18 Aralık 2024 Çarşamba

Türkoğlu: Yapılması gereken onurlu bir barışın yolunu açmaktır

Meclis'te konuşan DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, "Yapılması gereken hem Türkiye'de hem Suriye'de onurlu bir barışın yolunu açmaktır" dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, Meclis'te süren bütçe görüşmelerinde söz aldı.

Ülke bütçesinin savaş ve sermaye için değil, halkların bir arada, özgür ve eşit yaşaması için hazırlanması gerektiğini söyleyen Türkoğlu, güç ve sermaye paylaşımı için yürütülen her savaşın çözümsüzlüğü ve krizleri derinleştirdiğini belirtti.

"Kendi coğrafyasındaki halklarla barışmayan iktidarlar, ulus-devlet yönetimleri ile milliyetçiliği, mezhepçiliği, cinsiyetçiliği kendi varoluşunun koşulu olarak görmektedir. Halkların birlikte yaşamı, birlikte yönetmekten geçer" diyen Türkoğlu, bunun inkarla değil, herkesi inancıyla, kimliğiyle, diliyle tanımakla mümkün olacağını kaydetti.

"Kürt halkı bin yıllardır bu topraklarda farklı kimliklerle, inançlarla, halklarla birlikte yaşıyor. Ve bu birlikteliğin en somut yaşam bulduğu yer Kuzey ve Doğu Suriye'dir. Kadınların en güvenli şekilde kendilerini var ettikleri yer Kuzey ve Doğu Suriye'dir. Bakın, Rojava'da filizlenen ve halkların etrafından kenetlendiği bir yönetim modeli ve toplumsal sözleşmesi var" diyen Türkoğlu, değişim için egemenlerin 100 yıllık inkar politikalarından vazgeçerek ortak değerler etrafında kendilerini güncellemeleri gerektiğini belirtti.

'KADINLARA YÖNELİK İNSANLIK SUÇU İŞLENİYOR'
Türkoğlu, şöyle devam etti: "Savaşlarda aktörler değişir, coğrafyalar, bölgeler değişir ancak savaşın mağdurları değişmez. Bu savaşların en ağır bedelini kadınlar ve çocuklar ödemiştir. Suriye'de SMO'nun saldırıları, kadınlara yapılan işkence görüntüleri bunun en açık göstergesidir. Vekalet savaşını yürütenlerin adları değişebilir, ancak beslendiği zihniyetin IŞİD zihniyeti olduğunu çok iyi biliyoruz. SMO kontrolünde olan yerlerdeki kadınlar, IŞİD zulmünden dolayı Kuzey ve Doğu Suriye Özerk yönetimine sığınmıştır. Bu çeteler Şengal'de katliam yapanlardır. Ezidî kadınları köle pazarlarında satan bu çetelerdir. Şii, Türkmen kadınlara saldıran, Kobane'de katliam gerçekleştiren bu çetelerdir. Bugün binlerce Ezidî kadının akıbetinden hala haber alınmıyorken, bu zihniyeti hiç kimsenin meşrulaştırmasına izin vermeyiz. Bakın Suriye'de SMO çeteleri eliyle iktidarınızın kontrolünde olan yerlerde bir talan ve yıkım politikası uygulanıyor. Kadınlara yönelik insanlık suçu işleniyor."

'SAVAŞ BİNLERCE KADININ YAŞAMINA MAL OLDU'
Güvenlik adı altında Suriye'de izlenen bu siyasetin Kürt halkı ve kadınlara düşmanlık üzerinden yürütüldüğünü vurgulayan Türkoğlu, iktidarın iç ve dış siyasette aynı anlayışla hareket ettiğini belirtti. Kayyum atamalarını buna örnek gösteren Türkoğlu, "Tekçiliği değil çoğulculuğu esas alan, tüm halkların, farklılıkların temsil edildiği yerel yönetimlerimizin hedef alınması bunun göstergesidir. Kürt halkı bir yeri yönetemez, belediyeler eş başkanlık ve eşit temsiliyet ile yürütülemez diyerek kayyumların kadın kazanımlarını hedef alması bunun göstergesidir" dedi.

10 yıldan uzun süredir Suriye'de yaşanan savaşın binlerce kadının yaşamına mal olduğunu, binlerce kadının evlerini terk etmek zorunda kaldığını, göçmen ve mülteci kadınların gittikleri yerlerde her türlü saldırının hedefi olduğunu anlatan Türkoğlu, bu saldırıların en fazla yaşandığı yerlerden birinin de Türkiye olduğunu vurguladı. Diğer yandan emek sömürüsüne uğrayan göçmen kadınların yaşadığı haksızlık karşısında sesini yükseltemediğini belirten Türkoğlu, "Sınır dışı edilme kaygısından kaynaklı göçmen ve mülteci kadınlar yaşadıklarını çoğu zaman anlatamıyor" dedi.

'GİDİŞLER GÖNÜLLÜLÜK ESASINA GÖRE OLMALIDIR'
Geri gönderme merkezlerinin kadınlar için bir işkence merkezi olduğunu vurgulayan Türkoğlu, "Beslenme koşullarının olmadığını, şiddet ve istismara maruz kaldıklarını, cinsiyetçi, ırkçı sözlerin hedefi olduklarını bizzat bunu yaşayan kadınlar anlatıyor" dedi. Suriyeli göçmen ve mültecilerin dönüşüne ilişkin haberlere işaret eden Türkoğlu, "Gidişler gönüllülük esasına göre olmalıdır. Kimse kimseyi zorla bir yere gönderemez. Gitmek isteyen Suriyeli kadınların, gençlerin gidiş esnasında güvenliğini sağlamaktır bu ülkeye düşen görev ve sorumluluk" dedi.

'EN BÜYÜK İHTİYAÇ ONURLU BİR BARIŞTIR'
Suriye'de halkların, kadınların kazanımlarına yönelik saldırılar karşısında Rojavalı kadınlarla dayanışmaktan vazgeçmeyeceklerinin altını çizen Türkoğlu, "Kuzey ve Doğu Suriye'de kadınlar öncülüğünde inşa edilen yeni yaşam, Türkiye için bir tehdit değildir. Kürtlerin, Türkmenlerin, Çerkezlerin, Arapların, Alevilerin Süryanilerin, Kuzey ve Doğu Suriye'deki halkların eşit temsiliyetinin olduğu bir yönetim modeli bu ülke için tehdit değildir. Kadına yönelik şiddetle mücadele eden, kurumları açan, kadınların kendilerini var ettikleri, emekleriyle inşa ettikleri köylerin olduğu bu model bir tehdit değildir. Bu model alınması gereken dünya kadınlarının kazanımıdır" ifadelerini kullandı.

Halkların, kadınların, gençlerin en büyük ihtiyacının onurlu bir barış olduğunu söyleyen Türkoğlu, "Yapılması gereken hem Türkiye'de hem Suriye'de onurlu bir barışın yolunu açmaktır. Kürt sorununda çözümsüzlüğü dayatan politikaların son bulması, sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılarak diyaloğun esas alınması. Bu sorunun çözülmesinin önünün açılması için biz kadınlar dün olduğu gibi mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz" dedi.