25 Mayıs 2025 Pazar

Bakırhan: Yerel yönetimler, yeni toplumsal sözleşmenin merkezinde bulunuyor

Demokratik Yerel Yönetimler ara dönem toplantısının açılışında konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, "Yeni toplumsal sözleşme eşitlik ve kardeşlik hukukuna dayalı büyüyen güçlenen ve birlikte var olan güçlü bir Türkiye demektir. İşte yerel yönetimler tam da bu kardeşlik hukuku ve yeni toplumsal sözleşmenin merkezinde bulunuyor" ifadelerini kullandı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Demokratik Yerel Yönetimler ara dönem toplantısını Çand Amed Kongre Merkezi'nde gerçekleştiriyor.

Toplantının açılışında konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, küresel siyasetin ciddi bir kaos ve kriz içerisinde olduğunu söyledi. Hegemonik emperyalist güçlerin bildik yöntemlerle bu krizleri aşmaya çalıştığını ifade eden Bakırhan, "Yarattıkları tahribatları gidermek yerine, açlığı, yoksulluğu, barınma sorununu, haksız ve hukuksuzluğu gidermek yerine emperyalist güçler bu kriz ve kaosu bildik yöntemlerle aşmaya çalışıyorlar" dedi. Dünyada demokrasinin gerilediğini, otoriter, tekçi rejimlerin gittikçe güç kazandığını dile getiren Bakırhan, "Bu güçleriyle de halkları, toplumları, bugün dünyanın birçok yerinde hak arayanları, direnenleri ezmeye, siyaset sahnesinden itmeye çalışıyorlar" ifadelerini kullandı.

Dünyanın savaş ve çatışmaya değil bölgesel ve küresel bir barışa ihtiyacı olduğunu belirten Bakırhan, "Dünyada barış, bölgede barış, Türkiye'de de artık çatışmaların, şiddetin son bulduğu Türklerin ve Kürtlerin kendi toplumsal barışını sağladıkları bir Türkiye'yi biz de savunuyoruz. Dünyaya kafa yoran vicdanlı insanların önerdiği küresel barışın yerelde de sağlanması gerektiğini düşünürken bunun için mücadele eden, büyük bedeller veren dünyanın en önemli siyasi geleneklerinden birisine sahip olduğumuzu belirtmek istiyorum" diye belirtti.

PKK lideri Abdullah Öcalan'ın "kardeşlik hukuku" ve "yeni toplumsal sözleşme" vurgularına işaret eden Bakırhan, şöyle devam etti: "Bu iki kavram çatışmadan çıkışın, birlikte yaşamın, ahlaki politik temelin sağlam olmasını tarif ediyor. Kardeşlik hukuku sayın Öcalan'ın dediği gibi eşitlik hukukudur. Demokratik bir zeminde eşitçe ortak yaşamdır. Yeni toplumsal sözleşme eşitlik ve kardeşlik hukukuna dayalı büyüyen güçlenen ve birlikte var olan güçlü bir Türkiye demektir. İşte yerel yönetimler tam da bu kardeşlik hukuku ve yeni toplumsal sözleşmenin merkezinde bulunuyor. Yereldeki her adım yereldeki sistemin her uygulaması her yaklaşımı aslında sayın Öcalan'ın dediği gibi yeni toplumsal sözleşmeye nasıl yaklaştığını önümüzdeki günlerde ortaya çıkaracaktır. Gerçek bir toplumsal uzlaşma Mardin'den başlar, iradesi gasp edilen Van'dan başlar. İradesi hapsedilen Colemêrg'den başlar."

'HUKUKİ ZEMİNİ MECLİS SAĞLAYACAKTIR'
Devletin adım atarak hukuki bir süreç işletmesinin hayati önemde olduğunu vurgulayan Bakırhan, "TBMM bu hukuki sürecin ana adreslerden birisidir. Bu kardeşlik hukuku, bu toplumsal sözleşme TBMM'nin ortaya koyacağı pratiklerde vücut bulacaktır. Niye Meclis? Çünkü barış ve çözüm sadece toplumsal değil aynı zamanda hukukidir. Hukuki zemini meclis sağlayacaktır. Niye Meclis? Çünkü barış sadece iyi niyet beyanlarıyla değil yasalarla güvence altına alınırsa barış olur" dedi.

'KAYYUMLAR BİR AN ÖNCE GERİ ÇEKİLMELİDİR'
Hala çok sayıda belediyelerine kayyum atandığını, belediye eşbaşkanlarının tutsak edildiğini belirten Bakırhan, "Bu ülkeyi yönetenler yerele bakmalı, bahsettiğimiz kardeşlik hukukunu yerelden yeşertmeleri gerekiyor. Bu vesileyle kayyumlar bir an önce geri çekilmelidir. Barış güvercini dediğiniz Ahmet Türk ve eşbaşkan ve yönetimimiz tekrar Mardin'i yönetmelidir. Kayyum atadığınız belediyelerdeki kayyumları çekmeniz gerekiyor. Siyasi tutsak belediye eşbaşkanlarımızın, seçilmiş arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılması gerekiyor" diye belirtti.

Yerel yönetimlerin devletin demokratikleşmesi için bir ayna, köprü ve yol haritası olduğunu söyleyen Bakırhan, "Biz yerel demokrasi derken katı merkeziyetçi bir anlayışın tekrar bu topraklardaki halklara giydirilmesini asla kabul etmeyiz. Merkezi sağlam tutmak istiyor olabilirler. Kimi kaygılarını da anlarız ama eğer merkez bu ülkenin güvenliği, geleceği düşünülüyorsa o zaman bunun tek güvencesi yerel demokrasidir. Yerelde demokrasinin güçlendirilmesidir" dedi.

'İKTİDAR MEDYASINDA KULLANILAN DİL ÇOK RAHATSIZ EDİCİDİR'
Dile dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizen Bakırhan, "Demokratik toplum ancak demokratik bir dil üzerinden inşa edilebilir. Barış süreci dille şekillendirilir. İktidarın medyasında kullanılan dil ve söylemler çok rahatsız edicidir. Eminim siz de rahatsız oluyorsunuz, size oy veren o onurlu, vazgeçmeyen, 3 dönemdir kayyıma rağmen yanımızda duran halkımız da rahatsızdır. Bu dil toplumsal barışı dinamitliyor. Dolayısıyla en başta iktidarı ve ona yakın medya kuruluşlarını dil konusunda bir samimiyet ve ciddiyete davet ediyorum" ifadelerini kullandı.

'YENİ DÖNEMDE YENİ BİR DİLE İHTİYAÇ VAR'
Belediyeler olarak demokrasi adına çok büyük şeyler yaptıklarını kaydeden Bakırhan, şöyle devam etti: "Bunca baskı ve zulüm altında yerel yönetimlerde dünya deneyimlerine Kürt deneyimi, bölge deneyimi, DEM deneyimi, ne derseniz deyin çok önemli deneyimler bırakmak gerçekten onur vericidir. Bir şeyi üzerine basa basa, altını kırmızı kalemle çizerek belirtmek istiyorum. Yeni bir döneme girdik, bu yeni dönem eskisi gibi olmayacak. Yeni dönemde yeni bir dile ihtiyaç var. Danışmanların kullandığı dili değil, bu karakteri küçük ama büyük büyük laflar eden kimi basın mensuplarının dili değil mevcut sürece uygun daha kapsayıcı bir dil kullanacağız. Aynı zamanda da mevcudu aşan bir pratik ve yoğunluk içinde olacağız."

'ESKİYİ AŞAN BİR PRATİK ORTAYA KOYMALIYIZ'
Halkın kafasındaki soru işaretlerini gidermenin önemine işaret eden Bakırhan, "Sizler sadece belediye binalarına hapsolan değil 7/24 halkın sorunlarını çözmeye çalışan yiğit, fedakar, bu mücadelenin en temel dinamiklerindesiniz. Yeni dönemde eskiyi aşan bir pratik ortaya koymalıyız. Dün bir çalıştıysak, bir ziyaret yaptıysak, bir insana dokunduysak bugün 2-3-5 yapmak zorundayız. Çünkü milyonlarca insanın bu sürecin başarıya ulaşması için bizden beklentileri var. Bizlere umudunu bağlayan milyonlar var. Demokratik bir zeminin oluşmasıyla birlikte nefes alabilecek 86 milyon insan var" dedi.