23 Nisan 2024 Salı

Kadınlardan Soylu'ya tepki: Düşmanca politikalarınız nedeniyle kadınlar ölüyor

Kadın örgütleri, erkek şiddetini suç olmaktan çıkartıp "ayıp" olarak nitelendiren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya yanıt verdi: "Kadın düşmanı politikalarınız nedeniyle kadınlar ölürüyor, erkekler güç alıyor. Sorumlusunuz."

Basına yansıyan verilere göre Ekim ayında en az 23 kadın erkekler tarafından katledildi, en az 80 kadın şiddet gördü. AKP iktidarı döneminde, kadına yönelik şiddet kat kat arttı.

Kadın düşmanı politikalarıyla kadın haklarını ve mücadele eden kadınları hedef alan iktidar, "iyi hal indirimleri" ile ödüllendirdiği, açıklamalarıyla destek çıktığı erkekleri, kadına yönelik şiddet ve kadın katliamları için cesaretlendirdi, korudu, kolladı.

Kadını birey olarak görmeyen iktidar, kadına yönelik şiddetinde örgütlü olmadığını göstermeye çalışarak, sorumluluğu üzerinden atmaya çalışıyor, kadına yönelik suçları suç olmaktan çıkarmaya çalışıyor. Tıpkı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun yaptığı açıklama gibi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, dün Polis Akademisi Anıttepe yerleşkesinde, "Aile İçi ve Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Değerlendirme Toplantısı"nda konuştu. 

Basında yer alan kadın cinayetlerine ilişkin rakamlara değinen Soylu, bu rakamların abartıldığını savundu. "Her sabah bu rakamları alıyoruz. Azaltabiliyor muyuz, nerede eksiğimiz var… Hepimiz üzerine düşeni yapıyoruz. Bu nasıl böyle olur diye neredeyse kıyameti koparıyoruz. Titizleniyoruz ama maalesef bir grup siyaset ve ideoloji esirlerine yanlış rakamlar yüzünden esir kalıyoruz" iddiasında bulundu.

Geçen yıla göre kadın cinayetlerinde yüzde 24 azalma olduğunu savunan Soylu, iktidar olarak sorumluluk almadı, bunun bireysel olarak "erkeklerin" sorunu olduğunu savundu ve "ayıptır bir daha yapma" diyerek, kadına yönelik işlenen suçları suç olmaktan çıkarmaya çalıştı.

Kadın örgütü temsilcileri bu sözleri nedeniyle Soylu'ya tepki gösterdi, "Bu bireysel değil, örgütlü erkek-devlet politikalarının sonucudur, değiştireceğiz" dedi. 

'KADIN DÜŞMANI POLİTİKALARINIZ NEDENİYLE ŞİDDET ARTTI'
Sosyalist Kadın Meclisi (SKM) Genel Sözcüsü Deniz Aktaş, "Bir ayıp varsa bu tamamen sizin erkek egemen sisteminin ayıbıdır. AKP'nin iktidara geldiğiniz günden beri uyguladığınız kadın düşmanı, katilleri koruyan politikalarınız nedeniyle kadına yönelik şiddet arttı" dedi. 

'KADINLAR DEVLET KORUMASINDA ÖLDÜRÜLDÜ'
Soylu'nun konuşmasında "güvenmiyorlar" diyerek kadınları ve kadın örgütlerini hedef aldığını belirten Aktaş, şunları söyledi: "Kadınlar devlet 'korumasındayken' öldürüldü. Nadira, AKP'li Şirin Ünal'ın evinde öldürüldü. Tüm delillere rağmen Nadira'nın ölümünün üzeri kapatıldı. Aleyna Çakır'ın katili Ümitcan Uygun, Soylu'dan destek istedi. Kimlerin katilleri koruduğunu, çok iyi biliyoruz. Bu ve daha birçok nedenden dolayı kadınlar size güvenmiyor."

Bu sözlerin 25 Kasım öncesinde söylenmesinin tesadüf olmadığını kaydeden SKM Sözcüsü Aktaş, kadınlara çağrı yaptı: "25 Kasım'da da erkek-devlet şiddetine karşı örgütlenelim, mücadele edelim. Yalnız değiliz. Bu örgütlü gücü kadın örgütlülüğümüz ve kadın dayanışmamız ile yenebiliriz."

'NASİHAT DEĞİL, KADIN KATİLLERİNİ CEZALANDIRIN'
Kadınların Kurtuluşu Merkezi Koordinasyon Üyesi Nupelda Çelik, "Erkek-devletin Bakanı Soylu, kadına yönelik şiddetin faili olan erkeklere 'kendinize gelin' diyerek, onları 'cezalandırdığını' düşünüyor. Ancak biz bu cümlenin altında yatan babacan tavrı çok net görüyoruz. Soylu'nun, kadına yönelik suçlara bakış açısı 'kol kırılır yen içinde kalır' şeklinde" dedi.

Çelik, kadınlar olarak, örgütlü mücadele ile erkek-devletin suçlarını görünür kıldıklarını, dayanışmayla bu suçların üzerinin örtülmesini engellediklerini vurguladı. 

Çelik, şunları söyledi: "Soylu bu açıklamayı, kadın kurtuluş mücadelesinin yükselmesi karşısında yapıyor. Daha önce İpek Er'in katili Musa Orhan'a nasıl kol kanat gerdiyse, şiddet faili ve tecavüzcü bütün erkeklere de aynı samimiyetle yaklaştığını biliyoruz. Onlara verdiği bu nasihat ancak ve ancak 'ne yapıyorsanız yapın ama yakalanmadan ve göstermeden yapın' anlamına geliyor. Kadınları gözeten bütün yasa ve sözleşmelere karşı olan İçişleri Bakanı, kadını 'korumanın' yolunun erkeği bu şekilde uyararak, nasihatler vererek olduğunu düşünüyor herhalde. Ancak biz, bunun böyle olmadığını ve olmayacağını biliyoruz. Eğer kadın cinayetlerinin, şiddetin, taciz-tecavüzün önüne geçmek isteniyorsa, bu ancak ve ancak caydırıcı cezalar uygulanarak, kadını gözeten sözleşmeleri feshetmeye çalışmayarak, mahkeme salonlarında kadın katillerine hak ettikleri cezaları vererek mümkündür. Ülkenin İçişleri Bakanının görevi kadın katillerine ve şiddet faillerine nasihat vermek değil, ceza almalarını sağlamaktır."