20 Nisan 2024 Cumartesi

Marmara hapishanelerinde işkence ve hak ihlali devam ediyor

ÖHD Marmara Hapishaneler Komisyonu, Marmara Bölgesi'ndeki cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin hazırladıkları 3 aylık raporu paylaştı. Birçok hapishane hak ihlali ve işkencenin sürdüğüne dikkat çekilen raporda, açlık grevi taleplerinin derhal kabul edilmesi için çağrı yapıldı. 
 

Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şubesi Marmara Hapishane Komisyonu, Marmara Bölgesi'ndeki hapishanelerde her ay düzenli olarak yaptıkları ziyaretler sonucunda yaşanan hak ihlallerine ilişkin hazırladıkları 3 aylık raporunu açıkladı. ÖHD üyesi Vedat Ece, Nisan, Mayıs ve Haziran ayları boyunca yapılan ziyaretlerde hapishanelerde elde edilen sorunların yanı sıra tutukluların maruz kaldığı hak ihlallerine de raporda yer verildiğini belirtti. 13 hapishanede yapılan ziyaretlerde en çok yaşanan hak ihlalinin Covid-19 salgını kapsamında alınan önlemlerden kaynaklandığına yer verildi.

'AÇIKLAMA YAPILMIYOR'
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafından 28 Haziran 2021 tarihinde yapılan resmi açıklamaya göre Türkiye genelindeki 369 hapishanede açıklama tarihi itibariyle 59 pozitif vakanın bulunduğuna yer verilen raporda, "Yine açıklama tarihine kadar Cumhuriyet Başsavcılıkları tarafından yapılan resmi açıklamalara göre 372 hapishanede toplam 372 mahpus Covid-19'a yakalanmıştır. 46 mahpus hastanede tedavi görmekte iken 326 mahpus ise hapishane koşullarında tedavi olmuştur. Ayrıca 114 Mart 2020 tarihinden bu yana hayatlarını kaybeden 22 hükümlü/tutuklunun kronik rahatsızlıkları nedeniyle salgın öncesinde veya salgın sırasında hastanelerde tedavi edildikleri, 16 hükümlünün Kovid-19 virüsüne bağlı olarak bağışıklık sistemlerinde gelişen komplikasyonlar sebebi ile 12 tutuklunun ise Covid-19 virüsüne bağlı olarak ceza infaz kurumundan tahliye edildikten sonra vefat ettiği tespit edilmiştir. Ayrıca 13 Nisan 2020 tarihinde Adalet Bakanlığı tarafından 79 ceza infaz kurumu personelinin Covid-19 testinin pozitif çıktığı açıklanmıştır. Bu tarihten sonra ceza infaz kurumu personeline ilişkin herhangi bir açıklama yapılmamıştır" ifadelerine yer verildi.

'ÇIPLAK ARAMA İŞKENCESİ DAYATILIYOR'
Raporda ziyaret edilen hapishanelerde rastlanan hak ihlalleri tek tek sıralandı. Birçok hapishanede tutuklulara çıplak aramanın dayatıldığına vurgu yapılan raporda, "Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Avrupa Cezaevi Kuralları hakkında 2 nolu Tavsiye Kararında özgürlüğünden yoksun bırakılmış olan herkesin cezalandırılmalarına veya tutuklanmalarına hükmedilen kararla yasal olarak ellerinden alınmayan tüm haklara sahip olmaya devam ettiği, bu nedenle özgürlüğünden yoksun bırakılmış herkese insan haklarına saygı çerçevesinde davranılması gerektiği belirtilmiştir. Bununla birlikte mahpuslara sağlanan barınma ve özellikle uyku koşulları insan onuruyla ve mümkün olduğunca özel hayatın gizliliğiyle bağdaşması gerektiği, iklim koşulları ve özellikle metrekaresi, havanın küp hacmi, aydınlatma, ısıtma ve havalandırma açısından sağlık ve hijyenin gereklerine uygun olması gerektiği vurgulanmıştır" denildi.

'TECRİT HUKUKA AYKIRIDIR'
Salgının ilk başlarında yapılan infaz düzenlemesine yer verilen raporda, bu düzenlemeden siyasi tutukluların kapsam dışı bırakılması hatırlatıldı. Salgın gerekçe gösterilerek tutukluların birçok hakkının ellerinden alındığına değinilen raporda, "Pandemi öncesi dahi özellikle sohbet ve spor hakkı gibi ortak alan faaliyetlerinin uygulanmasında sorunlar yaşanırken ve bu uygulamalar kanunda öngörülen sürelerde ve şekillerde uygulanmazken pandemiyle birlikte alınan önlemler kapsamında hapishanelerde tecrit en üst düzeye ulaşmıştır. Mahpusların gerek dış dünya gerekse hapishane içerisinde diğer mahpuslarla olan ilişkinleri neredeyse tamamen kesilmiştir. Dolayısıyla rapora konu edilen hapishanelerde tecrit çok yoğun olarak yaşanmaktadır. Tecrit uygulaması, İHAM tarafından kişinin bedensel veya ruhsal sağlığı üzerindeki etkileri gibi kriterlere bağlı olarak insanlık dışı veya onur kırıcı muamele kapsamında değerlendirilmektedir. Bu sebeple hukuka aykırıdır" ifadelerine yer verildi.

'MAHPUSLARIN İYİ HALİN BELİRLENMESİNE İLİŞKİNDİR'
Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmeliğin 29 Aralık 2020 tarihinde Resmi gazetede yayımlandığına değinilen raporda, şöyle devam edildi: "Bu yönetmelik 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 13 ve 89. maddeleri dayanak alınarak hazırlanmıştır. Dayanak alınan maddeler mahpusların değerlendirilmesi ve iyi halin belirlenmesine ilişkindir. Mahpus hakkında yapılacak değerlendirme için dayanak maddeler uyarınca; ceza infaz kurumlarında bulundukları tüm aşamalarda; ceza infaz kurumlarının düzen ve güvenliği amacıyla konulmuş kurallara uyup uymadığı, haklarını iyi niyetle kullanıp kullanmadığı, yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirip getirmediği, uygulanan iyileştirme programlarına göre toplumla bütünleşmeye hazır olup olmadığı, tekrar suç işleme ve mağdura veya başkalarına zarar verme riskinin düşük olup olmadığı hususlarını gözetilmesi ve bunun sonucunda koşullu salıverilme hakkının kullanımında belirleyici olan iyi hal tespitinin yapılması istenmektedir."

'AÇLIK GREVİ TALEPLERİ KARŞILANSIN'
PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin sonlandırılması ve artan hak ihlallerini protesto etmek amacıyla 27 Kasım'da başlatılan süresiz-dönüşümlü açlık grevi eylemine de değinilen sonuç bölümünde, "Eyleme katılan kişi sayısı hapishaneden hapishaneye değişiklik gösterse de mahpuslar ortalama ikişer-üçer kişilik gruplar ile on beşer günlük açlık grevi yapmaktadır. Mahpusların talebi ise; Türkiye'nin taraf olduğu Uluslararası Sözleşmeler, Anayasa ve Ceza İnfaz Kanununda güvence altına alınan temek hak ve özgürlükler doğrultusunda Abdullah Öcalan üzerindeki hukuka aykırı tecridin son bulması, Öcalan'ın ailesi ve avukatları ile görüşmesinin sağlanmasıdır. Pandemiden ötürü ağır hak ihlallerinin yaşandığı, mahpusların ihtiyaç duydukları tedaviye dahi erişemediği bu dönemde açlık grevlerinin sürmesi halinde geri dönülemez nitelikte ağır sonuçlar doğuracağı ortadadır.

Salgın sürecinde hapishanelerde artan hak ihlallerine yönelik hazırlanan raporlardan tutsakların sağlıklı gıdaya ve ihtiyaç duydukları tedaviye erişimlerinin sağlanamamasından ötürü özellikle bağışıklık sistemlerinin zayıfladığı belirtildi. Raporda, "Pandemi koşulları dolayısıyla mahpusların bağışık sisteminin düşüklüğü konusunda uyaran hekimler başlatılan açlık grevinin, daha önceki eylemlerden daha fazla risk barındırdığını belirtmiştir.  Bu sebeple mahpuslar daha fazla hak ihlaline uğramadan; herhangi bir yaşam hakkı ihlali olmadan açlık grevlerinin son bulması için Abdullah Öcalan'a uygulanan hukuka aykırı tecridin kaldırılması ve hapishanelerdeki hak ihlallerine derhal son verilmesi gerekmektedir" çağrısında bulunuldu.