8 Mayıs 2024 Çarşamba

'Tutsaklara yönelik saldırıya sessiz kalmak sistemin işine yarıyor'

Hapishanelere yönelik saldırılara karşı siyasi tutsakların direnişi yükselttiğini kaydeden MATUHAY-DER Eşbaşkanı Özkan, ETHA'ya yaptığı değerlendirmede kamuoyunun sessizliğine tepki gösterdi. Demokratik kitle örgütleri ve siyasi partilerin tutsakların yaşadıklarına ve direnişlerine sessiz kalmaması çağrısında bulunan Özkan, tutsaklara ses olunduğu müddetçe devletin geri adım atmak zorunda kalacağını vurguladı.

Tutsaklara yönelik baskı, şiddet ve işkence politikaları artarak devam ediyor. İktidarlar her dönem yükselen toplumsal muhalefeti baskılamak için hapishanelerde siyasi tutsaklara saldırıyor. Bu saldırıları tutsaklar direnişle karşılarken her fırsatta da "dışarıya" dayanışma ve mücadele çağrısı yapıyor.

Pandemiyle iktidarın hapishanelere yönelik saldırıları arttı. Tutsakların görüş, spor, tedavi, iletişim gibi en temel hakları koronavirüs salgını bahane edilerek ellerinden alındı. Hasta tutsakların tedavileri yapılmadı. Tutsaklar hastaneye götürülmedi, götürüldüklerinde de çift kelepçe, çıplak arama, ağız içi araması gibi uygulamalar nedeniyle muayene ve tedavi olamadan hapishanelere geri getirildi. Hapishaneye getirildiklerinde de bu kez bazen ayları bulacak "karantina" adı altında tecritte tutuldu.

'SESSİZLİK SİSTEME YARIYOR'
Marmara Tutuklu Ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma Derneği (MATUHAY-DER) Eşbaşkanı Nesim Özkan ile siyasi tutsaklara yönelik saldırıları ve bu konudaki sessizliği konuştuk. Tutsakların tecride karşı 2020 yılı Kasım ayında başlattıkları açlık grevi direnişini sonlandırarak dışarıda yürütülecek mücadeleye devrettiğini hatırlatan Özkan, "Ama maalesef ki 'dışarıdakiler', içeriye kulağını kapatmış. Tribünden maç izleyen seyirci yaklaşımı var. Bu yaklaşımı eleştiriyoruz. Özellikle sivil toplum örgütlerinin bu kadar sessiz kalması bizi kaygılandırıyor. Çünkü sistemin istediği budur; böl, parçala anlayışı. Sivil toplum örgütleri seyirci olduğunda sistem de buna göre adım atıyor" dedi.

'TUTSAKLAR DİRENİŞİYLE SADECE DEVLETE MESAJ VERMİYOR'
Özellikle Silivri Hapishanesi'nde sürgün sevklerin gündemde olduğunu, tutsaklara ayakta sayım, "terör kimliği" taşıma gibi uygulamaların dayatıldığını vurgulayan Özkan, tutsakların dayatmaları protesto ederek üç haftadır görüşe çıkmadığı bilgisini paylaştı. Özkan, "Burada, sadece aileye ve devlete değil sivil toplum örgütlerine de mesaj veriyor tutsaklar" diye konuştu.

Sürgün sevklere dikkat çeken Özkan, bir hafta önce Bolu Hapishanesi'nden 14 tutsağın sürgün sevk edildiğini hala hangi hapishanede olduğunun öğrenilemediğini dile getirdi.

'TUTSAKLARIN SORUNU TÜM SİYASİ PARTİLERİN'
MATUHAY-DER olarak tutsak aileleriyle birlikte hareket ettiklerini ancak son dönemde aileleri sokağa çekmekte zorlandıklarını ifade eden Özkan, "Bu da bizim özeleştirimiz olsun" dedi.

2018 yılında hapishanelerden 8 tutsağın cenazesinin çıktığını hatırlatan Özkan, bu süreci bir daha yaşamak istemediklerini söyledi. Özkan, kitle örgütlerinin yanı sıra siyasi partilere, akademisyenlere, yazarlara, gazetecilere, duyarlı tüm kesimlere harekete geçme çağrısı yaptı.

'CEZASI BİTENLERİN İNFAZI YAKILIYOR'
Ellerindeki veriye göre cezası biten 60 kişinin infazının yakıldığı bilgisini paylaşan Özkan, şöyle devam etti: "Tutsakları rehine olarak tutmaya devam ediyorlar. Hangi hukuka dayanarak yapıyorlar bunu. Kendi yasalarına göre ceza verdikleri kişi 30 yıl hapis yatıyor, açlık grevine girdiyse ya da demokratik bir eyleme katıldıysa 6 yıl daha yatırarak cezalandırmaya çalışıyorlar. Tamamen keyfiyetçi ve ciddi bir sorun. İşkence sadece dayak, elektrikle olmak zorunda değil, baskı, hücreye atmak da bir işkencedir. Bunu kabul etmiyoruz."

'HASTA TUTSAKLARIN TEDAVİSİ ENGELLENİYOR'
İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) raporuna göre binin üzerinde hasta tutsak bulunduğunu, bunlardan 160'ının durumunun ağır olduğunun altını çizen Özkan, "Mehmet Ali Çelebi bir ay önce tahliye edildi, tek bir gün özgürlüğüne kavuştu. İkinci gün yoğun bakıma kaldırıldı ve şehit düştü" ifadelerini kullandı.

Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesi'ndeki kanser hastası Fatma Tokmak'ın tahliye edilmemesine tepki gösteren Özkan, şöyle devam etti: "Tedavi bir insanın hakkıdır, cezası ne olursa olsun. En kısa zamanda hasta tutsaklarla ilgili bir yasanın çıkarılmasını talep ediyoruz. Bu sisteme ve hükümete güvenmiyoruz. Bu ancak sivil toplum örgütlerinin baskısıyla olabilir. Devlet bu şekilde geri adım atmak zorunda kalabilir."