8 Mart bizimdir, özgürlüğümüz bizimdir!
Bu yılki 8 Mart, yeni başlangıçların ve değişimlerin vesilesi yapılmalıdır. Eşit ve özgür bir yaşamı kazanmak ve kadın devrimi programını kadın kitlelerine taşımak için yürünmelidir. Kadın kitleleri arasında kök salınmalıdır. Üzerimizdeki ölü toprağı atılmalı, örgütlenmedeki kireçlenmeler çözülmelidir. Parti içerisindeki erkek konformizmini yıkmanın, erkeklikle yüzleşmenin, sosyalist kadınlar olarak siyasetin merkezine yürümenin, özneleşmenin yolları bulunmalıdır.
Erkek egemen, faşist AKP-MHP iktidarı, yerel seçimlere doğru giderken "sahte" vaatleriyle kadınlara dönük saldırıların üstünü örtmenin ve kadın kitlelerini kazanmanın arayışı içerisinde. Vaatleri, ittifak tartışmaları, ayrışmalar ve her şeyden öte coğrafyamızdaki ağır siyasal sorunlar nedeniyle 2024 yerel seçimleri de genel seçim havasında yaşanıyor.
Erkek egemen sömürü düzeninin temsilcisi partilerin yerel seçimlerde kadınlara dönük vaatleri incelendiğinde; kadınları ev kölesi, çocuk doğurma makinesi ve ucuz işgücü yapmanın, erkek cinsiyle "milli-yerli aile" politikasını güçlendirmenin, çeyiz yardımı adı altında erken yaşta evliliğe teşvikin, kadının boşanmaması için sosyal yardıma muhtaç edilmesinin, ev ve bakım işlerinin kadının sırtına yüklenmesinin yollarını arıyor. Vaatlerinde kadınların çalışma koşullarına, ücret sorunlarına, iş saatlerinin düzeltilmesine, güvencesiz, esnek ve sigortasız çalıştırılmasına, sendikalı oldukları için işten atılmalarına dair tek bir kelime bile olmadığı görülüyor. Emekçi, işçi ve genç kadın kitlelerine; kadının emeğini görmeyen, bedenini, özgürlüğünü denetleyen, kadını "ev" ve "aile" içinde erkeğe göre tanımlayan, kadın kitlelerinin bilincini, aklını ve iradesini küçümseyen, kadını nesneleştiren, kadına yönelik şiddetin durdurulması için çözüm önerisi yapmayan, erkek egemenliğini koruyan ve güçlendiren söylemleri dile getiren kapitalist erkek egemen sömürü düzeninin temsilcisi partilere yerel seçimde oy vermeme çağrısı yapılmalıdır.
Faşist erkek egemen rejim, toplumu politik islamcı temelde yeniden inşa etmek, cinsiyetçi rejimini ve sermaye egemenliğini korumak için kadın ve LGBTİ+'lara yönelik saldırılarını her geçen gün artırmaktadır. 2023 yılının cins savaşı bilançosuna baktığımızda en az 315 kadın katledilirken, 283'ü "şüpheli" bir şekilde öldürüldü. 205 kadına güvenli diye adlandırılan evler mezar oldu. Erkek yargı ceza indirimi politikasından vazgeçmedi. Fail erkeklere çoğu zaman ne karakolda ne savcılıkta herhangi bir yasal işlem yapılmadı. Erkek yargı aldığı kararlarla erkek cinsinin yanında saf tuttuğunu gösterdi. Hayatımıza şüpheli ölümler kavramını sokarak, kadın cinayetlerinin faili meçhul olarak kalmasını sağladı. Kadın özgürlük mücadelesinin ve LGBTİ+'ların politik faaliyetleri, eylemleri yasaklandı, tutuklama, katliam saldırıları, gözaltında cinsel şiddet işkencesi, Kürdistan'da taciz, tecavüz ve cinsel istismar saldırıları kesintisiz bir şekilde bu dönemde de devam etti. Geleneksel aile kurumunun yok olduğu propagandasını yaparak LGBTİ+'lara yönelik saldırıları merkezine koydu, bu politikayla ezilen sınıfları saflaştırmaya ve yedeklemeye, tabanını konsolide etmeye çalıştı.
Faşist blokun tüm saldırılarına ve kuşatmasına rağmen kadın hareketi sokakta militan, mücadeleci yanını korumayı, sokak yasaklarını aşmayı başardı. Mücadeleci tarzı ile emekçi sol harekete sadece moral veren olmadı, yol gösteren olmaya ve cesaret vermeye de devam etti. Bu niteliğine rağmen 2023 genel seçimleri öncesinde "yasaklı son 8 Mart" fikrinin Erdoğan'ın yeniden kazanmasıyla hayal kırıklığına dönüşmesi tüm muhalif güçlerde olduğu gibi kadın hareketinde de bir tür politik irade kırılması yarattı. Eylem ve örgütlenme gücünde aşınma oluştu. Politik saldırılardan dolayı geri çekilmeler, eylemsel daralmalar yaşandı. Tüm dinamikliğine rağmen eylem tarzı, mücadele araçları, politik müdahale gündemleri bakımından bir sınıra geldi ve tıkanma hali içinde. Bu sınırları ve tıkanmayı aşmak, erkek egemenliğinin politik temsilcileriyle militan ve kararlı mücadele etmek için yerel seçimler ve 8 Mart önemli bir fırsat. Cins savaşında cepheleşme ve ittifak politikasının nasıl şekilleneceğini, kadın hareketinin yaşadığı daralmayı aşıp aşmayacağını, yeniden politik iddiasını kuşanıp kuşanmayacağını belirleyecek bir dönemin içerisine giriliyor.
Sosyalist kadınlar bu yılki 8 Mart'ta çalışmalarında emekçi kadınları örgütlemede, erkek egemen blokun cins, emek ve beden sömürüsü politikalarını teşhir etmede, yoksulluğa, şiddete, savaşa karşı kadınların öncü eylemlerini örgütlemede daha etkin olmalı, politik etkisini büyütmeli, mücadele araç ve biçimlerinde çeşitlilik sağlayarak erkek devletle kadın cinsi arasında derinleşen çelişkiyi sokağa taşımalı, cins ayaklanmasına dönüştürmeli. Seçim süreci, sosyalist kadınlara bunu başarmanın zeminini ve fırsatını sunuyor. Sosyalist kadınlar bu zemini iyi değerlendirmeli, biriken mücadele deneyimlerini, enerjisini, bilincini arkasına almalıdır. İşçi, emekçi, genç kadın kitlelerine yaygın, sürekli, yerel ve yerinde gitmenin, somut, yüz yüze ilişki kurmanın, politik çalışmada "her gün 8 Mart" perspektifiyle hareket etmenin, yeniden kadın partisi gibi çalışma tarzının kazanılması için ısrarcı olunmalıdır.
8 Mart çalışması örgütlerin daralan kadro yapısıyla, kadın kitlelerine yabancılaşmanın yaşandığı, yerel çalışmanın hemen hemen hiç olmadığı, kadınlar arasında çalışmaya ilginin zayıfladığı zorlu bir dönemde örgütlenecek. Komünist kadın Clara Zetkin'in, "Her istek kendine yol bulur" sözü, bu yılki 8 Mart çalışmasının parolası olmalıdır. O zaman bu yılki 8 Mart yeni başlangıçların ve değişimlerin vesilesi yapılmalıdır. Eşit ve özgür bir yaşamı kazanmak ve kadın devrimi programını kadın kitlelerine taşımak için yürünmelidir. Kadın kitleleri arasında kök salınmalıdır. Üzerimizdeki ölü toprağı atılmalı, örgütlenmedeki kireçlenmeler çözülmelidir. Parti içerisindeki erkek konformizmini yıkmanın, erkeklikle yüzleşmenin, sosyalist kadınlar olarak siyasetin merkezine yürümenin, özneleşmenin yolları bulunmalıdır.
Sosyalist kadınlar, yakın dönemde gerçekleştirdikleri son kongresinin ve kurulan örgütlerinin iradesini, coşkusunu ve gücünü arkasına alarak, birçok kentte ve alanda DEM Parti'nin kadın adayları etrafında yerel seçim ve 8 Mart çalışmalarını örgütlemelidir. DEM Parti'nin gerek eşbaşkanlık, adaylıklardaki fermuar sistemi, gerekse yayınladığı seçim kadın beyannamesi ile cins özgürlükçü yerel yönetim anlayışını kadın kitlelerine taşımalıdır.
İşte bu tabloda 8 Mart'a doğru giderken; "Eşit ve Özgür Bir Yaşamı Kazanmak İçin 8 Mart'a" şiarının içeriği somutlaştırılmalı, kitle çalışmasında ete kemiğe büründürülmelidir. Emekçi kadınların sorunları ve talepleri dile getirilmeli, cins özgürlükçü ve eşitlikçi yerel yönetimler propagandası enerjik bir şekilde yapılmalıdır.
Sosyalist kadınlar başta olmak üzere, bütün parti örgütleri kadın kitlelerinin nasıl örgütleneceğini, kaç komisyon kurulacağını, kaç ev toplantısı yapılacağını, 8 Mart mitinglerine ve eylemlerine katılım hedefinin ne olacağını planlamalı ve harekete geçmelidir. Odaklı, hedefli ve sistematik bir çalışma örgütlenmeli, kadınlar arasında çalışma için belirlenen pilot bölgede yerleşik konumlanmalı, politik kitle ajitasyon ve propaganda çalışmasında süreklilik sağlanmalıdır. İlçelerde, semtlerde kurulan kadın seçim bürolarında çeşitli kadın buluşmaları ve etkinlikleri, kahvaltılar, söyleşiler, forumlar, müzik dinletileri, özsavunma dersleri örgütlenmelidir. Kadın ve Yaşam bülteni etrafında komisyonlar, kadın muhtar adaylar etrafında gönüllü grupları kurulmalıdır. Takas pazarları kurulmalı, bildiriler-el ilanları dağıtılmalı, afişler asılmalıdır. Emekçi evlerinde, tekstil atölyelerinde kadın toplantıları örgütlenmeli, lise önlerinde anketler yapmalı, fanzinler dağıtılmalıdır.
8 Mart'a sayılı günler kaldı. 8 Mart'ı ve yerel seçimi kazanmanın yolu kadın kitlelerine sürekli gidişi örgütlemekle, kadın kitlelerinin harekete geçirilmesiyle, seferber edilmesiyle, bütün parti örgütlerinin kadın partisi gibi çalışma tarzını kazanmasıyla mümkündür. Ayrıca bu yıl 8 Mart'ın enerjisi, örgüt biçimleri ve kitle çalışması 8 Mart günü bitmeyecektir. 8 Mart özgün kadın çalışmaları seçim faaliyetleri formunda 31 Mart'a kadar sürecektir. Yerel seçim politikası kapsamında kadınlar arasında kesintisiz ve sistematik çalışma örgütlemenin olanakları mevcuttur. Faşist erkek egemen iktidarın, seçimlerin hemen ardından kadınlara karşı acımasızca sürdürdüğü cins savaşı politikasında ısrar edeceği kesindir. Eşit ve özgür bir yaşam kazanmak için yaşamın her alanında, fabrikalarda, meydanlarda, okullarda kadınların sesi duyurulmalı, kararlılığı, militanlığı gösterilmelidir. 8 Mart bizimdir, özgürlüğümüz bizimdir!
*İşçi Sınıfı ve Ezilenlerin Sesi ATILIM gazetesinin 23 Şubat tarihli 156. sayı başyazısı.