11 Mart 2025 Salı

AGİF seçimlere ilişkin tutumunu açıkladı

Almanya'da 23 Şubat'ta yapılacak seçimlere girecek burjuva partilerin gündeminde halkın yaşam koşullarını iyileştirmeye yönelik bir plan olmadığını kaydeden Almanya Göçmen İşçiler Federasyonu (AGİF), işçi ve emekçileri, kadınları, LGBTİ+'ları, gençleri, ırkçı söylem ve politikalardan uzak, tüm ezilenlerin haklarını savunan, bunun için ortaya bir pratik koyan antifaşist parti ve adaylara oy vermeye çağırdı.

Almanya Göçmen İşçiler Federasyonu (AGİF), yaklaşan federal seçimlere  dair tutumunu açıkladı. 7 Kasım 2024'te Almanya Başbakanı Olaf Scholz'ın (SPD), neoliberal FDP'den Maliye Bakanı Christian Lindner'in görevden alındığını ve "Ampel Koalisyonu"nun sona erdiğine yönelik duyurusunun hatırlatıldığı açıklamada, tarihin en sevilmeyen hükümetinin de kendisini böylelikle feshettiğini belirtti.

Almanya'da insanların yaşam koşullarının gittikçe kötüleştiğine işaret edilen açıklamada, "Korona pandemisi, kapitalizmin yaklaşan ekonomik krizini hızlandırdı. Birçok yerde üretim durdu, fiyatlar aşırı yükseldi, tedarik zincirleri kesintiye uğradı, demokratik haklar kısıtlandı, sosyal izolasyon arttı ve ataerkil şiddet yoğunlaştı. Egemenler, kendi sınıflarının çıkarlarını korumak için ellerinden geleni yaparak, hayat pahalılığının yükünü emekçilerin omuzlarına yıktılar" denildi.

'SAVAŞ ÖLÜM VE YOKSULLUK DEMEKTİR'
Açıklama, şöyle devam etti: "Bu kriz sırasında, Ukrayna topraklarında ABD/NATO ile Rusya arasında emperyalist bir savaş başladı. Almanya, ABD'nin baskısıyla Rusya ile olan ekonomik ilişkilerini sona erdirmek zorunda kaldı ve nispeten ucuz gaz ve petrol eksikliğini derinden hissetti. Bunun sonucunda yeni bir zam dalgası başladı ve emekçilerin yaşam koşulları daha da kötüleşti. 

'SİLAHLANMAYA PARA VAR AMA HALKA YOK'
"Okullar, hastaneler, kreşler ve daha birçok alan için resmi olarak para olmadığı söyleniyor. Ancak iş orduyu silahlandırmaya gelince, 100 milyar Euro'luk yeni borçlanma rahatlıkla yapılabiliyor. Almanya, dünya pazarındaki payını artırmaya çalışıyor. Silahlanma ve toplumun militarize edilmesi, bizi felakete sürükleyecek tehlikeli adımlardır. Bu nedenle, toplumun militarize edilmesine karşı her zamankinden daha kararlı bir tutum sergilemek zorundayız.

'SEÇİMLERDEN SONRA YENİ BİR YOKSULLUK DALGASI KAPIDA'
"23 Şubat'ta yapılacak seçimlere girecek olan burjuva partilerin gündeminde, yaşam koşullarımızı iyileştirmeye yönelik bir planlama yok. Seçimlerin ardından yeni bir  yoksulluk dalgasının geleceği çok aşina. Sadece Ekim 2024'te bin 500'den fazla kişi ve şirket iflas başvurusunda bulundu – bu, son 20 yılın en yüksek rakamı. Son çeyrekte neredeyse 4 bin kişi iflas etti ve bu sayı, 2008/2009 dünya ekonomik krizine çok yaklaşıyor. Otomotiv sektöründe on binlerce işyerinin kapatılması planlanıyor. Otomobil üreticisi Volkswagen (VW) en az üç fabrikasını kapatmayı düşünüyor. Ford'un Köln tesisleri 2 binden fazla işçiyi işten çıkarmayı değerlendiriyor. BMW ve Audi ise çalışanlarının maaşlarını aşağıya çekmeyi planlıyor. 

'BİZE ÖLÜMÜ GÖSTERİP SIRMAYA RAZI OLMAMIZ DAYATILIYOR'
"Karl Marx, burjuva seçimlerini alaycı bir şekilde şöyle tarif etmişti: 'Dört yılda bir, halkı parlamentoda ezip sömürecek olan egemen sınıfın hangi üyesinin olacağına karar verme hakkına sahibiz.' Günümüzde de işçi sınıfının bir kesiminin seçimlerden büyük umutlar beklediğini gözlemleyebiliriz. Birçok seçmen, 'daha az kötü' olarak gördüğü bir partiye oy veriyor. Ancak faşist AfD dışındaki partilerin 'merkez' partiler olduğu yanılgısına düşmek büyük bir hata olur. SPD, CDU/CSU, Yeşiller ve BSW gibi partiler sistemin bir parçasıdır ve emekçilerin yaşam koşullarını iyileştirmek için hiçbir adım atmayacaklardır. Bu partilerin, göçmenleri ve mültecileri günah keçisi olarak kullanarak gerçek sorunların üstünü örttüğü açıktır.

"Örneğin, CDU adayı Friedrich Merz seçildiği takdirde sert bir sağ politika izleyecektir. Yıllarca Almanya'nın bankaları ve büyük şirketleri için güvenilir bir ortak olarak çalışan BlackRock'un eski başkanı olan Merz, mültecilere karşı nefret politikası güdeceğini ve sosyal devleti daha da zayıflatacağını çoktan duyurdu. Geçtiğimiz dönemde Federal Meclis'te AfD ile dolaylı iş birliği yaparak ahlaki bir sınırının olmadığını gösterdi. Yeşillerin savaş yanlısı politikaları devam edecek. Rus emperyalizmine karşı verdikleri savaşta ısrarla silahlanma bütçesini artıracaklar. Almanya'nın savunma harcamalarını ekonomik üretimin yüzde 3,5'ine çıkarmayı ve Ukrayna'ya yapılan silah sevkiyatlarını genişletmeyi hedefliyorlar. Bu ise Ukrayna topraklarında yürütülen emperyalist savaşı daha da kızıştıracaktır. Yeşiller de emekçilerin ve ezilenlerin sorunlarına çözüm sunmamaktadır. Sol Parti (Die Linke), iktidar ortağı olduğu her yerde kapitalist politikaya kolayca boyun eğdiğini defalarca gösterdi. Berlin'de 'Deutsche Wohnen & Co. Enteignen' girişimini halkın iradesine rağmen boşa çıkarması bunun en net örneklerinden biridir. Scholz'un SPD'si ise, Cum-Ex skandalında milyarlarca Euro'yu sermaye sınıfına peşkeş çekmiştir. Bunlar, işçi sınıfına gerçek bir perspektif sunamazlar. Orta ve küçük burjuvazinin çıkarlarını savunan ve bunu sağ popülist söylemlerle süsleyen BSW (Bündnis Sahra Wagenknecht) de seçimlerde bir seçenek değildir. Küçük burjuvaziyi kendine çekmeyi amaçlayan bu 'cephe' stratejisi yalnızca sermaye sınıfının çıkarlarına hizmet eder.

'ÇÖZÜM SOSYALİZMDE'
"Yalnızca eşitlikçi ve halkın ihtiyaçlarına göre şekillenen bir üretim biçimi, kapitalizmin içinde olduğu krize son verebilir. Bunun için üretim araçlarının kamulaştırılması gerekmektedir. İnsanların kendi ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde örgütlendiği bir toplum, bizim en büyük hedefimizdir. Burjuva partilerinin hiçbiri bu hedefi benimsememektedir. Bu nedenle, Almanya'da (ve başka yerlerde) işçiler, kadınlar, gençler ve LGBTİ+'lar seçimlerden sonra da baskı ve sömürü altında kalmaya devam edecektir. Kapitalistlerin bu oyununa karşı, tek seçenek sosyalizmdir. Hiçbir burjuva parti, işçi sınıfı ve ezilenler için köklü bir değişim sağlayamaz. Bu nedenle, işçi sınıfının ve tüm ezilenlerin oy verecekleri parti seçim zaferi kazanma olasılığına göre değil, ideolojik duruşlarının sosyalizme ne kadar yakın olduğu temelinde belirlenmelidir. AGİF olarak, tüm işçi ve emekçileri, kadınları, LGBTİ+'ları, gençleri, ırkçı söylem ve politikalardan uzak, tüm ezilenlerin haklarını savunan, bunun için ortaya bir pratik koyan antifaşist parti ve adaylara oy vermeye çağırıyoruz."