22 Kasım 2024 Cuma

1 Temmuz'da hayatı durduruyoruz!

Kadın özgürlük mücadelesinin birikimi ile emekçi sol hareketin antifaşist mücadele birikimi sözleşmeden çekilme süresinin bittiği 1 Temmuz'da hayatı durduruyoruz kampanya pratiğinde birleşmelidir. "İstanbul Sözleşmesi'nden Vazgeçmiyoruz! 1 Temmuz'da Hayatı Durduruyoruz" şiarlı güncel politik çarpışmaya sadece kadın hareketinin politik özneleriyle yüklenme olmamalıdır. Emekçilerin ve ezilenlerin saflaştırması ve birleşik mücadelenin yaratılması mevcut politik çalışmada gözetilmesi gereken temel halkalardan biridir.

Erkek egemen faşist rejim bir gece darbesiyle İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesinin tepkilerini azaltmak ve aldığı bu kararın meşru zeminini oluşturmak için kadına yönelik şiddeti nasıl azalttığını, KADES uygulamaları ile şiddeti nasıl önlediğini, Bursa'da eşini döven erkeği nasıl tutukladığını topluma gösterme çabasında. Bu nedenle saray medyası aracılığıyla sözleşmenin İslami geleneksel-heteroseksist aile yapısını oluşturmasına, "makbul kadının" yaratılmasına engel olduğuna, genç kuşağı evlilik ve aile kurumundan uzaklaştırdığına, LGBTİ+'lığı özendirdiğine dair de ikna etme arayışında.

AKP iktidarı erkek egemen rejimin kurumsallaşması ve sürekliliğinin sağlanması, aile ve nüfus politikalarının hayata geçirilmesi, kadın kazanımlarının ortadan kaldırılması için kadın hareketine çok kapsamlı bir saldırı planı hazırlamış durumda. İstanbul Sözleşmesi'nden çekilerek, kadınların inkar-imha edilmesini, LGBTİ+'ların ötekileştirilmesini, heteroseksist aile yapısının onaylanmasını, ev içi sömürüsünün ve köleliğinin artmasını, boşanma, nafaka ve kürtaj yapma hakkının kalkmasını, kadını koruyan yasaların iptal edilmesini, şiddete uğrayan kadınların karakola, yargıya başvuru yapmasını engellemeyi hedeflemektedir. Kadın özgürlük mücadelesinin uzun yıllar mücadele ederek, emek vererek, bedel ödeyerek kazandığı haklara saldırarak, gasp ederek kadınların ölümüne açıkça davetiye çıkarmaktadır.

Kuşkusuz ki sözleşmeden çıkılmasının en belirgin sebebi, AKP'nin derinleşen yönetememe krizi karşısında faşist şeflik rejimini güvencelemek için giriştiği ittifakların taleplerini, kendi tabanından gelen erkek egemen tutumları, pandemi döneminde sermayenin karı için kadınların eve geri gönderilmesi talebini karşılama isteğidir. Bu politikaların hayata geçmesinin önündeki en büyük engel ise kadın hareketinin erkek egemen politikalara karşı sokak mücadelesindeki ısrarı, 8 Mart ve 25 Kasımlarda ortaya koyduğu birleşik, kitlesel, militan duruşu, rejimi tavize zorlayan cins savaşımı, özsavunma bilincinin gelişmesi, LGBTİ+'ların onur yürüyüşleri, kadın mücadelesinin ilkeleridir.

Kadın hareketi bazı politik mücadele anlarında AKP'ye geri adım attırsa da çarpışma uzun bir süredir denge durumundaydı. Bu saldırıyı püskürtmenin ve çarpışmayı kazanmanın yolu ancak kadın kitleleri arasında örgütsel bir güç haline gelinmesiyle, tüm toplumsal kesimlerin İstanbul Sözleşmesi'ne sahip çıkmasının sağlanmasıyla, saflaşmanın derinleştirilmesiyle, cins çelişkisinin büyütülmesiyle, kazanımların ve hakların koruma mücadelesinin verilmesiyle, fiili meşru mücadele tarzının geliştirilmesiyle, etkin ve yaygın ajitasyon ve propaganda gücünün örgütlenmesiyle, ittifak genişliğinin oluşturulmasıyla, kapsamlı, uzun erimli bir mücadele planının çıkarılmasıyla mümkün. Ve ayrıca cins mücadelesi ile antifaşist mücadele birleşmediği, risk almayan mücadele tarzından kopuş sağlanmadığı ve faşizmi yenme stratejisi ile hareket edilmediği sürece faşist rejim karşısında büyük bir politik başarı elde etmenin koşulları yoktur.

Kadın hareketinin politik-eylemsel duruşunun sınanacağı, direne direne, birleşe birleşe kazanacağı, saray rejiminin rahatını ve huzurunu kaçıracağı, filli meşru mücadele hattının yükseltileceği bir dönemin öngünlerindeyiz.

Kadın özgürlük mücadelesinin birikimi ile emekçi sol hareketin antifaşist mücadele birikimi sözleşmeden çekilme süresinin bittiği 1 Temmuz'da hayatı durduruyoruz kampanya pratiğinde birleşmelidir. "İstanbul Sözleşmesi'nden Vazgeçmiyoruz! 1 Temmuz'da Hayatı Durduruyoruz" şiarlı güncel politik çarpışmaya sadece kadın hareketinin politik özneleriyle yüklenme olmamalıdır. Emekçilerin ve ezilenlerin saflaştırması ve birleşik mücadelenin yaratılması mevcut politik çalışmada gözetilmesi gereken temel halkalardan biridir. Kadın devriminin müttefiki olan sosyalist erkekler de bu çarpışmada, cepheleştirme politikasında politik görevler üstlenmek zorundadır. Kadın partisi gibi hareket etmenin politik çalışma ilkeleri hayata geçirmeli, kendi cinslerinin erkek egemen cephede yer almaması için mücadele etmeli, 1 Temmuz anında örgütlenecek enva-i çeşit eylemlere kadın kitlelerin seferber edilmesinde görev almalıdır.

1 Temmuz'a kadar örgütleyeceğimiz politik çalışmanın anda kazanılması için öncesinde emekçi semtlerinde gösteriler ve yürüyüşlerin, etkin ve yaygın kitle ajitasyon ve propaganda faaliyetlerinin, kitleleri bir araya getirme ve hayatı durdurma eylemiyle ilişkilendirme amaçlı söyleşilerin, panellerin, forumların, meclislerin, kürsülerin, kültürel ve sanatsal etkinliklerin, ev toplantılarının örgütlenmesi, sosyal medyanın etkin kullanılması, hayatı durdur ağlarının, yaşamak istiyoruz inisiyatiflerinin, imza toplama halkalarının kurulması, pankartların asılması, yazılamaların yapılması, bildirilerin dağıtılması, katledilen ve özsavunma hakkını kullanan kadınların mahkemelerinin takip edilmesi, LGBTİ+ hareketinin bayraklarının asılmasıyla olanaklıdır. Ön çalışmanın amacı kadın kitleleri arasında AKP'ye, erkek egemenliğine geri adım attıracağımızın inancını, cesaretini, kararlılığını ve iradesini oluşturmaktır.

1 Temmuz'da hayatı durdurma hedefli güncel politik çarpışmaya birleşik tarzda yüklenmek, kadınlar durduğunda hayatın durduğunu göstermek, kadın kitlelerinin bulunduğu her yerde eyleme katkısını sağlamak için mücadele edilmelidir. 1 Temmuz'da kent meydanlarında eylemlerden emekçi semtlerde yürüyüşlere, belirli devlet kurumları önünde teşhir açıklamalarından işgallere, şehir içi veya şehirler arası yollarda blokaj hareketlerinden işyerinde iş durdurmaya, pankart asma eylemlerinden tencere-tava çalmaya, LGBTİ+ hareketinin bayraklarının taşınmasından balkonlarda, pencerelerde hayatı durduruyoruz pankartlarının asılmasına, dans etmelerden şarkı söylemeye, kokart takmadan korna çalma eylemlerine kadar enva-i çeşit eylemlilikle 1 Temmuz'da hayat durdurulmalıdır.

Saray ile kadın hareketinin politik savaşımının netleştiği, kadınların, LGBTİ+'ların yaşamlarının, kazanımlarının, kimliklerinin, emeklerinin ciddi bir inkar-imha saldırısıyla karşı karşıya kaldığı bugünlerde büyük bir kararlılıkla, militanlıkla, cüretle, cins bilinci sorumluluğu ile İstanbul Sözleşmesi'ne ve 1 Temmuz'da hayatı durdurma eylemine sahip çıkılmalıdır. Erkek egemen faşist rejimi yenme hedefi ile kadınlar enerjilerini ortaya koymalıdır.

*İşçi Sınıfı ve Ezilenlerin Sesi ATILIM gazetesinin 14 Mayıs tarihli 12. sayı Özgür Kadın köşesi.