23 Aralık 2024 Pazartesi

TTB: İstanbul Sözleşmesi uygulansın

TTB ve TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu, İstanbul Sözleşmesine ilişkin düzenlediği basın toplantısında "İstanbul Sözleşmesi yaşatır! İstanbul Sözleşmesi uygulansın" dedi.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu tarafından kadına yönelik şiddete dikkat çekmek için "İstanbul Sözleşmesi yaşatır! İstanbul Sözleşmesi uygulansın" konulu basın toplantısı düzenlendi.

Türk Tabipleri Birliği'nde gerçekleşen basın toplantısına, TTB Merkez Konseyi Üyesi Selma Güngör, Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Gülgün Kıran ve  TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu üyesi Ayşe Uğurlu katıldı.

Kadına yönelik şiddete karşı çıkarken hayatını kaybeden Dr. Aynur Dağdemir'e adanan basın açılaması metni, TTB Merkez Konseyi Üyesi Selma Güngör tarafından okundu.

Türkiye'nin 11 Mayıs 2011'de İstanbul Sözleşmesi'ni ilk imzalayan 11 ülkeden biri olduğunu hatırlatan Güngör, "1 Ağustos 2014'de de sözleşmeyi yürürlüğe koymuştur. Geçtiğimiz günlerde sözleşmenin yürürlüğe girişinin 6. yılını kutladık. Ancak bu sevindirici öncü tavra rağmen, uygulamada önleme, koruma, yargılama ve politika geliştirmekteki yetersizlikler nedeniyle, ülkemizde şiddet; özellikle kadına yönelik şiddet her geçen gün artmaktadır. Hekimler olarak diğer tüm sağlık çalışanları gibi, şiddetin toplumun tüm katmanlarında oluşturduğu fiziksel, psikolojik ve sosyal sonuçlarına tanıklık edip bu yaraları sarmaya çalışmaktayız. Ancak kadın sağlık çalışanları başta olmak üzere ne yazık ki biz hekimler de toplumda yükselen şiddet dalgasının mağduru olabilmekteyiz" dedi.

Kadın hekimler olarak; kadınların yüzyıllardır süren eşitlik, özgürlük ve insan onuruna yakışır yaşam şartlarına sahip olma mücadelesinde ve dayanışmasında hep var olduklarını vurgulayan Güngör, "Mücadelelerimizle elde ettiğimiz haklarımızdan vazgeçmiyoruz, vazgeçmeyeceğiz. Bu kötü gidişata dur demek adına elimizdeki en önemli yasal dayanak olan İstanbul Sözleşmesi'nden Türkiye'nin imzasını çekmesinin doğuracağı sonuçların, sözleşme yürürlükteyken dahi olup bitenlerden yola çıkarak 'korkunç' olacağını ısrarla belirtiyoruz. Bu tür insan hakları ihlallerinin önlenmesi için çalışmanın biz hekimlerin en başta gelen görevlerinden biri olduğunun bilincindeyiz" diye kaydetti.

Güngör, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesi durumunda yaşanacakları şöyle sıraladı:
Kadın cinayetleri katlanarak artmaya devam eder.
Kadın, erkek ya da çocuk fark etmeksizin; cinsiyet, dil, din, ırk ve yönelimi ne olursa olsun toplumdaki tüm bireyler şiddet karşısında korunmasız kalır.
Şiddet sarmalı tüm aileyi ve toplumu içine alır.
Şiddetin gerekçesi olur.
Mağdur şikayetçi olmazsa soruşturma yapılamaz.
Ev içi her türlü şiddet suç olmaktan çıkar.
Şiddet mağdurunun beyanı esas olmaktan çıkarak, hayati önem taşıyan korunma sağlanması süreci, bürokratik işlemlerde boğulur.
Cinsel taciz ve psikolojik şiddet cezasız kalır.
Evlilik içi tecavüz meşrulaşır.
Israrlı takip karşısında yasal korunma ortadan kalkar.
Kadına karşı ayrımcılığı önlemek ve toplumsal cinsiyet eşitliği hayal olur.
Hali hazırda zaten yetersiz olan kadın sığınakları sayısı arttırılarak bu konuda politika geliştirilemez.
Kız çocukları başta olmak üzere, çocuklar zorla evlendirilebilir.
Göçmen kadınlar şiddet karşısında haklarını savunamaz.
Sorunların çözülmesi adına mağdura verilen her türlü psikolojik, ekonomik ve yasal destek geri çekilir.