20 Nisan 2024 Cumartesi

HDK’den 'Türkiye'de politik müziğin serüveni' paneli

HDK’nin düzenlediği müzik panelinde konuşmacılar, müziğin önemine dair konuşmalar yaparak, müziğin direniş kültüründen beslendiğine vurgu yaptı.

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Kültür Sanat Komisyonu, "Türkiye'de politik müziğin serüveni" ve "Bir direniş biçimi olarak Kürt müziği" başlığıyla Kadıköy'de bulunan Bilim Eğitim Estetik Kültür Sanat Araştırmaları Vakfı'nda (BEKSAV) panel düzenledi. Panele, katılımcı olarak BEKSAV Eşbaşkanı Canan Kaplan, Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) sanatçısı Nurhak Kılagöz ve Tarihçi Mutlu Öztürk katılırken, birçok sanatçı ve yurttaş da paneli izledi.

MÜZİĞİN TARİHÇESİ ÖNEMLİ
Öztürk, tarih boyunca müziğin üstlendiği role değindi. Müziğin aynı zamanda bir örgütlenme biçimi de olduğuna işaret eden Öztürk, "Bunu nasıl yapmamız gerektiğini çok iyi bilmemiz gerekiyor. Bu ayrıca bir bilinç gerektiriyor. Bu durumun tarihsel yolları ve bilinçleri var. Kürdistan'da özellikle Erivan ve Bağdat'a olmak üzere gizlice şarkılar dinleniyordu. Ruhi Su mesela herkesin bildiği gibi oda gizlice dinlenen bir kişiydi. Ruhi Su da Yaşar Kemal gibi Vanlı ve bir Ermeni yetimiydi. Yaşamı hapishanelerde geçmiş biriydi. Bu topraklarda Komünist Marksist olarak sanata nasıl yaklaşılması gerektiğini söyleyen isimdir. Ruhi Su öğrenciler yetiştiren ve bedelini ödeyen biridir. Mesela Ahmet Kaya’nın tarzı Ruhu Su tarzında değil, oysa bu sanat anlayışı 1980'lardan sonra bu sertlik bu anlayış herkes tarafından bir form oldu bir norm oldu insanlar tarafından. Her döneme kendine özgü bir anlayış oluşuyor" dedi.

BARIŞ VE UMUT MÜZİĞİ
Politik müzik ve eylem müziği üzerine farklı bir sorun olduğunu dikkati çeken BEKSAV Eşbaşkanı Canan Kaplan ise, barış ve umuda dair müziğin çerçevesinin oturtulması gerektiğini kaydetti. Kaplan, "Ama biraz daha politik yanıyla oturmaya ve söylemeye ve üretmeye çalışıyoruz. Burada iki ayrı kamp var zaten;  bir taraftan halk şairleri müzisyenleri varken bir yandan iktidarların müzisyenleri var. Kürtlerin mesela dengbêjleri var. Toplumcu gerçekçi ilerici bir tarzları var. Biraz da kent sosyolojisine de bakmak gerekiyor" diye ifadelerde bulundu.

'TEK TİPLEŞTİRME KARARLILIKLA KARŞILAŞTI'
Daha güçlü bir müziği inşa etmenin önemine değinen MKM sanatçısı Nurhak Kılagöz de, geçmişten beslenerek yarının müziğinin inşa edilmesi gerektiğini ifade etti. MKM bünyesinde ortaya çıkan müziğe de değinen Kılagöz, müziğin direniş kültüründen beslendiğini kaydetti. Kılagöz, "MKM yıllarca direnerek buraya geldi. Fakat bu günden yarına nasıl bir süreçle ilerleyecek, neye ihtiyaç var, diye sormak önemli. 1980 darbesi bir kültürel imha yarattı. O zaman devlet maddi ve manevi kadrolarıyla kaynaklarıyla askeriyle polisiyle, toplumun hak ve özgürlük saldırdı. Farklılıkları tek tipleştirmek için ciddi bir mekanizme üretti. Ancak dört duvar arasında da insanların inanç ve kararlılığıyla karşılaştı" diye ifadelerde bulundu.

TIKLANMAYLA DEĞER ÖLÇÜLÜYOR
2000’lerde birçok müzik grubunun dağıldığını anımsatan Kılagöz, ayrıca o dönemde belediyelerin kültür sanat çalışmaları üretenleri görmediğini kaydetti. Baş edilmesi zor sorunlarla karşılaştıklarını belirten Kılagöz, "Bence artık kültür sanat adına her şey söylendi. Müziğin endüstriyelleşme hali bizim daha fazla müzikle uğraşmamızı sağladı. Bununla birlikte şöyle bir sorunda ortaya çıktı; bir sanat üretiminin değeri, onun toplumsallığıyla sanatsallığıyla değil daha çok ne kadar tıklandığıyla ölçülüyor" dedi.

Panel, katılımcıların konuşmaları ardından forum şeklide sürdü.