla kabul etmiyoruz. Murat Papuç'un verdiği ifadeleri yok hükmündedir. Bu yüzden heyetinizin reddi gerekmektedir. Tanık bizden kaçırılıyor. Nerede dinlendiği belli değil. Kanuna aykırı elde edilen delile dayanılamaz. Bu nedenle yüksek heyetinizi CMK 24 ve 25. maddelerine uyarak reddediyoruz."

KAZAN: ASIL TANIK, AVUKATLAR İÇİN TEHLİKELİ HALE GELDİ
Yiğit Aksakoğlu'nun avukatı Turgut Kazan, Murat Papuç'un bir internet bağlantısıyla avukat Aslı Kazan'a davetiye gönderdiğini hatırlattı ve ekledi: "Hayati tehlike var diye dinlediğiniz kişi davetiye gönderiyor. Bağlantı kurma başlığı altında sistem kendisini uyarıyor. Güvendiğiniz kişilere ve tanıdığınız insanlara davetiye gönderin, diyor. Avukat Aslı Kazan, ismi gördüğünde davetiyeye cevap vermiyor. Sadece Aslı Kazan'la yetinmiyor. Aynı şekilde avukat Evren İşler'e de davetiye gönderiyor. İzlediği yolda mahkemeyi yanıltmıştır. Can güvenliğini korumak için aldığınız karar tehdit ve tehlike oluşturmaya başlamıştır. Murat Papuç budur."

REDDİ HAKİM TALEBİ
Can Atalay'ın avukatı ve İstanbul Baro Başkanı Mehmet Durakoğlu, heyetin savunmadan kaçırarak tanıktan ifade alındığını belirtti. "Avukatların böyle bir sorguda bulunmaması can güvenliği tehdit eden bir unsur olarak görülmesi anlamına gelmektedir. Özel usul hukuku tahammül noktasını geçtiğimiz bir yerde olduğumuzu huzurunuzda ifade etmek istiyorum" diyen Durakoğlu, reddi hakim talebinde bulundu.

'MURAT PAPUÇ SİZİN İÇİN BULUNMAZ TANIK HALİNE GELDİ, NEDEN?
Can Atalay'ın diğer avukatı Fikret İlkiz ise şunları söyledi: "Murat Papuç ifadesinden hareketle pek çok soru sorduğunuzu biliyoruz. İddianame Arap Baharı ile başlıyor. Ne tuhaf değil mi, sizin 28.03.2016'da dinlediğiniz Papuç da söze Arap Baharı ile başlıyor. Ayrıca ne tuhaf değil mi bilgi veren şahsa avukat isteyip istemediği de soruluyor. 17.12.2019 tarihli 30 ACM tarafından yazılmış bir yazı var Murat Papuç ifadesini bize gönderin diye. Savcılık ifade biz de yok diye yanıt verdi. 'Nasıl olduysa ifade bir şekilde dosyaya girdi. İfadelere bakınca anlıyoruz ki ifade sırasında Pazartesi günü ara verilmiş. İfadenin kalanının tarihi Perşembe devam ediyor. O arada ne oldu? Bunun basit bir maddi hata olmadığı açık. Heyetiniz tanığa bunu sormadı. Bunu nasıl sormazsınız diye heyetinize sormuyorum. Çünkü zaten anlatıldı. Bu tanığı niye dinliyorsunuz, rücu edin dedik. Buna rağmen Murat Papuç sizin için bulunmaz bir tanık haline geldi. Kimseden gizleyecek bir şeyimiz yok. Heyetinizi reddediyorum" dedi.

'ALİ İSMAİL'İN ANNESİYİM BEN'
Avukat Hasan Fehmi Demir, Ali İsmail Korkmaz'ı katleden ve hapis cezasına çarptırılan polis Mevlüt Saldoğan'ın "mağdur" olduğu gerekçesiyle yaptığı müdahillik talebinin kabul edildiğini hatırlattı.

Bu sırada salonda bulunan Emel Korkmaz, "Ali İsmail'in annesiyim ben" diyerek, bu karara tepki göstermeye çalıştı. Mahkeme başkanı bunun üzerine "Sizin acınız anlıyorum ben" dedi. Korkmaz "Anlayamazsınız" diye yanıt verdi.

'SUÇTUR, SAHTE BİR KİŞİ TANIK OLARAK DİNLEDİNİZ'
Avukat Fehmi Demir ise mahkemede şunları söyledi: "Murat Papuç'la ilgili olarak TEM şube tarafından bir yazı geliyor. Sonraki gün bir başka yazı geliyor. Bu müzekkerelerde bu kişinin soyadını değiştirdiğini ve Eren olarak kaydettirdiğini söylüyorlar. Ancak siz Murat Papuç olarak dinlediniz. Bu kişi ya size sahte kimlik ibraz etti, ya da Murat Eren olduğunu bildiğiniz halde Papuç diye tutanağa geçtiniz. İkisi de suçtur. Sahte bir kişiyi tanık olarak dinlemişsiniz. Duruşmadan çekilmeniz gerekir."

AVUKAT ERDOĞAN: POLİSİN AYAĞI CİNAYET SİLAHI
Yargılama aşamasında Korkmaz ailesinin avukatlığını yapan Ayhan Erdoğan, şunları söyledi: "Taş ve sopa yaralanması nedeniyle olduğunu söylediniz. Gezi ile ilgili şikayetçi kitlesi, kurumlarda çalışan kişilerin kendilerine rapor alması ile elde edilmiş. Polis Mevlüt Saldoğan'ın aldığı rapor, ayak baş parmağının zarar görmesi nedeni iledir. O ayak bir cinayet silahı. O kadar şiddetli bir tekme atmış ki ayak parmağı yaralanmış. Aldığı raporun gerekçesi de budur. Taş sopa diye bir şikayeti de yoktur. Bunun başka bir anlamı var. Bu siyasi bir hesaplaşma olduğunu gösteriyor. Bunun anlamı siyasi bir hesaplaşmadır. Gezi'de suç işleyen kamu görevlilerinin işlediği suçların aklanması anlamına gelir" diyerek red talebinde bulundu."

Soruların yazılı verilmesi gibi bir usulün olmadığını ifade eden Avukat Tuğçe Duygu Köksal, tanığın sesli ve görüntülü kayıt ile naklen dinletilmesini talep ettik. Köksal, "İki gerekçemiz vardı. Bir tanesi, tanığın güvenilirliğinin sorgulanması, ikincisi ise yüz yüze olmasıdır. Bunlar CMK'nın verdiği garantiler. Bu kişinin kitabını okuduğumuzda kişilik bozukluğu olduğunu kendisinin belirttiğini zaten görüyoruz" dedi.

TALEP REDDEDİLDİ, AVUKATLAR SALONU TERK ETTİ
Savunmaların ardından talepleri değerlendiren mahkeme, reddi hakim talebini reddetti. Avukatlar, salonu terk ederek kararı protesto etti. 

İzleyenler de bu kararı alkışla destek verirce, mahkeme başka salondaki herkesin çıkarılması talimatını verdi. Duruşmayı takip eden CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, avukatsız duruşmanın yapılamayacağını belirterek, itiraz etti. Mahkeme başkanı, Tanrıkulu'nun da dışarı çıkantılması için talimat verdi. Tanrıkulu, karşı çıktı ve salonda tartışma yaşandı. 

KAVALA: DELİL OLMAKSIZIN ÖZGÜRLÜĞÜMDEN MAHRUM EDİLMEM HAK İHLALİDİR
Tutuklu olan Kavala, avukatları dışarı çıkarlıdığı için beyanda bulunmak istediğini belirtti.

Kavala tutukluluğuna ilişkin ise şunları söyledi: "AİHM'nin açıkça belirttiği gibi bu dosyada suçlamalara dayanak olabilecek bir bilgi yoktur. Dolayısıyla benim hükümete karşı ayaklanma planladığım ve yönettiğime dair hiçbir bulgu yoktur. Yargılananların gizli bir planı gerçekleştirdiklerine dair hiçbir şey de mevcut değildir. Bu nedenle beni suçla ilişkilendirebilecek bir gizli bir bilginin, delilin olması mümkün değildir. Delil olmaksızın kişinin özgürlüğünden mahrum edilmesi hak ihlalidir."

AİHM'nin kararını hatırlatan Kavala, "Mahkemenizin AİHM kararındaki kesin ve açık tespitleri gözardı etmesi anlaşılır değildir. AİHM kararı geçerli bir karardır ve değişmediği sürece mahkemeniz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini ihlal etmeye devam etmeniz anlamına gelmektedir. Hakkımdaki hukuksuz tutuklama uygulamasına derhal son verilmesi gerektiğine inanıyorum” dedi.

Kavala'nın ardından söz alan Mücella Yapıcı, "Müdafim olmadan devam etmeyi uygun bulmuyorum" dedi.

Dosyada yargılanan herkes avukatları olmadan beyanda bulunmak istemediklerini belirtti. 

Mahkeme heyeti, Osman Kavala'nın tutukluluğunun devamına ve duruşmanın 18 Şubat'a atılmasına karar verdi.

Çizim: Tarık Tolunay