15 Ocak 2025 Çarşamba

FRSO Sekreteri Kelly: Amerikalılar, burjuva partilerin değişim getiremeyeceğini görüyor

ABD'de faaliyet yürüten Özgürlük Yolu Sosyalist Örgütü Siyasi Sekreteri Mick Kelly, ABD'deki siyasi süreç ve seçim sonuçlarına ilişkin ETHA'ya konuştu. Seçimlere katılımın çok düşük olduğunu Trump'a da Harris'e de desteğin azaldığına işaret eden Kelly, halkın burjuva siyasete güveninin azaldığına dikkat çekti. Kelly, sosyalistlerin görevinin, Trump'ın işçi sınıfı karşıtı ideolojisini ifşa etmek ve Trump'a destek veren işçileri ilerici kitle örgütlerinde veya sendikalarda örgütlemek olduğunu söyledi.

Freedom Road Socialist Organization - Özgürlük Yolu Sosyalist Örgütü (FRSO) Siyasi Sekreteri Mick Kelly ile ABD'deki siyasi gelişmeleri, seçim sonuçlarını, sosyalistlerin görevlerini konuştuk.

ABD'deki mevcut kitle hareketleri ve bu hareketlerde sosyalist örgütlerin rolüne ilişkin bilgi veren Kelly, ABD seçimleri, Trump'ın zaferinin ulusal ve uluslararası sonuçları, Amerikan sosyalistlerinin bugünkü görevleri ve perspektifleri hakkında ETHA'ya değerlendirmelerde bulundu.

'GEORGE FLOYD KATLİAMI ABD'DEKİ DİRENİŞ HAREKETİNİN DÖNÜM NOKTASI OLDU'
Dünyanın her yerinde olduğu gibi, Amerika'daki koşulların da giderek zorlaştığını söyleyen Kelly, George Floyd'un polis tarafından katledilmesinin ardından yaşanan ayaklanmanın, Amerika'daki direniş hareketi için dönüm noktası olduğunu hatırlattı. FRSO'nun, bu kitle hareketine aktif şekilde müdahale edebilen ve ajitasyon ve propaganda çalışmasıyla sokaklarda insanlara ulaşabilen az sayıdaki marksist leninist örgütten biri olduğunu belirten Kelly, "Bu süreçte, kendi marksist leninist görüşlerini halka benimsetme ve onları örgütleme konusunda başarılı oldular. Elbette, bu tür bir politik çalışma pek çok zorluk içeriyordu, ancak örgüt bu deneyimlerle büyüdü" dedi.

SİYONİZMİN SOYKIRIMCI İŞBİRLİĞİNE ÖFKE
ABD'de kitleleri harekete geçiren en önemli meselelerden birinin de ırkçılıkla mücadele olduğunu kaydeden Kelly, "Filistin'deki soykırım da Amerika'da yeni gelişmelere yol açtı ve bu, seçim kampanyasını da etkiledi. Filistin'deki soykırım ve Demokrat Parti'nin İsrail siyonizmiyle olan bağları nedeniyle, FRSO, Kamala Harris'e de başka bir adaya da oy verilmesi çağrısında bulunmadı. Bunun yerine, bu siyasi olarak dinamik ve gergin dönemi kendi ajitasyon çalışmaları için kullandı. Örneğin, hem Cumhuriyetçilere hem de Demokratlara karşı protestolara katıldılar. Bu yıl özel olan ise, Demokratların seçim etkinliklerine karşı yapılan gösterilere katılımın, Cumhuriyetçilere karşı yapılanlardan yaklaşık 10 kat daha fazla olmasıydı. Örneğin, Demokrat Parti'ye karşı yapılan bir protestoya 30 bin kişi katıldı. Bu durum, siyonizmin soykırımcı işbirliği karşısında duyulan öfkeyi yansıtıyordu" diye vurguladı.

'SON SEÇİM SONUÇLARINA BİR TÜR KAYITSIZLIK VAR'
Yeni siyasi koşulların, Trump'a karşı seferberliğin önceki seçimlere göre çok daha zayıf olmasına yol açtığını belirten Kelly, Trump'ın seçim zaferinin ardından neredeyse hiçbir eylem yapılmadığına işaret etti. Kelly, "Oysa 2016'daki ilk zaferinin ardından, özellikle kadın hareketinden gelen büyük bir tepki vardı. FRSO, bu seçimde bir tür kayıtsızlık olduğunu düşünüyor, çünkü birçok kişi Trump'ın zaferini zaten bekliyordu. Ancak yine de FRSO gibi sosyalist örgütler gösteriler düzenlemeye devam ediyor" dedi.

'DEMOKRATLAR CİDDİ BİR OY KAYBI YAŞADI'
FRSO Siyasi Sekreteri Mick Kelly, Amerika'da halkın büyük bir kısmının burjuva politikaya inancını yitirdiğine dikkat çekti. Bu durumun, Kasım ayında yapılan seçime düşük katılım oranından görülebileceğini söyleyen Kelly, halkın yüzde 63'ünün oy kullanmadığı bilgisini paylaştı. Kelly, seçim sürecine ilişkin şu değerlendirmeleri yaptı: "Trump, bu kez önceki seçimlere kıyasla daha az veya çok oy almış olabilir, ancak esas Demokratlar ciddi bir oy kaybı yaşadı. Burjuvazinin yoğun, özellikle de finansal desteğine rağmen, Demokratlar başarılı bir seçim kampanyası yürütemedi. Normalde, en fazla seçim bağışı alan aday, seçimi kazanırdı, ancak bu sefer öyle olmadı. ABD'deki çoğu milyarder Kamala Harris'i destekledi, ancak Trump'ın da finans oligarklarıyla bağlantıları vardı; burada en dikkat çeken örneklerden biri Elon Musk ile olan ilişkisiydi. Bu seçimde, burjuvazi arasındaki ilişkilerin ve çelişkilerin nasıl şekillendiği açık bir şekilde görülmüştür. Trump, uluslararası finans kapital için bir tehdit olan korumacı politikalar izlemesine rağmen, burjuvazinin bazı kesimleri yine de ona destek vermek için fırsat arayışındaydı. Bunun en açık göstergesi, Jeff Bezos'un kontrolündeki Washington Post'un, her zaman Demokratları desteklediği halde, bu kez hiçbir seçim önerisinde bulunmamasıdır."

'İŞÇİLER, TRUMP VE HARRİS'İN DURUMLARINI DEĞİŞTİRMEYE NİYETİ OLMADIĞINI GÖRÜYOR'
Trump'ın, beyaz işçi sınıfına, Harris'in orta sınıfa yönelerek, işçi sınıfının taleplerinden uzaklaştığını belirten Kelly, "Harris, konuşmalarında işçi sınıfından söz etmezdi. Seçimlerden önce, Demokrat Parti bu hattı benimsedi ve bu, ABD'deki halkın, zengin ile fakir arasındaki uçurumun giderek büyümesinin ardından daha da öfkelenmesine yol açtı. İşçi sınıfının durumu her geçen gün daha da kötüleşiyor ve insanlar, ne Trump'ın ne de Harris'in bu durumu değiştirmeye niyetli olmadıklarını görüyorlar.

'SOSYALİSTLERİN GÖREVİ, TRUMP'IN İŞÇİ SINIFI KARŞITI İDEOLOJİSİNİ İFŞA ETMEK'
Buna rağmen işçi sınıfından bazı kesimlerin Trump yönetiminde durumlarının düzeleceği yanılsaması içine girdiğine işaret eden Kelly, bu kesimler, Demokratların politikasından hayal kırıklığına uğramış beyaz, siyah ve Latin işçilerin oluşturduğunu söyledi. "Ancak, bu durumun gerçekten sadece bir yanılsama olduğu ve Trump'ın işçi sınıfı için hiçbir şey yapmayacağı ortada" diyerek sözlerine devam eden Kelly, "Yine de bu gelişme, sendikalar ve sosyalist örgütler için önemli bir gündem haline gelmiş durumda. Bugün, sosyalistlerin görevi, Trump'ın işçi sınıfı karşıtı ideolojisini ifşa etmek ve Trump'a destek veren işçileri ilerici kitle örgütlerinde veya sendikalarda örgütlemektir. Sosyalistler için geniş bir kitle çalışması yapmak kritik önemdedir; bu çalışmanın, toplumun farklı kesimlerini kapsaması gerekmektedir. Bugün, sadece sendikalarda değil, kadınlar ve göçmenler için kurulan kitle örgütlerinde de aktifler. Hedefleri, insanları kendi saflarına çekmek ve burjuva demokrasisini daha da kaotik hale getirerek, ABD'yi yönetilemez bir hale getirmektir. İnsanların Amerika'da, hiçbir burjuva partisinin bir değişim getiremeyeceğini anlaması olumlu bir gelişme; şimdi ise onları sosyalizm mücadelesi için örgütlemek gerekmektedir" diye konuştu.

'TRUMP'IN BAŞKANLIĞI EMPERYALİST BLOKLAR ARASINDAKİ ÇELİŞKİYİ DERİNLEŞTİRECEK'
Trump'ın Ukrayna savaşını birkaç gün içinde sonlandırma söyleminin popülist bir abartı olduğunu söyleyen Kelly, son olarak şunları ifade etti: "Trump'ın, en güçlü emperyalist ülkenin başkanı olarak zaferi, sadece iç politikada değil, uluslararası alanda da büyük sonuçlar doğuracaktır. Trump altında ABD dış politikası daha öngörülemez hale gelecek. Ukrayna'nın ABD'nin askeri ve mali desteği olmadan Rusya'ya karşı hiçbir şansı olmadığı da açık. Bu nedenle, Trump'ın başkanlığı, sadece Ukrayna ve diğer savaş bölgelerini doğrudan etkilemekle kalmayacak, aynı zamanda emperyalist bloklar arasındaki çelişkileri, özellikle de Avrupa Birliği ile olan ilişkilerinde daha da derinleştirecektir."