24 Kasım 2024 Pazar

Devrimcilik enternasyonal olmadan sürdürülemez

MLKP komutanlarından Ahmet Şoreş, idam edilişlerinin 46. yılında Deniz, Yusuf ve Hüseyin hakkında konuştu: "Onlar hesapsız ve kaygısızdılar. Ölüm onların mücadelesinde küçüldü. Bunu ezilenlere olan sevgileriyle, onların özgürlük düşlerini gerçekleştirecek devrimi başarmak için tercih ettikleri yolla başardılar."
Türkiye devrimci hareketinin önderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan 6 Mayıs 1972'de idam edildi. Ölümlerinin üzerinden 46 yıl geçmesine rağmen Denizlerin mirasını Türkiye, Kuzey Kürdistan ve Rojava topraklarında yaşatanlar var. Denizlerin mirasını sahiplendiklerini belirten MLKP Şehit Serkan Taburu Komutanlarından Ahmet Şoreş, "Onlar hesapsız ve kaygısızdılar. Ölüm onların mücadelesinde küçüldü. Ölümü sıradan biyolojik bir sorun olmaktan çıkarıp soylulaştırdılar. Bunu ezilenlere olan sevgileriyle, onların özgürlük düşlerini gerçekleştirecek devrimi başarmak için tercih ettikleri yolla başardılar" diyor.
 
Ahmet Şoreş'in ETHA'nın sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
 
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan hakkında neler söylemek istersiniz? Aynı zamanda Mayıs ayı devrimci önderlerin katledildiği ve komplolara uğradığı bir aydır. Buna dair de görüşlerinizi alabilir miyiz?
 
Mayıs, hem ezilenler ve hem de öncü kadro ve partiler bakımından önemli bir aydır. İşçi sınıfının mücadele günü 1 Mayıs'la, Kürdistan özgürlük mücadelesinde şehit düşen önder kadrolardan Hakki Karer, Mehmet Karasungur ve İbrahim Bilgin'le, Türkiye ve Kuzey Kürdistan devriminin öncü ve önder kadrolarından Deniz, Hüseyin, Yusuf, İbrahim Kaypakkaya ve adını sayamadığımız devrimci ve komünist kadroların şehadetleriyle soylulaşmış bir aydır Mayıs.
 
Onlar, Türkiye ve Kuzey Kürdistan devrimini başarıya ulaştırmak için her cephede kendilerini özneleştirerek önderleşmeyi başarabilenlerdir. Gençlik hareketinin içinde doğan, toplumsal mücadelede ustalaşan ve devrimin silahlı hazırlığı için yönünü Filistin'e dönen önderlerdi. Ve bu süreçleri çok hızlı yaşadılar. Devrimcilik hız değil midir? Uzun ömürlü bir devrimcilik yerine –ki bu statükoculuğun gelişmesinin zemini olabiliyor- devrim yapma işini kuşanan bir devrimciliğin gereklerine göre davrandılar. Onların bu hızını kuşanmak düşer bizlere. 
 
Denizler, İbrahimler, Mahirler devrimin başarısı için ne gerekiyorsa ona yöneldiler. Öncelikle eylem insanı oldular. Toplumsal hareketin içine daldılar. Gençlik mücadelesinde başlayan önderleşmeyi toplumsal önderler düzeyine taşıdılar. Örgüt/parti kurdular, onun programını ve stratejisini oluşturdular. Silahı politikanın etkin unsuru haline getirmek için Filistin'e gittiler. Birbirleri için ölümüne savaşmanın en güzelini eylemleriyle anlamlandırarak yoldaşlaştılar. 
 
Mayıs şehitlerini anmak sadece onları unutmadığımızı gösterecek bir takım tekrar çalışmalar yapmak değildir. Toplumsal hareketlerin devrimci eylem ve örgütle, komünist önderliklerle buluşmasını sağlayacak birçok tarihsel birikim ve deneyimi bağrında toplamış Mayıs şehitleriyle özneleşerek önderleşmeyi başarmaktır. Devrimci komünist partilerin, onların kadro ve önderliklerinin toplumsal hareketlerle buluşmasının sorunlarına çözümde ışık tutacak politik askeri, ideolojik, örgütsel, kadrosal ve ahlaksal bakımlardan tarihsel birikimlere sahip Mayıs şehitlerinin eylemlerini tamamlamaktır. 
 
HESAPSIZ VE KAYGISIZDILAR
 
Mayıs şehitlerine baktığımızda adanmışlığı, gerilla olmayı, yoldaşlaşmayı, proleter olmayı, sömürgeciliğe karşı direnişi ve mücadeleyi, enternasyonalizmi görüyoruz.
 
Onlar hesapsız ve kaygısızdılar. Ölüm onların mücadelesinde küçüldü. Ölümü sıradan biyolojik bir sorun olmaktan çıkarıp soylulaştırdılar. Bunu ezilenlere olan sevgileriyle, onların özgürlük düşlerini gerçekleştirecek devrimi başarmak için tercih ettikleri yolla başardılar. Kendiliğindencilikle ve reformculukla kopuşarak cesareti ve cüreti kuşanarak gerçekleştirdiler. 
 
Mayıs aynı zamanda Dersim katliamının yaşandığı bir aydır. Sömürgeci Kemalist diktatörlüğün ikinci emperyalist paylaşım savaşının öngününde Kürt Alevi Dersim halkını teslim alma ve sürgün etme politikasına Dersim halkı başı dik onurlu bir direnişle karşılık vermiştir. Laik Kemalist diktatörlüğün Alevi inancında ve Kürt ulusunda Dersim halkına karşı yürüttüğü politikayı İslamcı Erdoğan diktatörlüğü bugün aynen devam ettirmektedir. Mayıs sömürgeci katliamlara ve iktidarlara karşı direnişin, başkaldırının, onurun, isyanın ayıdır aynı zamanda. Bu katliamcı, işgalci politika Kürdistan topraklarının bütününde uygulanıyor şimdi. Ortadoğu'da başlayan bölgesel savaş koşullarında Türk sömürgeci faşist rejim Kürdistan coğrafyasını işgal etmek istiyor. Kürtlerin ulusal birliği ve halkların ortak birleşik mücadelesiyle ancak bu politika yenilgiye uğratılabilir.
 
Bizler Mayıs'ta şehit düşenlerin ideallerini başarıya ulaştırmakla yükümlüyüz. 
 
'ENTERNASYONALİZM VE BİRLEŞİK DEVRİM FİKRİ BUGÜN ROJAVA'DA YAŞIYOR' 
 
Denizler enternasyonal mücadelenin ve Türkiye devriminin geliştirilmesi için Filistin'e gittiler. Sizler de bugün Rojava'dasınız. O günlerden bugüne devrimci hareketin birleşik mücadele düzeyinde nelerdeğişti? Denizlerin, İbrahimlerin mücadele çizgisinin bölge devrimi bakımından bugün yeterince iyi okunduğunu düşünüyor musunuz?
 
Devrimcilik enternasyonal olmayı başaramadan sürdürülemez. Bugün bu daha çok geçerlidir. Denizler, İbrahimler, Mahirler emperyalizmin küreselleşme sürecinin ilk dönemlerinde bunu görüp başardılar. Askeri eğitim için Filistin'e gitmek ve idama giderken Kürt halkının özgürlüğünü haykırmak enternasyonal bilincin berraklığını gösterir bizlere. O günlerde Türkiye devrimi merkezli bir gelişim stratejisi öndeydi. Şimdi Türkiye devriminin yolu Kürdistan'ın özgürlüğünde ve Ortadoğu'da bölgesel bir devrimin çizgisinde buluşmayı gerektiriyor. Bu değişeni bilince çıkarmadan ve şu anki devrimci duruşun eleştirisini yapmadan 68 önderlerinin devamcısı olunamaz. 
 
Kuzey Kürdistan ulusal kurtuluş devriminin mücadelesinde şehit düşen Hakki Karer ve diğer Mayıs şehitlerinin düşleri Rojava devrimde gerçekleşti. Onların düşleri yarım bırakılmadı. Yoldaşları ve onlarla yoldaşlaşanlar bunu başardılar.
 
MLKP bu mirasın devamcısı olarak Rojava'dadır. Onların enternasyonal mücadelelerini ve birleşik devrim çizgilerini başarıya ulaştırmak için Rojava'dadır. Birleşik mücadele çizgisinin doğru geliştirilebilmesi için öncelikle Rojava devriminin doğru kavranması gerekir. Denizlerin, Mahirlerin, İbrahimlerin mücadele çizgilerindeki enternasyonalizm ve birleşik devrim fikri bugün Rojava'da yaşıyor. Bu devrim savunulmadan, bunun için savaşmayı başarmadan Türkiye ve Kuzey Kürdistan birleşik devriminin başarıya ulaşması zordur. Türkiye devrimci hareketinin kimi önemli bileşenleri 68 devrimci önderlerin izinde yürümek yerine reformcu ve ulusal dar görüşlü küçük burjuva bir çizgide durmayı tercih ediyorlar. Bugün Türkiye ve Ortadoğu'da sadece devrimleri gerçekleştirmek için değil, devrimci kalmayı başarmak için de Rojava özgülünde Kürdistan özgürlük mücadelesiyle doğrudan ilişkilenmek ve özneleşmek bir zorunluluk haline gelmiştir. 
 
Türk devleti Ortadoğu'daki bölgesel savaşta etkin bir taraftır. Bu politikayı yenilgiye uğratmak için 68 önderlerinin enternasyonal ve birleşik devrim çizgilerini somut durumla buluşturmak gerekiyor. Onların devamcıları olduklarını söyleyenler bunun gereklerini yerine getirebilmek için öncelikle içinde bulundukları reformist çizgiden ve ulusal dar görüşlü politikadan kopuşlarını başarmalıdırlar. 68 önderleri o dönemin reformist ve milliyetçi sol çizgisinde yürümek yerine ondan kopuşu örgütleyerek Türkiye ve Kürdistan halklarına devrimci bir çizgi bırakarak önderleştiler. 
 
Rojava'da iki yıldır 1 Mayıs meydanlarda kutlanıyor. Bu yılki 1 Mayıs'ın mesajı neydi?
 
Rojava devrimi ulusal özgürlükçü, kadın özgürlükçü, enternasyonal karakterli bir bölge devrimi olarak gelişimini sürdürüyor. Bunun karşısında, küresel emperyalist güçlerden ABD merkezli koalisyon ve Rusya farklı biçimlerle devrimi sınırlama ve yönünü değiştirmeye çalışıyor. Yine sömürgeci bölge devletlerinden Türkiye, Efrîn'i doğrudan işgal ederek devrime karşı savaşıyor. Bu koşullarda Rojava'da 1 Mayıs kutlandı. Emperyalist küresel güçlerin, faşist sömürgeci kapitalist işgalci devletlerin politik ve ideolojik çizgilerine karşı proletaryanın tarihsel bir günün çizgisiyle meydanlarda olması çok anlamlıdır. Bu kuşatmaya karşı ulusal ve cins merkezli özgürlüğün toplumsal özgürlük ve inşayla yoluna devam edebilmesi bakımından 1 Mayıs'ın Rojava'da meydanlarda kutlanması ideolojik bir duruşun manivelası olacaktır. 
 
2018 1 Mayıs'ı Efrîn işgaline karşı mücadeleyi ve devrimci savaşı yükseltme çağrısının tarihsel günü oldu. Efrîn'i yeniden özgürleştirmek Rojava ve Kuzey Suriye halklarının temel gündemidir. Bu 1 Mayıs'a katılan halklarımızın temel isteği olmuştur.
 
ASIL OLARAK SEÇİM SONRASINA HAZIRLANILMALI
 
Son olarak Türkiye, Kürdistan ve bölge gençliğine bu dönem bakımından bir çağrınız var mı?
 
Bu yıl Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da 1 Mayıs erken baskın seçim hazırlık çalışmalarıyla birlikte kutlandı. Yaygın ve kitleseldi. Sömürgeci faşist diktatörlüğün tüm baskılarına ve tutuklamalarına karşın işçiler, emekçiler, kadınlar, gençler, ulusal ve inançsal topluluklardan yüz binlerce kişi meydanları doldurdu.
 
Seçimi kim kazanırsa kazansın sömürgeci faşist rejim ile ezilenler arasında büyük bir gerilim ve çatışma kaçınılmaz olacak. Dolayısıyla seçim çalışması asıl olarak seçim sonrası süreci karşılama ve kaotik durumda devrimci bir savaşımı örgütleyecek bir hazırlık olarak bakılmalı ve ele alınmalıdır.
 
Erdoğan seçilmesin de kim seçilirse seçilsin ikilemi yaratılmak isteniyor. Efrîn işgal savaşına kimlerin destek verdiğini seçim yarışı içinde unutmamak gerekir. Bu baskın erken seçim bir bakıma Efrîn "zaferi" üzerine alınmış bir karardır aynı zamanda. Bundan dolayıdır ki seçim çalışmasında işgal, savaş, sömürü ve baskıya karşı devrimci bir mücadele çizgisi esas alınmalı. Sandığa odaklanmış bir hedefle sınırlanmış bir çalışma, örgütlenme ve mücadele bize kaybettirir. Sert ve çatışmalı bir sürecin içinde olunacağı bilinciyle hareket edilmesi gerekir. Bizce bu çok önemli bir fırsattır. Mücadele temelli bir örgütlenmenin geliştirilmesinin önemli bir olanağı olarak görülürse hem seçim süreci hem de seçim sonrası süreç ciddi bir çıkışın başlangıcı olacaktır. 
 
Mayıs şehitleri bunun devrimci ve öncü duruşunun tüm gereklerini gençliğe bir miras olarak bırakmıştır. Statükonun, reformculuğun, kendiliğindenciliğin, umutsuzluğun girdabından çıkmak için mayıs bir manivela olmalıdır. Her yerde gerilla tarzı bir yaşam ve örgütlenme ile ancak süreç karşılanabilir. Dönemi karşılayacak ve fırsatları devrimcileştirecek olan budur.