7 Eylül 2024 Cumartesi

Bangladeş'te kota mücadelesi ve öğrenci ayaklanması

Koşulları incelediğimizde, ülke tarihi boyunca iktidarın Awami Birliği ile arasında gidip geldiği Bangladeş Milliyetçi Partisi'nin iktidarda olduğu tüm zamanlarda yaşanan krizlerin faturasını emekçilere yükleyerek rüşvet ve yolsuzluk ile bu faturayı kabartmanın dışına çıkmamış olsa da kota gündeminde aldığı pozisyon ile gençliğin ve işçi sınıfının öfkesine kendine yedeklemenin peşinde. '71 savaşında emperyalizm destekli Pakistan devletinden yana tutum alarak bağımsızlığa karşı çıkan ve bu nedenle bağımsızlık sonrası hain ilan edilerek liderleri infaz edilen Cemaati İslam gibi gerici islamcı partilerin bugünkü liderleri ise dinsizlik suçlaması yaptıkları Awam Birliği üzerinden işçi sınıfının dindar kesimlerini kendine yedeklemeye çalışıyor. 

Yüksek Mahkeme tarafından tekrardan yürürlüğe sokulan, 1971'de Bangladeş Bağımsızlık Savaşı'nda yer alan gazilerin ailelerine kamu sektöründe yüzde 30 kontenjan ayrılmasının yasallaştırılması kararına karşı üniversite gençliğinin başını çektiği eylemler Bangladeş'i kasıp kavurmuş durumda. 2018 yılında yine protestolar nedeniyle yürürlükten kaldırılan bu yasanın yeniden gündeme gelişi, öğrenci gençlik öncülüğündeki protestolardan bir halk ayaklanmasına dönüşen süreci ve şimdiden 120'nin üzerinde eylemcinin katledildiği binlercesinin ise yaralandığı bu ayaklanmayı incelemenin öğretici olacağını düşündük.

Bangladeş'te mevcut olarak iktidarda bulunan Awami Birliği'ni, hareketin liderliğini ve aynı zamanda ülkenin başbakanlık görevini yerine getiren Şeyh Hasina'yı ve onun politikalarını anlamak için Bengal halkının tarihine kısaca bir göz atmak faydalı olacaktır. 1947 yılında İngiliz emperyalizmi tarafından ve öncesinde "Britanya Hindistanı" olarak bilinen bölgenin Müslüman ve Hindulara göre iki devlete (Hindistan ve Pakistan) bölünmesiyle birlikte Pakistan egemenliğine bırakılan Bengal halkı, 70'li yıllara gelindiğinde Doğu Pakistan olarak bilinen ve bugün Bangladeş'i oluşturan bölgenin Batı Pakistan tarafından sömürülmesi, Bengal dilinin inkar edilerek Urducanın dayatılması ve 1970 yetmiş yılında "Bhola" isimli tropikal kasırganın yarattığı yıkım ve siyasal egemenliği elinde bulunduran Pakistan'ın sebep olduğu ihmaller zinciri büyük bir öfkeye ve ulusal bir isyana yol açtı. ABD ve müttefiklerinin güdümündeki Pakistan'a karşı Doğu Bloğu ülkeleri ve Pakistan ile tarihsel çıkar çatışmalarına sahip Hindistan ile yakın durma stratejisine uygun olarak reformcu, dini politikalar yerine Bengal milliyetçiliğini ve kültürel politikaları ön planda tutan bir hareket olarak Awami Birliği öncülüğünde verilen kurtuluş savaşı sonucunda Bangladeş bağımsızlığına kavuştu. Takip eden yıllarda askeri darbelerden kafasını kaldırabildiği ölçüde Awami Birliği ve Bangladeş Milliyetçi Partisi (BNP) arasında değişen iktidarların Bangladeş işçi sınıfına yolsuzluk, geleceksizlik, ucuz, uzun ve güvencesiz çalışma koşulları dışında hiçbir şey vermediğini görüyoruz. Bu iki temel partinin ve yörüngelerinde bulunan irili ufaklı başkaca siyasal oluşumların, uzun süredir ülkede neoliberalizmi fütursuzca körüklediğini söylemek ise yanlış olmayacaktır.

Başkaca Uzak Asya ülkeleri gibi sosyal, siyasal ve sendikal haklarının neredeyse sıfıra indirildiği tüm ülkelerde olduğu gibi Bangladeş işçi sınıfı da dünya tekellerinin pençesinde kıvranmakta. Özellikle hazır giyim sektöründe bulunan dünya tekellerinin yoğunlaştığı Bangladeş'te işçilerin aylık maaşı yaklaşık olarak 75 dolarda kalıyor. Özel sektörün tamamına genelleyebileceğimiz bu tablo ise kamu sektörünün, halkın gözünde daha önemli bir yer sahibi olmasına neden oluyor. Tam olarak bu noktada öğrenci gençliğin devreye girmesi ise elbette ki tesadüf değil. Kamu sektörünün gelecekteki çalışanları olan üniversite gençliği, doğrudan muhatabı olduğu bu konuda da her coğrafyada olduğu gibi dinamizmini konuşturmuş durumda. Awami Birliği'nin kendi yandaşlarını kayırma yoluna dönüşen bu yasanın geri çekilmesi ve kamu sektöründeki kotalarda adil bir bölüşüme gidilmesi somut talepleri ekseninde bir hareket başlatan gençliğe rejimin yanıtı ise ilk olarak gaz ve cop ile bütünleşen polis şiddeti, sonrasında okulların kapatılmasını ve eylem yasaklarını içeren kararnamelerin yayınlanması, internet erişiminin kısıtlanması oldu. Direnişin bir yangın gibi büyüdüğünün fark edilmesini engellemeye çalışmak için son olarak da tüm çözülmeye mahkum rejimlerin ortak pratiğini kullanarak itiraz edenlerin alenen katledilmesi yoluna gidildi. Tüm bu saldırılara rağmen öğrenci gençliğin öncülüğünü ettiği bu hareketin bir ayaklanmaya dönüşmesinin sebebi ise mücadelenin bir bütün olarak işçi sınıfının öfkesiyle buluşmuş olması.

Kota talebi fitili ateşleyen yer olsa da 170 milyonun üzerinde nüfusa sahip Bangladeş'te günlerdir fabrikalar da dahil olmak üzere tam zamanlı bir sokağa çıkma yasağının ilan edilerek paramiliter güçlerin sokağa sürülmesine neden olan tek şey kamu sektöründeki liyakatsizlik değil. Verileri incelediğimizde ayaklanmanın tek sebebinin yılda 400 bin kişinin üniversitelerden mezun olduğu ve kamuda açılan 3 bin pozisyondan birine alınmaya çalıştığını görüyoruz, bu noktada meselenin sadece yüzde 30'luk kotanın etkilediği 900 kişilik pozisyon olmadığını düşünmek mantıksız değil.

Koşulları incelediğimizde ülke tarihi boyunca iktidarın Awam Birliği ile arasında gidip geldiği Bangladeş Milliyetçi Partisi'nin iktidarda olduğu tüm zamanlarda yaşanan krizlerin faturasını emekçilere yükleyerek rüşvet ve yolsuzluklar ile bu faturayı kabartmanın dışına çıkmamış olsa da kota gündeminde aldığı pozisyon ile gençliğin ve işçi sınıfının öfkesine kendine yedeklemenin peşinde. '71 savaşında emperyalizm destekli Pakistan devletinden yana tutum alarak bağımsızlığa karşı çıkan ve bu nedenle bağımsızlık sonrası hain ilan edilerek liderleri infaz edilen Cemaati İslam gibi gerici islamcı partilerin bugünkü liderleri ise dinsizlik suçlaması yaptıkları Awam Birliği üzerinden işçi sınıfının dindar kesimlerini kendine yedeklemeye çalışıyor. Öyle ki, kota mücadelesi hakkında küçük bir araştırma yapmak isteyen herkesin karşısına ilk çıkan şeyler, genellikle bu topraklarda cihatçı-çeteci fikirlerini yaymaya çalışan tarikat ve cemaatlerin haber siteleri ve trol hesapları oluyor.