3 Temmuz 2025 Perşembe

Meliha Kayacı yazdı | İstanbullu amazonlar

"Cemiyet içinde kadınlardan bir ordu olması gerekir, kadınları korumak için" diye düşünüyordu. Bunu hayata geçirmeye çalışmıştı. İstanbullu Amazonlar; görevi kadın sultanı korumak olan ve sadece kadınlardan oluşan "Cengaver Karılar Birliği"ni kurdu. Daha sonra dağıldı ve akıbeti bilinmemektedir. Bu kadınlardan bazılarının, kadınlara zulmeden erkekleri cezalandırdığı, varlıklı erkeklerin atının ayağını tökezletip düşürterek boyunlarını kırmak suretiyle ölmelerine neden olduğu rivayetleri vardır.

Şebnem İşigüzel'in İletişim Yayınları'ndan çıkan romanı, "İstanbullu Amazonlar 1809" Osmanlı tarihinde çok kısa bir süre de olsa kadınlara dair bazı bilinmezleri gün ışığına çıkarıyor. Kitap 1808 yılının Kasım ayında tahtın varissiz kalmasına karşın Yeniçeri tarafından tahta çıkarılan ilk ve son kadın sultan olan Esma Sultan'a odaklanıyor.

Otuz yaşında, savaşçı, güzel, sezgileri kuvvetli, kadın olmayı lütuf olarak gören bir kadın Esma Sultan. Erkek dünyasının eşitsizliklerle dolu yaşamında daha küçükken babası tarafından askeri eğitimlerden geçirilmiş. İyi at biner, ok atar, kürek çeker, kalkan tutarmış. Kuzenleri Hatice Sultan ve Beyhan Sultan ile birlikte, kadınlara türlü işkenceler eden Yeniçerilerle at üstünde, meydanda savaştıkları için "İstanbullu Amazonlar" ismini almışlar. Erkek egemen dünyayı ve içinde yaşadığı erkek egemen sistemi, "Erkekler nasıl isterse öyle oluyordu dünya, öyle yaşıyordu kadınlar" sözleriyle tarif eder Esma Sultan.

Esma Sultan'ın sık sık diğer kuzenlerle (sultanlarla) sohbetlerine tanık oluyoruz romanda. Türlü entrikalar, ölümler, kardeş taht kavgalarına aşina olan saray, aynı zamanda kadınların dostluğuna, işbirliğine, dayanışmasına da tanıklık ediyor. Sohbetlerinden birinden öğreniyoruz kadınların ilk kez toplanıp isyan ettiğini; "13 Mayıs 1808'de Müslüman kadınlar ellerinde uzun sırıklar, diğer ellerinde boş sahanlar, sarayın kapısında değnekleriyle boş sahanları tıklatarak ritim tutmuşlar: "Efendimiz uyan ve bizi düşün, pahalılığa dayanamıyoruz, aç kaldık" demişler.

Adalet ve refah içinde bir toplum yaratma hayalini de kadınlarla paylaşır Esma Sultan. "Bir kadının kaderinin, öteki kadınların kötü kaderine benzememesinin çaresi, yine kadınların elindeydi. Yani o kaderi yaratan ve dayatan erkeklerin değil" demiştir. Kadınların toplumdaki geri bırakılmışlığının değişmesi ve kimi haklarının olması gerektiğini, hür dolaşabilmelerini sürekli gündeminde tutmuş, çareler aramıştır. Esma Sultan, tahttan öldürülmeden indirilmeyeceğini sezince saraydan gizlice kaçıp bilinmezde yaşamayı tercih etmiştir. Mahvolan kadın sultanın tahtı, bahtı değil, kadınlığın kaderiydi. En çok buna içerlemişti. Gizli mektuplar, günlükler, vakanüvis notlarının satır aralarına gizlenen kadın sultan…

Savaştı, şehri ve hayatı düzenledi, nasıl yöneteceğini öğrendi, ama yok sayıldı. Unutturuldu. "Cemiyet içinde kadınlardan bir ordu olması gerekir, kadınları korumak için" diye düşünüyordu. Bunu hayata geçirmeye çalışmıştı. İstanbullu Amazonlar; görevi kadın sultanı korumak olan ve sadece kadınlardan oluşan "Cengaver Karılar Birliği"ni kurdu. Güçlü kız çocukları asker olarak yetiştirildi. Otuz kadından oluşan bu birlik daha sonra dağıldı ve akıbeti bilinmemektedir. Bu kadınlardan bazılarının, kadınlara zulmeden erkekleri cezalandırdığı, varlıklı erkeklerin atının ayağını tökezletip düşürterek boyunlarını kırmak suretiyle ölmelerine neden olduğu rivayetleri vardır. Bunları kadınlara intikal eden bazı olaylar doğrulamaktadır.

Çok akıcı olan kitabı severek okuyacağınız ve daha birçok ayrıntıyı bulabileceğiniz, kendinizi macera dolu bir yolculukta hissedebileceğiniz bir roman "İstanbul Amazonları". İyi okumalar.