21 Aralık 2024 Cumartesi

Tecavüzcü polislerin cezasını kadınlar verecek!

Yapılması gereken bir şey daha var; tecavüz saldırısı karşısında susmayarak, şikâyetini işleme koymayan polis hakkında da şikayetçi olan I.K.'nın yanında olmak, kadın yoldaşlığının gereklerini yerine getirmek.
İstanbul'da polislerin bir kadına tecavüz ettikleri, ardından da üzerindeki parayı gasp ettikleri ortaya çıktı.
 
Tecavüz suçunun faili polislerin isimleri; Şeref Şık ve İsmail Kök. Trafik kontrolü yaparken, bir taksiyi durdurup, Özbekistanlı genç kadın I.K.'yı araçtan indiriyorlar. Ardından tecavüz saldırısında bulunup, parasını gasp ediyorlar. Sonra da genç kadını bir yerde araçtan atıyorlar.
 
I.K., bu suç karşısında susmuyor ve Aksaray'daki Vedat Ulusoy Polis Merkezi'ne gidiyor. O sırada karakolda görevli olan polis Y.S.'ye yaşadıklarını anlatıyor. Polis Y.S., tecavüz saldırısına maruz kalan genç kadın karşısında hem erkek dayanışmasını gösteriyor hem de "görevi"ni yerine getiriyor. I.K'ya, "Onun da çoluğu çocuğu var, zaten it gibi pişman şu an, cezasını vereceğim, sen merak etme. Size bir daha yaklaşamaz. Yaklaştığında beni arayacaksın" diyerek şikayet başvurusunu işleme koymuyor.
 
Türk polisinin tecavüz saldırısı konusunda sicilinin hiç de temiz olmadığını söylemeye gerek yok. Her şeyden önce, cinsel işkence, devletin, politik kadınlara karşı kullandığı bir yöntem oldu. Hanım Baran'ı hatırlıyor musunuz? Gözaltına alınıp tutuklandığında 42 yaşındaydı. Yaşadığı coplu tecavüzü, "İçimde bir şey kalmadı, sanki bütün organlarım yer değiştirdi" diye anlatmıştı. Sonra yaşadıkları, O'nu doğruladı. Çünkü Hanım Baran hapishanede rahim kanserinden öldü.
 
Türk devletinin işlediği tecavüz suçuna dair geçmişten de yakın zamandan da sayısız örnek mevcut. "İşkencelerde kadınlara copla tecavüz edildiği söyleniyor" sorusuna darbeci general Cevdet Sunalp'ın verdiği "Copa ne gerek var, aslan gibi çocuklar var" yanıtını unutmuş değiliz. AKP iktidarı da bu suçla hesaplaşmadı. Aksine, her zaman tecavüzcü polislerin yanında durdu, savundu, sırtını sıvazladı.
 
Örneğin, hakkında onlarca taciz ve tecavüz davası olan Sedat Selim Ay, 2012 yılında Terörle Mücadeleden Sorumlu İstanbul Emniyet Müdür yardımcısı olarak görevlendirildi. Bu görevlendirmenin ardından onlarca kadın, polis şefi Ay hakkında yeniden şikâyetçi oldu. O şikayetlerin hiçbiri işleme konulmadığı gibi, işkenceci polis şefi, konuyla ilgili haber yapan gazeteciler, ajanslar ve gazeteler hakkında davalar açtı.
 
Sadece politik kadınlar değil, I.K.'nın başına geldiği gibi her kadın, her an her yerde polisin cinsel saldırısının hedefi olabilir. Örneğin 2018 yılının Mart ayında İstanbul Beylikdüzü'nde gece devriyesi yapan iki polis, genç bir kadını, "Evine bırakalım" diyerek zorla arabaya bindirerek tecavüz etmişti. 2001 yılının Eylül ayında da, Rumen Lacramiora Bozacı, iki polisin saatlerce tecavüz saldırısına maruz kalmıştı. İnternette küçük bir tarama yaptığınızda da karşınıza onlarca vaka çıkacaktır. Bu saldırılar açığa çıkanlar. Bir de gelecek yeni fiziki ve psikolojik saldırıları önleme imkanından yoksun oldukları için korkan ve bu nedenle kimseye herhangi bir açıklama yapamayan kadınları düşünün.
 
AKP iktidarı ile birlikte kadına yönelik şiddetin nasıl bir cins kırımına dönüştüğü ortada. En küçük bir hak talebinin bile polis şiddeti ile bastırıldığı bir ortamda, polis, zaten kadın, erkek, çocuk, yaşlı fark etmeden her şeyi yapma hakkını kendinde buluyor. Ancak kadına yönelik polis şiddetinin başkaca bir nedeni de var. Durup dururken polislerin libidoları tavan yapıp, kadınlara saldırmıyorlar.
 
Devletin en başındaki kişi, Erdoğan, her fırsatta "Ben kadın erkek eşitliğine inanmıyorum" diye açıklamalar yaparsa, onun memuru ne yapmaz?
 
Bir düşünün.
 
Eşinden şiddet gören bir kadın karakola şikayet için gittiğinde "Eşler arasında olur böyle şeyler" diyen bir polis, kendi meslektaşını şikayet için gelen bir kadının şikayetini işleme koyar mı? Saray yargısı, her fırsatta kadın katillerini cezasız bırakmanın yolunu ararken, polis neden bir kadının şikayetini dikkate alsın ki?
 
İktidar, çocuklara yönelik cinsel istismar suçunu olağanlaştıran ve çocuklara tecavüz eden erkekleri cezadan kurtaran bir yasa hazırlığındayken, çocukları, kadınları, erkeklerin "şer"inden korumak nasıl mümkün olacak?
 
Bu erkek şiddetinden korunmanın yolu var elbette.
 
Kadınlar, bu yolu geçtiğimiz günlerde, İstanbul'da yaptıkları buluşma ile gösterdi. Bine yakın kadın, bir araya geldi, "Birlikte Güçlüyüz" diyerek, Saray'a biat etmeyeceğini, kadından yana bir yaşam için mücadele edeceklerini ilan etti. Kadın dayanışmasından kadın yoldaşlığına, itirazdan direnişe giden yolu kadınlar birlikte kat ediyor.
 
Yapılması gereken bir şey daha var; tecavüz saldırısı karşısında susmayarak, şikâyetini işleme koymayan polis hakkında da şikayetçi olan I.K.'nın yanında olmak, kadın yoldaşlığının gereklerini yerine getirmek. Bu konuda kadın özgürlük mücadelesinin sayısız deneyimi mevcut elbette. Onları hatırlatmak istiyorum; tecavüzcü polisler hakkında davanın açılması ve açıldıktan sonra da cezasızlıkla sonuçlanmaması için kadın gücünün baskısını yargı kurumları üzerinde oluşturmak, psikolojik destek sunmak vs. neye ihtiyacı varsa karşılamak gerekecektir.