23 Kasım 2024 Cumartesi

Yoldaşını tamamlamak kendini de tamamlamaktır

Devrimci, olmakta olan, henüz tamamlanmamış olandır. Tam devrimci diye bir şey yoktur. Hayatın ve mücadelenin içerisinde kişinin kendisini sürekli yenilemesi ve geliştirmesi bu nedenle zorunludur. Kendisini geliştiren yoldaşlarını da geliştirir. Hangi yaşta olursa olsun yoldaşını/yoldaşlarını tamamlama; değer verdiğini, kuracağı ilişki biçimiyle hissettirip, emek vererek yoldaşının gelişmesine, değişmesine katkı sağlamakla olur.
Mücadele içinde ve yaşamımızın tamamında ortaya çıkan eksikliklerimizi giderip zayıf yanlarımızı güçlendirerek ancak kendimizi ve yoldaşlarımızı tamamlayabiliriz. Bu sorumluluğumuzu yerine getirmek, bizleri güçlü yapacak olan, işimizi severek isteyerek yapmamızla zorluklar karşısında ideolojik olarak sağlam duruşumuz olacaktır. İddialı ve sağlam duruşumuzu besleyecek olan şey ise devrime ve sosyalizme bilerek inanmış olmamızdır. Bu devrimci değerlere sıkıca bağlılık bizleri coşkulu, enerjik, mutlu devrimciler yapar. İşlerimize daha sıkı sarılmamızı, zor koşullarda sınırlı imkanlarla yürüttüğümüz mücadelede zorlandığımız durum, yaşamımızda savrulmamamıza yardım eder. Bu özellikler yaşamımıza yön verdiği sürece kendimizden başlayarak yoldaş(lar)ımızın eksik, zayıf yanlarını tamamlayabiliriz.
 
Arkadaşları Clara Zetkin'in 3. Enternasyonal'in bir oturumunda, 64. doğum yıl dönümünü kutladıklarında onlara şu kısa konuşmasını yapar: “Hep içimden geldiği gibi davrandım. Bu kadar övgüyü hak etmiyorum. Devrime hizmet ettim. Çünkü içsel bir itki beni devrim davasına zorluyordu.” C. Zetkin'in sözünü ettiği 'itki'; bilimsel sosyalizme ve sosyalizmin yeryüzünde kurulacağına olan güçlü inancıdır. Bu inancı besleyen kaynak da bilimsel sosyalizmin teorik hazinesidir. Bilimsel sosyalizmin bilgisi ile donanmamış bir devrimci maratonu sonuna kadar koşamaz. Devrim iddiası, güçlü olanların içi kıpır kıpırdır. Mücadeleyi dolu dolu yaşarlar. Görevlerini, sorumluluklarını yerine getirmede, engelleri aşmada azimlidirler. İçten gelen dürtüyle mücadelede bütünleşmek, yoldaşlarını tamamlamaya çalışırlar.
 
Devrimci, olmakta olan, henüz tamamlanmamış olandır. Tam devrimci diye bir şey yoktur. Hayatın ve mücadelenin içerisinde kişinin kendisini sürekli yenilemesi ve geliştirmesi bu nedenle zorunludur. Kendisini geliştiren yoldaşlarını da geliştirir. Ya da tersi, kendisini mücadelenin ihtiyaçlarına göre geliştiremeyenler yoldaşlarını da geliştiremez. Somuta indirgersek, hangi yaşta olursa olsun yoldaşını/yoldaşlarını tamamlama; değer verdiğini, kuracağı ilişki biçimiyle hissettirip, emek vererek yoldaşının gelişmesine, değişmesine katkı sağlamakla olur. Mütevazılıktan uzak hamaset nutuklarla, bürokratik ilişki biçimiyle eksikleri, zayıflıları gideremeyiz. Hangi yaşta ve sorumlulukta olursak olalım teorik, ideolojik, politik okumalarda, araştırmalarda, yazma çalışmalarında, örgütsel konumlarda yetersiz kaldığı durumlarda ön açıcı öneriler, farklı yöntemler denemesine yardımcı olmakla yoldaşının kendini tamamlamasında yanında olabiliriz. Keza gelişim stratejisi oluşturmada, çalışma programı çıkarmada, rapor hazırlama gibi teknik konularda deneyimler paylaşarak yoldaşının elinden tutmuş, yanında olmuşsan, yoldaşını tamamlama görevini yerine getirebiliyorsun demektir.
 
Bu gibi konularda yanı başında olmayı, her elini uzatışında yoldaşının yanında olmayı, her durumda fiziki var olma şeklinde anlamak yoldaşlarını tamamlamayı darlaştırmak olacağı gibi bu kavramı yeterince anlamamak olacağı gibi içeriğini de boşaltmak olur. İhtiyaç duyduğu anlarda yoldaşının yanında olmak, onu tamamlamaya çalışmak, birlikte iş yaparak olacağı gibi, ikili, kolektif tartışmalar ve eğitim ortamlarında deneyim aktarmaları, eleştiri özeleştiri mekanizmasının düzenli işletmesi, yeni perspektifler buluş açısı kazanmasına yardımcı olunması ve yazışma yoluyla da yoldaşlarımızı tamamlama görevini yerine getirebiliriz. Bu sorumlulukları yerine getirdiğimiz oranda kendimizi de o kadar tamamlamışız olabiliriz.
 
Kendimize şöyle bir empati kuralım; çeşitli eksiklerim, zaaflarım beni geri çeken, tutuk bırakan özelliklerim, alışkanlıklarım, sorun üreten davranışlarım, ilişki biçimim, üslubum, ertelemeci, kendiliğindenci tarzım; ben'den beslenen tutumum, savunmacı, yakınmacı yanlarım, şu veya bu gerekçeyle kendime çizdiğim sınırlarım ve vasat bir performansım varsa, bu olumsuz yanlarımı birlikte çalışma yürüttüğüm yoldaşlarıma da öznesi olduğum parti örgütlerine de bir biçimde yansıtıyorum, dahası taşıyorumdur. Her devrimci bulunduğu ortama kendi devrimci özelliklerini, coşku, enerji, bilgi, eylem gücü yansıtır ve taşır. Bu bakımdan, kendini geliştirme ve tamamlama eylemi, kişinin "kendimi geliştirdiğim kadar yoldaşlarımla birlikte örgütümü de geliştirebilirim" diye düşünmesi gerekir.
 
Eskiyen, zaaflı ve zayıf, artık gelişimimizin önünde ayak bağı olmaya besleyen yanlarımızda kopuşlar yapamadığımız sürece, niyetimizden, duygularımızda bağımsız olarak hep bir yanımız tamamlanmamıştır, eksiktir. Bu yanlar devrimci olanla tamamlanmadığı durumlarda ne söylersek söyleyelim kendimizle barışık olmalıyız. Bu ruh hali, memnuniyetsizlik, hoşnut olmama, başarıları yadsıma, bardağın sürekli boş kısmını görme, müzmin muhalif hali yaşamımıza yön verir. Bunun üreteceği sonuçla; kendimize, yoldaşlara kolektif ortama ve kitle-insan ilişkilerine yabancılaşma yaşayacağı gibi parti gerçekliğini kavramayı zorlaştıracaktır. Oysa gelişme, yenilenme çizgisinde ilerleyen devrimciler, kendileriyle barışık yaşayarak parti gerçekliğinin aynasından kendi gerçekliklerini daha somut yanlarıyla tamamladıklarını veya tamamlayamadıklarını daha rahat görebilirler.
Ezenle-ezilen, emekle-sermaye arasındaki çelişkilerin sertleşerek çatışmalı süreçlere evrildiği koşullarda devrim saflarında çeşitli biçimlerle zorlanırlar, yalpalamalar, kararsızlıklar, bireysel kaygılar ve özgüven kırılmaları daha rahat görünür olur. Aynı koşullar, süreci omuzlayabilen militan, fedai ruhu gelişkin devrimcilerin-devrim kadrolarının şekillenmelerine, yetişmelerine ve öne çıkmalarına alan açar.
 
Bu nesnel durum bir bakıma iyi değerlendirilebilirse devrimciler için avantajdır. Safları sıklaştırdığı gibi arındırıcı bir işlevi de vardır.
 
Abuzer Çat, Yasemin Çiftçi yoldaşlar bu konuda somut iki örnektir. Yoldaşların iç hesaplaşmalarını yapmak, zayıf ve eksik yanlarını aşarak kendilerini tamamlama sürecinde gösterdikleri kararlılık yol gösterici olmuştur.
 
Eksikliklerimizi tamamlama, zayıflıklarımızı aşma görevi her zaman yapmamız gereken işlerden birisi olmalıdır. Mücadelenin her gün her cephede sertleşerek sürdüğü bu gibi dönemlerde komünistlerin ve devrimcilerin kendileriyle birlikte yoldaşlarını ve öznesi olduğu parti örgütünü tamamlama sorumlulukları fazlasıyla artmıştır.
 
Bu görevleri bugün bakımından yerine getirmek aynı zamanda iktidarın politikalarına, ideolojik ve örgütsel tasfiye saldırılarına karşı verilen/verilecek olan devrimci yanıtlardan biri olacaktır.