6 Mayıs 2024 Pazartesi

Başaran: Direnişin öncülüğünü yapan kadınların yanındayız

HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, haftalık basın toplantısı düzenledi, kadın yoksullaşması ve kadın işçilerin direnişlerine işaret etti. Başaran, "Türkiye'nin her bir yanında kadınlar direnişin öncülüğünü yapıyor. Emeklerinin geleceği için kadınlar itirazlarını yükseltiyorlar. Mücadele eden bütün kadınların yanında olacağız" dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, haftalık basın toplantısında kadın katliamlarına, nafaka hakkının gasp edilmek istenmesine ve yaşanan kadın yoksulluğuna dikkat çekti. Başaran, hasta tutsakların durumu ve hapishanelerdeki tecrit politikalarını da hatırlatarak, tutsakların sesi olma çağrısında bulundu.

HDP İstanbul İl binasında basın toplantısı düzenleyen Başaran, 15 Şubat komplosunun 23'üncü yılı yaklaşırken hapishanelerde tecridin derinleştiğine işaret etti. PKK lideri Abdullah Öcalan üzerindeki 23 yıldır devam eden tecridin derinleştirildiğini kaydeden Başaran, Öcalan'ın ailesiyle en son 25 Mart 2021 tarihinde telefon görüşmesi yaptığını hatırlattı. Öcalan ve İmralı hapishanesindeki tutsakların görüş, telefon, mektup gibi tüm iletişim araçlarının gasp edildiğini söyleyen Başaran, İmralı'da uygulanan özel infaz rejiminin tüm hapishanelere yayılmak istendiğini vurguladı.

Tecridin derinleştirilmesinin AKP-MHP ittifakının Kürt sorununa yaklaşımın göstergesi olduğuna dikkat çeken Başaran, "Tecrit derinleştikçe çatışma ve savaş siyasetinin derinleştirildiğini, toplumun kutuplaştırıldığını, bütün bütçenin savaşa aktarılmasıyla toplumun yoksullaştığını, militarizmin cinsiyetçilikle örgütlendirilmesiyle kadına yönelik şiddetin ve cinayetlerin yaygınlaştırıldığını görüyoruz. 23'üncü yılında buradan bir kez daha sesleniyoruz: İmralı'daki tecrit politikasına bir an önce son verilmelidir. Tekrar ifade ediyoruz, Sayın Öcalan'ın topluma söyleyeceği çok fazla sözü ve ifade edeceği çok fazla düşüncesi var. O yüzden bu tecridin bir an önce kaldırılması ve görüşmelerin yapılması gerekiyor" çağrısında bulundu.

'CEZAEVLERİNİN GÖZÜ, KULAĞI, SESİ OLALIM'
İmralı tecridinin pandemi bahanesiyle diğer hapishanelerde de derinleştirildiğini kaydeden Başaran, yaşanan hak gasplarının yanı sıra hasta tutsakların durumuna işaret etti.

Adli Tıp Kurumu'nun iktidar politikalarının sürdürücüsü olduğunu vurgulayan Başaran, Aysel Tuğluk ve diğer hasta tutsakların durumuna ilişkin bilgi verdi, Adli Tıp Kurumu'nda görevli hekimlere iktidarın politikalarına göre değil, etik değerlere göre hareket etme çağrısında bulundu.

Hapishanelerdeki tutsaklarla dayanışmanın yeterli olmadığını kaydeden Başaran, "Biz cezaevlerinin gözü kulağı ve sesi olalım. Bütün kadınları bu konuda duyarlı olmaya çağırıyoruz" diye konuştu.

'KADIN KATLİAMLARINA İNTİHAR SÜSÜ VERİLİYOR'
Kadın katliamlarının artarak devam ettiğine işaret eden Başaran, 2022 yılı ocak ayında 26 kadının erkek şiddetiyle katledildiğini, 28 kadının intihar süsü verilerek şüpheli bir biçimde yaşamını yitirdiğini hatırlattı.

"Kadın katliamları kırım boyutuna gelmiş durumda" diyen Başaran, iktidarın kadın katliamlarını önlemek yerine erkekleri teşvik ettiğini, cinsiyetçiliği körüklediğini söyledi. Erkeklerin kadın cinayetlerini örtbas etmek için intihar süsü verdiğine dikkat çeken Başaran, 2021 yılında yaşanan 217 şüpheli kadın ölümünü hatırlattı.

Çeşitli kentlerde yaşanan şüpheli kadın ölümlerine ilişkin bilgi veren Başaran, iktidarın kadın katliamlarına intihar süsü veren erkeklerin yanında yer aldığını vurguladı. Başaran, intihar süsü verilen kadın katliamları davalarının kadınların mücadelesi sonucu erkeklerin ceza almasıyla sonuçlandığını hatırlatarak, mücadelenin önemine işaret etti.

'ERKEK ZİHNİYETİNİZİ SINIRLARIN DIŞINA ÇIKARACAĞIZ'
Kadın katliamlarının yanı sıra kadın mücadelesi yürüten kadınlara yönelik yargı kararlarına da işaret eden Başaran, İstanbul Sözleşmesi eylemine katılan İranlı 4 kadın mültecinin sınırdışı edilerek ölüme gönderildiğini söyledi. Başaran, "İranlı mültecilere 'Bu ülkede yaşayamazsınız' diyorlar. 'Kadın mücadelesinin yanında yer alırsanız, bu sınırlar içinde sizi yaşatmayız, İran'da yaşam tehlikeniz olmasına rağmen sizi iade ederiz' dedi iktidar. İktidara sesleniyoruz, kadın mücadelesini yürütenleri cezaevlerinde hapsediyorsunuz, bunun karşısında kadınlar cezaevinde mücadele ediyor. Kadınları sınırdışı ediyorsunuz ama şunu net olarak bilin ki, sizin erkek zihniyetinizi biz bu sınırların dışına çıkaracağız. Şüpheli ölüm diye erkekleri aklamanıza, kadın cinayetlerini meşrulaştırmanıza izin vermeyeceğiz. Bunu da buradan bir kez daha söylemiş olalım" dedi.

'BOŞANAN KADINLARIN SADECE YÜZDE 7'Sİ NAFAKA ALIYOR'
Başaran, "mağdur" diye adlandırılan erkeklerin talebi ile çocuk tesliminde düzenleme yapıldığını hatırlattı, şimdi de nafaka hakkının gasp edilmek istendiğini vurguladı.

Yoksulluk nafakası talebi olan dosyaların yüzde 82.9'unda kadınların şiddete uğradığı için boşanmak istediği, boşanmak isteyen kadınların yüzde 45'inin herhangi bir gelire sahip olmadığı ve boşanan kadınların sadece yüzde 7'sinin yoksulluk nafakası aldığı bilgilerini paylaşan Başaran, kadınların aldığı nafaka ortalamasının 287 TL olduğuna dikkat çekti.

Kadınların nafaka almak için boşandıkları algısı yaratıldığını vurgulayan Başaran, "Sanki kadınlar yaşamları boyunca nafaka alıyor ve bundan zenginleşiyorlarmış gibi bir algı oluşturuluyor. Erkekleri mağdur göstererek bu mağduriyet üzerinden de 6'ncı yargı paketiyle nafaka düzenlemesini değiştirmeye çalışıyorlar" diye konuştu.

'NAFAKA YARDIM DEĞİL HAKTIR'
6'ncı yargı paketindeki düzenlemelere ilişkin de bilgi veren Başaran, 3 yıl evli kalan bir kadının sadece 3 yıl nafaka alabileceğini, 1,5 yılını erkeğin, 1,5 yılını devletin ödeyeceğini söyledi. Halkın vergilerinden kaynak yaratılmasına tepki gösteren Başaran şunları söyledi: "Devlet bu nafakayı ödeyecek mi, hangi koşullara bağlayacak dönüp diğer sosyal yardımlara bakmak lazım. Kaldı ki kadınlar yardım istemiyor, kaldı ki kadınlar erkekten sonra devlete de bağlı olmak istemiyorlar. Nafaka yardım değil, haktır" diye vurguladı.

Başaran, nafaka hakkından vazgeçmeyeceklerini söyledi, "Biz HDP Kadın Meclisi olarak sokakta da mecliste de hakkımızı savunmaya devam edeceğiz" dedi.

'KADINLAR DİRENİŞİN ÖNCÜLÜĞÜNÜ YAPIYOR'
Konuşmasında yaşanan kadın yoksulluğuna da değinen Başaran, "En büyük yoksulluğu kadınlar yaşıyor. İlk gözden çıkarılanlar, ilk işten çıkarılanlar kadınlar oluyor her zamanki gibi. Bütün yaşamın yükünü alan kadınlar bu krizin en büyük etkilerini yaşıyor. Tam da bu nedenle Türkiye'nin her bir yanında kadınlar direnişin öncülüğünü yapıyor. Emeklerinin geleceği için kadınlar itirazlarını yükseltiyorlar. Mücadele eden bütün kadınların yanında olacağız. Mücadele eden bütün işçilerin, emekçilerin, yoksulların yanında olacağız" diye belirtti.

İktidarı kadınlar göndereceğini vurgulayan Başaran son olarak şunları söyledi: "Yarattığı nefretle birlikte gönderecek bu iktidarı kadınlar. Bizler yeni yaşamı ve ittifakımızla 8 Mart'ta oluştuğumuz renklerimiz, birlikteliğimiz de, 25 Kasım'da yükselttiğimiz çığlıklarımız, zılgıtlarımız ve sesimizle bu ülkede yeni yaşamı kuracağız. Bu iktidardan beklentimiz yok, ama kadınlardan ve kendimizden beklentimiz var. Bir araya gelelim daha çok örgütlenelim, örgütlendikçe emeğimizi bedenimizi ve haklarımızı savunalım."