TAJE Diplomasi Sözcüsü Şengalî: Direnişle, dayanışmayla saldırıları boşa çıkaralım
Şengal'de son dönemdeki saldırıları, kirli savaş politikalarına ilişkin ETHA'nın sorularını yanıtlayan TAJE Diplomasi Sözcüsü Suhan Şengalî, amacın Kürt ve Êzidî halkının "özerk yönetim" modelinin ortadan kaldırmak olduğunu kaydetti. Saldırıların Irak, faşist Türk devleti e KDP işbirliğiyle gerçekleştiğinin altını çizen Şengalî, insan hakları savunucularına Kütlere ve halklara çağrı yaptı. Esas çağrının ise halka olduğunu belirten Şengalî "Gelin daha çok sahip çıkalım, her yerde direnişi harlayalım ki bu saldırılar boşa çıksın. Dayanışmamızla, direnişimizle bu saldırıları boşa çıkartalım" dedi.
Şengal'e yönelik saldırılar sürüyor, aynı zamanda halkın direnişi de. Êzidî Özgür Kadın Hareketi (TAJE) Diplomasi Sözcüsü Suhan Şengalî, Şengal'de son dönemde yaşanan saldırıları, kirli savaş politikalarını değerlendirdi. Saldırıların Irak, faşist Türk devleti ve KDP işbirliğiyle yapıldığına dikkat çeken Şengalî, Maxmûr ve Şengal'e dönük geliştirilen bu politikaların da bu işbirliğinin bir sonucu olduğunu söyledi. Saldırıların Kürt halkının ve Êzidî halkının "özerk yönetim" modelini ortadan kaldırmayı hedeflediğine dikkat çeken Şengalî, Maxmûr ve Şengal'e dönük saldırılar karşısında dünya emekçi halklarının, ilericilerin ve Kürt halkının yaşanan saldırılara karşı sesini yükseltmesi çağrısını yaparken Şengal ve Maxmûr halkının örgütlenerek, sonuna kadar direneceğini vurguladı.
TAJE Diplomasi Sözcüsü Suhan Şengalî'nin ETHA'nın sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
'FERMANDA BU TOPLUMA ÇOK BASKI YAPTILAR'
Son dönemde Şengal'e önce Êzidî halkının katliamında yer alan DAİŞli aileler getirilmeye çalışıldı, Êzidî halkının cami yaktığı iddia edildi, Şengal Özerk Halk Meclisi hedef alındı. Bu dönem içinde yaşananları özetler misiniz. Süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?
Irak Ordusu ve İç Savunma Güçleri, 2014'te Êzidilerin fermanını yapmak istediler. DAİŞ çeteleriyle işbirliği yapmışlardı. Êzidî toplumundan gençleri, genç erkekleri tutuklama, tecavüz, katliamlarında yer aldılar. Fermanda bu topluma çok baskı yaptılar. Zorla Şengal şehrinde yer edinmek istediler.
'ŞENGAL HALKI KARŞILARINDA DURDU'
Uzun zamandır Ekim anlaşması çerçevesinde DAİŞ'li aileler dönsün diye planlar yapılıyor. Bunun üzerinde en çok siyaset yapanlar Türk devleti ve KDP'dir. Irak hükümetinin eliyle bunları yapmak istiyorlar. Bunun için de 20 ye yakın aile Şengal'e güvenlik güçlerinin yardımıyla getirmek istediler. Getirdikleri zaman kuşkusuz Şengal halkı kendi tutumuyla bunların karşısında durdu. Êzidî halkını
katliamlardan geçirenlere karşı tek tutum aldılar ve "biz bunu kabul etmiyoruz" dediler. Şengal halkı güçlü bir tutumla bu plana karşı kalktı. Êzidilerin toplumuna karşı, bu plana bağlı olarak her gün bu yönlü siyaset yürüttüler
'YALANLARLA İSLAM TOPLUMUNU AYAKLANDIRMAK İSTEDİLER'
Bu plan halkın tutumuyla boşa çıkartıldı. Bu planların boşa çıkartıldığını gördükleri zaman, bu sefer neyi gündeme soktular? "Şengal şehrinin merkezindeki cami yakılmış", yalan bir iddiayı ortaya çıkardılar. İslam toplumunu, Êzidî toplumuna karşı ayaklandırmak istediler. Böylesi bir savaş çıkarmak istediler. Bu çaba KDP tarafından hayata geçirildi. Başûr Kürdistanındaki İslami hocaların, siyasetçilerin çoğu bir hafta içinde sosyal medyada Êzidî toplumuna karşı hakaret içeren binlerce video paylaştılar. Kamplarda yaşayan Êzidî halkını tehdit ettiler. Bunlara karşı herkes Êzidî halkının kültüründe, toplumunda, inancında hiçbir dine karşı hürmetsizlik yapmadığını gördüler. Bu da boşa çıkartıldı.
'MAXMÛR MÜLTECİ KAMPI HALKIN EMEKLERİYLE VAR EDİLDİ'
20 Mayıs'tan itibaren Maxmûr Şehit Rüstem Cûdî kampı Irak hükümetince kuşatmaya alınmak isteniyor. Halkın direnişine tanık oluyoruz. Şengal'de yaşananlar ve Maxmûr üzerinde yapılmak istenenlere bakıldığında bu politikaların birbiriyle ilişkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
20 Mayıstan bu güne kadar Irak hükümeti, ordusu eliyle baskıyla, zorla göçmenlerin Maxmûr'da ki Şehit Rüstem Cûdî kampının etrafını telle kapatmak istiyorlar. Kampa dönük bu plan bir yıl önce de yapılmak istenmişti. Yine Maxmûr halkı bu politikaya karşı çıktı. Birkaç haftadır Maxmûr'lu halkımız çadırlar açmışlar ve gece gündüz direnişi sürdürüyorlar.
'HALK DİRENİŞ DOLU BİR MEKAN İNŞA ETMİŞ'
Maxmûr halkı üzerinde yapılanlar gerçekten ahlak dışıdır. Maxmûr halkı yıllardır Türk faşizmi nedeniyle vatanını bırakmak, Kuzey Kürdistan'dan çıkmak zorunda kalmıştır. Saddam dönemindeki Maxmûr'un hikayesi, çok acılı bir hikayedir. Yani Irak'ta onlarca yere göç ettirilmişler, sürülmüşler ve en sonunda Maxmûr'a götürülmüşlerdir. Maxmûr öyle bir çöldü ki kitaplarda bile yazılmıştır. Zorlu, zahmetli büyük emekle akreplerin, yılanların içinde o çölde bir yaşam inşa etmişlerdir. Çöl olan Maxmûr emekleriyle, terleriyle ormana dönüştürmüşler, direniş dolu bir mekan inşa etmişler.
'SALDIRILARLA HALK ÖRGÜTSÜZSÜZLEŞTİRİLMEK İSTENİYOR'
Maxmûr halkının üzerinde yürütülen politika sadece Irak hükümetinin değil, faşist Türk devleti ve KDP'nin ortak politikasıdır. Bundan dolayı Şengal ve Maxmûr belki onlarca kez Irak devletinin gözleri önünde bombalanmıştır. Ama şimdiye kadar Irak hükümeti tarafından radikal bir açıklama yapılmamıştır. "Maxmûr halkı göçmen bir halktır Türk devletinin hava saldırılarına karşı korunmalıdır" dememiştir. Irak hükümeti bir gün dahi "Şengal sekiz yıl önce bir fermandan, katliamdan geçmiş bir halktır. Türk devletinin hava saldırılarına yol kapatılmalıdır" dememiştir.
'HALKI HAKİMİYETLERİNİN ALTINA ALMAK İSTİYORLAR'
Bunlardan önce kendi yaptıklarıyla, Türk devletinin saldırılarına göz yummakla, işbirliğiyle bu işgalciliğe, saldırılara destek oluyor. Ve kendisi de yapıyor. Irak hükümeti ve ordusunun Maxmûr kampını çevreleme çabaları sonrası Şengal'de Türk devleti uçakları, SİHA'larınca saldırılar yapıldı. Xanêsor'da sivillerin evlerine saldırılar yapıldı. Barê'ye bağlı Xelef köyünde Şengal güçleri YBŞ'ye dönük saldırılar yapıldı. Bu saldırı, bu politikalarla halk iradesizleştirilerek, örgütsüz bırakılarak, özgür irade ortadan kaldırılarak, kendi hükümlerinin, hakimiyetlerinin altına alınması için yapılıyor.
MAXMÛR ÇOCUKLARI: SONUNA KADAR DİRENİŞ
Özellikle Maxmûr'da 7'den 70'e bütün insanlar o direniş çadırları altında an an direniyorlar. Irak hükümeti ve ordusunun çabalarını gerçekleştirmelerine izin vermiyorlar. Şimdiye kadar bu direniş devam ediyor. Bundan dolayı da çözümü belirleyen halkın direnişidir. Şengal'de, Maxmûr'da, Rojava'da, Kuzey Kürdistan'da, dört parça Kürdistan'da… Nerede olursa olsun çözümü, kaderi belirleyen direniştir. Maxmûr çocuklarına baktığımızda "direniş yaşamdır" diyorlar, insan ondan güç alıyor. Bundan dolayı da Şengal halkı olarak "sonuna kadar direniş" diyoruz. Yani sonuna kadar Maxmûr halkının arkasında olacağız. Birlikte, bu politikalara ya da faşist Türk devletinin çıkarıyla hareket edenlerin yolunu kapatacağız. Birlik ve direniş önemli bir şeydir. Bugün en çok gereken de budur. Şengal halkı olarak da sonuna kadar Maxmûr halkıylayız.
SALDIRILAR IRAK, TÜRKİYE KDP ORTAKLIĞIYLA YAPILIYOR
Kürt halkının inşa ettiği Özerk Yönetim yaşam modeline karşı bir politikanın devrede olduğu görülüyor. Bu politikada Irak hükümeti, Faşist Türk devleti ve KDP'nin nasıl bir ortaklaşmaları var. Şimdi dünyada ya da özellikle Ortadoğu ve Kürdistan'da insanlığın yaşadığı tek bir çözüm modeli vardır. O da Demokratik ulus özerk yönetim modelidir. Bu proje İran devleti için de çözüm oluyor. Bu gün eğer Irak'ta işgal varsa, haksızlık varsa, halklar üzerine saldırılar varsa bu Irak devletinin antidemokratikliğinden ileri geliyor. Şimdi Kürt halkının dört parça Kürdistan'da yürütmek istediği, yaşamında, toplumda yapmak istediği model bu modeldir. Bu modelle çözüm gelişmesin, diğer yerler kendine örnek almasın, bu model başarıya ulaşmasın diye; fiziki, düşünsel ve bütün yöntemlerle saldırılan oluyor, özel savaş politikası uygulanıyor. Bundan dolayı da Kürt halkı, özellikle Êzidî halkı bu topraklar üzerinde güçlenmesin, irade olamasın, siyaset sahibi olamasın diye Irak devleti de bu saldırıların, siyasetin, savaş politikasının bir parçası oluyor.
'TÜRK DEVLETİ VE KDP İŞBİRLİĞİ İÇİNDE'
Zaten KDP Türk devletiyle yıllardır işbirliği yapıyor. KDP Türk devletiyle ortak, topluma, halka, gerillaya, Şengal'e saldırıyor. Bugün Türk uçaklarıyla Şengal'e yapılan saldırılar, ajanlık yapanlar KDP tarafından örgütleniyor. Irak'ın işgali için Türk devletine destek veren KDP'dir. Bu son tabloda ortaya çıkan şey de Irak hükümeti de bu oyunun içine düşmüştür. Maxmûr'un iradesizleşmesini, örgütsüzleşmesini istiyorlar. Bunları isteyen Türk devletidir, KDP'dir. Bugün Irak devleti; Türk devleti ve KDP'nin bu isteklerinin gerçekleşmesi için çabalıyor. Bu bir işbirliğinin olduğu anlamına geliyor.
'SALDIRILAR HALKIN DEMOKRATİK ÖZERK YÖNETME, YÖNETİLME TERCİHİNEDİR'
Şimdi kuşkusuz özellikle fermandan sonra Êzidi, Şengal halkı çözüm gördüğü, kendi geleceğini gördüğü, fermanlardan kurtuluşu gördüğü, kendi kendini yöneteceği, kendi gücüyle kendini savunacağı, siyasetini yapacağı, onu yöneten, hakimiyet sağlayanların olmadığı model, demokratik ulus özerk yönetim sistemidir. Bundan dolayı da özellikle Şengal ve Maxmûr'da Türk devletinin uçak saldırıları onlarca kez yapıldı. KDP tarafından çokça saldırılar yapıldı. Hedef ve amaçları birdir.
'HALKIN İRADESİNİ AYAKLAR ALTINA ALAMAZLAR'
Bunun karşısında açığa çıkan direniş, güç Özerk Yönetim modelindeki ısrar devam ediyor. Hepimiz biliyoruz, Irak devleti geri adım atmazsa, Türk devleti ve KDP ile işbirliğini bırakmazsa bütün Irak halkı ona karşı da ayaklanacaktır. Bundan dolayı da Irak devletinin, hükümetinin yaptıkları çıkarına değildir. Görüyoruz ki halkın tepkileri de oluyor. Şimdi herkes biliyor ki dünyada, Ortadoğu'da halka çözümü getirecek, tek model vardır o da Demokratik Ulustur, Özerk Yönetimdir. Bundan dolayı da yürütülen siyaset, savaş bütün halkları iradesiz bırakıyor, ezilen yapıyor. Örgütsüzleştiriliyor, iradesi yok edilmek isteniyor, halkın kendi kendini yönetmesine, savunmasına, siyasetini yapmasına izin vermiyorlar. Türk devleti uçaklarıyla vahşice Şengal'i bombalıyor. Diğer yönden Irak ordusu Maxmûr'da ki şehit Rüstem Cûdî kampının etrafını çevrelemek istiyor, KDP bunun üzerinden siyaset yapıyor. Yani hepsi aynı amaçla siyaset ve savaş yürütüyorlar. Türk devleti, Irak devleti ve hükümeti, KDP'nin birliği değil, dünya bir olsa da halkın iradesini ayaklar altına alamazlar.
'İNKAR VE YOK ETME SİYASETİNE KARŞI DİRENİŞ GÜÇLENDİRİLMELİ'
TAJE süreçle ilgili neler yapmayı düşünüyor?
Êzidî Özgür Kadın Hareketi (TAJE) olarak, yürütülen savaşa, siyasete karşı bizden istenilen şey Êzidî toplumunu, Êzidî kadınları örgütlemektir, sürece karşı uyarmaktır, direnişe hazırlamaktır. Kuşkusuz Êzidî halkı, Êzidî kadınları direnişçi bir halktır. Hiçbir zaman zulme, zorbalığa, haksızlığa karşı boyun eğmemiştir. Bundan dolayı da bu süreçte Êzidî kadınları olarak, kendimizi daha iyi örgütlemek, daha iyi hazırlamak istiyoruz. Çünkü biliyoruz ki durum daha çok ağırlaşacak, büyük, geniş, kirli siyasetler toplum üzerinde özellikle Şengal üzerinde yürütülecek. Örgütlülüğümüzle, irademiz, direnişimizle özellikle kadınlar bu planları, kirli siyasetleri boşa çıkarabilir. Yani sadece halk kendi çözümünü, kaderini belirleyebilir.
'MAXMÛR HALKIMIZ NE İSTİYORSA YAPACAĞIZ'
Bu iradeyi yenmek için çabalasalar da örgütlenmemiz, direnişimiz, güçlü irade ve duruşumuz bu sürece karşı çözümü, kaderi belirleyecektir. Hareket olarak üstüne düşündüğümüz, yapabileceğimiz şey bütün gücümüzle bu sürece cevap olabilmektir. Diğer bir şeyde bu günler de Maxmûr'a dönük saldırılar var. TAJE olarak sonuna kadar bütün gücümüzle Maxmûr'lu halkımızla olacağız, Maxmûr halkımız için bizden ne isteniliyorsa yapacağız.
'KÜRT HALKINA ÇAĞRIMIZ BİRBİRİNE SAHİP ÇIKMASI, DİRENİŞİ GÜÇLENDİRMESİ'
İlerici kamuoyuna, halklara çağrınız nedir?
TAJE olarak en başta bütün uluslardan kadınlara, gençlere, halklara, Kürk kadınlarına, Kürt gençlerine, Kürt halkına çağrıda bulunuyoruz. Toplum üzerinde inkar ve yok etme siyaseti yürütülüyor. Daha fazla birbirine sahip çıkarak, her yerde direnişi güçlendirerek saldırılar engellenebilir ve boşa çıkarılabilir.
'İNSAN HAKLARINI İSTEYEN GÜÇLER KAMPTAKİ GÖÇMENLERE SAHİP ÇIKSINLAR'
Aynı zamanda çağrım uluslararası, insan haklarını isteyen güçleredir, Maxmûr'da ki şehit Rüstem Cûdî kampındaki göçmenler Türk devletinden dolayı göçmen olmuştur. Bugün onları çevrelemek, iradesizleştirmek istiyorlar. Êzidî toplumuna karşıda böyle. Hala onlarca toplu mezar var. Hala bu toplumun çocuklarının kemikleri çukurlardadır, hala Êzidî kadınları, DAİŞ çetelerinin elinde. Sekiz yıl önce fermandan geçen Şengal, her gün Türk devleti tarafından bombalanıyor. Yani eğer insan hakları varsa, eğer insanlık kendini Êzidî toplumuna, halklara karşı sorumlu görüyorsa uluslararası anlaşmaya, vicdanlarına göre hareket etsinler, halka sahip çıksınlar, tutumlarını göstersinler.
'ESAS ÇAĞRIMIZ HALKADIR'
Ama esas çağrı halka çağrıdır, gelin daha çok sahip çıkalım, her yerde direnişi harlayalım ki bu saldırılar boşa çıksın. Dayanışmamızla, direnişimizle bu saldırıları boşa çıkartalım.