22 Aralık 2024 Pazar

Türk-İş 23. Olağan Genel Kurulunda laf var eylem yok

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonunun üç gün sürecek 23. Olağan Genel Kurulu Ankara'da başladı. Türk İş Başkanı Ergün Atalay işçi sınıfını ilgilendiren hemen her konuda kulağa hoş gelen sözler söyledi ama pratik adım atma konusunda hiç renk vermedi.

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonunun (Türk-İş) 23. Olağan Genel Kurulu, Büyük Anadolu Hotel'de divan oluşturulması, gündem sunumu, saygı duruşu ile başladı. Divan başkanlığını Türk-İş Genel Sekreteri Pevrul Kavlak'ın yaptığı kongrede Genel Başkan Ergün Atalay söz aldı. İşçilerin çalışma yaşamında yaşadığı sorunlara tepkilerin öne çıktığı genel kurulda, somut eylem önerilerinin yer bulmaması dikkat çekti.

Her gün işçilerin iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiğini ifade eden Atalay, "Soma'da 301 insanımız bağıra bağıra can verdi. Dört kişi ceza aldı, şu an ikisi yatıyor. Ülkeyi yönetenler buna acilen tedbir almalı. İş güvenliği ve işçi sağlığına patronların dörtte üçü uymuyor bunu çözecek olan Çalışma Bakanlığı ve takipçisi biz olacağız. Ama bugüne kadar bir sonuç alamadık" diye konuştu.

Türkiye'de 5 milyon civarında mülteci olduğunu ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi gerektiğini ifade eden Atalay, “Dünyada tedavisi olmayan en büyük hastalık ırkçılık. Bu ülke hepimizin ülkesi ve çözüm üretilmesi gerekiyor” dedi. Atalay, kayıt dışı çalışmanın yüzde 35 olduğuna dikkat çekerek “17 milyon kayıtlı çalışan, sendikalı ise 2 milyon” dedi.

EYT'lilere de değinen Atalay, bu sorunu çözmek için derhal harekete geçilmesi gerektiğini söyledi.

Kongreye 60 yıldan sonra ilk defa işçilerden başka kimseyi davet etmediklerini, sendikanın patronların, belediye başkanlarının değil işçilerin olduğunu belirtti.

Atalay, "Asgari ücretliden vergi almayın, kayıt dışılığı kayıt altına alın, talebimiz bu. Enflasyonun geldiği durum ortada. Sosyal hak yok, aldıkları maaş ortada ve bu koşullarda yüksek hakem kurulunun bu ülkede işi ne? Şimdi asgari ücret görüşmeleri başladı.Bundan bir yıl geriye gidelim. Bize yapmadıkları hakaret kalmadı. Yarım asırdır ülkeyi karıştıranlarla mücadelede ettim. Tüm siyasiler işlerine geldiği gibi davranıyor. Sendikacılar linç ediliyor. Hak-İş, Türk-İş, DİSK linç ediliyor. Bana sahip çıkmazsanız bunlarla tek başıma baş edemem. Bulunduğunuz gazetelerde, televizyonlarda emekçiler atılıyor. Bir kere de onları yazsanıza" diye konuştu.

Asgari ücret görüşmelerinin devam ettiğini söyleyen Atalay, "Bunun kararını asgari ücret tespit komisyonu belirleyecek ama teklif ettiğimizin altında bir rakamla gelirlerse o masada oturmamıza gerek yok" dedi, yüksek hakem kuruluna gerek olmadığını söyledi.

8 şeker fabrikasının özelleştirildiğini ifade eden Atalay, "Şeker fabrikalarını kapatmak silah fabrikalarını kapatmak gibidir" dedi.

Taşeron işçilerin KHK ile kadroya alınma sürecine de değinen Atalay, "Bu meseleyi kökten çözmek lazım" dedi.

Atalay son zamanlarda yeniden gündeme gelen kıdem tazminatına ilişkin ise şunları söyledi:

"Bizim sorunlarımız o kadar çok ki kıdem tazminatı var ve 17 milyonu ilgilendiriyor. Kıdemle ilgili olumsuz bir şey yaparlarsa iki saatte 1 milyon 300 kişi toplarız. Bu mevcut yapıyı bozdurmayız. Nokta kadar geriye gidemeyiz,gidecek olursak herkes ceketini alıp gitsin" dedi.