30 Nisan 2024 Salı

Kobanê davası: Bizi illegalize ederek davayı kurtaramazsınız

Kobanê Davası'nda savcı mütalaasına karşı savunma yapan tutsak siyasetçi Pervin Oduncu, "Bizi illegalize ederek, bu davayı kurtaramazsınız. Siyasi partide gurur ve onurla çalıştım. Yine olsa yine çalışırım" dedi. Avukatlar da dava periyotlarına itiraz etti. Dava avukatları tanık Kerem Gökalp'in beyanlarıyla Emniyet'in kumpasının delillerle gözler önüne serildiğine dikkat çekit ve bir kez daha davanın yok hükmünde olduğunu vurguladı. 

Kobanê davasına öğlen verilen aranın ardından tutsakların savunmalarıyla devam edildi. Sincan Hapishanesi Kampüsü'nde Ankara 22'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada HDP eski MYK üyeleri Bircan Yorulmaz ve Pervin Oduncu savunma yaptı. Bir buçuk yıllık tutsaklıkları süresince aynı sorulara yanıt verdiklerini, söylediklerinin adeta bir duvardan geri döndüğünü söyleyen Oduncu, "O tweetin suç olmadığı kanıtlanmışken HDP'nin MYK toplantısı yapması mı suç sayılıyor? Bu toplantı neden illegalize ediliyor? Diyelim ki o tweetin her harfini birimiz yazmış olalım, ne olacak? O tweetin suçlamalarla bir illiyet bağı kurulamamışken siz tekrar tekrar aynı şeyleri soruyorsunuz" sözleriyle tepki gösterdi.

'BİZİ İLLEGALİZE EDEREK, BU DAVAYI KURTARAMAZSINIZ'
Türkiye'nin üçüncü büyük partisi olduklarını hatırlatan Oduncu, "Türkiye'nin üçüncü büyük partisini illegalize edip, örgüt yöneticileri ve örgüt üyeleri şeklinde sınıflandırıp, kategorize etmeye başladınız. Bu algı değil de nedir? Cezaları belirlediniz o yüzden mi böyle kategorize ediyorsunuz? Ama yıllarca örgütte kalan kişiler el üstünde tutuluyor. Ama biz yargılanıyoruz. Ben MYK toplantısına katılmayacağım, eylemlerine gitmeyeceğim, basın açıklamalarına, toplantılarına, mitingine katılmayacağım ne yapacağım? Bir siyasi parti yönetici, kadın yönetici ne yapar? O zaman görev tanımı yapalım. Tanıklarda aleyhimize bir şey söylemiyor. Bizi illegalize etmeyin. Bizi illegalize ederek, bu davayı kurtaramazsınız. Siyasi partide gurur ve onurla çalıştım. Yine olsa yine çalışırım. Artık işkenceye dönüşen tutukluluğun son bulmasını talep ediyorum" dedi.

Tutsak siyasetçi Meryem Adıbelli savunmasını yaparken mahkeme başkanı gizli tanık Ulaş ve açık tanık Kerem Gökalp'ın iddialarına ilişkin sorular yöneltince avukatlar tepki gösterdi. Adıbelli'nin avukatı Mustafa Kemal Baran, "Kerem Gökalp'in böyle bir beyanı yok. Sorulara itiraz ediyorum" dedi. Mahkeme başkanı itirazın reddine karar verdi.

'SOYLU KİRLİ İLİŞKİLERİ ÇIKTIKÇA HDP'LİLERİ HEDEF ALIYOR'
Tutsak siyasetçilerin savunmalarının ardından söz alan avukat Cahit Kırkazak görevden alınan mahkeme başkanı Bahtiyar Çolak'ın 'Atadedeler' çetesinin üyesi olduğunun ortaya çıktığını hatırlattı, "Bu çete çalışmaları sürdürülürken iki temel siyasal figürü referans gösteriyor. Biri Süleyman Soylu diğeri Devlet Bahçeli" dedi.

İktidar-çete ilişkilerine dikkat çeken Kırkazak, Soylu'nun kirli ilişkileri ortaya çıktıkça bu dava kapsamındaki siyasetçileri hedef aldığını vurguladı. Yargıda Menzilciler, Süleymancılar ve Hakyolcular'ın da bulunduğunu söyleyen Kırkazak, bu yapıların dosyaya müdahale ettiğini söyledi. 

İtirafçı Kerem Gökalp, ifadeleri savcı Ahmet Altun'un yazdığını söylediğini hatırlatan Kırkazak, mahkeme başkanına "Siz de Atadedeler çetesi üyesi misiniz" diye sordu.

'KÜRT SİYASETÇİ OLDUKLARI İÇİN YARGILANIYOR'
avukat Yusuf Çakas da mahkeme heyetinin gerçek niyetinin HDP'yi yargılamak olduğunu vurguladı, "Kerem Gökalp'e sorduğunuz sorular bizim bir buçuk yıldır izah etmeye çalıştığımız şeyi özetledi. Meselenin HDP'yi yargılamak olduğunu çok açık gösterdiniz" dedi.

'KOCAMAN VE ALTUN İLE HAKİM ÇOLAK İLİŞKİSİ KUŞKULUDUR'
Avukat Mahsuni Karaman da savcı mütalaasına dair konuştu. Karaman, "AKP ve saray tarafından köşe taşlarının tutulduğu yargıda, bu tiyatroda siyasetçiler yuvarlanıp, duruyor. Bugün söyleyeceklerimiz bugünkü yargıya değil, tarihe not düşmedir. Bu teknik savunmalarımızı yapıyoruz. Son 5 yıl içerisinde yaptığı savunmalara dava açılıyor. Davaların sahipleri, kovuşturma, soruşturma izni verenler, yüksek yargı yerlerine getiriliyor. Maalesef Yüksel Kocaman Yargıtay üyeliğine, Selahattin Menteş, İrfan Fidan AYM üyeliğine getirildi. Bahtiyar Çolak ile ilgili soruşturma 2020 tarihlidir. Bu iddianamenin tanzim tarihi de 2020'nin Aralık ayının son günüdür. Bu iddianame sizin mahkemeye gönderilirken Bahtiyar Çolak hakkında soruşturma olduğunu Ahmet Altun, Yüksel Kocaman biliyor. Bu kadar siyaset tarafından düzenlenen bir iddianamenin sıradan bir tevzi ile gönderilmeyeceğini biliyoruz. Yüksel Kocaman, Ahmet Altun ve Bahtiyar Çolak arasındaki ilişki de kuşkuya değerdir. Bu konuda HSK'dan bilgi talep edilmelidir" talebinde bulundu.

'BU DAVAYA DERİN DEVLETİN GÖLGESİ DÜŞMÜŞTÜR'
Avukat Zeynep Sedef Özdoğan, mahkemenin eski başkanı Bahtiyar Çolak hakkındaki çete soruşturmasına işaret ederek, "Bu davaya derin devletin gölgesi düşmüştür. Bu iddianameyi derin devletin ticari istihbarat örgütü suçlamasıyla gözaltına alınan eski mahkeme başkanı Bahtiyar Çolak kabul etti" dedi. 17 bin kişinin derin devlet tarafından katledildiğini hatırlatan Özdoğan, "Siz bize diyorsunuz ki, 'Yargılanıyorsunuz daha ne istiyorsunuz? Önceden yargılamayı dahi fuzuli gören bir devlet geleneği vardı' diyorsunuz. Daha ne mi istiyoruz? Adil yargılanma istiyoruz" ifadelerini kullandı.

Avukat Şevin Kaya, yargılama periyotuna itirazlarını dile getirdi. Uzun süren yargılamaya tepki gösteren Kaya, "Perşembe günü siyasetçiler Cuma günü de biz avukatlar savunma yapacak şekilde tutuk incelemesi yapılmasını talep ediyorum" dedi.

Avukat Maviş Aydın da duruşmanın bayram sonra bırakılması talebini dile getirdi. Duruşmaya bir saat ara verildi.

AV. KOZAN: DOSYADA YAPILAN İŞLEMLER ŞAİBELİDİR
Aranın ardından duruşma avukatların beyanlarıyla devam etti. Söz alan Avukat Çiğdem Kozan, duruşma periyotlarını eleştirdi. Kozan da mahkeme heyetinin bir önceki başkanı Bahtiyar Çolak hakkında açılan "Atadedeler" soruşturmasına dikkat çekerek," Atadedeler soruşturmasında muhtemelen tape kayıtları vardır. Bu tape kayıtlarında herhangi bir ifade var mı bilmiyoruz. Atadedeler örgütü derin devletin ticari istihbarat olarak kendini adlandırılıyor. Bir siyasi yapılanmaları var. Bu örgütün bu dosyaya dair siyasi bir kabulü var mı? Tape kayıtlarında belki bu vardır. Bu dosyada yapılan işlemler şaibelidir" şeklinde konuştu.

'KUMPASIN DELİLLERİNİ TANIK BEYANLARIYLA GÖRDÜK'
Dosyanın siyasi saiklerle hazırlanan bir kumpas olduğunun altını çizen Kozan, müşteki ve tanıkların da bunu açığa çıkardığını söyledi. Tanık beyanlarının SEGBİS çözüm tutanakları geldikten sonra daha geniş beyanda bulunacaklarını belirten Kozan, "Sami Baran ifadesinde kimseden korkmadığını belirtti. Sizin belirttiğiniz gibi bizim onun üzerinde baskı kurmamızın söz konusu olmadığını ifade etti. Sami Baran'a ifade vermediği kişileri de tek tek teşhis ettirdiniz. İfadesini alan görevlilerin elinde kağıtlar olduğunu, uzun uzun şeyler yazdıklarını belirtti. Kendisinin Facebook'taki paylaşımında da 'Siz burada uzun uzun bir şeyler yazıyorsunuz. Benim hepsini okuma şansım yok. Kullanmadığım şeyleri yazıyorsanız kıyametleri koparacağım' diye söylediği beyanlar var. İfadesi sırasında avukatının olmadığını söyledi ama tutanakta avukat imzası vardı. Yanında avukat olduğu bilgisi de yok. Ağlaması da kendisi sorguya çekilirken yaşadığı buhran. Emniyetin kafasındaki o kumpasın delillerini oluşturduğunu tanığın beyanlarını gördük. Kerem Gökalp'te de gördük. Diğer gizli tanıklarda da göreceğiz" diye belirtti.

'6-8 EKİM BEYANLARI SONRADAN ANKARA'DA ALINIYOR'
Mahkeme heyetinin açık tanık Kerem Gökalp'e HDP'ye dair sorulan soruları yanıtlayamadığını ve lehte beyanlarda bulunduğunu kaydeden Kozan, "Tanık Şırnak'ta 6 gün ifade verdiğini söyledi. Şırnak'taki Emniyette verdiği ifade 1 saat 20 dakika olarak görünüyor. Bu bile bir kumpas olduğunu gösteriyor. Tanık neyi ne kadar hatırlıyorsa o kadarını ifade eder. Savcının 'Hatırlamıyorsan dur Google'den yazalım' dediğini hiç görmedim. Böyle bir tanık ifadesi alma yöntemi olamaz. Tüm bunlar Emniyetin kumpasını ortaya çıkarıyor. Savcı neden 6-8 Ekim'e dair ifadesine başvuruyor. Tanık etkin pişmanlıktan faydalanmış ve isteseydi ifadesinde 6-8 Ekim'e dair beyanlarda bulunurdu. Ama bulunmamış. Kendisine 'Daha sonra farklı konular için yeniden ifadene başvuracağız' deniyor ve 6-8 Ekim'e dair beyanları sonradan Ankara Başsavcılığı tarafından alınıyor" ifadelerini kullandı.

'DAİŞ'E KARŞI DİRENİŞ MEŞRUDUR'
DAİŞ'e karşı direnişin meşru olduğunu dile getiren Kozan, "Almanya'da IŞİD'in Ezidîlere dair katliamının soykırım olduğuna ve IŞİD'in soykırımcı olduğuna dair bir mahkeme kararı var. DAİŞ'in köleleştirildiği, Ankara Kazan'da bir Ezidî kadının yaşadıklarına dair bir haber vardı. IŞİD'e karşı protesto neden meşru görülmüyor. Ezidî kız çocukları ve kadınların satıldığı derin bir internet sitesi var. Benzer bir meseleye dair benim de takip ettiğim bir dosya var. Derin internet üzerinden satılması üzerine biz dosyaya vakıf olduk, biz dosyayı aldığımızda çocuk 7 yaşında ama kendisi ganimet olarak alındığında 3 yaşında. Böyle bir örgütten bahsediyoruz. Çok fazla örnek var. Kendisine karşı protesto edilen böyle bir örgüt" diye belirtti. 

Demokratik özerkliğin savunulmasının meşru olduğunu aktaran Kozan, AİHM-Aksoy kararını hatırlattı.

AV. BARAN: GÖKALP'İN ANLATIMIYLA ULAŞ'IN İFADESİ ÇÜRÜDÜ
Tutuklu siyasetçi Meryem Adıbelli'nin avukatı Mustafa Kemal Baran da tahliye talepli beyanların tek güne sıkıştırılmasını eleştirerek, söze başladı. Baran, tanık Sami Baran'ın beyanlarıyla müvekkilinin suçlanamayacağını kaydederek, şöyle devam etti: "Kerem Gökalp'i tanıyıp, tanımadığını müvekkilime sordunuz. Müvekkilim açısından Kerem Gökalp ile bir yüzleşme gerçekleşti. Kerem Gökalp, Bilim Aydınlanma Komitesi'nde çalıştığını söyledi. Gizli tanık Ulaş müvekkilimin Bilim Aydınlanma Komitesi'nde olduğunu söylese de açık tanık Kerem Gökalp, tanımadı. Kerem Gökalp anlatımı itibariyle Ulaş'ın ifadesi çürümüş oldu, yalan olduğu ortaya çıktı. Tutukluluğunun devamına karar verme hukuken uygun değildir."

AV. YİĞİTER: GÖKALP KONUŞTU VE İDDİANAME ÇÖKTÜ
Tutsak siyasetçi İsmail Şengül'ün avukatı Cenk Yiğiter, 5 Nisan'ın dava dosyası için kırılma noktası olduğunu belirtti. Yiğiter şöyle devam etti: "Kerem Gökalp konuştu ve iddianame çöktü. Defalarca somut bilgim yoktur, dedi. Bir tanık beyanının kişiyi suçlayıcı biçimde olması için somut beyanlara dayanması gerekir. Kerem Gökalp artık savunma tanığıdır. Benim müvekkilim HDP MYK üyesi ve bu dosyada bulunmasının tek sebebi bu. AİHM Büyük Daire, atılan tweetin suç olmadığına karar verdi. Ancak bu iddianamede 'Yasa dışı örgüt planladı, HDP dahil edildi' diyordunuz. Ama bir üst düzey örgüt yöneticisi geldi. Böyle bir şahıs 6-8 Ekim olaylarını nasıl anlatamadı, neden bilmiyor? Çok acayip bir olay. 14 yıl örgütte yer almış ama bunu bilmiyor. Bu bilgisizlik müvekkillerimizin suçsuzluğunu gösterir. Dediğiniz gibi bir hikaye olsaydı, Kerem Gökalp gelir, anlatırdı. Amerikan filmlerinde kulaktan duyma bilgiler vardır, Kerem Gökalp'te öyle anlattı.

'YÜKSEK 3 DAKİKADA TALİMAT VERİP, TWEEET Mİ ATTIRDI'

1 Eylül 2014-30 Eylül 2014 tarihleri arasında Google'de tarama yaptım, Kamuran Yüksek ile ilgili birçok haber var. Eylül ayı boyunca adam Türkiye'de. Bu hikayenin kurmaca olduğu açık seçik ortada. Bu davada saat, dakika diye bir menfur yok mu? PYD dediğiniz mail saat 22.00'da gelmiş ama sizin için saat önemli değil. Kamuran Yüksek ile Demirtaş arasındaki görüşmeye bakmışsınız. Kamuran Yüksek 20.17'de Demirtaş'ı arıyor. HDP tweeti 20.20'de atmış. O 3 dakikada mı Kamuran talimat vermiş. Kamuran Yüksek ile Demirtaş Temmuz 2014'ten sonra 93 kez görüşmüş."

AV. BALSAK: DAVA YOK HÜKMÜNDEDİR
Ardından söz alan avukat Cemile Turhallı Balsak, bu yargılamanın hukuki bir yargılama olmadığını ifade etti. Turhallı, "Duruşma salonuna baktığımda askerleri görüyorum. Herhangi bir kişi buraya baktığında 'Acaba askerler mi yargılanıyor' diye düşünür. Her bir arkadaşın yanında çok sayıda asker var. Son 15 yıllık Türkiye pratiğinde yargılananların, yargılayanları yargıladığını gördük. Ergenekoncular yargılandı, onları yargılayanlar FETÖ'cülerdi sonra da FETÖ'cüler yargılandı. Ben Kürtlerle ilgili yargılamalara gelmedim bile. Sizin verdiğiniz kararlar, aşındırdığınız bu süreçler hiçbir vatandaşın kendini güvende hissetmediği yarınlara vesile olur. Uzağa gitmeye gerek yok. Daha birkaç ay önce 'Sayın Başkan' dediğimiz mahkemenin başkanı Bahtiyar Çolak yargılanıyor. Yargılayanın yargılanana dönüştüğü zamanlardan geçiyoruz. Temel hak ve özgürlüklerden yana birine tanıdığınız tolerans keyfiliğe açık bırakılırsa sonuçları bu olur. Başından beri bunun bir kumpas davası olduğunu söylüyoruz. Siyasetin kumpasının bir parçası olduğunu ve sizin de buna alet edildiğinizi söyledik. Ve bu hafta dinlediğimiz tanıklar da bunu ortaya çıkardı. Bu dava yok hükmünde olan bir davadır" diye belirtti.

'MASAL DİNLEDİNİZ'
"Bu kadar usulsüz bir yöntemle yürüttüğünüz bir davadan nasıl hukuki bir karar çıkar?" diye soran Turhallı, "Siz bu tanığı 4 saat boyunca hayranlıkla dinlediniz. Üstelik yorumlarda bulunan bir tanık. 4 Nisan'da dinlenen bu tanık çok net bir şekilde kendisiyle paylaşılmamış, söylenenlerden duymuş, yok efendim Kamuran diye birinden bahsediyorlarmış da ben de televizyonda görünce sordum da o Kamuran'ın bu Kamuran olduğunu öğrendim. Mış'lı geçmiş zaman masal dilidir. Ve siz masal dinlediniz. Her seferinde 'Benim fikrim bu' demesine rağmen bir uyarıda, müdahalede bulunmadınız. Birçok şeyi bildiğini söylüyor da Kamuran Yüksek'i tanımıyor. Bu tanık TEM'deki polislere 'Evet ben bunları anlattım ama Kamuran Yüksek'i tanımıyorum' dese yalan beyanlarda bulunduğunu söyler polisler. Sen bu kadar önemli alanlarda kalacaksın da Kamuran'ı tanımayacaksın. Kimse inanmaz buna. Bu kadar şeye rağmen bu tanığın beyanları lehimize oldu. Kulaktan dolma bilgileri lehe yorumlayabilirsiniz ama aleyhe yorumlayamazsınız" şeklinde konuştu. 

Tanık Sami Baran'ın psikolojik durumunun istismar edilerek kendisinden beyan alındığını ifade eden Turhallı, "Bizim bu tanık üzerinde hiçbir şekilde baskı kurma gibi bir durumumuz yok. Psikolojik sorunlarından yararlanılan bir kişi. Bu tanığın beyanları yargılananlar açısından çok net. Lehine" diyerek tahliye talebinde bulundu.

'FAİL YOK, AZMETTİRME SUÇU VAR'
Avukat Kazım Bayraktar, "Azmettirme açısından illiyet bağına gelince, faili bulamıyorsunuz azmettirenleri yargılıyorsunuz. Suç işlemeye tahrik değil de azmettirme diyorsanız fail ile bağını kurmak zorundasınız" dedi. "Faildeki kararı incelediniz mi? Ne zaman, nasıl olmuş? Neyin sonucunda bu suçu işlemeye karar vermiş?" sorularını yönelten Bayraktar, şöyle konuştu: "Buna bakmadınız, iddianamenin hiçbir yerinde yok zaten. Fail müvekkiller değil böyle bir iddianız yok zaten 'azmettiren' diyorsunuz. Fail ile azmettiren arasında bir amaç birliği olması gerekiyor. Sizin azmettirme dediğiniz şey bir sosyal medya tweetiyle sınırlı. Hareket bu, fiil ne? Fiil bambaşka bir şey. AİHM, 'Bu olaylarla illiyet bağı yoktur' diyor. Açığa çıkarmaya çalıştığınız şey şu; O tweeti örgüt attırdı. Olayla fiile bakacaksınız. Bu dava da bunlar yok. Tüm müvekkiller hakkında tahliye talebinde bulunuyorum"

Duruşmaya ara karar için ara verildi.