21 Kasım 2024 Perşembe

Birlik dinamosunu çalıştırmak

Seçim mücadelesini faşizme karşı kitle mücadelesi sorununa bağlı ele almayan, kitlelerin mücadele kararlılığını geliştirmeyen her yaklaşım sorunludur. Bugünden ittifak tartışmaları içinde boğulmak yerine birleşik mücadelenin yerelde, toplumsal temelde nasıl geliştirileceğine odaklanmak, seçimleri kazanmanın da güvencesidir. Güvence örgütlü halktır; fabrikadaki işçi, semtteki emekçi ve işsiz, kırda yoksulluk çeken köylü, Kürt halkının mücadele dinamizmidir.
Atılım gazetesinin bu haftaki "Gündem" köşesinde yerel seçim mücadelesinin faşizme karşı mücadele olarak ele alınması gerektiği işlendi.
 
Atılım Gazetesi'nin Gündem yazısı şöyle:
 
Yerel seçimler başlamadan HDP'lileri seçerseniz yeniden kayyum atarız diye konuşan, Kürt halkını tehdit eden faşist şef, devletin Kürt halkına karşı stratejik yaklaşımını göstermişti. Ardından Diyarbakır'da kenti yeniden işgal edercesine yerel seçimlerin "sıradan bir seçim olmayacağı"nı açıkladı. Halkın hafızası yokmuş gibi katliamları, işkenceyi, zulmü, yaygın tutuklamaları, kayyum atamaları, yağmaları, kentleri ve tarihi zenginlikleri yakıp yıkmayı kendisi değil de başkası yapmış gibi konuştu. Başkanlık sistemini kalıcılaştırmanın son raundunu Kürtlerin iradesini kırarak, teslim alarak tamamlamak istediğini ortaya koydu.
 
AKP-MHP bloğunun "Cumhur İttifakı"nı yerel seçimlerde de sürdürme niyeti biliniyordu. Bu minvalde yürütülen al-ver görüşmeleri ve tartışmalarının giderek artan gerilimi de kamuoyuna yansıyor ve sızıyordu. Nihayetinde iş, faşist cephedeki farklı hesap ve derin çıkar kavgalarının ve ağız dalaşlarının ayyuka çıkmasına kadar vardı. Halihazırda yerel seçim ittifakının olmayacağı ilan edilmiş durumda. Çetelere af, öğrenci andı, EYP, Bekir Bozdağ'ın Kürt olması ile ilgili tartışmalar yerel seçim ayrışmasına gerekçe gösterilse de, tarafların "Cumhur ittifakı"nın devam edeceğini açıklaması daha derinde süren farlılıkların, iç çelişkilerin ve çıkar çatışmalarının, yani aysbergin altındaki farklılıkları gizlemeye yetmediği açık. Şurası da açık, Erdoğan, okullarda ant meselesindeki çıkışı esas olarak yerel seçimlerde oylarını almaya yönelik bir hamledir. Politik yaşamda hiç bir karşılığı yoktur. Erdoğan da Bahçeli kadar ırkçı ve Kürt düşmanıdır. Irkçı değiliz açıklaması da öyledir. Irkçılıkta kimse Erdoğan'ın eline su dökemez. Gerçek; 24 Haziran seçimlerinin ve faşist şeflik sisteminin, rejimin yaşadığı siyasi krize çözüm olmadığı ve olamayacağıdır. Bilakis ittifaktaki çatlamanın ortaya koyduğu gerçek, rejim krizinin derinleşerek süreceğidir.
 
Bugün yerel seçim ittifakından karşılıklı olarak çekilmiş olmaları, AKP/MHP'de somutlaşan faşist cephenin dağıldığı anlamına gelmez. Kürt özgürlük mücadelesinin ezilmesi ve devrimin gelişme imkanlarına karşı "devletin bekası" için birlikte hareket etmekten imtina etmeyeceklerdir. Karşıdevrim cephesinin içi karışık ve ilişkileri kırılgan ama devrime karşı da birlikte hareket ediyorlar. Bugünün gerçeği budur.
 
Yönetememe krizini derinleştiren temel etkenlerin başında Kürt halkının mücadelesi, demokratik Alevi hareketinin taleplerinin arkasında durmaya devam etmesi geliyor. Ve elbette mali-iktisadi krizin derinleşmesi, kitlelerdeki memnuniyetsizliği besleyen en güncel durum olarak buna ekleniyor. Ve tabi ki tüm saldırılara rağmen devrimci demokratik mücadelenin tecrit edilememesi de kaydedilmelidir.
 
Bu gelişmeler yerel seçimleri siyasi bakımdan daha anlamlı kılıyor. Faşist şeflik sisteminin yerelde kalıcılaştırılması çabalarını boşa çıkarmak da bu nedenle önem arz ediyor. Her siyasi özne kendi çıkarları ekseninde seçim mücadelesi sürdürecek. Burada devrimci demokrasinin asıl olarak seçimlere nasıl ve hangi pencereden bakarak hazırlandığı ile ilgilidir. Yerel seçim mücadelesini faşizme karşı özgürlük, demokrasi mücadelesinin geliştirilmesi penceresinden bakmayan, saflaşmayı buradan kurmayan her yaklaşımın sorunlu olduğunun altını çizmek gerekiyor. Salt seçimleri kazanma üzerinden kurulan, fakat faşist şeflik sistemine karşı mücadeleyi ikinci plana iten yaklaşımın geleceği yoktur. Seçim mücadelesi ve buna bağlı olarak geliştirilecek ittifakları faşizme ve kapitalist sömürüye karşı birleşik mücadelenin örgütlenmesini öne çeken bir yaklaşım seçimleri kazanmanın teminatıdır.
 
Halklarımızın umut ve özgüven kazanmasının yolu, 24 Haziran seçimleri zemininde hayata geçirilemeyen, ilerletilemeyen, ittifakların ve birlikte mücadelenin yerelleştirilmesidir. Yerel seçimler siyasi mücadelenin yerelleştirilmesi için imkanlar da sunuyor.
 
Seçimlere hazırlığın ve ittifakların hazırlanmasının en temel koşulu toplumsal temelin örgütlenmesidir. Toplumun yerelde örgütlenmesini sağlayamayan bir yerel seçim mücadelesinin geleceğinin de kazanımların korunmasının da güvencesi yoktur. Yerel toplumsal dinamikleri de kapsayacak şekilde faşizme ve kapitalist krizin sonuçlarına karşı cepheleşme politikasının çözümü kendisini dayatmaktadır. Bugünün esas sorunu merkezde ittifak yapmak değildir. Esas sorun yerelde, toplumsal temelde ittifak adımları atmaktır. Yerelde, toplumsal temelde güçlü bir karşılığı olmadığında rejim çeşitli hamlelerle bu başarıları boşa çıkarıyor, halkta 'Ne yaparsak yapalım yenemeyiz' duygusunu geliştiriyor. AKP'nin yapmak istediği de budur. Psikolojik savaş argümanlarıyla da birleşmiş bir biçimde 'Beni yenemezsiniz' demek istemektedir.
 
Oysa bugün faşist şeflik sistemini yenmenin koşulları mevcuttur. Rejim krizinin alacağı boyutları da hesaba kattığımızda, kitlelerdeki arayışlar aratacak, alternatif bir toplumsal sistemin örgütlenmesi için zemin güçlenecektir. Ekonomik kriz, adaletsizlikler ve toplumsal eşitsizlik, faşist baskı ve zor, işsizlik, yoksulluk ve halkın dayanılmaz yaşam koşulları bu arayışa şimdiden yanıt veren örgütlenmeye olan ihtiyacı artırmaktadır.
 
Yerel seçimde istediği sonuçlar çıkmayan Erdoğan'ın, "Ben bu sonuçları tanımıyorum" diyerek hemen kayyum atama yolunu seçtiğinde nasıl bir toplumsal tepki geliştirilecek? Demek ki, seçimi kazanmanın ve onu güvence altına almanın yolu faşizme karşı kitlelerin örgütlenmesi sorunudur. Asıl olarak yapılması gereken bunun örgütlü arayışları içinde olmak ve olanaklarını sağlamaktır.
 
Seçim mücadelesini faşizme karşı kitle mücadelesi sorununa bağlı ele almayan, kitlelerin mücadele kararlılığını geliştirmeyen her yaklaşım sorunludur. Bugünden ittifak tartışmaları içinde boğulmak yerine birleşik mücadelenin yerelde, toplumsal temelde nasıl geliştirileceğine odaklanmak, seçimleri kazanmanın da güvencesidir. Güvence örgütlü halktır; fabrikadaki işçi, semtteki emekçi ve işsiz, kırda yoksulluk çeken köylü, Kürt halkının mücadele dinamizmidir. Dolaysıyla, CHP de dahil, değişik partilerin emekçi tabanı ile buluşmanın koşulu toplumsal temelde yapılacak çalışmalardır. CHP tabanını devrimci demokrasiye yakınlaştırmaktan, CHP ile seçim ittifakı yapılması gerektiği sonucu çıkmaz. Merkezi olarak CHP karşı devrimci bir odaktır. CHP ile ittifak ana darbenin doğrultusunu tecrit etmekten çok güçlendirir.
 
Yaşanan ekonomik krizin halk üzerinde yaratacağı yıkıcı etkilere karşı mücadeleyi seçim mücadelesi ile birleştirmeli ve bunun yaratacağı imkanlara yaslanmalıyız. Sokağı geliştirme perspektifi taşımayan bir taktiğin başarı şansı yoktur. Zaten faşist diktatör de, iktisadi krizin seçimlere yansıması ve kitle mücadelesinin gelişme imkanlarına karşı konumlanmaktadır.
 
Bugün siyasetin, siyasi çalışmaların toplumsallaşması temel önemdedir. Toplum saflarına yerleştirilemeyen bir siyasetin geleceği olmaz. Siyasetin toplumsallaşmasının araçlarını, mekanizmalarını yaratmadığımız koşullarda halkı siyasetsiz bırakmış oluruz. Öbür türlü toplumu siyasetten de koparma tehlikesi vardır. Siyasetin toplumsallaşması ve toplumun siyasallaşmasının diyalektik ilişkisi içinde dönem taktiğini ele almak ve geliştirmek elzemdir. Şimdi daha büyük sorumlulukla birlik ve birleşik mücadele dinamosunu çalıştırma zamanı.