8 Mayıs 2024 Çarşamba

'Emeğimizin peşkeş çekilmesine, ÇAYKUR'un özelleştirilmesine izin vermeyeceğiz'

Küçük üreticiler birçok kentte isyanda. Devletin, kota, kontenjan uygulamaları, düşük fiyat politikası ve çayda olduğu gibi özel sektörün sömürü düzeninin içine itilmesine karşı eylemler sürüyor. Eylemleri Hopa'daki çay üreticisi politik kuvvetlerle konuştuk. Kontenjanın yükseltilmesini, taban fiyat belirlenmesi taleplerini dile getirdiler, özelleştirmeye ve sömürü düzenine izin vermeyeceklerini söylediler.

Çay üreticilerinin kota, kontenjan uygulaması ve üreticilerin özel sektörün sömürüsüne mahkum edilmesine yönelik tepkileri sürüyor. AKP iktidarı döneminde başlayan kota, kontenjan uygulaması ile ÇAYKUR, üreticilerin çayının tamamını almamaya başladı. Ve bu özel çay fabrikalarının açılmasını sağladı. Turgut Özal döneminde gündeme gelen KİT'lerin özelleştirilmesi politikası ÇAYKUR da bu şekilde işletildi.

Fakat özelleştirme politikasından da vazgeçilmedi. ÇAYKUR'un çeşitli birimleri taşeronlaştırıldı, daha sonra Varlık Fonuna devredildi. Bununla da yetinilmedi. Rize'de kurulan Ticaret Borsası ile özel çay fabrikalarında düşük fiyattan çay alımı politikası izlendi. Son dönemde ise buna ÇAYKUR'un Katarlılara yok pahasına devredilmesi tartışmaları eklendi.

Çay üreticileri daha önce de kota, kontenjan uygulamasına karşı eylemler yaptı. Bu yıl yapılan eylemler ise AKP ve MHP'nin oy potansiyelinin yoğun olduğu kentlerde sürdürülmesi, derinleşen ekonomik ve siyasi krizin de yansıması.

Çay üreticilerinin geçtiğimiz hafta başlattıkları eylemler, Artvin'in Hopa ve Kemalpaşa ilçelerinden, Rize'nin Ardeşen, Fındıklı, Arhavi, Çayeli ilçelerine ve Rize merkezine yayıldı. Üreticiler dönüm başına 15 kilo olarak açıklanan kontenjan ve üreticinin çayının ortalama yüzde 60'nın ÇAYKUR tarafından alınması şeklindeki kota uygulamasından vazgeçilmesini istiyor.

Günlük kontenjanın 30 kiloya çıkarılmasının yanı sıra, özel sektöre taban fiyat belirlenmesini talep ediyor. Fakat iktidar çay üreticilerinin taleplerine kulağını tıkamış durumda. Devrimcilerin etkili olduğu Hopa'daki eylemlere polisin saldırısı da iktidarın çözüm üretmemekteki ısrarını gösteriyor. Fakat çay üreticileri ve sosyalistler eylemlerini sürdürmekte ve taleplerini dile getirmekte kararlı.

AKSU: ÜRETİCİLER ÖZEL SEKTÖRÜN KAR HIRSINA KURBAN GİTTİ
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Hopa Temsilcisi, çay üreticisi Yunus Aksu, yaşanan sorunun özelleştirme politikasından kaynaklandığına dikkat çekiyor. ÇAYKUR'da izlenen neoliberal politikalara karşı üreticilerin isyanının nedenlerini anlattı: "Çay üreticileri özel sektörün kar hırsına kurban gitmiş durumda. Kota kontenjan uygulamasında üreticilerin durumu bu yıl daha kötü. ÇAYKUR kilosunu 4 liradan, özel sektör 2,80 liradan alıyor. Üreticinin söylediği şu, özel sektöre taban fiyat belirlenmesi, bunun da 3,5 liradan aşağı olmaması."

Aksu, ÇAYKUR'un taşeronlaştırılarak özelleştirme politikasının işletildiğini de söyledi, Varlık Fonu'na devredilen ÇAYKUR'un Katarlı sermayedarlara devredilmek istendiğine işaret etti.

10 yıl önce Metin Lokumcu'nun devletin attığı kimyasal gaz nedeniyle yaşamını yitirdiği eylemde de benzer talepleri dile getirdiklerini, 10 yılda devletin politikasında değişen bir şey olmadığını kaydeden Aksu, "Geleceği için, aşları için, doğası için alana inmiş iktidara seslenmeye çalışmışlardı, iktidar da var gücüyle devlet şiddetini Hopalılara, üreticilere göstermişti. O günden bugüne değişen hiçbir şey yok. Yine o günden bugüne üretici, Hopalılar, emekçi halk, yine tepkilerini dile getiriyor. Bu cephede de değişen bir şey yok" diye konuştu.

KADINLARIN MİLİTAN TUTUMU
27 Mayıs günü yaptıkları ve polisin saldırdığı eylemde kadınların militan tutumuna değinen Aksu, polis ablukası nedeniyle erkekler yürümeme kararı alırken, kadınların yürümekte ısrar ettiğini vurguladı. Aksu, devletin saldırganlığının nedenini ise "itaat eden halk" beklentisinden kaynaklandığını söyledi ve ekledi: "Siz kimsiniz bize karşı geliyorsunuz? Biz itaat eden halk severiz, itaat eden üretici severiz. İtaat etmiyorsanız karşısında devletin kolluk güçlerini bulursunuz. Şiddetini bin misliyle farkına varırsınız dediler, bunu da açıkça göstermiş oldular."

TOPALOĞLU: ÇAYKUR KAPASİTE ARTTIRMALI
HDP Hopa Temsilcisi Ensar Topaloğlu da, devletin sadece çay üreticileri değil şeker pancarı, buğday gibi tarım üreticilerine de kota uyguladığını söyledi. Kota uygulamasının temel amacının özel sektöre destek olduğunu kaydeden Topaloğlu, ÇAYKUR'un kapasitesini arttırmak için hiçbir çalışma yapılmadığını, yeni fabrika açılmadığını, makinelerin yenilenmediğini söyledi.

Tarım politikalarının gerçeklikten uzak ve üreticileri gözetmeyen bir yerden kurulduğunu söyleyen Topaloğlu, "Ürünü üreten alın teriyle çalışan insanı özel sektörün insafına, vicdansızlığına itiyor" değerlendirmesinde bulundu.

2017'den bu yana zarar ettiği açıklanan ÇAYKUR'un çay üretip zarar etmesinin mümkün olmadığını kaydeden Topaloğlu, "ÇAYKUR, kötü yönetildiği için zarar ediyor. Bunu da üreticinin sırtına bindiriyor. Yüzde 70 değerini yüzde 10 fiyatıyla Katarlılara ipotek ettiğini sağır sultan söylüyor" diye konuştu.

Kamu kuruluşlarının zarar da edebileceğini, devletin küçük üreticileri korumak için bu kurumları sübvanse etmesi gerektiğini vurgulayan Topaloğlu, "Özel sektör bu işten ÇAYKUR sayesinde büyük paralar kaldırıyor, her gün yeni bir fabrika açıyor. Onlar zarar etmiyor" dedi.

ALTUNKAYA: TİCARET BORSASI VE KONTENJAN FİYATLARI DÜŞÜRÜYOR
Kemalpaşa Halkevinden Nurcan Altunkaya da günlük kontenjan nedeniyle üreticilerin çayı tarlada bırakmak zorunda kaldığını, 10 günde toplanacak çayın 1 ayda toplandığını söyledi.

Kota uygulaması öncesinde çay paralarının geç ödendiğini, saatlerce alım yerleri önünde beklediklerini söyleyen Altunkaya, kota uygulamasıyla birlikte özel çay fabrikalarının bölgeye geldiğini, ÇAYKUR'un üreticileri özel şirketlerin insafına devrettiğini kaydetti. Altunkaya, 10 yıl önce bir yasa çıkarıldığını, çay borsası oluşturulduğunu, tepkiler üzerine çay borsasının kaldırıldığını fakat bu kez de Rize'de kurulan ticaret borsası ile çay alım fiyatlarına müdahale edildiğini anlattı.

Altunkaya; "Rize'de ticaret borsası var. Özeller ve ÇAYKUR kendi aralarında üreticiden çayı ne kadara alacağını belirliyor. Mesela özellere şu fiyattan yukarı alamazsın diyor bu borsa. ÇAYKUR günlük kontenjan uyguluyor, kontenjan düştükçe özelin fiyatı da düşüyor" sözleriyle çay üreticileri üzerinde kurulan sömürü çarkının nasıl işletildiğini tarif etti.

'KADINLAR EMEKLERİNE SAHİP ÇIKIYOR'
Halkevleri olarak ÇAYKUR Genel Müdürü ile yaptıkları görüşmenin bilgisini paylaşan Altunkaya, taleplerini ilettiklerini, fakat karşılanması yönünde bir gelişme yaşanmadığını söyledi. Yaşam alanları Cengiz İnşaatın talanına açılan İkizdere halkının direnişini hatırlatan Altunkaya, Hopa'daki eylemlerine yönelik polis saldırısının nedenine ilişkin şunları söyledi: "Genel olarak Karadeniz'de bir hareketlilik var. Bunu engellemeye çalışıyorlar."

Çayın toplanması, gübrelenmesi, temizlenmesi yani bütün üretim aşamalarının kadın emeğine dayandığına dikkat çeken Altunkaya, eylemlere katılan kadın sayısının bu nedenle fazla olduğunu söyledi, "Kadınlar emeklerine sahip çıkıyor" diye konuştu.

YENİGÜL: ÖZEL FİRMALAR TEFECİ
Umut-Sen Hopa Temsilcisi Yavuz Yenigül, devletin çay politikaları nedeniyle üreticilerin, tefeci özel firmalar tarafından sömürüldüğüne dikkat çekti.

Hopa'da üreticilerle yan yana gelerek eylem kararı aldıklarını 25 Mayıs günü eylem yaptıklarını, kontenjanın 30'a çıkarılmasını, özel firmaların 3,5 taban fiyatının altına düşmemesi için uyarıda bulunduklarını anlattı. Tanıdıkları 48 saat içerisinde bir gelişme yaşanmaması üzerine 27 Mayıs günü ikinci eylemi gerçekleştirdiklerini söyleyen Yenigül, bugünlerde Rize'nin ilçeleri ve Artvin'in Kemalpaşa ilçesinde de eylemler yapıldığını kaydetti.

ÇAYKUR Genel Müdürü, AKP yetkilileri ve Tarım Bakanı'nın çay üreticilerini marjinallikle, yalancılıkla suçlayarak yaşadıkları sıkıntıları görmezden geldiğini aktaran Yenigül, "Bizi, çay üreticilerini, emeğini, alınterini ortaya koyanları marjinal, terörist ilan etmeye vardırdılar" diye konuştu.

27 Mayıs günü Hopa Meydanı'nda toplanarak ÇAYKUR önüne yürümek istediklerini aktaran Yenigül, Kars, Rize, Trabzon dahil çevre illerden polis ve TOMA'ların meydana yığıldığını söyledi. Gözaltına alınıp, coplandıklarını aktardı. Yenigül şunları söyledi: "Çay üreticileri güdülecek koyun değildir. Biz örgütlenmeye, Rize'deki çay üreticileriyle iletişim kurmaya, onlarla birlikte dayanışma içerisine girmeyi düşünüyoruz. Çay bizim geleceğimiz, geleceğimize sahip çıkacağız. Çay üreticileri tepkilerini sürdürmeye, örgütlenmeye devam edecekler."

HACIMURATOĞLU: EMEĞİMİN PEŞKEŞ ÇEKİLMESİNİ İSTEMİYORUM
Çay üreticisi Serpil Hacımuratoğlu gençlerin işsiz olduğunu ve yaşamlarını çay üreticiliğinden sürdürdüklerini söyledi. Çay üretiminin kadın emeği üzerinden gittiğini vurgulayan Hacımuratoğlu, eylemlere kadınlar ve gençlerin yoğun olarak katıldıkları bilgisini paylaştı.

Hacımuratoğlu şunları söyledi: "Kadınlar emeklerine sahip çıkıyor. Ben üniversite mezunuyum ama işsizim. Elimde bir çayım var. Devlet kota ile kontenjanla insanları yıldırıyor. Ben 11 ton çay topluyorum. Devlete 6 ton çay verebiliyorum, 5 tonu özele satıyorum. Bütün bunlar bir araya gelince insanda bir isyan yaratıyor. Biz çözüm üretilmesini istiyoruz. Yıllardır konuşulan çay kanununun çıkarılması gerekiyor. ÇAYKUR Varlık Fonuna devredildikten sonra zarar gösterilmeye başlandı. Bir anlamıyla özelleştirmenin önünü açmaya çalışıyorlar. ÇAYKUR özelleştirdikten sonra devlet taban fiyat açıklamak zorunda kalmayacak, özeller istedikleri fiyattan çayı satın almaya başlayacak. Gürcistan'da bunun örnekleri yaşanmış ve insanlar çay üretiminden vazgeçmiş. Burada da aynı şey yaşanacak. Ama bizim başka alternatifimiz yok. Bu bölgede çay tarımı dışında başka bir şey yapmak mümkün değil. Çok yağış alıyor, dağlık bir alan. Açlığa, yoksulluğa mahkum edileceğiz. Bizim karşımıza 3 bin polis yığacaklarını muhatapları karşımıza çıkıp derdimizi, taleplerimizi dinlesinler. Biz oraya gaz, cop yemeğe gitmedik. Ben emeğimin peşkeş çekilmesini istemiyorum. Bunun için mücadele ediyoruz. ÇAYKUR'u özelleştiremezsiniz, buna izin vermeyeceğiz."