12 Mayıs 2024 Pazar

KESK Kadın Meclisi: Asla 'makbul' olmayacağız

KESK Kadın Sekreteri Döne Gevher artan ihraçlara dikkat çekerek, "Kadınları türlü cezalarla kamusal alandan dışlamaya, eve kapatmaya, yalnızlaştırmaya çalışsa da biz KESK'li kadınlar olarak asla vazgeçmeyeceğiz. Asla 'makbul' olmayacağız" dedi.

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Kadın Meclisi, 10'uncu Dönem 1'inci Kadın Meclisi toplantısında verdikleri arada, son süreçte Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işinden ihraç edilen kadın emekçilere ilişkin basın toplantısı düzenledi.

'İDEOLOJİK SALDIRILAR ARTIYOR'
Açıklama metnini KESK Kadın Sekreteri Döne Gevher okudu. Ataerkil kapitalizmin yarattığı eşitsizliklerin, dünyanın her tarafında şiddeti, tacizi, savaşı, krizi, yoksulluğu, işsizliği, mobbingi, ayrımcılığı derinleştirdiğine dikkat çeken Döne, "Tüm bunlara karşı kadınların insanca yaşam, gerçek demokrasi ve eşitlik talepleri yükselmeye devam ediyor. Ülkemiz özelinde kapitalizm, patriyarka ve iktidarın gerici ideolojisinin birlikte işleyişi ile kadınların kamusal alanda, istihdamdaki varlıkları tehlikeye girmiş, kadınların bedenine, kimliğine, emeğine yönelik saldırılar artmıştır; kadınların kaç çocuk doğuracağından, nasıl giyineceğine, sokakta özgürce dolaşmasından, çalışmasına, sosyal medya kullanımından, kahkahasına kadar her şey AKP'nin temsil ettiği ideoloji tarafından şekillendirilmeye çalışılmaktadır. İktidarın uzun süredir güvencesizlik, işsizlik, şiddet ve yoksulluk kıskacında kadınların yaşamını daha fazla denetim altına alma çabası, sosyal, siyasal, toplumsal ve ekonomik pek çok hakkı kullanılamaz hale getirmiştir. Kadınların toplumsal yaşamda bir özne olarak var olmalarını, özellikle istihdamda ve siyasette temsil gücü oluşturmalarını, kendi kararlarını vermelerini, bunun toplumsal mekanizmalarını oluşturmalarını kendi varlığı için bir tehdit olarak gören bu anlayış, oluşturulan tekçi cinsiyetçi rejime karşı kadınların tepkilerini önlemek için ideolojik saldırılarını arttırmaktadır" dedi.

İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararı başta olmak üzere, kadın kazanımlarının gasp edilmesine dönük düzenlemelerin yasa kılıfında hayata geçirilmeye çalışılmasına işaret eden Döne, "Toplumsal cinsiyet eşitliğinin her alanda hedef alınması, militarist politikaların gölgesinde kadına yönelik şiddetin görünmez kılınması, şiddet tehdidi altında yaşayan kadınların başvuracağı merkezlerin kayyumlar marifetiyle kapatılması, çalışma yaşamında artan cinsiyetçi baskı ve ayrımcılık, eğitim alanı başta olmak üzere kamusal alanın dinselleştirilmesi gibi kadınları şiddete daha açık hale getiren ve kadınlar üzerinde yoğunlaşan saldırılar, oluşturulmak istenen cinsiyetçi rejimin zeminini güçlendirmeyi amaçlamaktadır. Tüm bu yaşananlar karşısında KESK'li kadınlar olarak, emeğin evrensel haklarının korunması ve geliştirilmesi için mücadele ettik. Kadın emeğine yönelen cinsiyetçi saldırıların bir sistem sorunu olduğunu sürekli olarak ifade ettik. Yaşamlarımıza ve emeğimize dönük iktidar politikalarını işyerlerimizde teşhir etmekten geri durmadık. İşyerlerinden alanlara kadınların öncülüğünde kadın sözünü, taleplerini ve dayanışmasını örgütlemeye çalıştık. Bu nedenle haksız hukuksuz soruşturmalarla, ihraçlarla, işten çıkarmalarla ve türlü cezalandırmalarla karşı karşıya kaldık" dedi.

'HUKUKSUZLUKLAR YENİDEN ARTMAYA BAŞLADI'
Son dönemlerde kadın üye ve yöneticilerinin karşılaştığı haksız hukuksuz uygulamalarla karşı karşıya kaldıklarını kaydeden Döne, bunların iktidarın baskıcı, otoriter ve cinsiyetçi rejiminin kamudaki yansımaları olduğunu söyledi. Döne, "Siyasal iktidarın otoriter yönetim anlayışı özelliklede işyerlerinde yürütülen sendikal faaliyetlerin engellenmesi, hak savunusunun engellenmesi ve kadın emekçilere dönük cinsiyetçi saldırıların artışı için seferber edilmiştir. Diğer taraftan uzun süredir PTT Genel Müdürlüğü ve TRT Genel Müdürlüğü'nde yaşanan siyasi kadrolaşma nedeniyle bu işkolunda örgütlü Haber-SEN üzerindeki baskılar kadın emekçiler üzerinde yoğunlaşmıştır. Asli görevi Kamu Hizmeti Yayıncılığı olan TRT çalışanlarının sosyal medya hesaplarından, olmayan suçlar aramakta veya yaratmakta ve emekçileri zan altında bırakmaktadır. Haber-Sen İstanbul Şube üyemiz Deniz Salmanlı sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek 14 Nisan 2021 tarihinde açığa alınmıştır. Ancak 375 sayılı KHK'nin geçici 35 maddesine göre terör örgütleri ile irtibatlı ve iltisaklı oldukları gerekçesiyle açığa alındıktan sonra hukuksuz bir şekilde ihraç edilmiştir. Yakın zamanda Diyarbakır Haber-Sen Şube Kadın Sekreterimiz Esra Ademhan ise katıldığı sendikal faaliyetler ve kadın eylemleri gerekçe gösterilerek PTT Genel Müdürlüğü tarafından açılan soruşturma sonuncunda görevinden ihraç edilmiştir. Esra arkadaşımızın hukuksuz ihracı İdari mahkemeye yapılan itirazla durdurularak arkadaşımız 8 Mart günü görevine iade edilmiştir. Ancak ulaştırma bakanlığının bu karara yaptığı itiraz sonucu 375 sayılı KHK'ın geçici 35'inci maddesine göre mahkeme yeniden görevden ihraç kararı vermiştir. Sağlık ve Sosyal Hizmet iş kolu alanında da son dönemlerde bu hukuksuzluklar yeniden gündeme gelmeye başladı" diye belirtti.

GÖZALTI VE TUTUKLAMALAR
375 sayılı KHK'nin geçici 35'inci maddesine göre "terör örgütleri ile irtibatlı ve iltisaklı oldukları" gerekçesiyle Aydın'dan Dr. Pakize Ece'nin, Ankara Tabip Odası İnsan Hakları komisyon üyesi Benan Koyuncu'nun ihraç edildiklerini belirten Döne, "Aynı zamanda şu anda SES Genel Merkezi Kadın Sekreteri Gönül Adıbelli, Amed Şube eşbaşkanı iken sendikal faaliyet çerçevesinde cezaevinde yaşanılan hak ihlallerine yönelik yapılan basın açıklamasına katılması sonucu gözaltına alınmış ve daha sonra açığa alındı. İki buçuk yıl açıkta kalan ve açılan davanın sonuçlanmasıyla görevine iade edilen Gönül Adıbelli 375 sayılı KHK'ın geçici 35 maddesine göre terör örgütleri ile irtibatlı ve iltisaklı olduğu gerekçesiyle iade edildikten iki ay sonra ihraç edildi. Bu hukuksuzluklar her gün daha da artarak devam ediyor ve her gün baskı, gözaltı ve tutuklamalarla da karşı karşıya kalıyoruz. Önceki dönem SES Eş Genel Başkanı Gönül Erden hakkında tutuklama kararı çıkarılmış ve 21 Eylül günü Ankara'da ikamet ettiği evden gözaltına alınarak, usulen sorgusu yapılmış ve cezaevine konulmuştur" şeklinde konuştu.

'VARDIK, VARIZ, VAR OLACAĞIZ'
Döne açıklamanın devamında şunları ifade etti: "Baskı gözaltı tutuklama, sürgün ve ihraç politikalarına karşı mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz. Kuşkusuz tüm bu saldırılar, karı özelleştirip zararı kamunun sırtına yıkan, birkaç şirket daha da zengin edilirken halkı giderek yoksullaştıran, halkın ücretsiz, ulaşılabilir, nitelikli, anadilinde kamusal hizmet almasını imkansızlaştıran, emekçilere güvencesiz çalışma koşulları ve sefalet ücretleri dayatan politikalara, doğanın, kamu kaynaklarının yağma ve talanına, üniversitelerin tahakküm altına alınarak bilimsel özgürlüğün, akademik özerkliğin, özgür üniversitenin yok edilmesini amaçlayan politikalara, kadın emeği, bedeni ve kimliğine yönelik saldırılara karşı itirazlarını yüksek sesle dile getiren tüm kesimlere yönelik saldırının bir parçasıdır. AKP iktidarı, oluşturduğu 'makbul kadın' tanımının dışında kalan, mücadelede bir adım geri atmadan ve en önlerde yer alan kadınları türlü cezalarla kamusal alandan dışlamaya, eve kapatmaya, iş yerinden, emekçilerden yalıtmaya, yalnızlaştırmaya çalışsa da biz KESK'li kadınlar olarak asla vazgeçmeyeceğiz; dayanışmamızla, birbirimizden asla vazgeçmeden, birbirimize yurt olarak bu mücadeleyi ileri taşıyacağız. Asla 'makbul' olmayacağız. Vardık, varız, var olacağız!"

'MÜCADELE ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ'
Ardından söz alan işinden ihraç edilen doktor Benan Koyuncu, eline ulaşan bir zarf ile ihraç edildiğini öğrendiğini ifade ederek, bu süreci üçüncü defa yaşadığını söyledi. Mesleğini çok sevdiğini belirten Benan, "Mesleğim kadar sevdiğim bir şey daha var, mücadele etmek. Mücadele etmeye devam edeceğim" dedi.

Açıklama, "Korkmuyoruz, susmuyoruz, itaat etmiyoruz" sloganları ile birlikte alkış ve zılgıtlar eşliğinde son buldu.

Kadınlar, basına kapalı bir şekilde toplantılarına devam etti.