26 Aralık 2024 Perşembe

ÇEVİRİ | Myanmar'daki darbenin perde arkası

İnsan hakları aktivisti Debbi Stothard, Myanmar'daki askeri cuntanın iddia edildiği gibi geçici olmayacağını belirtti. Sttohard, “Covid-19'un neden olduğu ekonomik kayıpları telafi etmek için ülke kaynaklarını büyük satışa sunma yönünde bir basınç var. Bu, insanların geçim kaynaklarına yönelik büyük bir tehdittir" dedi.

Myanmar'da gerçekleşen askeri darbenin ardından kadın devlet başkanı Suu Kyi tutuklandı. Ayrıca ülke genelinde olağanüstü hal ilan edildi. Askeri darbeye karşı eylemler gelişiyor. Myanmarlı insan hakları savunucusu ve Bangkok/Tayland merkezli Alternative ASEAN Network on Burma'nın kurucusu Debbie Stothard, Green Left'ten Peter Boyle'nin sorularını yanıtladı. Ivana Benario, röportajı ETHA için çevirdi.

Bu darbe nasıl gelişti?
Myanmar'da Covid-19 nedeniyle bir ekonomik kriz yaşanıyor ve askeri yetkililer de dahil olmak üzere hükümetin bu süreci nasıl yanlış yönettiğini görüyoruz. Ordunun farklı halklardan sivillere saldırdığı silahlı çatışmalarda da bir artış var. Bu saldırılar 2020 yılında ülkedeki toplam 14 eyalet ve bölgenin 10'unda gerçekleşti. Bu bir felaket reçetesi.

Ancak ordunun başını ağrıtan asıl şey, Aung San Suu Kyi'nin liderliğindeki Ulusal Demokrasi Ligi'nin (NLD) Kasım 2020 genel seçimlerinde ezici bir zafer kazanmasıydı.

Pek çok engele ve oylamaların birçok etnik bölgede yasaklanmasına rağmen, NLD başarıyla ikinci bir dönem kazanmış oldu. Bunun NLD'yi ülkedeki reformlar konusunda daha güçlü adımlar atmaya cesaretlendireceği bekleniyordu ve bu, ordu için tahammül edilemez olurdu.

Rohingya Soykırımı'nın baş sorumlusu olan başkomutan General Min Aung Hlaing, bu sürecin ortasında emekli olacak ve artık silahlı kuvvetlere komuta etme yetkisine sahip olmayacaktı. Böylece kontrolünü ve gücünü kaybedecekti.

Min Aung Hlaing, Donald Trump yoluna başvurmayı tercih etti, büyük bir seçim hilesinin olduğunu iddia etti ve orduyu Devlet Başkanı, Cumhurbaşkanı ve NLD milletvekillerini tutuklamak ve iktidarı ele geçirmek için harekete geçirdi. 2008 anayasasına göre ordunun buna yetkisi vardır.

İnsan hakları aktivistlerinin uyardığı her şey korkunç şekilde gerçekleşti. 1 Şubat cumhurbaşkanı ve başkan yardımcısının seçileceği yeni parlamentonun ilk günü, Nisan ayı yeni hükümetin resmi açılış ayı olması gerekiyordu. Bunların hepsi bir kenara itildi.

Ancak tüm bunların yanında, Rohingya, Karen, Chin, Shan gibi etnik toplulukların -bunların hepsi geçtiğimiz yıl ordu tarafından silahlı saldırılara maruz kaldı- şimdi daha da savunmasız oldukları anlaşılması gerekiyor.

NLD'nin hükümetteki son beş yılındaki pratiğinin darbeye yerel ve uluslararası tepkiler bakımından nasıl bir etkisi olacak? 
Aung San Suu Kyi'nin uluslararası konumu, Rohingya Soykırımı konusundaki sessizliği nedeniyle kesinlikle ciddi şekilde lekelendi.

Son beş yılda NLD hükümeti, ordunun gemisini yürütmesini engellemedi. İyi geçinmenin yollarını bulmaya ve hükümetin ordunun müttefiki olduğuna ikna etmeye çalıştı.

İnsan hakları aktivistleri, boşa giden fırsatlar olduğunu düşünüyor. Hala keyfi gözaltı, arazi gaspı ve silahlı çatışma sorunumuz var. 2011'de Burma sözde sivil bir hükümete geçtiğinde ordu bütçesinde yüze 170'lik artış oldu. Bu parayı daha fazla çatışma için kullandılar. Aynı dönemde sivilleri hedef alan askeri saldırıların sayısı yüzde 217 arttı.

Geçtiğimiz dönemde toplantılar, çalıştaylar yapma imkanları oluştu ancak her zaman kısıtlamalar vardı. Dolayısıyla beş yılda Burma'da bir demokratikleşme dönemi yaşanmadı. 

Genel beklenti, NLD'nin ordu ile geçinmenin bir yolunu bulacağı, tavizler verileceği ancak istikrarlı bir ekonomik kalkınma hedefine ulaşılacağı yönündeydi. Anayasanın ordunun iktidarı ele geçirmesi için imkan sağladığını uyarmamıza rağmen bu darbe şok edicidir.

Askeri şefler ve ailelerinin, uluslararası toplumun kabul etmeyeceği bir müdahaleye -darbe gibi- girişmeyeceği fikri yanlıştı.

1 Şubat'taki darbe çok iyi planlanmıştı. Orduya bağlı olmayan milletvekillerinin gözaltında sorgulamaya ve ev hapsine tabi tutulduğunu tahmin ediyoruz. NLD liderlerinin daha sert muameleye maruz kalacakları olası. En büyük endişemiz, her kesimden insan hakları savunucularının acımasızca hedef alınacak olmasıdır.

General Min Aung Hlaing, "10 milyon seçmenin oyunda hile" olduğunu iddia etmek için sosyal medyayı kullanarak Trump'ın kitabından bir sayfasını aldı ancak onunla Trump arasındaki fark, generalin emrinde koca bir ordunun olmasıydı.

Dünyanın askeri cuntanın geri dönüşünü kabul etmesi için sadece bir yıllık geçici bir cunta kuracaklarının ve ardından seçimler olacağının sözünü vererek, NLD parlamenterlerini sadece ev hapsinde tutacak. Daha sonra bu süreyi uzatır ve yapılan herhangi bir reformu iptal etmek için zamanı değerlendirir.

COVID-19'un neden olduğu ekonomik kayıpları telafi etmek için ülke kaynaklarını büyük satışa sunma yönünde bir basınç var. Bu, insanların geçim kaynaklarına yönelik büyük bir tehdittir, zorla sürgün edilme riski artıyor ve salgına yanıt olarak sınırlar artık çok sıkı kontrol altında olduğu için mültecilerin sığınabileceği hiçbir yer kalmıyor.

Uluslararası medya, Myanmar sokaklarının çok sakin olduğunu ve hayatın normale döndüğünü söylüyor. Sahadaki gerçek durum hakkında ne söyleyebilirsiniz?
Myanmar halkının çaresiz olduğu, kaderci oldukları ve hiçbir şey yapmayacaklarına dair bir ana akım medya anlatısı var. Ancak bu ülkenin tarihinde, insanlar teslim olmayı reddettikleri için birçok kanlı baskıya maruz kaldı. Darbenin ertesi günü halk sokaklara ve balkonlarına çıkıp ses çıkarma eylemi yaptı. Bu, dünyadaki diğer halk hareketlerini hatırlatıyor. İçeride neler olduğunu belgeleyen ve bunu dünyaya yaymanın araçlarını bulan çok sayıda cesur aktivist var.

Uluslararası basını engellemek için uçuşlar iptal edildi. Dolayısıyla aktivistler haberleri duyurmak zorunda kalıyor. Bir sivil itaatsizlik hareketi başladı. Bu, kuşaklar arası bir süreç. Yetkililer tarafından uyarılmalarına rağmen birçok gencin öfkelendiğini ve sosyal medyayı kullandığını görüyoruz.

İnsanların hemen sokaklara çıkmasını bekleyemeyiz çünkü bu acımasız bir askeri rejim. Yangon, Mandalay ve Naypyidaw sokaklarında, darbeden günler önce askeri kontrol noktaları kurulmuştu.

Değişik gruplar harekete geçti ve gerekli olanı yapmak için gizli şekilde çalışıyor. Önümüzdeki haftalarda direnişin yayılacağını göreceğiz. Direniş çoktan başladı, gerçekten öfke duyan sıradan insanlar da katılıyor.