3 Mayıs 2024 Cuma

Avukat Boylu?nun katledilmesi bir çok ilde protesto edildi

Avukat Müzeyyen Boylu?nun katledilmesine karşı eylem yapan meslektaşları ve avukatlar, iktidarın kadına yönelik politikaları nedeniyle kadın katliamlarının arttığını belirtti, yetkilileri göreve çağırdı.
Avukat Müzeyyen Boylu’nun boşanmak istediği eşi tarafından katledilmesine ilişkin başta avukatlar olmak üzere çok sayıda kesimden tepki geldi. 
 
DİYARBAKIR
 
Diyarbakır’da kadın örgütleri ve avukatlar, Boylu’nun öldürüldüğü Kayapınar ilçesine bağlı Diclekent villaları 252. Sokak’ta basın açıklaması yaptı. Açıklamaya Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Meral Danış Beştaş ve Semra Güzel, Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın, tutsak yakınları ve çok sayıda kişi katıldı. "Kadın cinayetleri politiktir" pankartının açıldığı eylemde, "Kadın cinayetlerini durduracağız", "Kadına yönelik şiddet her yerde" ve "Yasta değil isyandayız" dövizleri taşındı.
 
‘ÖLDÜRÜLEN YÜZLERCE KADINDAN BİRİ’
 
Açıklama yapan Rosa Kadın Derneği üyesi Adalet Kaya, Boylu’nun 19 Mayıs’ta sokakta öldürüldüğünü hatırlattı, aynı gün ülkenin farklı illerinde iki kadının daha erkekler tarafından öldürüldüğünü söyledi. 
 
Boylu’nun avukat olmasının yanı sıra kadın hakları savunucusu olduğunu belirten Kaya, "Bir erkekten boşanmaya çalışırken öldürülen yüzlerce kadından biri oldu. Koruma kararı olmasına rağmen korunmayan ve öldürülen yüzlerce kadından biri maalesef. Bütün bunlar net olarak göstermektedir ki; erkeği koruyan, güçlendiren, kadına şiddeti meşru kılan yasa uygulayıcıları ve bu eril devlettir aslında Müzeyyen Boylu katleden. İki yıl boyunca boşanmaya çalışan ve koruma kararının varlığıyla şiddet gördüğü tespitli olan bir erkekten korunmayan Müzeyyen Boylu’nun katili, yasaları ve Türkiye’nin imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi’nin konuyla ilgili net olan hükümlerini uygulamayan yasa uygulayıcıları ve onların politik yönlendiricileridir" dedi.
 
"Türkiye imza koyduğu uluslararası sözleşmeleri bir kere daha ihlal etmiştir ve yasaları uygulamamıştır" diyen Kaya, kadın cinayetlerinin politik olduğunu belirtti. Kadına yönelik şiddetin her türünün, toplumun tüm kesimlerine empoze edilmesinin bir iktidar politikası olarak sürdürüldüğünü söyleyen Kaya, "Devletin bütün eril yöntemlerle kadına yönelik şiddeti normalleştirip kendi yarattıkları medya aracılığıyla cinsiyetçi bir şiddet dili kullanarak yaşanan bu kadın kıyımını meşrulaştırmanın her türlü yöntemini uygulamaya koymuştur. Diyarbakır'da gün ortasında, en işlek caddelerden birinde bir kadın öldürülüyor! Bizden beklenen tepkisiz kalmamız, hemen ardından gündelik yaşamlarımıza devam etmemizdir. Bu bir toplumsal trajedidir" şeklinde konuştu.
 
‘CEZALANDIRILMASI İÇİN MÜCADELE EDECEĞİZ’
 
Kadına yönelik şiddetin, katledilmesini normal gösteren anlayışı reddettiklerini vurgulayan Kaya, şöyle devam etti: "Savaş ve şiddet politikaları sonucunda ortaya çıkan kültürel soykırım ve toplumsal tahribat sonucunda da şiddet coğrafyamızda her geçen gün artmaktadır. Son dönemde kadın katliamları istatistiksel bir veriye dönüşmüş, toplumsal açıdan normalleştirilip kanıksatılmıştır. Biz kadın hakları savunucuları, kadın örgütleri, kadın meclisleri, kadın özgürlük hareketinin mirasçıları olarak; yüzyıllardır süren kadın kıyımı ile mücadele etmiş ve hatta bu uğurda yaşamını feda etmiş tüm kadınların kazanımlarını sahiplenerek takipçisi olacağımızı ve vahşice bu cinayeti işleyen erkeğin en ağır ceza ile cezalandırılması için mücadele edeceğimizi belirtiyoruz."
 
VAN
 
Van Barosu Kadın Hakları Komisyonu, basın toplantısı düzenledi. Açıklama yapan Baro Yönetim Kurulu üyesi Rabia Özgökçe, kadına karşı şiddetin önlenmesi için fedakarca çalışan kadın avukatlar olarak bu kez kadın cinayetinde meslektaşlarını yitirmenin üzüntüsünü yaşadıklarını belirtti. 
 
Kadına yönelik şiddetin vahip bir boyuta ulaştığına işaret eden Özgökçe, Boylu’nun öldürülmesinin adeta "kral çıplaktır" anlamına geldiğini ifade etti. 
 
Özgökçe, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Kadın şiddetini artıran nedenler, boşanma davalarının açılması veya nafaka talepleri değildir. Kadına karşı şiddeti artıran nedenlerin başında toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmaması ve kadını özgür bir birey olarak değerlendirmeyip onu aile içerisinde sadece bir eş, bir anne, bir kardeş rolü ile sınırlı olarak gören ve göstermeye çalışan zihniyet gelmektedir. Bu nedenle yetkililerin samimi ve ciddi bir şekilde kadına bakış açısını değiştirmek için toplumsal zihniyet dönüşümünü sağlayacak çalışmalar yapması zorunluluğunu bir kez daha önemle ifade ediyoruz. Meslektaşımız Av. Müzeyyen Boylu’nun öldürülmesini kınıyor, ailesine; başta Diyarbakır Barosu olmak üzere tüm meslektaşlarımıza başsağlığı diliyor, davanın takipçisi olacağımızı beyan ediyoruz." 
 
MARDİN
 
Mardin Barosu Kadın Hukuk Komisyonu üyeleri de Mardin Adliyesi önünde açıklama yaptı. 
 
Açıklama yapan Komisyon Sözcüsü Avukat Ruşen Bingül Binbaş, Boylu’nun katledilişinin kadına yönelik şiddetin ulaştığı boyutları gözler önüne serdiğini söyledi. 
 
Binbaş, "Bu cinayet kadına karşı toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ve ayrımcılığının geldiği noktayı acı bir şekilde göstermektedir. Konu kadın olduğunda sosyal, ekonomik ve eğitim farkının olmadığını görmek son derece rahatsız edici bir durumdur. Bu cinayet bize ‘kral çıplaktır’ dedirtmektedir. Kadınlara yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin artması sistemde çok yanlışın olduğunu göstermektedir. Yetkililerin şiddetle mücadelede başarı gösteremediği bir sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır. Sistemin kadını korumadığı, önleyici ve koruyucu tedbirlerin etkisiz olduğu bir gerçektir" diye konuştu.  
 
Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için yetkilileri derhal harekete geçmeye çağıran Binbaş, "Kadın şiddetini artıran nedenler, boşanma davalarının açılması veya nafaka talepleri değildir. Kadına yönelik şiddeti artıran nedenlerin başında toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin sağlanmaması ve kadını özgür bir birey olarak değerlendirmeyip, onu aile içerisinde sadece bir eş, bir anne, bir kardeş rolü ile sınırlı gören ve göstermeye çalışan zihniyet gelmektedir" dedi.
 
ADANA
 
Adana Barosu Kadın Hakları Merkezi üyeleri de meslektaşlarının katledilmesini protesto etti. Adana Adliyesi Taş Bina yapılan eylemde konuşan Kadın Hakları Merkezi Koordinatörü Sinem Tanrısınatapan, "Kadın şiddetini artıran nedenler boşanma davalarının açılması veya nafaka talepleri değildir. Kadına karşı şiddeti artıran nedenlerin başında, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmaması ve kadını özgür bir birey olarak değerlendirmeyip, onu aile içerisinde sadece bir eş, bir anne, bir kardeş rolü ile sınırlı olarak gören ve göstermeye çalışan zihniyet gelmektedir. Mevki ve makamına bakılmaksızın ayrımcılığı körükleyen beyan ve açıklamalara taviz vermemek bu mücadelenin önemli bir parçasıdır" şeklinde konuştu. 
 
Adana Barosu Başkanı Avukat Veli Küçük ise, kadının toplumsal yaşamın her alanında olması prensibinin yaşama geçirilmesi gerektiğini ifade etti.
 
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin ilkokul yıllarından başlayacak şekilde eğitim sistemine revize edilmesi gerektiğini söyleyen Küçük, "Mevcut bakış açısı ile kadının sesini duyurması mümkün değil. Kadın cinayetleri ile ilgili ceza yargılamalarında ‘Erkekliğime, laf etti’ ‘hakaret etti gibi’ tahrik indirimi, iyi hal indirimi uygulanmamalı" dedi.