17 Mayıs 2024 Cuma

İHD İzmir Şubesi: Urfa'da neler oluyor?

Urfa'da farklı yerlerde ve tarihlerde işkence ve kötü muamelelerin yaşandığına dikkat çeken İHD İzmir Şubesi, "Urfa'da neler oluyor?" diye sordu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, Urfa'da OHAL'in yaşandığı 2016 yılından bu yana yaşanan hak ihlallerine ilişkin basın açıklaması yaptı. Dernek binasında yapılan basın açıklamasında "Urfa'da neler oluyor?" denildi.
 
Basın açıklamasını okuyan Cemile Karakaya, Urfa'nın Halfeti ilçesi Dargili Mahallesi'nde çıkan çatışma sonrası TEM şube ve Bozova Yaylak Jandarma Komutanlığının aynı mahalleden, içinde çocukların da olduğu yaklaşık 38 kişiyi gözaltına alarak ters kelepçe yapıldığı, yerlere yatırıldığı, fiziki ve psikolojik işkence yapıldığını basından gördüklerini söyledi. Ayrıca avukat görüşmelerinin yaptırılmadığını veya polis nezaretinde yaptırılarak hukuksal işleyişin engellendiğini dile getiren Karakaya, haberin medyaya düştüğü kadarıyla bile hak ihlallerinin yaşandığını dile getirdi.
 
'İŞKENCENİN ÜZERİ KAPATILMAK İSTENİYOR'
 
Karakaya, gözaltına alınanlardan 9 kişinin adli kontrol şartı ile serbest bırakıldığı, bir kişinin sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek tutuklandığını ifade etti. Bir kişinin ise gözaltında işkenceye maruz bırakıldığını aktaran Karakaya, bu kişinin gözaltında cinsel saldırıya de maruz bırakıldığını kaydetti. Karakaya, "Kendilerine darp raporu verilmemiştir. İşkence uygulanan bir başka kişinin, Genel Adli Muayene Raporu'na yazılan 'Sol uyluk bölgesinde travmaya bağlı lezyonlar mevcut olup komplikasyon gelişmedikçe hayati tehlikesi yoktur' notu işkencenin bir belgesidir. Avukatların ATK talebinin reddedilmesi mahkemenin bu duruma yaklaşımındaki olumsuzluğu göstermektedir. Mahkemenin bu yaklaşımı bizde işkence iddialarının üstünün kapatılacağı kaygısı oluşturmuştur" dedi.
 
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 3'üncü maddesinin çiğnendiğini söyleyen Karakaya, polisin intikamcı ve düşmanca yaklaştığının altını çizdi. Gözaltına alınanların başta masumiyet karinesinin hiçleştirildiğini söyleyen Karakaya, "Gözaltına alınan kişilerin hukuksal durumu belli olmadığı halde suçluymuş gibi lanse edilmesi bir suçtur. Kaldı ki suçlu bile olsalar bu şekilde insanlık dışı davranışlara tabi tutulmamaları gerekir. Devlet, bir intikam alıcı değil adaleti sağlayıcı olmalıdır" ifadelerini kullandı.
 
'İŞKENCE CEZASIZ KALMAMALI'
 
Suruç'ta Aligör Mahallesi'nde polis kontrol noktasında çapaya giden 6 tarım işçisinin 18 Mayıs sabahı polis kontrolünde taranmasının aynı zihniyetin devamı olduğunu da kaydeden Karakaya, polisin orada yaşayan Kürtleri potansiyel suçlu görmesinin ve düşmanca davranmasının bir sonucu olduğunu belirtti. Orada bulunan bir polisin özür mahiyetinde söylediği "Ya kusura bakmayın bir polis arkadaşları şehit olmuş diye psikolojileri bozulmuş" cümlesinin çok şeyi anlattığını vurgulayan Karakaya, "Vali'nin yaralıları ziyaretinde birçok gerekçe sıraladıktan sonra tek tesellinin can kaybının olmadığını ve 'hayati tehlikeye neden olmayacak şekilde ateş açıldığını' söylemesi devletin vatandaşına yaklaşımını göstermektedir. Umarız açılan soruşturmalar geçmişte olduğu gibi 'cezasızlık' ile sonuçlanmaz" diye kouştu.