2 Mayıs 2024 Perşembe

Çıplak arama işkencesi yapan polisler yargılanacak

Gezi ayaklanması döneminde gözaltına alınanlara yönelik uygulanan çıplak arama işkencesiyle ilgili polislerin yargılamasına 9 Kasım günü başlanacak. ETHA'ya konuşan avukat Meriç Eyüboğlu, hapishaneler ve gözaltında kadınlar ve LGBTİ+'lara yönelik rutine dönüştürülen çıplak arama işkencesine ilişkin bir davanın açılmasının önemli olduğunu vurguladı.

Gezi ayaklanmasının ardından Taksim Dayanışması üyelerine yönelik gözaltı saldırısında çıplak arama işkencesi yapan polisler hakkında dava açıldı. Davanın ilk duruşması 9 Kasım günü saat 10.20'de İstanbul 11'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek.

2013 yılının Temmuz ayında dönemin İstanbul Valisi'nin Gezi Parkı'nın halka açıldığına ilişkin tweet atmasının ardından Taksim Dayanışması'ndaki kurum temsilcilerinden oluşan küçük bir grup parka giderken polisin saldırısına uğrayarak gözaltına alındı. Dört günlük gözaltının ardından bir kısmı tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilirdi. Mahkeme tutuklama taleplerini reddetti. Gözaltına alınanlar hakkında önce "örgüt kurmak"tan sonrasında 2911 sayılı Gösteri ve Yürüyüşleri Kanunu'nu ihlal etmekten dava açıldı ve hepsi beraat etti.

Gözaltının haksız olduğu mahkeme kararıyla kesinleşirken, gözaltında yapılan işkenceler, avukatlar ve gözaltına alınanların çabası sonucu yargılama konusu haline getirildi.

Gözaltına alınanlardan mimar Mücella Yapıcı çıplak arama işkencesine maruz kaldıklarını açıklarken, avukatlar gözaltı sırasında bu durumu tutanaklara geçirerek bugün yargılama konusu haline getirmeyi başardı.

'ÜST ARAMASI YAPILMASINA RAĞMEN ÇIPLAK ARAMA YAPILDI'
ETHA'ya konuşan avukat Meriç Eyüboğlu, çıplak aramanın tamamen küçük düşürmek, aşağılamak, işkence amacıyla yapıldığını vurguladı. Gözaltına alınanların Vatan'daki il emniyet müdürlüğüne götürüldüğünü, güvenlik şube müdürlüğünde üst aramalarına kendisinin de eşlik ettiğini anlatan Eyüboğlu, "Güvenlik Şube Müdürlüğü'nde üstleri, eşyaları, çantaları arandı, eşyaları teslim alındı. Nezarethane bölümünün kapısına kadar da yanlarındaydım. Çıplak arama avukatların giremediği nezarethane bölümünde gerçekleşmiş. Yani bilmem kaç saattir gözaltında olan, üstleri eşyaları zaten aranmış olan, bir başka deyişle üstlerinde hukuka aykırı bir şey bulunmadığı belli olan kişilere küçük düşürmek, aşağılamak, cezalandırmak amacıyla çıplak arama yapılmış. Çıplak arama bir işkence yöntemi ve bir cinsel suç. Bunu öteden beri söylüyoruz. Bu şikayette de bunu tartıştık" diye konuştu.

'İŞKENCE GÖZALTI ANINDA TUTANAĞA GEÇİRİLMELİ'
Gözaltına alınan kadınlara ilk gece yaptığı görüşmede çıplak arama işkencesine maruz kalıp kalmadıklarını sorduğunu söyleyen Eyüboğlu, iki kadının bu yönde beyanı olması üzerine ifade formları ve diğer tutanaklara bunu not olarak düştüğünü kaydetti. Çıplak arama şikayetinin ilk anda söylenmemesinin daha sonra şikayet konusu yapıldığında ret gerekçesi olarak kabul edildiğini belirten Eyüboğlu, "Bu nedenle ilk andan itibaren fark edip tartışmaya başlamamız 8 yılı aşkın sürse de bir dava açılmasını, hukukun içinde bulunduğu koşullarda bile zorunlu kıldı" değerlendirmesinde bulundu.

'SAVCI DAVA AÇMAK ZORUNDA KALDI'
İddianameyi düzenleyen savcının çıplak aramanın işkence olduğuna ikna olmadığını belirten Eyüboğlu, savcının davayı açmak dışında bir seçeneği olmadığını söyledi, "Değerlendirmenin mahkemece yapılması gerektiğini söyleyerek bir iddianame hazırladı ve kamu davası açtı" dedi.

'ÇIKACAK KARAR EMSAL TEŞKİL EDECEK'
Eksik ve yetersiz de olsa 8 yıl 4 ay sonra bir yargılama başlatılmasının önemli olduğuna işaret eden Eyüboğlu, çıplak aramanın hapishaneler ve gözaltında rutin bir uygulama haline getirildiğini kaydetti. 8 Mart miting ve Boğaziçi Üniversitesi direnişi döneminde gözaltına alınan kadınlar ve LGBTİ+'lara yönelik uygulanan çıplak arama işkencesini hatırlatan Eyüboğlu, "Bu dava çıplak aramanın standart bir işlem haline dönüştüğü bu zamanlarda önemli bir vesileye kapı aralıyor. Bu davada alınacak sonuç sadece bu ihlalleri yaşayanlar için 'adalet'in tecellisi değil aynı zamanda çıplak aramanın hem işkence olması, hem de rutin bir gözaltı ve cezaevi uygulaması olmaktan çıkarılması için emsal bir özellik taşıyacak" değerlendirmesinde bulundu.

Gözaltında çıplak arama işkencesinin yanı sıra başkaca hak ihlalleri de yaşandığına işaret eden Eyüboğlu, bunları da yargılama konusu yaptıklarını söyledi. Eyüboğlu yaşanan hak ihlallerini şu şekilde aktardı: "Temmuz sıcağında nezarethanedeki klimalar çalıştırılmayarak son derece havasız, nefes alınamaz bir ortamda kalmaya mahkum edildiler. Gözaltına alınmadan önce yakın bir tarihte ameliyat olan Mücella Yapıcı'nın ilaçlarının verilmemesi, özel bir beslenme rejimi uygulaması gerektiği halde ailesi tarafından getirilen tedavisine uygun yiyeceklerin verilmeyerek aç bırakılması ve kadınların tuvalete ya hiç götürülmemesi ya da çok uzun saatler bekletildikten sonra erkeklerin kullandığı tuvalete götürülmesi bir çırpıda sıralayabileceğim ihlaller."

'KADINLAR KAMERALI TUVALETE GÖTÜRÜLDÜ'
Eyüboğlu, erkeklerin tuvaletine götürülen kadınların, bu alanda kamera olduğunu fark ettiğini aktararak, kadınların vücut temizliklerini de yaptıkları alandaki kameraların kayıt yaptığının dosyaya gelen müfettiş raporuyla belgelendiğini söyledi.

Vatan Caddesi'nde İstanbul Emniyet Müdürlüğü nezaretinde görevli polisler hakkında 94/1 maddesince işkenceden açılan davanın ilk duruşması 9 Kasım Salı günü saat 10.20'de İstanbul 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek. Kadınlar davaya katılım çağrısında bulunarak, çıplak aramanın işkence olduğu mücadelesine destek verilmesini istedi.